”ÖTV ve KDV indirimlerine ilişkin karar bugün yayımlanabilir”

Bakan Babacan, kararnamenin içeriği hakında "Resmi Gazete'de yayımlandığında hep birlikte göreceğiz" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ÖTV ve KDV indirimlerine ilişkin kararın bugün yayımlanabileceğini söyledi.

Babacan, Euromoney tarafından düzenlenen Türkiye Finans ve Yatırım Forumu sırasında gazetecilerin ÖTV ve KDV indirimlerine ilişkin sorularını yanıtladı. Babacan, bir gazetecinin "Kararnamenin içeriği nedir? Olumlu olduğuna dair haberler var" şeklindeki sözleri üzerine, "Resmi Gazete'de yayımlandığında hep birlikte göreceğiz. Bugün yayımlanır herhalde. Cumhurbaşkanı onaylar onaylanmaz yayımlanacak" dedi.

"Şu ana kadar gördüğümüz, ağırlıklı olarak yangını söndürme çabaları"

Babacan, Euromoney Conferences ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) işbirliğiyle Conrad Oteli'nde düzenlenen 2. Türkiye Finans ve Yatırım Forumu'nda yaptığı konuşmada, küresel ekonominin son derece zor dönemlerden geçtiği bugünlerde bu tür toplantıların öneminin daha da arttığını, bunun bilinci içerisinde ilgili kurumlarla hükümetin küresel ve bölgesel işbirliklerine gereken desteği verdiğini söyledi.

Dünyanın modern ekonomi tarihinin gördüğü en derin krizle karşı karşıya bulunduğunu ifade eden Babacan, finans krizinin, hemen arkasından ekonomide ciddi daralmaları beraberinde getirdiğini, istihdamla ilgili sorunların ortaya çıkmaya başladığını, ülkelerin bütçe açığı ve borç stoku üzerinde çok olumsuz etkiler göstermeye başladığını anlattı.

Krizin kısa vadeli etkilerinden korunabilmek amacıyla "dünyanın en büyük ekonomisi" diye baktıkları ülkelerin hiç de alışılagelmeyen yöntemler uygulamaya başladığını belirten Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şu ana kadar gördüğümüz çabalar, ağırlıklı olarak yangını söndürme çabaları. Yani bir yangın var. Bu yangını büyütmeden nasıl kontrol altına alırız ve nasıl söndürürüz çabaları... Oysa ki bu binayı nasıl yeniden inşa edeceğiz, yangından sonra nasıl derleyip toparlayacağız, bu binayı yeniden nasıl oturulabilir hale getireceğiz? Ben henüz bu konuda ciddi bir çaba görmüyorum. Belki bu soruyu sorduğumuzda bazıları 'daha çok erken. Hala yangını tam kontrol altına alamadık. Hele önce tamamıyla bir söndürelim, ondan sonra düşünürüz, bakarız' diyecek. Ancak eğer bugünlerden artık yavaş yavaş bu yangın söndükten sonra neler yapılacağıyla alakalı bir öngörülebilirlik getirilmezse... Hükümetler, merkez bankaları, tekrar eski noktaya dönebilmek için, olan hasarın, yapılan hataların tekrar etmemesi için neler yapılması gerektiğini açıkça ortaya koyması gerektiğinin şart olduğunu düşünüyorum."

Dünya ticaretinde en az yüzde 10 civarında daralma olacağını dile getiren Babacan, böylesine zor koşullarda neler yapılması gerektiği konusuna değinirken, Türkiye'nin bu konuda çok aktif olduğunu söyledi.

Ali Babacan, özellikle denetim ve düzenlemede mutlaka küresel bir yaklaşımın olması gerektiğini düşündüklerini ifade ederek, "Dünyanın en büyük ekonomisi 'ben çok büyüğüm, diğerleri kendi işine bakabilir ya da diğerleriyle ilgili söz sahibi olabilirim, ama bana hiç kimse karışmasın' dememeli, diyememeli. Böyle dediği anda neler olduğunu çok acı bir şekilde yaşadık, yaşıyoruz" şeklinde konuştu.

"Şu anda köklü bir yargı reformu stratejisi üzerinde çalışıyoruz"

Türkiye'nin kriz dönemlerinde dahi yalpa yapmadan akıllı politikalarla, asla içine kapanma ya da korumacılık tuzağına düşmeyen bir ülke olarak yoluna devam edeceğini belirten Ali Babacan, Türkiye ekonomisinin 2002 yılından 2008'e kadarki dönemde gösterdiği performansı anlattı.

Türkiye'de demokrasinin derinleşmesi, temel hak ve özgürlüklerde ilerleme sağlanması, Türkiye'nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olması için çok önemli adımlar attıklarını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:

"Bizim ne pahasına olursa olsun Türkiye'deki demokrasiyi daha da derinleştirmemiz, sağlamlaştırmamız gerekiyor. Türkiye'nin gerçek anlamda hukuk devleti olmasını da hızla sağlamamız gerekiyor. Bu, iş dünyası için de önemlidir. Hukuki çerçevede, yasal alt yapıda şirketlerimiz tek tek kendini emniyette hissetmelidir. Mahkemeye gittiğinde 'adil bir karar çıkacaktır ve bu kadar çabuk çıkacaktır' görüşü iş dünyasında hakim olmalıdır. Bu ekonomik ilerlemenin de en büyük destekleyicisi olacak konulardan biridir.

Şu anda biz çok köklü bir yargı reformu stratejisi üzerinde çalışıyoruz. Yeni adalet bakanımızla da konuyu konuştuk. Kendisi yoğun bir şekilde çalışıyor. Önümüzdeki bir iki ay içerisinde bu açıklanacak. Ondan sonra da o yargı reformu stratejisinin uygulanmasıyla ilgili adımlar atmaya başlayacağız. Aksi halde 'mevcut sistem, Türkiye'nin kendine özgü sistemidir, bu iyidir, dolayısıyla dışarıda ne oluyor bitiyor bizi pek fazla ilgilendirmez, biz bununla devam edelim'...Bu kafayla Türkiye hiçbir yere gidemez. Mutlaka kendimize çeki düzen vermemiz gerekiyor. Dünya ekonomisinin yoğun sarsıntılar geçirdiği bu dönemde bizim reformları erteleme lüksümüz yok.

TBMM'nin yasama sistemi, yasama çalışmaları...Burada maalesef şunu gözlemledik ki Türkiye adına olumlu bir adım da olsa sadece muhalefet yapma adına bu adımların engellenmesi gibi bir çaba olmamalı. Böylesine bir ortamda biz  bir milli seferberlik yolu ile hep beraber Türkiye için doğru olanı yapmak zorundayız. Aksi halde gelecek nesiller bunun hesabını sorar. Derler ki (Bu kadar dünya sarsılırken, yoğun kriz yaşanırken, siz neden birlik beraberlik içinde olup ülke için doğru adımları atmadınız) Türkiye'yi çok daha parlak geleceğe ulaştırmak için beraber hareket etmeliyiz. Çocuklarımız, torunlarımız yarın bunun hesabını sorar. Onun için ben burada bütün siyasi partilerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, iş dünyamızın temsilcilerine böyle bir ortamda (Hep beraber Türkiye için doğru olanı yapalım) diyorum ve onları Türkiye için doğru olana davet ediyorum."