"İddialı hedefler için eğitim şart"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA  - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, "Çalışma çağındaki nüfusumuza nitelikli eğitim ortamı ve onları sağlıklı kılabileceğimiz şartları sağlayamazsak, Türkiye'nin önüne koyduğumuz iddialı hedefler gerçekçi değil demektir" dedi.
 
Boyner, TÜSİAD ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) tarafından 2050'ye doğru Türkiye'yi bekleyen nüfus yapısının ele alındığı 3 raporun kamuoyuyla paylaşıldığı toplantıya katıldı.
 
Buradaki konuşmasında, Türkiye'nin demografik değişim geçirdiğini ifade eden Boyner, nüfusun ne kadarının genç, ne kadarının çalışma yaşında, ne kadarının yaşlı olduğu ile ilgili gelişmelerin ne yöne gittiğinin ekonomiyi ve sosyal politikaları yakından ilgilendirdiğini söyledi.
 
Demografik fırsat penceresinden yararlanma yolunda "istihdam yaratma" ve "istihdam edilebilirliğin" temel mücadele alanı olarak göründüğünü dile getiren Ümit Boyner, şunları kaydetti:
"Nispeten genç nüfusumuzun Türkiye'nin en önemli avantajlarından biri olduğunu sürekli ifade ediyorsak, bu nüfusun potansiyel gücünden yararlanmamızı sağlayacak düzenlemeleri yapmalıyız. Çalışma çağındaki nüfusumuza nitelikli eğitim ortamı ve onları sağlıklı kılabileceğimiz şartları sağlayamazsak, Türkiye'nin önüne koyduğumuz iddialı hedefler gerçekçi değil demektir. Hedeflere ulaşmak için makroekonomik istikrarın sağlandığı kuvvetli ekonomik büyüme gerekiyor. Kuvvetli ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin temelinde ise üretkenlik artışı ve yatırımlar yer alıyor. Üretkenlik artışı hedefliyorsak nitelikli bir eğitimle iş gücü piyasasında vasıf uyumunun sağlanması şart."
Boyner, istihdam artışı için iş gücü piyasasında istihdam dostu düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerektiğini belirterek, bu yöndeki politikalarla düşük düzeyde seyreden kadın istihdamının geliştirilmesine özel önem verilmesi gerektiğini savundu.
 
Planlamamalar nüfusbilim verilerine dayanmalı
 
"Bir yandan kadınların düşük olan iş gücüne katılım oranının yükseltilmesi, diğer yandan kayıt dışıyla mücadelede ilerleme olması, prim gelirlerini artırmanın yanında ekonomik ve sosyal gelişmişlik yolunda önemli kazanımları beraberinde getirecek" diyen Boyner, sağlık alanının da nüfustaki gelişmelerden etkilenecek diğer bir unsur olduğunu söyledi.
Türkiye'de 2050 yılında 65 ve üstü yaş nüfusun tüm nüfus içindeki payının yüzde 17'ye yükselmesinin beklendiğine işaret eden Boyner, şöyle devam etti:
"Türkiye'de çalışan nüfusun tüm nüfusa oranı 2020 yılında yüzde 68'le en yüksek değeri bulacak. BM'ye göre, toplam nüfusunun yüzde 15'i yaşlı olan ülkeler, yaşlı nüfus olarak adlandırılıyor. Türkiye 2040'dan sonra bu kategoriye girecek gibi görünüyor. Sağlık sistemimizin, yaşlanan nüfus ve bunun getireceği sonuçlarla baş etmesi gerekecek. Ancak bu süre içinde kadın, anne-çocuk ve ergen nüfusun toplam nüfustaki payı bir miktar azalsa da sayısı artarak devam edeceğinden, sağlık politikalarında bu grupların önemini aynen sürdürmesi gerektiği dikkatten kaçmamalı. Sağlıkta nitelikli insan gücü, sağlık altyapısı, hizmet programları ve sağlık bütçesinin de nüfusbilim verilerine dayalı olarak planlanması gerekiyor."
Boyner, Türkiye'nin demografik fırsat penceresinden yararlanmak için gerekli potansiyele sahip olduğuna ve 2050 yılı Türkiye'sinin ekonomik, demokratik ve sosyal gelişmişlik düzeyinin yüksek olabileceğine inandıklarını ifade ederek, bunun için nüfusbilim göstergelerinin hükümetlerin, siyasi partilerin, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının gündeminin en üst noktasında olması gerektiğini savundu.
 
Gençlik ve kadınlar öncelik olmalı
 
UNFPA Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque de dünya nüfusunun 7 milyarı bulduğunu, bu sayının bir yandan sorun bir yandan fırsat olduğunu söyledi.
Nüfus artışının eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerini etkilediğine dikkati çeken Huque, çevrenin de nüfus artışından en çok etkilenen unsurların başında geldiğini belirtti.
Türkiye'nin de nüfus artış oranıyla bu gelişmelerden etkilenen ülkelerden birisi olduğuna vurgu yapan Huque, şöyle konuştu:
"Türkiye için 2015 yılında 100 milyonluk nüfus öngörülüyor. 15-64 yaş arası yani üretici nüfus dediğimiz nüfus giderek artıyor. 65 yaş üstü (yaşı nüfus) ise azalıyor. Bu gelişmeler kalkınma politikaları başta olmak üzere birçok alanı etkiliyor. TÜSİAD ve UNFPA olarak çeşitli raporlar hazırladık. Bu raporlarda demografik yapıdaki değişikliklerin sağlık, iş gücü ve sosyal güvenlik alanlarındaki etkilerini ele aldık."
Raporun yaptığı analizlerin yanında somut önerilerde de bulunduğunu ifade eden Huque, "Türkiye'de genç nüfus 2014'den itibaren aratacak. Bu yüzden sağlık ve eğitim alanlarında sürdürülebilirlik sağlanmalı. Yine 2050 yılında 17,5 milyon olacak yaşlı nüfusa güvenli sağlık hizmetleri sunulmalı. Bu raporları politika yapıcıların dikkate alacağına ve işlerini kolaylaştıracağına inanıyoruz. Türkiye için gençlik ve kadınlar öncelik olmalı" diye konuştu.
Boyner ve Huque'in konuşmaların ardından, "2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim" başlığı altındaki "İş Gücü Piyasasına Bakış", "Sosyal Güvenlik (emeklilik) Sistemine Bakış" ve "Sağlık Sistemine Bakış" raporları ile ilgili bilgiler verildi.