"Paket reddedilirse sıkıntıyı kimse göğüsleyemez"

Tüzmen, 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin bugün de reddedilmesi halinde doğacak sıkıntıyı kimsenin göğüsleyemeyeceğini ifade etti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ABD Hazinesinin krize karşı hazırladığı 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin bugün de reddedilmesi halinde doğacak sıkıntıyı hiç kimsenin göğüsleyemeyeceğini söyledi.

Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşarlığında düzenlediği basın toplantısında, küresel finans krizi ve ihracat rakamlarını değerlendirdi.

9 günlük bayram tatilinin, dünya borsalarındaki çalkantıların daha soğukkanlı takip edilmesi için Türkiye'ye ideal bir süre verdiğini, avantaj sağladığını belirten Tüzmen, "Dünya ekonomisinde taşlar yeniden yerinden oynadı. Bütün alanlar küresel boyutta etkileniyor" dedi.

ABD Hazinesinin hazırladığı kurtarma paketinin Temsilciler Meclisi tarafından reddedildiğini hatırlatan Tüzmen, lobi faaliyetleri sonucunda bu paketin tekrar gündeme alınacağını ve mutlaka bir paket açıklanacağını ifade etti.

Tüzmen, "ABD mutlaka bir paket açıklayacak. Çünkü Asya borsaları şu anda bu paketi satın aldı. Bugün de paket reddedilirse o zaman sıkıntıyı kimse göğüsleyemez. Dünya piyasalarında tüm bonoların bu derinlikte yer alması nedeniyle bütün dünya bundan etkilenecektir" diye konuştu.

"ABD hazine bonosu satacak"

ABD'nin yıllık 14 trilyon dolarlık milli gelire sahip olduğunu belirten Tüzmen, finansal krizin maliyetinin de 1 trilyon doları aştığını söyledi. ABD'nin bu maliyeti yurt dışına Hazine bonosu satarak finanse edeceğini anlatan Tüzmen, "ABD ciddi tasarruf açığı veriyor. Bu fonları içeri satamayınca ne yapacak? Dışarıya satacak. Bunu yaparken satışı cazip hale getirmesi lazım. Faiz oranını yükseltmesi gerekiyor. O zaman ne olur? Kamu açıkları büyür. ABD'nin para basması gerekir. Biraz daha enflasyonist baskı artar" dedi.

Batan bankaların da, kurtarılanların da piyasanın güvenini sarstığını söyleyen Tüzmen, ABD hükümetinin, sistemi şüpheli alacaklardan kolay kolay kurtaramayacağını ifade etti. Bu riskin piyasalarda toksin etkisi yarattığını, artık bankaların ve şirketlerin kolay kolay borç veremeyeceğini, şirket konsolidasyonlarının artarak devam edeceğini anlatan Bakan Tüzmen, fon sahiplerinin bankacılık sistemine fon enjekte etmekte zorlanacaklarına dikkati çekti.

Ciddi nakit sorunu

Sistem fonlanmadığı zaman finans sisteminin fon akış kanallarında kuruma başlayacağını ve en büyük sıkıntının da burada olduğunu belirten Tüzmen şöyle devam etti:

"Dünya finans piyasaları ve bize olan yansımalarda buraya dikkat etmek gerekiyor. Ciddi nakit sorunları gündeme gelecek. Tüketicilerin doğrudan etkileneceği bir dönem. Araç, konut ve tüketici kredilerinin maliyetleri ciddi şekilde artacak. ABD'yi zor günler bekliyor. Dünya ve Türkiye de bundan doğrudan etkilenecek. Bu dönemde karşı karşıya kaldığımız şok kısa dönemli bir şok değil. Dünya bu boyutta bir krize hazırlıksız yakalandı. İşler rahatken yapısal önlemler alınmadı. O yüzden küresel daralmayla hepimiz karşılaşacağız.

Her kriz sistemin yeniden kurulduğu bir dönemdir. Bu kriz de derin değişimlere gebe. Biz krizi nasıl fırsat unsuruna çeviririz? Ona çalışıyoruz."

"Küresel kriz=küresel belirsizlik"

Bakan Tüzmen, önümüzdeki dönemde ABD'deki öğretilerde neoliberal yaklaşım ve uygulamalarda değişiklikler görüleceğini, enflasyonist baskıların artacağını, dolar-euro pariteleri ve diğer paritelerde değişiklikler olacağını belirterek, "Sonuç olarak küresel kriz=küresel belirsizlik" dedi.

Ülke gündeminin 1,5 yıldan beri farklı alanlara odaklandığını belirten Tüzmen bu durumu enerji israfı olarak niteledi ve artık tamamen ekonomiye odaklanılması gereken gelişmelerin olduğunu söyledi.

Türkiye'de ekonomik dengelerin yerli yerine oturduğunu, güçlü bir reel sektör olduğunu anlatan Tüzmen, "Geçmiş krizlerden iyi ders çıkarmış bir finans sektörümüz var. Türkiye'deki finans sektörü geçmişte biraz hormonlu büyüdü. Banka sayıları olağanüstü arttı. Sonra ne oldu? Olma yerine pişme oldu. Bazı yerleri yanık oldu finans sektörünün. Bu sıkıntıları yaşadıktan sonra bu döneme daha iyi bakıyoruz" görüşünü vurguladı.

"Bu fırtınada en iyi liman Türkiye"

İthalatçı için "kambur haline gelen" düşük kur-yüksek faiz politikasının bu dönemde ülke açısından avantaj yaratabileceğine dikkat çeken Tüzmen, kamu maliyesinin iyi durumda olduğunu, üretimde nispeten yavaşlama yaşansa da canlılığın devam ettiğini söyledi.

Krizin asıl riskinin ülkedeki finans piyasalarından hali hazırda yavaşlama sürecine giren reel ekonomiye bu işin tam olarak yansıması ve sistemin geleneksel fonlama kanallarının kapanması olduğunu belirten Tüzmen, buna karşı Türkiye'nin risk sigortasının, doğru ve etkin kriz yönetimi olduğunu kaydetti.

Tüzmen, "Tehdit unsurlarını fırsat unsurları haline getirebiliriz. Türkiye'nin dünyada moda-marka açılımları yapabilmesi için, mağazalar zinciri açabilmesi, markalar satın alabilmesi için, nihai tüketiciye direkt ulaşabilmesi için ideal bir zaman diye düşünüyorum" dedi.

Uluslararası yatırımcıların yastık altında çok fazla parası bulunduğuna dikkati çeken Tüzmen, atıl durumdaki bu fonların ilk sarsıntıdan sonra mutlaka kendilerine yer arayacağını, yeni yatırımlara döneceğini söyledi.

Türkiye'nin sergilediği profille serbest kalan bu sermaye için yeni bir çekim merkezi olduğunu belirten Tüzmen, "Bu fırtınada en iyi liman Türkiye" diye konuştu. Bugüne kadar ekonomik karar verici aktörlerin sakin ve makul hareket etmeye çalıştıklarını anlatan Tüzmen, şunları kaydetti:

"Bu anlayış ve proaktif politikalarla bu süreci yönetmeye devam edeceğiz. Krizin derinleşmesini önleyebiliriz. Türkiye'nin 6 yıldır çizdiği rota belli. Gemide delik açmak isteyenleri tasfiye ettik. Esas kaptan böyle havalarda belli olur. Ülkemiz fırtınalı denizde kolayca alabora olacağı günleri geride bıraktı. Teknenin gövdesi sağlam, tayfalarımız tecrübeli, dümen de doğru ellerde."

"Reel sektörü dış ticaret ayakta tutuyor"

Reel sektörü dış ticaretin ayakta tuttuğunu belirten Tüzmen 2002 yılında 87 milyar dolar olan dış ticaret hacminin bu yıl sonu itibariyle 250 milyar dolar düzeyine geleceğine işaret etti.

1 Ocak-30 Eylül 2008 döneminde ihracatın geçen yılın eş dönemine göre yüzde 35,5 arttığını ve 102,5 milyar dolar seviyesine geldiğini ifade eden Tüzmen, geçen yılın tamamında 107 milyar dolarlık ihracat yapılırken, bu yıl 9 aylık bir dönemde 102,5 milyar doların yakalandığına dikkati çekti. Eylül ayı ihracatının ise 12,2 milyar dolar olduğunu bildiren Devlet Bakanı Tüzmen, buradaki artışın da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 36,5 olduğunu söyledi.

İhracatta en önemli üç sektörün taşıt araçları yan sanayi, demir-çelik ürünleri ve elektrik elektronik sektörü olduğunu kaydeden Tüzmen, otomotiv sektörü ile demir-çelik sektörünün genel ihracat artış oranının üzerinde, elektrik, elektronik sektörünün ise genel ihracat artış oranının biraz altında performans gösterdiğini bildirdi.

Bu yıl ihracatı otomotiv sektörüyle demir-çelik sektörünün sürüklediğini anlatan Tüzmen, ithalatta ise Eylül ayı rakamının 19,8 milyar dolar olduğunu bildirdi. 8 aylık dönem için ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 63,5 olduğunu belirten Tüzmen, bu rakamın geçen yıl yüzde 62,8 olarak gerçekleştiğini hatırlattı. Türk ihracatçısının artık katma değeri yüksek, bilgi yoğun ürünler ihraç ettiğini ve ihracatın çeşitlendiğini anlatan Tüzmen, şöyle dedi:

"Avrupa Birliği'nin ilk 15 ülkesine yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki ağırlığı 2002 yılında yüzde 51 idi. Bu, yüzde 41'e geriledi. Orta Doğu'nun payı ise iki kat artarak yüzde 16 oldu. Komşu ülkelerle ihracat yüzde 41'e geldi. AB'nin tüm ülkeleri yüzde 58 idi, bu yüzde 50'ye indi. Esas pazarlarda ciddi gerileme var. Orta Doğu, Uzak Doğu ve çevre ülke pazarlarıyla bunu dengeledik. Afrika'ya ihracatımız yüzde 86 arttı."