"İndirim istihdamın artırılmasına katkı sağlamadı"

Bakan Dinçer, 11. Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Kongresi'nde çalışma hayatındaki sorunları aktardı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANTALYA - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, istihdamı artırmak amacıyla sosyal güvenlik primlerinde 5 puan indirim yapılmasının istihdamın artırılmasına katkı sağlamadığını söyledi.

Bakan Dinçer, Marmara Üniversitesi ile Türk-İş tarafından düzenlenen 11. Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, çalışma hayatındaki sorunları aktardı.

Çalışma hayatının büyük sorunları olduğuna değinen Bakan Dinçer, bu sorunların başında, işçi hakları ve özgürlükleriyle ilgili sorunlara dikkati çekmek istediğini kaydetti. Sendikaların şeffaflığı ve kendi kendilerini yönetebilme kabiliyetleriyle ilgili düzenlemelere ihtiyaç olduğunu ifade eden Dinçer, şöyle konuştu:

"Çalışma hayatının esnekliğinin sağlanmasıyla ilgili sorunlarımız var. Toplu pazarlık ve toplu sözleşme ile ilgili sorunlarımız var. Kayıt dışılıkla ilgili çok ciddi sorunumuz var. İşsizlik bu ülkenin en önemli sorunlarından birisi. Belki de dünyada işsizlikle yapısal ve uzun süreli yaşamış başka toplum yok, bilemiyorum. İşsizlikle birlikte mesleksizlik de var. Sosyal güvenlik açıklarıyla ilgili sorunlarımız var. İş sağlığı ve iş kazaları ile ilgili, özellikle iş yeri kazaları sebebi ile ortaya çıkan çok ciddi problemlerle karşı karşı karşıyayız. Bu problemlerin çözümünde, birlikte hareket etmek ve çözüm yolları bulmak zorunluluğumuz var. Bu süreçte devletin söz hakkının daha az ama etkin olduğu, sivil toplumun katılımları artırıldığı, aynı zamanda sivil toplumun yapılabilir ve muktedir olma kabiliyetlerinin geliştirildiği, sosyal taraflarının kendi çıkarlarına koruma kaygılarından uzak bir şekilde, sorunlarımızın çözümünde destek sağladığı bir yaklaşım bekliyoruz."

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bu konularda değişik çalışmalar başlattığını ifade eden Dinçer, işçi hakları ve sendikal özgürlüklere ilişkin temel sorunlara yönelik çeşitli tartışmalar olduğunu, 2821 ve 2822 sayılı kanunlarla ilgili toplumda uzun süreden beri tartışmalar yaşandığını anlattı.

"İşsizlik yeniden artmaya başladı"

İşsizliğin temel yapısal sorunları olduğunu anlatan Bakan Dinçer, işsizliğin uzun yıllar yüzde 9 ile yüzde 13 arasında yüksek oranda seyrettiğini, ne kadar çalışılırsa çalışılsın, bu yapıyı, bu katılaşmış sorunu çözmekte zorlandıklarını vurguladı.

2003- 2008 yılları arasında Türkiye'nin ortalama yüzde 6 civarında büyüdüğünü, her yıl 500-550 bin kişiye istihdam sağlanmasına rağmen daha önce birikmiş işsizler ve iş gücü arzı dünyasına katılan yeni elemanlar sebebiyle işsizlik sorununu büyük oranda çözme fırsatının olmadığını ifade eden Dinçer, küresel krizle birlikte işsizlik sorununa yeni yüklerin de ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

"Ama maalesef bu küresel ekonomik ve küresel krizin etkisiyle bizim ülkemizde de krizin olumsuz çizgisiyle birlikte, işsizlik yeniden artmaya başladı" diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, "Şimdi bugünlerde yüzde 13 civarında seyrettiğini bildiğimiz işsizliğin, yıllık ortalama olarak bu yıl yüzde 14,5 civarında dengeleneceğini var sayıyoruz" diye konuştu.

Son dönemde tüm dünyada ekonomik ve mali alanda giderek bir iyileşmenin söz konusu olduğunu, bazı işaretlerin bulunduğunu kaydeden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, yılın son çeyreğinde Türkiye'de büyümeyi gerçekleştirmeyi var saydıklarını ve yüzde 3,5-4 oranında büyüme olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.

Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ama maalesef işsizlik sorununun çabuk çözülemeyeceğini ve daha kalıcı, daha uzun sürede gayret gerektiren bir etki yarattığını belirtmek mümkün. Bu açıdan bakıldığında aslında işsizlik sorunu, çabukça karşılaştığımız ama çabukça kendisinden kurtulamayacağımız bir mesele olarak duruyor. Özellikle işsizliğin yapısal boyutlarını ve krizin etkilerini görerek ve değerlendirerek ülkemizde iki tür teşvik uygulamaya koyduk. En çok eleştirilen konulardan biri, istihdamdaki devletin ortaya koyduğu maliyetlerinin yüksek olması sebebiyle işsizliğin önlenemediği iddiasıydı. Genellikle sosyal güvenlik primlerinin yüksekliği nedeniyle iş gücü maliyetlerinin arttığı, dolayısıyla sanayi dünyasının rekabet gücünün zayıflatıldığı dile getirilmekteydi. Buna yönelik olarak sosyal güvenlik primlerini 5 puan düşürdük. Aslında bu uygulamanın bize bir yıllık maliyeti yaklaşık 4 milyar TL civarında oluyor ama maalesef gördüğümüz şey şu oldu. İstihdamın artırılmasına sağlayacak bir katkı ortaya koymadı ve varsayımlarımızın yanlış olduğunu fark ettik. Sosyal güvenlik primlerinin azaltılması istihdamı artırmada bir rol oynamadı. Bunun sebepleri tartışılabilir ama her şeyden önemlisi, biz sanayi gücünün, rekabet gücünün artırılması konusunda buna gerek var diye düşünüyorsak ve bunu yapmaya ve maalesef katlanmaya devam edeceğiz. Bu arada iş dünyasının da bu konuyu düşünmesini, durumun değerlendirmesinin yararlı olduğunu düşünüyorum."