Piyasalardaki kısır döngüyü sona erdirmek için harekete geçin
Piyasalardaki kısır döngüyü sona erdirmek için harekete geçin
Paul De Grauwe / Financial Times Piyasalarda yaşanan kredi krizi, problemler ve açıklamalar yığını yarattı. Bazı gözlemciler, yaşananların tamamiyle bir ödeme problemi olduğunu vurgularken bazıları bunun bir likidite krizi olduğunu ifade ediyorlar. Aslında yaşanan krizin sebebinin her ikisi de olduğu artık oldukça net bir şekilde görülüyor. Kredi ve geri ödeme problemi öylesine birbirinin içine girmiş durumda ki hangisinin esas zarar verici etkiyi yarattığına karar vermek zor. Bugün bir hedge fonu, tasarrufların çekilmesi sorunuyla karşılaştığında (likidte problemi) ve varlıklarını satmak zorunda kaldığında varlıklarının fiyatında bir düşme meydana gelecek ve ödeme problemi ortaya çıkacaktır. Likidite ve ödeme sorunu diğer yatırımcıların da paralarını çekmesine neden olacak (yine likidite sorunu) ve daha fazla fiyat düşüşü yaratacaktır (ödeme sorunu) Likidite ve geri ödeme problemleri arasındaki sıkı bağlantı, uzun vadeli yatırımları kısa vadeli kredilerle fonlayan bankaların ve finansal kurumların faaliyetlerinde saklı aslında. Tasarrufların çekilmesi ödeme problemlerini tetiklerken, zaman içerisinde daha fazla tasarrufun geri çekileceğinin sinyali de veriliyor ve likidite problemi ortaya çıkıyor. Burada çok açık bir piyasa bozukluğu söz konusu. Aslında piyasalar, bir planlamacıya ihtiyaç duymadan ekonomik faaliyetleri koordine edebilen harika araçlardır. Normal şartlar altında piyasalar faaliyetlerini refah artışını sağlayan "iyi" denge aracılığı ile yürütürler. Bazı durumlarda ise faaliyetleri refah azaltan "kötü" denge ile koordine ederler. Kısa vadeli borçlanan ve uzun vadeli kredi veren bankalar, hedge fonları ve diğer finansal kurumlar ancak mevduatların çekilmesi birbirinden bağımsız ve tesadüfi olduğunda refaha katkıda bulunabilirler. Ardından ekonomi "iyi" dengeye ulaşır. Zaman zaman olumsuz haberlerin ya da bazı kurumların akılsızca hareketlerinin sonucunda ödünç verenler fonlarını çekerler böylece geri ödeme sorunu ortaya çıkar. Piyasada yaşanan bu kısır döngü, piyasaya göre değerleme (marking to market) ile çok daha kötü bir hale gelir. Bu uygulama, bankaların likidite-geri ödeme sarmalı nedeniyle varlıklarında meydana gelen değer kaybının bilançolarına alınmasını gerektirir. Kurumlar, varlıkları sağlam da olsa bunu yapmak zorunda kalırlar. Böylece piyasaya göre değerleme, sarmalın aşağı yönde gidişatını hızlandırır. 1990'larda bir muhasebe yöntemi olarak geliştirilen piyasaya göre değerleme, finansal piyasaların etkin olduğu tezinden yola çıkar. Bu bakış açısıyla piyasalar, finansal varlıkların gerçek değerinin belirlenmesinde en iyi metodu sağlar. Piyasalar, bankacıların ya da muhasebecilerin bireysel yargılarından çok daha akıllıdır. Bu tez, normal koşullar altında doğrudur ancak piyasaların açıkça "kötü" dengeye doğru ilerlediği bugün değil. Yani piyasalar, her zaman da haklı değil. Bugün piyasaya göre değerleme, bizi büyük bir hızla uçuruma doğru götürüyor. Ve bu noktada bir hız limitinin getirilmesi gerekiyor. Bu müdahale, finansal kurumların geçici olarak piyasaya göre değerleme yapmamalarına izin verilmesi yoluyla gerçekleşebilir. Böylece varlıkların değerinin bir süreliğine tarihi veriler ile yer almasına imkan verilecektir. Bu uygulama hayata geçirildiğinde döngü yavaşlayacaktır. Bir çok finansal varlığın fiyatı -temelde sağlam olduğundan- toparlanacaktır. Çünkü, bu varlıkların fiyatları, likidite ve geri ödememe döngüsü nedeniyle suni olarak aşağıya doğru çekilmektedir. Döngüyü yavaşlatmak, masum izleyicilerin bu kasırgaya yakalanmalarını engelleyecektir. Bu, elbette bütün finansal sorunları çözmeyecektir. Finansal sistemdeki güven yeniden inşa edilecek ve böylece piyasa tekrar "iyi" dengeyi sağlama yönünde adımlar atacaktır. Bu durum, bugün gerçekleşmiyor. Sonuç olarak finansal kurumlar çaresizce uzun dönemli borç alıyor ve kısa dönemli borç veriyorlar, bu da likiditeyi ve kredileri kısıyor. Federal Reserve yakın zamanda piyasalara büyük miktarlarda likidite sağladığında haklıydı. Ancak bu yeterli olmayacak. Finansal sistemin denetim ve düzenlemelerinin çok büyük bir revizyondan geçmesi gerekiyor. Çeviri: Tuba İLZE GÖRMEZOĞLU