"Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların enflasyona katkısı 8,17"
Para Politikası Kurulu'nun 14 Ağustos 2008 tarihinde yaptığı toplantının özeti yayımlandı
ANKARA - Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, temmuz ayı itibariyle gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların yıllık enflasyona katkısının 8,17 puana ulaştığını bildirdi. MB, Temel enflasyon göstergelerinin son iki aydaki yavaşlama eğilimi ve petrol fiyatlarındaki iyileşmeyi göz önüne alarak, önümüzdeki dönemde enflasyonun kademeli bir düşüş eğilimine gireceği değerlendirmesinde bulundu.
Kurul toplantı özetine göre; enerji fiyatları, elektrikle katı ve sıvı yakıtların fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle, temmuz ayında yüzde 5,79 oranında artarken, enerji grubundaki yıllık enflasyon yüzde 26,87'ye çıktı. Elektrik fiyat artışı temmuz ayında enflasyona yaklaşık 0,5 puan katkı yaparken, ağustos ayında, doğal gaz fiyatındaki artışın enflasyon üzerindeki etkisinin yaklaşık 0,15 puan olacağı, buna karşılık petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak akaryakıt fiyatlarında gözlenen indirimlerin enerji fiyat enflasyonunu kısmen sınırlayacağı öngörüldü.
Kurul, temel enflasyon göstergelerinin son iki aydaki yavaşlama eğilimini ve petrol fiyatlarındaki iyileşmeyi göz önüne alarak, önümüzdeki dönemde enflasyonun kademeli bir düşüş eğilimine gireceği değerlendirmesinde bulundu.
Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin göstergelerden tüketici güven endekslerinde temmuz ayında sınırlı bir toparlanma gözlenirken, endeksler düşük düzeylerini korudu. Bunun yanında, reel tüketici kredisi kullanımındaki düşük oranlı artışlar temmuz ayında da sürdü. Bu çerçevede Kurul, uluslararası kredi koşullarındaki ve küresel ekonomideki sorunların toplam talebi sınırlamaya devam ettiğini vurguladı.
"Kademeli düşüş eğilimine girilebilir"
Mayıs ayından itibaren gerçekleştirilen parasal sıkılaştırma sonrasında kısa vadeli faizlerin mevcut seviyesinin enflasyondaki düşüşü desteklediği değerlendirmesinde bulunan Kurul, yurt içi belirsizliklerin azalmasına paralel olarak orta ve uzun vadeli piyasa faizlerinin belirgin bir düşüş göstermesini önümüzdeki dönemde iç talebi destekleyecek bir gelişme olarak değerlendirdi. Kurul, kredi koşullarında önemli bir gevşeme beklenmemesi, para politikasının temkinli duruşunu devam ettirmesi ve net dış talebin katkısının azalması gibi unsurların toplam talepteki artışı sınırlayacağı tahmininde bulundu.
Petrol fiyatlarının Temmuz Enflasyon Raporu'ndaki varsayımların belirgin olarak altında seyretmesinin ve diğer emtia fiyatlarının da düşüş eğilimi göstermesinin yakın dönemde enflasyonu olumlu etkileyeceğini belirten Kurul, bu çerçevede, enflasyonun kademeli bir düşüş eğilimine gireceğini öngördü.
Gıda fiyatlarının enflasyon raporunda sunulan görünümle uyumlu bir seyir izlediği, tarımsal emtia fiyatlarındaki gevşemeye ve ithal girdi maliyetlerindeki azalmaya paralel olarak işlenmiş gıda fiyatları yıllık artış oranının kademeli olarak gerileyeceği, işlenmemiş gıda fiyatlarının ise mevcut olumlu seyrini devam ettireceği tahmin edilen Kurul toplantı özetinde, uluslararası emtia fiyatlarına dair tahmin oluşturmanın güçlüğüne dikkat çekilerek, gıda ve petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlarda temkinli olunması gerektiği vurgulandı.
"Beklentide önemli bozulma yok"
Enflasyonun temmuz ayında piyasa tahminlerinin ortalamasından belirgin olarak yüksek gerçekleşmesine rağmen enflasyon beklentilerinde önemli bir bozulma olmadığına dikkat çeken Kurul, önümüzdeki dönemde, enflasyonun düşmeye başlamasıyla enflasyon beklentilerinin de kademeli olarak aşağı yönlü bir hareket sergileyeceğinin tahmin edildiğini kaydetti.
Enflasyonda beklenen düşüş eğilimine rağmen, bu düşüşün hızına ilişkin belirsizlikler bulunduğunu, uzunca bir süredir devam eden arz yönlü şokların enflasyondaki düşüşü geciktirdiği ve geriye yönelik fiyatlama davranışlarının yaygınlaşma riskini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Kurul, mevcut talep koşullarının arz şoklarının fiyatların geneline yayılmasını sınırlasa da enflasyonun düşüş hızı iktisadi birimlerin enflasyon hedeflerini ne ölçüde referans aldığına bağlı olarak değişebileceğini, dolayısıyla, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflerinin itibarının güçlendirilmesi konusuna odaklanmaya devam edeceği vurgulandı.
Uluslararası finans piyasalarındaki kırılganlıkların devam ettiği, finans piyasalarında süregelen sorunların küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğu, küresel ekonomideki belirsizliklerin sürmesinin açıklanacak verilere duyarlılığın yüksek düzeylerde seyretmesine neden olduğu belirtilen Kurul toplantı özetinde, Merkez Bankası'nın, enflasyondaki orta vadeli düşüşü tehdit etmediği ve genel fiyatlama davranışlarında bozulma eğilimini belirginleştirmediği sürece, piyasalardaki geçici dalgalanmalara sert tepki vermeyeceği kaydedildi.
"Basiretli para politikası şart"
Fiyatlama davranışlarına ilişkin risklerin ve küresel belirsizliklerin devam etmesinin para politikasının temkinli olmasını gerektirdiği ve verilere duyarlılığı artırdığına işaret eden Kurul, bundan sonraki faiz kararlarının küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olacağını belirtti.
Kurul toplantı özetinin sonuç bölümünde şu değerlendirmelere yer verildi:
"Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için basiretli bir para politikası gereklidir fakat bu tek başına yeterli değildir. Uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform süreci de en az para politikası kadar önem taşımaktadır. Enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinde maliye politikalarının katkısı büyük olmuştur. Bundan sonra da fiyat istikrarına giden yolda maliye politikalarının desteği önemli olacaktır. Özellikle mevcut konjonktürde ekonomimizin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Avrupa Birliğine uyum ve yakınsama sürecinin devam etmesi ve programda öngörülen yapısal reformların hayata geçirilmesi konusundaki çabaların sürekliliği önemini korumaktadır. Özellikle, mali disiplinin kalitesini artırmaya ve verimlilik artışlarının devamlılığını sağlamaya yönelik yapısal reformlar konusundaki gelişmeler gerek makro ekonomik istikrar gerekse fiyat istikrarı açısından yakından izlenmektedir."