Özhamarat: Ben işime âşık oldum…

Bursa'da butik bir otelin işletmeciliğini üstlenen Özhamarat, "Benim motivasyonum öğrenmek oldu her zaman, yerinde saymak bana göre değil" diyor ve daima daha ileri gidilebileceğine inandığını belirtiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Emre ALKİN

Ne zaman Bursa'ya gelsem konferans ya da iş için, akşama doğru dönüş yoluna bakar gözlerim. Artık kalmak için sebebim var. Birbirinden güzel, özenli ve kaliteli döşenmiş, adından da belli, sadece 7 odası olan "7 Rooms Hotel." Belli ki meraklı ve zevkli bir bakışla yapılmış. Ancak benim gibi sabahları güneşi görmeden kalkan biri için, perdelerden yansıyan ışık, tam anlamıyla efsane. Tamamen şans eseri sosyal medyadan bulduğum bu güzel mekânı güleryüzlü, harika bir genç işletiyor: İdil Özhamarat. Beni kırmadı, güzel bir söyleşi yaptım. Enerjisi ve iyiliği yüzüne vuran bir hanımefendi İdil Hanım. Geleceğin Cumhuriyet Hanımefendilerinden biri olacak. Hatta şimdiden olmuş bile... Otele geri dönersek: Hani Orhan Veli demiş ya "Gemlik'e doğru denizi göreceksin, şakın şaşırma" diye, burası da öyle bir yer. Paylaşmasak olmazdı.

- Okuyucuların tanıması için tam olarak bugüne kadar ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız?

Öğrenim hayatımın on dört senesini Fransızca eğitim alarak geçirdikten sonra, üniversite hayatımda da öğrenimimi dünya üzerinde en yaygın dil olan İngilizce ile devam ettirmek istediğim için İstanbul Teknik Üniversitesi SUNY programında İşletme okumaya karar verdim. 4 sene boyunca bahar ve yaz dönemlerini Amerika'da, güz dönemlerini ise Türkiye'de okuyarak çift diploma ile mezun oldum. Mezun olduktan sonra, her gencin kafasının karıştığı, geleceği için planlar yaptığı dönemde küçüklüğümden beri yapmak istediğim iş, tabiri caizse kucağıma düştü. Aile işletmemiz olan Bamboo Park'ta aniden 7 Rooms adında 7 odalı butik bir otel açmaya karar verdik ve ben de bu yorucu ama keyifli bir meslekle iş dünyasına atıldım.

"Son kararı hep ben verdim..."

- Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?

Seçmedim, fakat seçsem yine meslek olarak otel işletmeciliğini seçerdim herhalde. Her ne kadar annem ile babam kendi çeyrek asıllık tecrübelerine ve bilgilerine dayanarak "Turizm ve hizmet sektörü zor iştir, otelcilik gecesi gündüzü olmayan bir meslektir," diyerek beni vazgeçirmeye çalışsalar da küçüklüğümden beri aklımda olan, sektörel ve mesleki açıdan da karakterime çok uygun gördüğüm meslek sürpriz bir şekilde önüme sunulunca ben de hayır diyemedim, iyi ki de dememişim.

- Anne ve babanızın, ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu? Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Hayatımın hiçbir döneminde ne annemden ne de babamdan hiçbir konuda büyük baskılar görmedim. Bana her zaman kendi tecrübelerini, kendi doğrularını anlattılar; ama her seferinde son kararı ben verdim. Her "iyi ki"m ve her "keşke"m kendi kararımdır. İkisi de hayatları boyunca çalışan insanlar oldukları için bize de çalışmayı ve üretmeyi öğrettiler. Sorunlara çözüm odaklı yaklaşmayı, alternatifler yaratabilmeyi, sorumluluk almayı ve en önemlisi güleryüz ve tatlı dille çözemeyeceğimiz hiçbir şeyin olmadığını öğreterek büyüttüler. Her zaman kararlarıma saygı duyup, dinleyip doğru veya yanlış; arkamda değil, yanımda olduklarını hissettirdiler ki bu bir çocuğa verilebilecek en güzel destektir bana göre.

- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?

Sosyal medyanın bizim işimizde büyük bir rolü olduğunu düşünüyorum. Sadece 7 Rooms için değil Bamboo Park'ın içinde yer alan Pronto Café & Bistro ve Kaburga Et Lokantası için de sosyal medya paylaşımları, sosyal medyadan aldığımız geri dönüşler bizim için çok değerli. Günümüzde sosyal medyanın işe yaramayacağı hiçbir alan yok bana göre, burada önemli olan işiniz için doğru sosyal medya mecrasını seçmek ve doğru hedef kitleye ulaşabilmek.

- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz?

Bir bebeğiniz olduğunu düşünün, doğumundan itibaren her şeyiyle sizin sorumluluğunuzda. 7 Rooms da benim bebeğim oldu. İnşaat aşamasından beri içinde olduğum bu keyifli proje 6 ay içerisinde Bursa'nın doluluk oranı yüksek otellerinden biri haline geldi. "Hayatta ancak sevdiğin işi yaparsan başarılı olabilirsin," der hep annem. Ben işime âşık oldum ve hayalim olduğu için de başka bir işte kendimi düşünemiyorum.

- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır? Özellikle sizin mesleğinizde...

Bu meslekte tabii ki eğitim ve ilişkilerin rolü büyük. Ama bana göre her meslekte iyi ilişkiler kurabilmek ve bu ilişkileri sürdürebilmek insana çok kapı açıyor. Çalışmaya başlamadan önce hep kurumsal şirketlerde pazarlama veya insan kaynakları departmanlarında çalışmayı düşündüğüm için üniversite süresince yaptığım stajlar da hep pazarlama üzerine oldu. Sonradan 7 Rooms projesi ortaya çıkınca turizm veya otel işletmeciliği hakkında çok da fazla bir bilgi sahibi olmadan bu işe başkoydum. İnsanoğlu isterse her şeyi yapar, ben çok istedim, çok araştırdım, şimdi de çok severek yapıyorum.

"Yoğun rekabette para kazanmak kolay değil" 

- Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?

Yoğun rekabet ortamının olduğu bu sektörde para kazanmak çok da kolay değil. Hele ki oda sayınız az ve butikseniz bir yerlerden fark yaratmanız gerekiyor. Butik bir otel olarak misafirlerimizin büyük otelleri değil de bizi tercih etmeleri için, biz konforu ve ev sıcaklığını ön planda tutarak bu oteli oluşturduk. Plazaların dinamizminden uzak, doğa ile iç içe olmasını dilediğimiz bir otel projesiydi ve planladığımız gibi de oldu. "Bir otelde en önemli şey kaliteli uykudur" deyip işe iyi yatağı seçerek başladık. İyi yorgan, iyi yastık. Bir numarada uyku gelirken, iki numarada kahvaltı olması gerektiğini düşündük. Raf ömrünün uzatılması için kullanılan kimyasallı ürünlerle hiç işimiz olmadı. Kahvaltıdaki reçelleri sevgili babannem hazırlıyor meselâ, sucuk deseniz Kaburga Et Lokantası'nın kasapları hiçbir katkı maddesi kullanmadan kendileri yapıyorlar. Ama misafiri sadece doğallık ile tatmin edemezsiniz, sunum da bir o kadar önemli bizim için. Bir de güleryüz oldu mu, misafirin odasını yaksanız yine de kötü hatırlanmazsınız.

- Hiç unutamadığınız bir anı var mı?

Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran? On dört sene Fransızca öğrenimimden sonra ilk misafirlerimizin Sayın Fransa Başkonsolosu, Sayın Fransa Büyükelçisi ve Sayın Fransa Kültür Ateşesi'nin olması beni çok mutlu etmişti.

"Hayatta ilerlemenin bir sınırı yok" 

- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz? Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz?

İlk sorularda da bahsettiğim gibi küçüklükten beri aklımda olan meslekti otel işletmeciliği. İstediğim yere vardığımı söyleyemem, zira iş hayatına oldukça yeni atıldım. Benim motivasyonum öğrenmek oldu her zaman, yerinde saymak bana göre değil, açık olmak gerekirse. Hedefl ediğim belli bir nokta yok benim hayatımda, her zaman öğrenerek ileri gidilebileceğini düşünüyorum. Hayatta başarının ve ilerlemenin bir sınırı olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden aklımda ileriye dönük güzel planlarım var, fakat gerçekleştirmem için hem biraz zamana hem de daha çok çalışmaya ihtiyacım var.

- Yaptığınız işte örnek aldığınız kim ya da kimlerdir?

Tek bir isim, Gülşah Alkoçlar.

- İlerde çocuklarınız sizin yaptığınız işi yapsın ister miydiniz?

Çocuklarıma hiçbir zaman ve hiçbir konu üzerinde baskı yapmayı düşünmüyorum ve bu davranışı da doğru bulmuyorum. Tabii ki kendi tercihleri, fakat bu keyifl i sektörü deneyimlemelerini çok isterim o da ayrı mesele.