"Uluslararası piyasalardan fiziki ürün yerine kağıt alabiliriz"
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Mesut Köse, TMO'nun piyasaları regüle görevi için uluslararası piyasadan ürün yerine kağıt alabiliriz önerisi getirdi. Köse, "Finansman için yeterli nakdimiz var" dedi.
Hüseyin GÖKÇE
ANKARA - Toprak Mahsulleri Ofisi(TMO) Genel Müdürü Mesut Köse, kurumun piyasaları regüle etme görevini yerine getirmesi amacıyla ilginç bir öneride bulundu. İthalatın sadece adının duyulmasının bile piyasaları etkilediğini belirten Köse, bu yüzden uluslararası piyasalardan fiziki ürün yerine kağıt alınabileceğini söyledi. Bu yıl 22 milyon ton hasat beklendiğini ve çiftçilerden gelen tüm ürünleri almaya hazır olduklarını ifade eden Köse, bunların finansmanında kullanılacak yeterli miktarda nakitlerinin bulunduğunu, ancak ihtiyaç olması halinde Hazine, yurtiçi ve yurtdışı piyasalardan borçlanabileceklerini bildirdi. Ekmek israfını önleme kampanyasını da değerlendiren Mesut Köse, Türkiye'de her yıl un ihracatından elde edilen gelir kadar ekmek israf edildiğinin altını çizdi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Köse, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.
- Bir süre önce açıklanan müdahale alım fiyatlarına nasıl gelindi?
Piyasalardaki hangi gelişme Ofis'in müdahale fiyatı açıklamasına neden oldu? 2013 yılı hububat hasatı, arpada 30 Nisan'da Güneydoğu Anadolu'da, buğdayda ise 10 Mayıs'ta Akdeniz Bölgesi'nde lokal olarak başlamıştır. TMO hasatın başlamasıyla birlikte, piyasaları yakından takip etmiş ve fiyatların 2013 dönemi için öngörülen müdahale alım fiyatların altına düşmesiyle birlikte, 7 Haziran 2013 tarihinde Anadolu kırmızı sert buğdayının fiyatı ton başına 720 lira, makarnalık buğdayın fiyatı ise ton başına 765 lira olarak açıklanmıştır. Arpa, çavdar, yulaf ve tritikale fiyatlarının üretici lehine oluşması nedeniyle, bu ürünler için müdahale alım fiyatı açıklanmamış olup taahhütname karşılığı alımlara devam edilmektedir.
TMO, 2011 öncesi alımlarında ürünlerin fiziksel analiz değerlerini dikkate alarak fiyatlandırıp depolamakta iken, 2011'den itibaren alımlarda, ürünlerin fiziksel özellikleri yanında kimyasal (protein) özelliklerini de dikkate alarak fiyatlandırmakta ve depolamaktadır. Bu uygulama ile kaliteli üretim yapan üretici daha fazla kazanmakta ve kaliteli üretim teşvik edilmekte, analizler protein cihazı tarafından yapılarak bilgisayar sistemine otomatik olarak aktarılmakta, fiyatlandırma bilgisayar ortamında yapılmaktadır. Uygulamaya bu yıl da devam edilmektedir. Üreticilerimizin hasat dönemlerinde TMO 2012'de buğday ve mısır alımlarında kısmı randevu, çeltikte ise tam randevulu alım sistemi uygulanmıştır. 2013'te ise tüm ürünlerde tam randevulu alım sistemine geçilmiştir. Üreticiler, Çiftçi Kayıt Sistemi'nde (ÇKS) kayıtlı ürün miktarı kadar randevu alabilmekte, ÇKS'si olmayan kesimler ise her bir işyeri için günlük en fazla 250 ton emanet randevusu alabilmektedirler. Randevular, taahhütnameli alımlara başlanılan 20 Mayıs tarihinden itibaren alınabilmektedir. TMO'nun görevi piyasaları regüle etmektir. 2013 yılında alım ve satış fiyatları birlikte açıklanmış ve randevulu alım sistemine geçilmiştir.
- Peki bu sistemin faydaları ne olacak?
Bu uygulama ile TMO işyerlerinin günlük maksimum kapasiteleri belirlenerek buna göre randevu verilmekte ve günlük kapasiteye göre alım yapılarak işyeri önünde uzun araç kuyruklarının oluşması engellenmektedir. Ürün sahipleri; ürünlerini randevu aldıkları gün satacaklar, TMO'da sıra beklemeyecekler ve araçlar günlerce beklemeyeceği için ilave nakliye ücreti ödemeyeceklerdir.
- Müdahale alım fiyatının açıklandığı günden bu yana TMO'ya ne kadar ürün bırakıldı?
Üreticilerimizden 114 bin ton peşin, üretici, tüccar ve sanayicimizden ise 16 bin ton emanet buğday alımı yapılırken, müdahale fiyatı açıklanmayan arpadan ise 17 bin ton taahhütname alımı yapıldı.
-Bu yılki 22 milyon tonluk rekolte beklentisinin gerçekleşmesi durumunda, Ofis'e ne kadar ürün gelmesini öngörüyorsunuz?
TÜİK, 2013 yılı buğday üretim tahminini 21 milyon 950 bin ton olarak açıklanmıştır. Kuruluşumuz, üretici ve diğer tüm kesimlerin kendisine arz edeceği ürünleri almak için 291 alım noktasında her türlü hazırlığını yapmış durumdadır.
- TMO geçmiş yıllarda alımlarda ne kadar harcama yapmış, bu yıl özel bankalardan veya uluslararası piyasadan fon ihtiyacı olacak mı? Finansmanın yöntemi nasıl olacak?
2010-2011 döneminde 969 milyon lira, 2011- 2012 döneminde 660 milyon lira, geçen yıl ise 1.2 milyar lira ödeme yapıldı. 2013-2014 alım dönemi için yeterli nakdimiz olmasına rağmen ihtiyaç olması halinde başta Hazine Müsteşarlığı olmak üzere yurt içi ve yurt dışı piyasalardan kaynak temin edilebilecek.
- TMO'yu zaman zaman uluslararası piyasalarda da gözlemliyoruz. Burada faaliyetler nasıl gerçekleştiriliyor?
Kuruluşumuz, üretimin yeterli olmadığı dönemlerde faaliyet konularına giren ürünleri dış piyasalardan satın almak ve üretimin fazla olduğu yıllarda yurt içinden satın aldığı ürünleri dış piyasalara satmak suretiyle piyasa regülasyonu sağlamaya yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. Piyasaların muhtemel fiyat dalgalanmalarından olumsuz etkilenmesini önlemek ve piyasa düzenleme görevimiz gereği stok oluşturmak amacıyla ithalat gerçekleştirilirken, mevcut stok ve iç satış durumu ile yurt içi ve yurt dışı piyasa hareketleri göz önüne alınarak ihtiyaç fazlası stoklar ihraç edilmektedir.
- Uluslararası hububat fiyatlarının gelişimini nasıl öngörüyorsunuz?
Buğday, arpa ve mısır gibi başlıca hububat ürünlerinin fiyatları, 2012 yılı Haziran ayından itibaren artışa geçmiştir. 2013/14 döneminde Uluslararası Hububat Konseyi (IGC) verilerine göre küresel hububat üretiminin önceki yıla kıyasla; buğdayda 27 milyon ton artışla 682 milyon ton, mısırda 89 milyon ton artışla 945 milyon ton ve arpada 8 milyon ton artışla 138 milyon ton civarında gerçekleşmesi beklenmektedir.
- Orta vadede hububat başta olmak üzere, tarım ürünlerinin çok daha stratejik hale geleceği ve uluslararası fiyatlarının yükseleceği yorumlarına katılıyor musunuz? Öngörüleriniz nelerdir?
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayınlanan "Tarımsal Görünüm 2013-2022" raporunda, önümüzdeki 10 yıl içerisinde gelişmekte olan ülkelerde kişi başına düşen gelirin artmasına paralel olarak gıda tüketiminin de yüzde 30 artması öngörülmektedir. Söz konusu raporda, son 10 yılda nispeten hızlı bir artış seyri izleyen hububat fiyatlarının, gelecek 10 yılda durağan bir seyir izlemesi öngörülmektedir.
- ABD, Kanada, Fransa gibi ülkeler başta olmak üzere, yurtdışındaki vadeli işlem borsalarında hububat ürünleri de dahil çeşitli emtiaları temsil eden vadeli sözleşmeler alınıp satılıyor. TMO'nun piyasa düzenleme faaliyetleri kapsamında buralarda yer alması konusunda neler düşünüyorsunuz?
TMO, faaliyet konularına giren ürünleri iç veya dış piyasalardan satın almakta ve yurt içinden satın aldığı ürünleri gerektiğinde iç ve dış piyasalara satarak piyasa regülasyonunu sağlamaktadır. Fiziksel mal alımının yanı sıra yurt içi ve yurt dışından TMO'nun faaliyet alanına giren ürünleri temsil eden belge alımlarının da piyasa regülasyonu açısından gerekli olduğu değerlendirilmektedir. İç piyasalara, fiziksel stoklara ilave olarak alınan belgelerin temsil ettiği ürünü getirme imkânı bulunduğu mesajı verilerek, piyasa regülasyonu daha etkin bir şekilde sağlanabilecektir. Alınan bu belgeler, piyasa şartlarına göre ihtiyaç halinde fiziki teslimata dönüştürüleceğinden, gereksiz taşıma, depolama giderleri de önlenecektir. Bu konu üzerinde çalışıyoruz.
'Fındıkta 2012–13 sezonunda 290 bin ton ihracat, 1.7 milyar dolar gelir bekleniyor'
Geçmiş yıllarda fındık konusunda faaliyet gösterdiniz, gelinen süreçle ilgili olarak ne söylemek istersiniz?
Bakanlar Kurulu kararı ile 2006 yılında fındık alımı ile görevlendirilmiş olan kurumumuzun bu görevi, 2009 yılında sonlandırılmıştır. TMO, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında aldığı toplam 694 bin ton kabuklu fındık karşılığında üreticilere 2,83 milyon lira ödeme yapmıştır. Satış hasılatımız ise 1.4 milyar lira düzeyinde. Alımla oluşan 694 bin ton stokun 648 bin tonu çeşitli şekillerde değerlendirilmiş olup stoklarımızda hâlihazırda 46 bin ton fındık bulunmaktadır. Söz konusu stokun yağ imalatı yoluyla değerlendirilmesine devam edilmektedir. TMO'nun alım görevinin sonlandırıldığı 2009'dan itibaren piyasalar, arz ve talep dengesine göre oluşmaktadır. Yeni Fındık Stratejisi kapsamında, alan bazlı gelir desteği ve söküm desteği uygulamaya konuldu. Türkiye'de son 6 yıllık dönemde, ortalama 238 bin ton ürün ihracatına karşılık 1.5 milyar dolar gelir elde edildi. 2012–13 sezonunda 290 bin ton ihracata karşılık 1.7 milyar dolar gelir bekleniyor.
'Ekmek israfının yıllık ekonomikkaybı 1 milyar 546 milyon lira'
Yılda 870 milyon insanın yani dünya nüfusunun yüzde 12.5'i yetersiz beslendiği, milyonlarca insanın açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiği dünyamızda, gıda israfı ciddi boyutlara ulaşmıştır. FAO verilerine göre bir yılda; ekonomik değeri 1 trilyon dolara karşılık gelen 1,3 milyar ton gıda israf edilmektedir. Yine bu verilere göre israf edilen veya kayba uğrayan gıda miktarı, dünya gıda üretiminin üçte birini oluşturuyor. Bu miktarın dörtte birinin bile önlenmesi durumunda, yetersiz beslenen 870 milyon insanın gıda ihtiyacı karşılanabilecektir. Gıda fiyatlarının artış göstermesi, temel besin kaynağımız olan ekmeğin israfını daha dramatik, ekonomik olarak yıkıcı hale getirmektedir. Bu duyarlılıkla, 2008'de yaptırdığımız ülkemizde ekmek israfı araştırmasını, 2012'de yenileyerek her iki dönemi karşılaştırdık. Gördük ki ülkemizde israf hızla artarak devam ediyor. Ekmek israfıyla yıllık ekonomik kaybımız 1 milyar 546 milyon lira olarak hesaplanıyor, buna karşılık dünya birincisi olduğumuz un ihracatından elde ettiğimiz gelir ise 1 milyar 605 milyon lira düzeyinde. Bu sonuçlar bizi, tüm geniş çaplı bir kampanya başlatmaya yöneltti.
KÖSE'nin dikkat çektikleri
Ferit B.PARLAK
1.Dünya Savaşı'ndan sonra tarım üretimine yönelen ülkelerin, stok fazlası yaratması ve bu stok fazlasının, fiyatları düşürmesiyle baş gösteren ‘büyük buhran' TMO'nun kuruluş nedeni olmuş. Birçok ülkenin çiftçisini desteklemek adına başlattığı girişim, Türkiye'de Ziraat Bankası çatısı altında 1932 yılında şekillendirilmiş. Daha sonra bu görev 1938 yılında kurulan TMO'ya devredilmiş. Ve o gün bugündür buğdaydan yağlı tohumlara; mısırdan pirince; fasulyeden patatese; uyuşturucu maddelerden çeltik üreticilerine kadar geniş bir yelpazede destekleme çalışması yürütmüş TMO. Şimdi ne yapılıyor? Köse'nin anlattığı projelere bakarsak, zamana ve değişime ayak uydurma çabası hakim TMO'da. O projeler ve çaba, belki de diğer kurumlarımızın da önünü açacak, kimbilir.