Obama kazanmak için sıra dışı kalmalı

Obama kazanmak için sıra dışı kalmalı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

The Wall Street Journal / Gerald F. SEIB Obama, 2008'den önce asla aday olamazdı. Bu yıl, Obama'ya tarih yazma fırsatı verecek kadar güçlü birçok itici kuvvetin bir araya geldi. Başkan adayları, ülke onları tam kabul etmeye hazır olduğu zaman ortaya çıktığında başarılı oluyor çoğu zaman. Senatör Barack Obama da böyle bir aday. Başkanlık için Demokrat aday olmaya gerekli desteği sağlayan Senatör Obama, alışılmadık (konvansiyonel olmayan), hatta devrimci bir başkan adayı. Ayrıca şunu söylemek gerek, o, 2008'den önce asla aday olamazdı. Bu yıl, tarih yazma fırsatı verecek kadar güçlü birçok itici kuvvetin bir araya gelmesi Obama'nın şansı ya da yazgısıydı: - Irak'taki savaş olmasaydı, giderek desteğin azaldığı bu savaşa ilk ve en açık bir biçimde karşı olma olasılığı olmayacaktı. Senatör Obama savaşa karşı çıkarak, favori ve savaş yanlısı aday Senatör Hillary Clinton'dan farklı olduğunu gösterdi. - İnternet bugün bu düzeyde olmasaydı, 1,5 milyon vatandaştan finansal destek sağlayamazdı. Bu sayede Senatör Obama, toplamda adaylar arasında en çok parası olan aday oldu ve başkanlık kampanyası için "bağış toplama" tarihini tamamen değiştirdi. - Bugünkü yeni, genç kuşak olmasaydı, partiye kaydolan ve ön seçimlerde oy veren 30 yaşın altındaki yeni Demokratlar'ın sayısındaki tarihsel artış yakalanamazdı. Bu kuşak, melez bir adayı olağandışı karşılamadıkları bir Amerika'da büyüdü. - Belki de en önemlisi, Başkan Bush'un popülaritesi dibe vurmasaydı, ulusal deneyimi üç buçuk yıllık Illinois eyaleti senatörü olmaktan ibaret herhangi bir ırktan başkan adayına şans tanıma eğilimi şimdiki kadar olmazdı. Başkan Bush'un popülaritesindeki düşüş, Amerikalılar'ın üçte ikisinin, ülkenin yanlış yöne gittiğini söylemesine yol açmasına yardım etti. Kampanya sırasında ortaya çıkan, "ırk" ile ilgili bütün tumturaklı tartışmalara karşın en önemli tek faktör, değişim isteğinin, deneyimin verdiği rahatlatıcı güvenden baskın çıkması olabilir. Bütün bu faktörler bütün olarak, "aday" Barack Obama'yı açıklıyor. Ama aynı zamanda bu faktörler şu büyük sorunun sorulmasına da yol açıyor: Bu yıl, bir parti o kadar sıra dışı bir kişiliği aday göstermeye hazır olabilir. Ama ya bütün ülke onu başkanlığa seçmeye hazır mı? Bu iş kolay olmayacak. Senatör Obama kazanmak için sıra dışı kalmayı sürdürmeli. Şimdi sorun, Senatör Obama'nın, önseçimler biterken sendelemesi. Son dokuz önseçimin altısını Senatör Clinton'a kaybetti. Demokratlar'ın seçmen kitlesinde önemli olan ana demografik hedeflerde bazı zayıflıklar gösterdi. Özellikle beyaz işçi sınıfı arasında... Ayrıca, bazı yönlerden Cumhuriyetçi başkan adaylarına sempati duyan bir "Electoral College" (ABD'de başkan ve başkan yardımcısını eyaletlerdeki seçimler sonucu oluşan bu seçiciler kurulu belirliyor) haritasıyla karşı kaşıya. Tabii ki, Obama'nın en önemli kararı, Senatör Clinton'a başkan yardımcılığı görevini önermesi olacak. Böylece parti içindeki yaraları iyileştirip Clinton'ı destekleyen beyaz işçi sınıfı ve olgun yaşlardaki kadınları kazanmayı umabilir. Ya da iki aday arasındaki yara almış ilişkiler ve Clinton'ın kötü sicili ileri taşınmayacak kadar ağır gelebilir. Bu konuda Obama her ne karar verirse versin, başarmak için işleri diğer adaylardan farklı yapmayı sürdürmesi gerekli. Sözgelimi, interneti verimli kullanmayı sürdürmeli. İnterneti hem ulaşamadığı oy verenleri örgütlemek için ve yaz sonundaki konvansiyonlardan önce Senatör McCain'e karşı parasal avantajını sürdürmek için kullanmalı. Demokrat partinin parasal yönden avantajlı olması pek ender bir olaydır. Ama bu durum Senatör Obama'yı bir başka büyük bir karar vermeye götürüyor: Obama, sonbahardaki genel seçimlerin finansmanında, Demokratlar'ın uzun zamandır benimsediği, kamu fonlarını kullanmayı mı seçecek? Yoksa bunun yerine, kampanyasını finanse etmek için internet üzerinden milyonlarca dolar toplamayı mı seçecek? En önemlisi, Obama, Cumhuriyetçiler'in avantaj sağladığı "seçiciler kurulu haritasını" yeniden düzenlemesi gerekecek. Basitçe söylemek gerekirse, ortada olan, yani hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi partinin kazanma şansı olan, seçmenleri kemikleşmemiş eyaletlerde Cumhuriyetçiler, seçici kurula (electoral college) Demokratlar'dan daha çok sayıda delege çıkarıyor. İşte Senatör Obama'nın kazanmak için değiştirmesi gereken denklem bu. Önceki başkanlık seçimlerindeki resme bakacak olursak, kazanan adayın oyların yüzde 52 ve daha azını aldığı toplam 12 eyalet vardı. Bu eyaletlerde her iki parti de kazanabilirdi. Ama bu 12 eyalet, Başkan Bush ile Demokrat Aday Senatör Johnn Kerry arasında eşit dağıldı. Başkan Bush'un aldığı altı eyalet, Colorado, Iowa, Nevada, New Mexico, Ohio ve Florida oldu. Senatör John Kerry'nin aldığı altı eyalet ise, Michigan, Minnesota, New Hampshire, Oregon, Pennsylvania ve Wisconsin'dı. Ama sonuçta Cumhuriyetçiler'in ortada olan bu eyaletlerden çıkardıkları ve Başkan Bush'u destekleyen seçici delegeleri sayısı 286 olurken, Senatör Kerry'yi destekleyenlerin sayısı 251'de kaldı. Senatör Obama'nın ortadaki eyaletleri kazanmak için, geçen seçimde Cumhuriyetçilerin aldığı Colorado, Nevada ve Iowa üzerinde odaklanması gerekiyor. Bu eyaletleri alırsa 21 delege daha fazla kazanacak. Bu da Cumhuriyetçiler'in 21 delege daha az kazanması demek. 42 delegelik fark Obama'ya başkanlığı kazandırmaya yeterli olacaktır. Tabii ki, geçen seçimde Demokratlar'ın aldığı "ortadaki eyaletler"in hepsini kazanırsa bu hesap geçerli olur. Beyaz işçi sınıfındaki zayıf desteği yüzünden Pennsylvania gibi eyaletlerde Obama sorun yaşayabilir. Obama, New Hampshire eyaletine de güvenemez çünkü Senatör McCain orada güçlü. Obama'nın izleyebileceği en güvenli yol, ortadaki eyaletlerden normalde Demokratlar'ın tarafında olanları kazanması olur. Florida, Ohio başkanlık seçiminde her zaman olduğu en büyük savaş alanları olacaktır. Obama, geleneksel olarak Cumhuriyetçi olan ama Demokratlar'a doğru eğilim gösteren Virginia'ya yüklenirse orayı alabilir. Missouri ve Kuzey Carolina'nın ise Obama'nın değiştirmek istediği eyaletler arasında olması olası.