Opera sahnesi mis gibi kahve kokuyor

İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin yeni yapıtlarından “Kahve Kantatı”, orkestra ve üç solo ses için yaratılmış bir tür “komik opera.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

NERMİN SAYIN

Sabahları kahve içmeden uyanamayanlardan mısınız? Ya da yemeğin üstüne şöyle bol köpüklü bir keyif arayanlardan mı? Konsantrasyonunu kahveye borçlu olanlardan mısınız? Yoksa yaratıcılık için onu elzem görenlerden mi? Kısacası “kahve sever” misiniz? Soruyorum çünkü, bir de “sanatsever”seniz hoş bir buluşma önereceğim sizlere. Müziğin şahikası Bach ile lezzetin şahikası kahvenin buluşması: “Kahve Kantatı.”

İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin (İDOB) yeni yapıtlarından “Kahve Kantatı”; 17. yüzyıl başlarında İtalya’da doğan, operayla akraba bu türe pek çok örnek veren Bach’ın 1732- 1735 yılları arasında bestelediği bir eser. Bir tür komik opera olarak anılan “Kahve Kantatı”, bir babanın kızını kahve alışkanlığından vazgeçirme çabasını işleyen sevimli bir yapıt. Neden vazgeçirmeye çalışıyor, derseniz, Viyana Kuşatması’nın ardından kahveyle tanışan Avrupa’da açılan kahvehaneler birden çok popüler olmuş ve o dönem bu popülerlik tartışmalara yol açmış da ondan. İşte “Kahve Kantatı” bir anlamda bestecinin bu tartışmalara mizahi bir yanıtı, denebilir...

BABA İLE KIZIN TATLI ÇEKİŞMESİ

Bu kantat, artık genelde mizansenli ve kostümlü olarak yaklaşık 27 dakikalık mini bir opera olarak sahneleniyor. Hüseyin Kaya’nın müzik yönetmenliğinde, Doğan Çelik’in rejisiyle sahnelenen yapıtın orkestranın yanında üç solo sesi var: “Kız”, “Baba” ve “Anlatıcı.” Dekorlarını Efter Tunç’un, kostümlerini Gizem Betil’in, ışıklarını Taner Aydın’ın yaptığı “Kahve Kantatı” nda “Kız”ı Sirel Yakupoğlu ve Sevim Zerenaoğlu dönüşümlü seslendirirlerken (Ben S. Zerenaoğlu’dan dinledim), “Baba”- yı Kevork Tavityan, “Anlatıcı”- yı Ahmet Baykara yorumluyor. Dekor olarak kurulan kahvehanede pişen kahvenin kokusu da gösterinin keyfini artıran unsurlardan biri.

'KAHVE KANTATI'NDAN ÖNCE ÜÇ KONÇERTO KEYFİ

İDOB, önce yine Bach’tan üç konçerto yorumluyor temsillerde. İlkini (keman) Oleksandr Samoylenko, ikincisini (2 keman) Samoylenko ve Ceren Gürkan, sonuncusunu da Samoylenko ve Seyid Mas (keman ve obua) çalıyor.