Öğrenciyken tanıştığı otomatı dünyaya satıyor
Yüksek lisans eğitimi gördüğü Hollanda’da tanıştığı otomatları, 1980’li yıllarda Türkiye’de üretmeye başlayan Sayıl Dinçsoy, bugün 60 ülkeye otomat ihraç eder hale geldi
Sedat ALP
Genç mühendis Sayıl Dinçsoy, 1970’li yılların başında Devlet Planlama Teşkilatı Alt Komisyon Başkanlığı yaparken, Hollanda Dışişleri Bakanlığı ve Thomson Basın Bursları ile yüksek lisans eğitimi gördüğü Hollanda’da, bir davet alır. Konuk olacağı eve bir çiçekle gitmek isteyen Dinçsoy, saatine bakınca çaresizliğini anlar: Amsterdam’da dükkanlar kapandığı için çiçek alma imkanı kalmamıştır. Belki açık bir çiçekçi bulurum diye şehri arşınlayan Dinçsoy’un dikkatini bir şey çeker; dükkanlar kapalı ama insanlar ihtiyaçlarını her yerde karşılarına çıkan bir otomattan sağlayabiliyor. O halde neden bir kesme çiçek otomatı da olmasın? Kısa bir araştırmadan sonra, çiçek otomatından, tazeliği iyi korunmuş, çiğ tanesi dahi üzerinde olan rengarenk bir çiçek destesi satın alan Sayıl Dinçsoy, gönül rahatlığı ile kendisini davet eden ailenin zilini çalar ve kendisi için yapılan nefis yemekleri afiyetle yer.
Yıl 1970’lerin başı, bu alışveriş otomatları Avrupa’nın gelişmiş kentlerinde her yere yayıldığı tarih. Türkiye günümüzde bile, otomatları 1970’li yılların Avrupa’sı kadar yaygınlaştırmış değil. Sayıl Dinçsoy ise ta o yıllardan beri bu otomat konusuna ‘takmış’ durumda. Dinçsoy, Hollanda’da otomattan çiçeği çekerken, Türkiye’de de bu cihazlar neden olmasın diye kendisine sorar. Bu öyle gelip geçen bir heves olmaz. Genç mühendis yüksek lisans eğitimini tamamlar ve ülkesine döner, ancak artık kamuda çalışmakla yetinmez, küçük bir atölye kurar ve Türkiye’yi ilk otomatı ile tanıştırmaya girişir. Bugün de önemli sanayi kuruluşları arasında yer alan Ahmet Yar’a giden Dinçsoy, buzdolabı kasasına benzer bir kap yaptırır ve bunu çay otomatına dönüştürür. 3 adet çay otomatı üretir. Yerli otomat tarihinde 1980 yılı bir dönüm noktasıdır. Türkiye’den mezun olmuş, Hollanda ve İngiltere’de yüksek lisansını tamamlamış genç Makine Mühendisi Sayıl Dinçsoy, ilk milli otomat denebilecek bu basit çay otomatını 1980 İzmir Enternasyonal Fuarı’nda (İEF) kamuoyuna tanıtır. İEF’nin İEF olduğu, tüm ülkeden fuara insanların aktığı yıllar. Herkes milli içeceğimiz çayı, ilk milli otomattan içmek için sıraya girer.
Ülker için çikolata otomatı
O günleri anlatan Dinçsoy, fuar ziyaretçilerinin çay otomatına büyük ilgi gösterdiğini aktarıyor: “Fuardaki ilgiyi gören Yeni Karamürsel (YKM) Konak Mağazası yöneticileri, personel için hemen çay otomatından sipariş verdi. Bu çok acemice yapılmış bir makineydi. Bir gün YKM’den telefon geldi, çay otomatından patlama sesleri geliyor diye. Atladık gittik ki, roleler açılmadığı için elektronik devreler su içinde yüzüyor” diyen Dinçsoy, o dönem Türkiye’nin enflasyonist ortamında otomat işini sürdüremediklerini ve gelecekte yaygınlaşacağını düşündükleri kapı tipi dedektör üretimine yöneldiklerini söyledi.
Çay otomatı basit bir sistem, Sayıl Dinçsoy, Avrupa’da gördüğü daha gelişmiş cihazlar üretmek istiyor. Ülker’den gelen sipariş bu hevesini arttırıyor. 1984 yılında Ülker’e çikolata otomatı yapıyor. Role teknolojisi ile çalışan bu cihaz 8 çikolata çeşidini, ürün için ideal sıcaklık olan 14 derecede muhafaza ediyor. Dinçsoy, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikasında bu cihazı halen sergiliyor. Avrupalılar görünce, ver müzeye koyalım demiş ama Dinçsoy, kendi otomat sergisinde tutmayı tercih etmiş. Sayıl Dinçsoy, otomat üretiminde gelişebileceğini görüyor ancak o yıllar Türkiye’sinin ekonomik koşulları buna pek ortam sunmuyor. Yıllık yüzde 100’leri geçen enflasyon otomat kullanımına imkan vermiyor. Çünkü ürünlerin fiyatına paralel cihazlarda paranın atıldığı kalıpların sürekli değişmesi gerekiyor.
Ürünlerin yüzde 60’ı 60 ülkeye gidiyor
Bu otomatların Türkiye’de yaygınlaşmasının önünde engel oluşturunca, Dinçsoy dedektör üretime yoğunlaşmaya karar verir ve o yıllarda bugün Avrupa’nın en güçlü dedektör markası olan Elektral’ın temelini atar. Elektral, zamanla ürettiği dedektörlerin yüzde 60’ını 60 ülkeye ihraç eder konuma geliyor. Her türlü dedektör üreten Elektral AŞ, bu üründe Türkiye’nin küresel piyasalardaki gücünü gösteren sayılı markalarından biri olarak rekabetini sürdürüyor. Şimdilerde yeniden otomat işine yönelen Elektral, bu alanda da iddialı bir marka olmayı hedefliyor. Firma, alanda ciddi yatırımlar yaptı. Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni bir fabrika satın alan, teknolojisini yenileyen Elektral’ın, otomat için yaptığı yatırımların toplamı 10 milyon TL’yi aşmış durumda. Elektral, bugün 3. jenerasyon otomatları üretiyor ve son teknolojiye sahip bu makineleri İtalya, Polonya, Mısır, Azerbaycan, Suudi Arabistan, BAE, Umman, Türkmenistan ve İspanya’ya ihraç ediyor. Sayıl Dinçsoy, artık Türkiye’de de Avrupa’daki gibi otomatların yaygınlaşmaya başladığını vurguluyor.
3. jenerasyon için 8 yıllık Ar-Ge
Elektral, günümüzde hemen hemen her şeyin otomatını yapıyor. İşyerlerinde eldiven, gözlük gibi çalışanların kişisel güvenlik ürünleri otomatından, reçetesiz ilaçların satıldığı ecza otomatına, hazır yemek otomatı, tatlı otomatı, gevrek, poğaça otomatı, ekmek otomatı, gazete, sıcak-soğuk içecek otomatları ve yaklaşık 70 çeşit ürün bulundurularak neredeyse bir bakkal gibi çalışan büyük otomatlara kadar her türlü otomat üretiliyor. Bu cihazlar teknolojik ve dizayn açısından Avrupa’da üretilen ürünlerle yarıştıklarını söyleyen Dinçsoy, 8 yılık bir Ar-Ge süreci sonrası tekrar otomat işine girdiklerini, artık 3. jenerasyon otomatları ürettiklerini vurguluyor.
Kahveyi 8 kuruşa mal ediyor
Türkiye’de kahve otomatı gibi çok yaygın kullanılan otomatlar artık hayatın içinde. Bu cihazlar ideal karışım, ısı ve miktarda kahveyi 8 kuruşa mal ediyor. Sayıl Dinçsoy’un da dediği gibi; bir otomat almak 7 gün 24 saat iş yapan bir çalışana yatırım yapmak anlamına geliyor. Dinçsoy, bu görüşünü “Hizmetçisiz, kıdem tazminatsız, yıllık izinsiz, maaşsız, hafta sonu, bayram demeden 24 saat çalışarak bir kahveyi 8 kuruşa mal eden çalışanlar yani otomatlar üretiyoruz” şeklinde özetliyor.
Her ülkenin özelliğine uygun üretim
Elektral, ihraç ettiği otomatları, isteyen ülkenin özelliğine göre ayrı testlerden geçiriyor. Sayıl Dinçsoy, “Her ülkenin iklim şartlarına uygun makine üretiyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor: “Subtropik cihazlar, tropik cihazlar. Suudi Arabistan’da çalışacak cihazı başka, Avrupa’da çalışacak cihazı başka yapmanız lazım. Bu cihazları ayrı testlerden geçirmemiz lazım. Bu küresel firma olduğumuzun kanıtı. Cihazlarımızda parçalar modülerdir. Kongo’daki müşterimiz cihazın tamirini kendi yapar. Cihazlar arızalarını gösteriyor zaten. Bozuk olan parça çıkarılır, yenisi takılır ve cihaz çalışmaya devam eder. İtalya’dan hazır yemek otomatı istediler. Para üstü veren, ürünü ısıtan, soğutan, nemlendiren özellikte cihazlar üretiyoruz.”
İş güvenliği için de otomat devri
Yeni yasa ile iş güvenliği önemli hale gelince İstanbul’da büyük firmalar iş güvenliği otomatı alıyorlar. Çalışanlar, kişisel koruyucu donanımları, gözlük, önlük, eldiven gibi iş güvenliği için bulundurulması zorunlu olan cihazları otomattan alsınlar diye. Çalışan, işyeri giriş kartı ile otomatı kullandığı için şirket yöneticisi hangi çalışanın iş güvenliği ürününü alıp almadığını takip edebiliyor.