“Projelerle uyur, onlarla uyanırım…”

Uzun bir süre Ulaştırma Bakanlığı’na hizmet eden Samet Koç’un en büyük hayali, Yüksek Hızlı Tren Projesi’ni A’dan Z’ye tüm tasarım ve inşaatıyla tamamlamak ve ömürboyu işletmesini yapmak. Örnek aldığı kişiyse Nuri Demirağ…

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EMRE ALKIN

Bu hafta konuğumuz Samet Koç. Hem ulaştırma hem de enerji konusunda “gizli kahraman.” Aslen Kayserili. Bugün İstanbul ve Kayseri arasında mekik dokuyor. Marmaray Projesi’nde ciddi emeği var. Ödüllü bir yönetici aynı zamanda. Genç yaşta elde ettiği başarıların yanında üzerine titrediği bir ailesi var. Çalışanlarını da bu güzel aileye dahil etmiş. Yüzü gülüyor onlardan bahsederken. Sizin için işinden de sordum, evinden de. Mütevazılığı ve efendiliği cevaplarına da yansıdı Samet Bey’in. Paylaşmasak olmazdı...

- Okuyucuların anlaması için tam olarak ne yaptığınızı kısaca anlatır mısınız ?

İnsanları bir noktadan başka bir noktaya daha hızlı, güvenli taşıyan ve temiz bir enerji kaynağı kullanan raylı sistem metrolar, hızlı trenler ve konvansiyonel tren makasları üretiyoruz. Ayrıca demiryolu alt yapısının mühendislik tasarımı ve bu tasarımın projelendirilip sahada uygulamasını A’dan Z’ye yapıyoruz. Bununla birlikte, Türkiye’de yap-işlet-devret ilk yüksek hızlı demiryolu yatırımını yapmak ve işletmek için 2 yıldır süren bir Ar-Ge çalışması yapıyoruz. Talep analizleri, fizibiliteler, güzergâh haritaları, zemin sondajları, gar geri sahası planlamaları, altyapıya uygun set simülasyonları gibi birçok alanda tam donanımlı bir kadroyla hedeflerimizin peşinden koşuyoruz. Ayrıca temiz enerji diye bahsettiğim rüzgâr enerjisi santralleri ve güneş enerjisi santralleri üzerine Ar-Ge, sorunsuz proje geliştirme, EPC ve O&M çalışmaları yapıyoruz.

- Ulaştırma ve enerji adına ne varsa hepsi sanki ?

Öyle de diyebiliriz.

“MARMARAY BENİM İÇİN CİDDİ BİR TECRÜBE OLDU”

- Nasıl bir ailede büyüdünüz ?

Ailem daha farklı mesleklere sahip bireylerden oluşuyor, bu mesleğe ilgi duymam ailemden bağımsız oldu. Ancak ailemin eğitimim konusunda bana verdiği imkânlar ve eşimin mesleğimin tüm yoğunluğuna gösterdiği sabır ve verdiği destek yadsınamaz. Hem aileme hem eşime bu satırlar aracılığı ile teşekkür ediyorum.

- Bu işi yapmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz ?

Marmaray Projesi Koordinatörü olarak uzun dönem Ulaştırma Bakanlığı’na hizmet ettim, bu hizmetlerim esnasında demiryolu sektörünü derinlemesine inceleme fırsatı buldum. Eğitim hayatımın rotasını ulaştırma yönetimine çevirerek Bahçeşehir Üniversitesi’nde ulaştırma alanında yüksek lisansımı tamamladım. Marmaray Projesi’ni tamamladıktan sonra ticari hayatımı demiryolu işletmeleri üzerine bina ettim. Özellikle hızlı tren demiryolu yap-işlet-devret projesi en önem verdiğim konuların başında geliyor, hani ne denir; bu projeyle yatıp bu projeyle kalkıyorum. Tabii proje büyük olunca her aşaması için ayrı bir uzmanlığa sahip partnerler edinmem gerekiyordu. Altyapı, üstyapı, makas ve sinyalizasyon, işletmecilik, bakım onarım gibi birçok alanda yetkin partnerler ile projemizin sacayaklarını tamamladık. Şu an hükümet ve bakanlık ayağında görüşmelerimiz devam ediyor. Projeden sorumlu Demiryolu Düzenleme Genel Müdürü Erol Çıtak Beyefendi’ye de yine sizin aracılığınız ile teşekkür ediyorum. Vizyonu ve geleceğe dair hedefl eriyle mevzuat ve uygulama alanında bize yol gösteriyor. Bizlerde verilen sorumluluğun farkında bireyler olarak üzerimize düşen görevi lâyıkıyla yerine getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

“EVE İŞ GETİRMEM”

- Bu kadar iş arasında ahenk ve huzuru nasıl sağlıyorsunuz ?

Ailem Kayseri’de yaşıyor, sık sık ziyaretlerine gidiyorum. Eşim ve çocuklarımla İstanbul’da tempolu bir hayatımız var, tabii çocukların küçük yaşta olması şu an bir avantaj. Akşamları özellikle iş toplantısı yapmamaya özen gösteriyorum, çünkü geç saatlerde gidersem kızım uyumuş oluyor. Onunla vakit geçirmek benim için çok önemli. Hafta sonları ise santral inşaatlarını ziyaret ediyorum, güney bölgelerde olduğu için eşim ve çocuklarımı da götürüyorum. Böylece iş seyahati dahi olsa onlardan ayrı kalmamaya özen gösteriyorum. İş yerinde ise çok uyumlu bir ekibim var, genç ve enerji dolular. Onlar da özveriyle çalışıyorlar, onlar olmasa bu işlerin üstesinden gelemezdik.

- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ?

Mimar olmayı isterdim, eğitim hayatından sonra mimari tasarımlara karşı bir ilgim var. Okulda Teknik Resim dersinde oldukça başarılıydım. Şu an mesleğimi çok seviyorum, ancak bu soruya kesinlikle bir cevabım var.

“BİR HAYALİM VAR ELBETTE"

- Hiç unutamadığınız bir anı var mı?

Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran? Hafızama güvenmiyorum, bu yüzden geçmişe dönük çok az hatıra yer etmiştir, isimleri dahi birçok ekleme yaparak hatırlamaya çalışırım. Daha çok siyasi olayları ya da gündemi uzun süre meşgul eden birtakım haberleri anılarımda saklıyorum. Bazen geçmişe dair bir şarkı duyduğumda bir anı şekilleniyor zihnimde ya da baharın tatlı esintisi alıp götürüyor çocukluk yıllarıma. Ama size anlatabileceğim, unutamadığım bir anım yok gerçekten.

- Hayal ettiğiniz hedef nedir ?

En büyük hayalim Yüksek Hızlı Tren Projesi’ni A’dan Z’ye tüm tasarım ve inşaatıyla tamamlamak ve ömür boyu işletmesini yapmak. Türkiye'de örnek aldığım bir isim vardır, Nuri Demirağ… Onun açtığı bu kutlu yolda, ülkemizin en çok Samet Koç, iş ve aile dengesini kurabilmiş biri. Hafta sonlarında santral inşaatlarını bile ziyaret etse, ailesini yanında götürüyor, onlarla birlikte olma fırsatı yaratıyor. Koç, akşamları özellikle iş toplantısı yapmamaya dikkat ettiğini de söylüyor. 13-15 Mayıs 2016 ihtiyaç duyduğu üretim hamlesini demiryolu sektöründe başarmak en büyük ideallerimdendir.

- Çocuklarınız bu işi yapsın ister misiniz ? Çocuklarım daha çok küçük, tabii ki mesleklerinden önce iyi bir eğitim almalarını istiyorum. Oğlum daha çok bilimadamı olup Japonya'ya gitmek istiyor. Robot yapmak en büyük arzusu, kızım ise daha 1 yaşında. Henüz erken. Ama oğlumun eğitimini tamamladıktan sonra bu işlere emek vermesini arzu ederim.

GELECEK 10 YILIN PARLAYAN YILDIZI...

- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı size göre yüzde kaçtır?

Özellikle sizin mesleğinizde... Ben bu üç kavramın da eksiksiz ve eşit düzeyde önemli olduğu kanaatindeyim, Eğitim olmadan bu projelere cesaret etmeniz zaten düşünülemez. Eğitimin payı yüzde 33’tür. Daha sonra tecrübe sahibi olmanız gerekiyor ki biz bu eşiği partnerlerimizin tecrübelerini bünyemize katarak aşıyoruz. Tecrübenin payı da yüzde 33’tür. İlişkilere gelince, her yapılan işte mutlaka birtakım denklemler kuruluyor ve paydaşlar ediniyorsunuz. Özellikle ülkemizde böylesi projelerde birçok engel çıkıyor karşınıza, ikili ilişkileri ve ikna yöntemini iyi icra edemiyorsanız başarılı olmanız da bir o kadar zorlaşıyor. Bu yüzden ilişkilerin de payı bence yüzde 33’tür. Kalan yüzde 1’lik payı ise şansa veriyorum. Bazen şansa da ihtiyaç duyuyorsunuz.

- Bu işte ekmek var mı ?

Demiryolu ve yenilenebilir enerji sektörü bence gelecek 10 yılın parlayan yıldızı olacak. Ülkemizde şehiriçi ve şehirlerarası ulaştırma yöntemleri hızla raylı sistemlere doğru kayacak. Sadece inşaatıyla kalmayıp işletme ve bakım onarım konuları da çok önem arz edecek. Bu yüzden yeni mesleğe başlayacak veya üniversite seçiminde meslek kaygısı olan okuyucularımız varsa onlara demiryolu ya da enerji mühendisliğini tavsiye ediyorum. İşletme kuracak okuyucularımıza ise demiryolu ve yenilenebilir enerj de O&M konusunu incelemelerini tavsiye ediyorum, küçük sermayelerle başlayarak bu konuda büyük işler başarabilirler.

YENİLENEBİLİR ENERJİ ŞART!

- Peki güneş enerjisi ile ilgili neler diyeceksiniz?

Geçtiğimiz yüzyıl içerisinde yaşanan enerji talebindeki artış, yeni ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının arayışına hız kazandırdı. Fosil kaynaklı yakıtların tükenmeye yüz yutması, enerji talebinin yetersiz kalması ve büyük bir hızla artmaya devam eden dünya nüfusuna bağlı enerji talebi önümüzdeki yüzyıl içerisinde yenilenebilir enerjiye dayalı enerji arzını zorunlu kılmakta. Sürdürülebilir, tamamen çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının başında ise güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi geliyor. Son yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmelere paralel olarak ilk yatırım maliyetlerindeki düşüş, güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisini sadece çevre dostu değil aynı zamanda ekonomik bir enerji kaynağı haline getirdi, diyebilirim. Hedefi miz yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’de bilinirliği yüksek ve sürdürülebilir santraller kurmak ve işletmek. 100 MW büyüklüğünde 9 ayrı parçadan meydana gelen Güneş Enerjisi Santral Yatırım Programı’mız bulunmakta ve hiç aralıksız bu hedefi başarmak için çalışıyoruz.