"Volkswagen'le birlikte çalışma kararı aldık"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA- Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''Türkiye şu anda net dış borcu olmayan bir ülkedir. Bu ülkenin rezervleri, elindeki varlıkları, Merkez Bankası'ndaki varlıkları ve dış borcuna baktığımız zaman Türkiye dış borcu olmayan bir ülkedir'' dedi.
 
Bakan Çağlayan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde düzenlenen "Rol Modelim-İş'te Adamım" toplantısına katılarak öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Bir öğrencinin Bakan Çağlayan'ın Cenevre'de Volkswagen ile ilgili sözlerini hatırlatması üzerine Çağlayan, lisansiyer otomobil firmalarının Türkiye'deki üreticilere hamallık görevi verdiğini belirterek, Türkiye'nin otomotiv üretimi yapabilecek bir kabiliyeti olduğunu söyledi.
 
Çağlayan, Volkswagen yetkilileriyle görüştüğünü belirterek, "Gördüm ki, teşvik sistemimizi Volkswagen incelememiş, inceletmemiş" ifadesini kullandı.
Volkswagen'in Ortadoğu'da pazar payının yüzde 1,5 olduğunu ifade eden Çağlayan, Türkiye'yi bir yatırım üssü gibi görebileceklerini söylediğini anlattı.
Çağlayan, konuya ilişkin "(Bizim elimizdeki veriler bu şekilde göstermiyordu) dediler. 'Gelin bizim bakanlığımız açık' dedim. 'Sizin istediğiniz tüm bilgilerde arkadaşlar size yardımcı olur' dedim. Birlikte çalışma kararı aldık. Mayıs ayında Türkiye'de bir açılışı olacak onların. Geldiklerinde Doğuş Grubu ile beraber oturup değerlendireceğiz. Anlayan anlıyor zaten, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" diye konuştu.
 
Vergi Kanunu üzerinde çok yoğun çalışıyoruz
Bakan Çağlayan, bir öğrencinin KDV'nin yüksek olduğu görüşünü değerlendirerek, Türkiye'de devletin yapmakla olduğu görevler olduğunu ve bunları yapabilmek için vergiye ihtiyacın olduğunu bildirdi.
Türkiye'de son yıllarda azalmakla birlikte kayıt dışılığın çok yüksek olduğuna dikkati çeken Çağlayan, "Bugün Türkiye'nin en zengin insanı da, orta gelirli insanı da, benim taksi şoförü kardeşim de aynı benzini alırken aynı vergiyi ödemek zorunda, bu adil değil. 'Vergi Kanunu' üzerinde çok yoğun çalışıyoruz. Sayın Başbakanımıza da bunu sunduk. Maliye Bakanımız tarafından çalışmalar yapılıyor. Mümkün olduğunca kayıt dışılığı azaltmamız ve insanların gelirlerinden kazandığı oranda vergi vermesiyle istenen vergi toplandığı zaman sorun çözülecektir" diye konuştu.
Bakan Çağlayan, bir öğrencinin dış borcu sebep göstererek, Türkiye'nin ekonomik gelişmelerine "balon" benzetmesi yapması üzerine de "Türkiye şu anda net dış borcu olmayan bir ülkedir. Bu ülkenin rezervleri, elindeki varlıkları, Merkez Bankası'ndaki varlıkları ve dış borcuna baktığımız zaman Türkiye dış borcu olmayan bir ülkedir" dedi.
Türkiye'nin toplam iç ve dış borcu Türkiye'nin toplam milli gelirinin yüzde 36'sı olduğunu ifade eden Çağlayan, Almanya'nın iç ve dış borcunun toplamının milli gelirin yüzde 80'i olduğunu kaydetti.
 
Venezuela'ya Mayıs ayında ziyaret
Bakan Çağlayan, bir gazetecinin "Venezuela Devlet Başkanı'nın vefatının ardından bu ülkeye bir ziyaret gerçekleştirmeyi düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine de Venezuela'ya Mayıs ayında bir ziyaret planladıklarını bildirdi.
Bir öğrencinin akaryakıtta ÖTV'nin yüksek olduğunu belirterek, "Obama Amerika'da hapşırsa benzinin fiyatları zamlanıyor. Bunun vergilendirme sisteminde biraz değişikliğe gitmemiz gerekiyor diye düşünüyorum" ifadesini kullanması üzerine Bakan Çağlayan, enerji fiyatlarının yurtdışında belirlendiğini söyledi.
Çağlayan, petrol fiyatlarıyla ilgili OECD'nin tahminini duymaktan korktuğunu, duyunca titrediğini belirterek, OECD'nin gelecek 10 yılda brent petrol fiyatlarının 250 dolara çıkacağını tahmin etiğini, bunun gerçekleşmesinin dünya için bir felaket olabileceğini bildirdi.
 
Merkez Bankası benim rakibim değil
Türkiye'nin çok zor zamanlardan bugüne geldiğini belirten Çağlayan, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında ihracatı 50 milyon dolar olan Türkiye'nin 2012 yılı sonunda ise 152 milyar dolar ile ihracat rekoru kırdığını söyledi.
 
Çağlayan, geçmiş zaman içerisinde Türkiye'nin çok büyük bedeller ödediğini belirterek, 1980 ihtilalini, "28 Şubat" sürecini yaşadığını, bunların her birinin Türkiye'deki antidemokratik hareketler olduğunu söyledi.
 
Bakan Çağlayan, 2001 yılında iç sebeplerle çıkan krizin Türkiye'ye maliyetinin 200 milyar doların üzerinde olduğunu ifade ederek, sadece bankacılık sisteminin Türkiye'ye maliyetinin 100 milyar dolar olduğunu bildirdi.
 
"Bizim devraldığımız bir Türkiye'yi size bırakmak istemiyoruz" diyen Çağlayan, bugün gelinen noktada Türkiye'nin her anlamda daha fazla geliştiğini artık hiç kimsenin gece rüyasında görerek, sabah ihtilal yapamayacağını bildirdi.
Çağlayan, 1980 yılında milli gelirin 50 milyar dolar olduğunu ifade ederek "Nisan ayı başında rakamlar açıklanacak, yaklaşık 800 milyar dolara yakın bir rakamı göreceğiz" dedi.
 
"Merkez Bankası Başkanının az konuşması da usuldendir"
Bakan Çağlayan konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını yanıtladı. Çağlayan, bir öğrencinin "Gaz-Fren polemiği çok uzamadı mı?" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Merkez Bankası benim rakibim değil. Merkez Bankası'na verilmiş olan temel görev fiyat istikrarı. Türkiye şimdi fiyat istikrarını sağlamış, finansal istikrarını topyekun sağlaması gereken bir konuma gelmiştir. Zaman zaman oturup diyorlar ki, 'Merkez Bankası'nın kanunu değişir mi?' Merkez Bankası Kanunu'nun değişmesi, hükümet isterse, gerek görürse bunlar yapılır niye yapılmasın. Türkiye'nin gidişatına ters olacak bir durum varsa, siyasetçi olarak bunları yapmak bizim zaten boynumuzun borcudur. Frene bastığınız bir araba gider mi? Gaza basmak zorundasınız. Türkiye ekonomisi tam büyüyecek dönemdedir. Avrupalılar şu anda büyüyemiyor. Bugün AB'nin üyesi ülkeler daha az küçülmenin planını yaparken, biz yüzde 4, hatta bana göre ortalama yüzde 6'lık bir büyümenin hesabını yapıyoruz. 2023 hedeflerine Türkiye'nin gidebilmesi için her yıl yüzde 6'nın üzerinde büyümesi gerekiyor. Büyüme politikası Merkez Bankası'nın değil, siyasi iradenin, benim işim.
Gelmek istediğim nokta faizlerin düşük olması korkak davranılmaması gerektiği... Ben siyasetçiyim, ben konuşmak zorundayım. Merkez Bankası Başkanının az konuşması da usuldendir. Çünkü merkez bankası başkanları konuştuğu zaman pat diye gündemin ortasına düşmek zorunda. Amerika, Avrupa Merkez Bankası'nda böyle olur."