"Yatırım yapan riski alır"
Koç Holding Onursal Başkanı Koç, Türkiye'de yabancı yatırımcılar için herhangi bir riskin olmadığını, yatırım yapanlarında riskleri alacaklarını söylerken kur artışı için ise birinci çeyrekten önce konuşmanın erken olacağını ekledi
İSTANBUL - İstanbul Four Seasons Hotel'de gerçekleştirilen, Fransız-Türk işadamları ve siyasetçilerini bir araya getiren Türk-Fransız İş Forumu'na katılan Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Türkiye'de yabancı yatırımcılar için bir risk olup olmadığına ilişkin, "Herhangi bir risk yok, yatırım yapan riski alır zaten" dedi.
Koç, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın çok güzel konuştuğunu, Fransızlar'ın Türkiye'ye yatırım yapacağını, Türkiye'nin de Fransa'ya yatırım yapması gerektiğini kaydetti.
Koç, Türkiye'de yabancı yatırımcılar için bir risk olup olmadığı yönündeki soruyu, "Herhangi bir risk yok, yatırım yapan riski alır zaten. Hiçbir risk yoksa kar da yoktur" şeklinde cevapladı.
Rahmi Koç, son dönemdeki kur oynaklığı ile ilgili ise "Bununla ilgili konuşmak için erken. Birinci çeyrek geçsin, ondan sonra" ifadelerini kullandı.
[PAGE]
"20 milyar euroluk ticaret hacmi hedefine ulaşırız
"Biz bu hedefe ulaşırız. 20 milyar avroyu da daha fazlasını da yaparız. İki tarafın da oldukça başarılı olduğu sektörler var"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk-Fransız İş Forumu'nda Türkiye ve Fransa arasındaki ilişkilerin özel sektöre etkilerine değinerek, son yıllarda iki ülke arasındaki ticaret hacminin önemli oranda gelişmesinin işbirliğinin göstergesi olduğunu, küresel kriz olumsuz etkilese de 14,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi olduğunu söyledi.
Türkiye'deki Fransız yatırımının 7 milyar dolar, Türk şirketlerinin Fransa'daki yatırımının da 1,5 milyar dolar seviyesine çıktığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, dün iki ülke cumhurbaşkanlarının özel sektör paydaşlarına 20 milyar euro ticaret hacmi hedefi koyduklarını anımsattı.
Bu rakamın iki ülke arasındaki ticaret hacmini iki katına çıkarma anlamına geldiğini, hedefi yakalamak için çalışmalara başladıklarını dile getiren Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
Biz de iş konseyi başkanımız Sani Şener, Fransa'nın iş dünyasının temsilcisi Mouvement des Entreprises de France'dan (MEDEF) karşı kanat başkanı Jean Lemierre ve değerli dostum Fransa Odalar Birliği Başkanı André Marcon ile bu hedef için çalışmalarımıza başladık. Biz bu hedefe ulaşırız.
20 milyar euroyu da daha fazlasını da yaparız. İki tarafın da oldukça başarılı olduğu sektörler var.
Bu sektörlerde gerek ikili ilişkilerimizi geliştirebilir, gerekse Türk şirketlerinin rekabet üstünlüğü olan Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika coğrafyasında ortak proje ve yatırımlar gerçekleştirebiliriz.
Ama siyasi liderlerimizden bir talebimiz var. Lütfen önümüzdeki engelleri kaldırın. Bizler, Türk iş dünyası olarak, Gümrük Birliği felsefesine ters bir şekilde vize ve taşıma kotası engelleriyle karşılaşıyoruz. Yani, mal satacağız ama seyahat özgürlüğümüz yok.
Sattığımız malı göndereceğiz, ama taşıma özgürlüğümüz yok. Bu durum doğal olarak ticaret hacmini de iş yapma hevesini de etkiler. Bakın bir örnek vereyim. Türk iş dünyası olarak geçtiğimiz yıl 83 milyar dolarlık makine-teçhizat yatırımı yaptık.
Bunun önemli bir kısmını da ithal ettik. Ama maalesef Fransa bu pastadan yeterince pay alamadı. Çünkü, Fransa'ya gidemiyoruz. Siyaseten, bürokratik engellerle karşılaşıyoruz. Bu yaklaşım hepimize kaybettiriyor.
Bakın 2001 yılına kadar Fransız şirketleri Türkiye'de 1. sıradaydı. Bugünse Fransız yatırımları 7. sıraya gerilemiş durumda... Yani 6 ülke Türkiye pazarında sizlerin önüne geçti.
Yabancı yatırımlar içinde Fransa'nın payı geriledi. İşte bunu tam tersine çevirip, yeniden ortak olmamız gerekiyor."
"Ziyaret, iş dünyasının bir çok sorununun çözülmesini sağlayacaktır"
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Türkiye ziyaretinin tarihi bir fırsat olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, Fransa'dan Türkiye'ye Cumhurbaşkanı düzeyindeki son resmi ziyaretin, dönemin Cumhurbaşkanı François Mitterrand tarafından gerçekleştirildiğini, neredeyse çeyrek asır sonra yapılan ziyaretin, iş dünyasının bir çok sorununun ivedilikle çözülmesini sağlayacağını ifade etti.
Türk iş dünyası olarak iki ülke arasındaki köklü dostluğun Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği ile taçlanmasını istediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, "Bildiğiniz gibi Fransa'nın 1789'la beraber tüm dünyaya yaydığı, "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" sloganı hem Fransız Bayrağı'nın renklerini hem de devletin temellerini işaret ediyor.
Biz bu değerleri benimseyen Fransa'nın, AB'ye üyelik sürecinde ülkemize, tarihçilere bırakılması gereken tarihi konuların tutsaklığından kurtulurcasına özgür, gelmiş ve gelecek tüm aday ülkelere davranıldığı gibi eşit, geçmişten gelen kadim dostluğumuza binaen kardeşçesine yaklaşacağına tüm kalbimizle inanıyoruz" diye konuştu.
[PAGE]
35 faslın 13-14'ü açıldı geri kalanı siyasi nedenlerden dolayı bloke ediliyor
Türk-Fransız İş Forumu'na katılan bakanlardan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ise, AB'ye katılım süreci üzerine konuştu.
Forumda konuşan Zeybekci, kentsel gelişim, altyapı, sürdürülebilir kentleşme, ulaşım, sağlık politikaları denildiğinde başlangıç noktasının yerelden başladığını belirterek, iş dünyasından gelen biri olarak Fransa'nın kendisi için ihracatçı geçmişinin bulunması sebebiyle en büyük müşterilerinin olduğu ülke olduğunu kaydetti.
Güneyden kuzeye kadar Fransa'nın büyük şehirlerini, altyapısı, kentleşmesini, ulaşımını, sosyal devlet yapısını dünyada en iyi bildiği ülkelerden biri olduğunu ifade eden Zeybekci, şunları söyledi:
"Paris'te 400 sene önce ölen birisi dirilip yeniden dönseydi, çok kolay bir şekilde evine gidebilir. Şehri bıraktığı gibi rahatlıkla bulabilir.
Şehrin yapısı gelişmiş, ancak değişmemiştir. Türkiye olarak biz bu süreci altyapı ve şehirleşme anlamında yapılanları yeniden yapmak zorunda kaldık.
Belki buharın icadıyla başlayan o süreci ıskalamış olan bir ülkeyiz. Iskaladığımız için de kentleşmeyi ilk baştan başlayıp da altyapısını tamamlayamadık."
Zeybekci, gelecek yüzyıllara taşınabilecek altyapıları son dönemde yapmaya başladıklarını ve Türkiye'nin ulaştırma anlamında belki yanlış tercihlerde bulunulduğunu anlatarak, "Türkiye olarak ulaştırma alanında yanlış tercihlerde bulunduğumuz için belirli merkezlere doğru çok büyük yoğunlaşmalarımız oldu.
Türkiye'de sanayileşmenin ülke genelinde dağıtımına bakıldığında bunu görürsünüz" diye konuştu.
"Kırsaldaki nüfusu altyapısını yapmadan kentlere taşıdık"
Bakan Zeybekci, sanayileşmeden sonra çok büyük bir göç ile kentleşmelerin yaşandığına dikkati çekerek, "İstanbul bunun çarpıcı bir örneğidir. İstanbul'un nüfusu 15 milyona yaklaştı, bütün Türkiye'yi İstanbul'a taşıdık. İstanbul'un bir ticaret, eğitim, kültür, uluslararası finans merkezi olması son derece doğaldır ama İstanbul'u biz sanayi merkezi haline getirmeye kalkarsak bu kent için yapılan en büyük hatalardan birisiydi. Bunu da çaresizlikten dolayı yaptık" şeklinde konuştu.
"Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?" sorusunu anımsatan Zeybekci, "Kocaeli, Gebze, İstanbul, Çorlu aralığında bu kısır döngünün içinde sanayileşmeyi yaptık. Nüfusu buraya yığdık. Son 25 yılda kırsal kesimde yaşayan nüfusumuzun yüzde 30'unu kentlerimize taşıdık, altyapısını, ulaşımını ve sosyal donatılarını da yapmadan taşıdık" dedi.
Zeybekci, Türkiye'nin son 12 yılda yaşadığı gelişmeyi hatırlatarak, şunları kaydetti:
"2023 yılına kadar Türkiye'de şu anda sahip olduğumuz her şeyi 3 katına çıkarmak gibi bir hedefimiz var. Türkiye bir fırsatlar ülkesi haline geldi.
Türkiye önümüzdeki dönemde, altyapı, şehirleşme, kentleşme ve kentsel dönüşümde ülkenin tamamen yapı stokunu 15 yılda yenilemek hedefini önüne koydu.
Türkiye'nin en büyük sıkıntısı da bunu tek başına yapamayacağıdır. Türkiye'nin kendi iç tasarrufları, sermaye yapısı bunu gerçekleştirmek için yeterli olmayacak. Türkiye'nin sermaye, ortak işbirliği ve yatırım ortamında birlikteliklere gideceği ülkeler, şirketler ve beraberlikler arayacak. Türkiye'nin Fransa ile olan 600 yıllık geçmişine baktığımızda biz en büyük potansiyeli Fransa'da görüyoruz."
Bölgede de üçüncü ülkelerle iş birlikteliklerine giderek iyi şeyler yapılabileceğini belirten Zeybekci, "İhalelerde en ucuz fiyat verenin en iyi olduğu kesinlikle doğru değildir" dedi.
"Bizim illa ki AB'ye üye olmak gibi amacımız yok"
Zeybekci, Türkiye'nin AB üyeliğine başvurduğu tarihte kendisinin doğduğunu ve aradan 52 yıl geçtiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"AB'ye tam üyelik bizim için bir süreç. Biz kimseyle AB'ye tam üye olup olmamakla ilgili bir şey tartışmıyoruz.
Biz Türkiye olarak AB üyelik sürecini tartışıyoruz. Biz o süreci yaşamak istiyoruz. Biz AB'ye katılım sürecinde Türkiye'nin gelişiminin peşindeyiz.
35 faslın 13-14'ü açıldı geri kalanı siyasi nedenlerden dolayı bloke ediliyor. Bırakın Türkiye'yi bu fasılları müzakere etsin. Türkiye kendini bu alanlarda AB'ye hazır hale getirsin. Bizim illa ki AB'ye üye olmak gibi amacımız, hedefimiz yok. Biz o sürecin peşindeyiz. İş dünyasının önü açılacak."
[PAGE]
İran'dan artı bir petrol talebimiz olmadı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise petrol alımı üzerine forumda konuştu. Yıldız, dün Türkiye ile Fransa arasında ileriye dönük ilişkilerin imarıyla ilgili konuların görüşüldüğünü, işadamlarına bu konuda büyük görevler düştüğünü belirterek, nükleer gibi 22 milyar dolarlık dev bir projenin de bunun temel unsurlarından biri olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
Geçen 10 yılın, gelecek olan 10 yıldan daha zor olduğunu vurgulayan Yıldız, yalnızca enerji sektöründe gelecek 10 yılda 118 milyar dolarlık yatırım yapmak zorunda olduklarının altını çizdi.
Türkiye'deki siyasi istikrarın sürdürülebilir olduğunu düşündüklerini anlatan Yıldız, 11 yıl önce Türkiye'deki kurulu gücün yüzde 32'sinin özel sektör, diğerinin ise kamu olduğunu; şu an ise durumun tam tersi olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin büyürken değiştiğine işaret eden Yıldız, hem bu değişimi yönettiklerini, hem de bir yandan büyümeyi ayrı şekilde değerlendirdiklerini söyledi.
Üçüncü ülkelerde birlikte çalışma sözünü önemsediklerini belirten Yıldız, "Kabiliyetlerimizin farklı olduğu noktalarda, onu bir fırsata dönüştürebileceğimiz çok fazla alan var. Afrika bunlardan bir tanesi" dedi.
"İran'dan olumlu teklif gelirse değerlendirebiliriz"
Bakan Yıldız, bir çok firma ile görüştüklerini belirterek, "Biz Adana Yumurtalık'taki yatırımın önünü açmanın doğru olduğuna inanıyoruz. Dünkü yaptığımız görüşmeler bu politikaların çizilmesini özellikle oluşturdu" dedi.
İki ülke cumhurbaşkanlarının verdiği 20 milyar avroluk hedefi, enerji sektörü olarak rahatlıkla gerçekleştirilebilir bir hedef olarak gördüklerini aktaran Yıldız, bu yüzden görüşmelere açık olduklarını söyledi.
Her iki ülke için iyi bir dönemin başladığını vurgulayan Yıldız, bunun muhafaza edilmesi, ahengin korunması gerektiğini ifade etti.
Bakan Yıldız, konuşmasından sonra basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Yıldız, bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirecekleri İran ziyaretinde gaz alımlarına ilişkin yürüyen tahkim konusunun görüşülüp görüşülmeyeceği ve İran'dan petrol alımlarında artış olup olmayacağına yönelik sorular üzerine şunları kaydetti:
"Bugün Başbakanımıza refakatle İran'a gideceğiz. Orada doğalgaz fiyatlarıyla alakalı her iki ülkenin arasında bir pürüz vardı. Bu dava, uluslararası tahkim heyetinde devam ediyor. Bununla alakalı İran tarafından bize herhangi bir müspet, olumlu bir teklif gelmesi halinde bunu değerlendirebileceğimizi söylüyorum. Eğer bu manada bir teklif gelmezse, tahkim sürecini zaten devam ettiğini belirtiyorum.
Siyasi iklimde İran ile alakalı, yaptırımlarla alakalı uluslararası arenada bir yumuşama var. Ama taraflar bunu dikkatli ve sabırla takip edelim diye deklare ediyorlar. Şu anda bizim petrol alımıyla alakalı herhangi bir artı talebimiz bugün itibariyle yok.
Şu anda Merkezi Irak Hükümeti'nden aldığımız ham petrol miktarı, İran'dan aldığımız ham petrol miktarından daha yüksek bir seviyeye ulaştı.
Bu bölge açısından da olumlu bir noktadır. Daha ileriki zamanlarda İran'la ilgili gelişmeleri tabii ki petrol ve doğalgaz miktarlarını tekrar oturup konuşabileceğiz."
[PAGE]
"Nükleer enerji iki ülkenin ilişkilerinin geliştirmesi açısından büyük bir potansiyel taşıyor"
Fransa Sanayi ve Kalkınma Bakanı Arnaud Montebourg, son yılarda Türkiye-Fransa ekonomik ilişkilerinin bir yıkım yaşadığını belirterek, "Her iki ülke de bundan zarar gördü. Nitekim bu ziyaret sayesinde uzun vadeli ilişkilerin inşa edilmesini arzu ediyoruz. Şartlar, stratejik iş birliğinin hayata geçirilmesi için birçok konuda artık verimli" dedi.
Türk-Fransız İş Forumu'nda konuşan Montebourg, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bu ziyareti tarihi bir ziyaret olarak tanımladığını hatırlatarak, siyasi ilişkiler için yeni bir dönemin başlatıldığını söyledi.
Montebourg, sanayi ve ticaret ilişkilerinin gelişmesi için siyasi ilişkilerin de iyi olması gerektiğini ifade ederek, iki ülkenin de ortak bir vizyon için birlikte hareket etmesinin son derece verimli olabileceğini söyledi.
Son yılarda ekonomik ilişkilerin bir yıkım yaşadığını ve her iki ülkenin de bundan zarar gördüğünü vurgulayan Montebourg, "Nitekim bu ziyaret sayesinde uzun vadeli ilişkilerin inşa edilmesini arzu ediyoruz. Avrupa alanında birçok ortak görüşümüz var. Anlaşmalar imzalandı. Şartlar, stratejik iş birliğinin hayata geçirilmesi için birçok konuda artık verimli" dedi.
Montebourg, Türkiye'de 400 Fransız şirketin bulunduğunu belirterek, "100 bin istihdam söz konusu. Yani bizim şimdiden bir ekonomik iş birliğimiz mevcut" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye gibi büyük bir ülkede derinlemesine iş birlikleri yapmayı tercih ettiklerine işaret eden Montebourg, Türkiye'de belli bir teknolojik altyapının bulunduğunu ve Türkiye'nin daha çok küreselleşmeye katılmak istediğini kaydetti.
Montebourg, Fransa ve Türkiye'nin iş birliğinden son derece güçlü bir ivme sağlanabileceğini dile getirerek, dünyadaki ekonomik dengeler açısından bu iş birliğinin son derece önemli olduğunu söyledi.
Bu iş birliği çabasının sürdürülmesinin büyük önem taşıdığını anlatan Montebourg, Fransız şirketlerinin Türkiye'deki yatırımlarının desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
"Türk şirketlerinin Fransa'ya daha çok yatırım yapmasını istiyoruz"
Montebourg, Türk şirketlerinin de çekingenliklerini bir tarafa bırakmaları gerektiğine vurgu yaparak, Türk şirketlerinin Fransa'ya daha çok yatırım yapmalarını istediklerini ve bunun Türkiye'nin AB süreci için son derece önemli olduğunu belirtti.
Almanya'dan sonra GSMH'da Avrupa'da 2'nci sırada yer aldıklarını anlatan Montebourg, birçok Türk şirketinin halihazırda Fransa'ya çok çeşitli ürünler sattığını ve bunun daha da ileri götürülebileceğini kaydetti.
Fransa'dan yola çıkarak başka pazarların da fethedilebileceğini vurgulayan Montebourg, bu imkanın önemli bir potansiyel oluşturduğunu dile getirdi.
Montebourg, Fransa hükümeti olarak bir açılım gelenekleri olduğuna işaret ederek, Fransa'daki 22 bin yabancı şirketin 2 milyon çalışanı bulunduğunu ve Fransa'nın sanayi alanında bir misafirperverliği olduğunu söyledi.
Türk şirketlerinin de Fransa'daki güçlerini ve fizibilitelerini artırmalarını istediklerini anlatan Montebourg, böylece Fransa'nın Türkiye'nin ekonomik ve sanayi gücünü anlamasının mümkün olacağını ifade etti.
Montebourg, Türkiye'nin çok büyük bir sanayi gücü olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti:
"Dün sayın Cumhurbaşkanı birtakım reformları duyurdu. Bunlar zaten uluslararası medyada yer aldı. Yeni teknolojik sınırların ötesine geçmek istiyoruz. Hem devlet tarafından desteklenen araştırmalar hem de özel sektörün yaptığı Ar-Ge çalışmaları sayesinde birtakım yatırımlarımız var. 34 endüstriyel yeni alan üzerinde çalışmalarımız bulunuyor. Buradan, Türk şirketlerine 'bu yeni sanayi planlarına katılın' çağrısı yapıyorum. Çünkü bu planlara bizzat şirketler başkanlık yapıyor. Bu çalışmalardan olumlu sonuçlar alacağımıza inanıyoruz."
Montebourg, iki ülke şirketleri arasında ortaklıkların olmasını istediklerini belirterek, "Bundan sonra 3'ncü ülkelere açılmak için birtakım ortaklıklar öngörüyoruz. Mesela Afrika gibi bir kıtada Fransızca çok yaygın. Bu ülkelerde birçok yatırımcı ile birlikte hareket etmek istiyoruz. Bunu da arzu eden Türk şirketleri ile yapmak isteriz. Fransa Hükümetinin, her alanda Türk şirketlerini misafirperverlikle karşılayacağını ve her türlü desteği vereceğini taahhüt ediyoruz" diye konuştu.
"Şirketlerimiz Türkiye'nin emrine amadedir"
Fransa Çevre Sürdürülebilir Kalkınma ve Enerji Bakanı Philippe Martin de enerji alanında iki ülkenin de zorluklarının birbirine çok benzediğini belirterek, enerji alanında iki ülkenin de hedeflerinin söz konusu olduğunu söyledi.
Martin, iki ülke için de nükleer ve yenilenebilir enerjinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, enerji konusunda mevcut iş birliğinin potansiyeli yansıtmadığını ve bunun daha ileri götürülmesi gerektiğini dile getirdi.
Nükleer enerjinin iki ülkenin ilişkilerini geliştirmesi açısından büyük bir potansiyel taşıdığına işaret eden Martin, "Dün bir iş birliği anlaşması imzaladık. Bu anlaşma Türkiye'nin nükleer enerji programına katılma niyetini ortaya koyuyor. Nitekim ekim ayında Türkiye- Fransa arasında 13 yıldır bir kenara bırakılan enerji konusunda bundan sonra daha çok ivme kazanacak bir süreç başlayacak. Yine dün imzalanan anlaşma sayesinde sanayi alanında da işbirlikleri ve ortaklıklar ortaya konacak" diye konuştu.
Martin, bu yıl Fransa'dan bir iş adamı heyetini nükleer enerji konusunda Türkiye'ye getirmeyi düşündüklerini belirterek, şöyle konuştu:
" Türk-Fransız şirketlerinin zaten önemli ortaklıkları var. İki gündür üzerinde durulan konu ise 3'ncü ülkelere açılım. Şimdiden hedefleri ortaya konmalıdır. Bu tür projeler için şirketlerimiz Türkiye'nin emrine amadedir. Enerji verimliliği konusunda iki ülkenin şirketleri yenilikçi projeleri bundan sonra daha da ileri götürecekler. Fransa yenilenebilir enerji konusunda iddialı bir politika yönetiyor. Karma bir enerji politikası belirledik. Bu arada, yenilenebilir enerji potansiyelinin artırılması hedeflendi. Türkiye'nin de yenilenebilir enerji konusunda önemli hedefleri var. Bu da iki ülke ilişkilerini daha da artıracak."
[PAGE]
Türkiye'deki siyasi istikrar sağlamdır
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bugünkü Türkiye'de çeşitli siyasi tartışmalar var, çeşitli sıcak konular var. Bazen çok sert münakaşalar var. Bunların hiçbiri, Türkiye'de siyasi istikrarı sarsacak seviyede değil. Türkiye'deki siyasi istikrar sağlamdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Four Seasons Bosphorus Otel'de "Birlikte Geleceğin İnşası" başlığıyla düzenlenen Türk-Fransız İş Forumu'nun kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye ile Fransa arasındaki ticaret hacmi için koydukları hedefe, engeller aşıldığında kolayca ulaşmalarının mümkün olacağını söyledi.
Hiçbir zaman, "hayalci ve inanmadığı" şeyleri söyleyen biri olmadığını ifade eden Gül, "Bizim Rusya ile 40 milyar dolar ticaretimiz var.
Müttefikimizle niye bu kadar büyük olmasın ki? O açıdan, bu söylediklerim gerçekçidir" diye konuştu.
Gül, Türkiye'nin AB ile olan ilişkileri konusuna değinerek, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği konusunda bizim şu anda konsantre olduğumuz alan, müzakereleri başarıyla bitirmektir. Herkes biliyor ki 'otomatik tam üyelik' yoktur. 'Müzakereyi bitirince de tam üye olacaksın' diye yine bir şey yoktur. Biz bunları biliyoruz. Belki Fransa halkı referandumda 'Yok' diyecektir. Saygıyla karşılarız. Bilmiyorum, belki Türk halkı, o gün 'Hayır, biz Norveç'in yaptığını yapmak istiyoruz' diyecektir ama bunlar bugünün konusu değildir. Sayın Cumhurbaşkanı Hollande ile çok paylaştım bunu, o çok iyi biliyor; iş adamları burada olduğu için onlara soruyorum: sizin yatırımcılarınız, iş adamlarınız, Avrupa Birliği müktesebatının, standartlarının geçerli olduğu bir ülkede mi kendilerini daha çok güvende hisseder, yoksa bu standartların uygulanmadığı bir ülkede mi kendilerini daha güçlü hisseder? Bizim bu fasılları açmamızda ne mani olsun ki? Hukuk standartlarımızı yükseltelim, parayla ilgili konuları yükseltelim, para faslıyla ilgili hiçbir açılış kriteri bile söz konusu değil, otomatik açabiliriz. Neyi düzenleyeceğiz biz burada? Ekonominin daha iyi işlemesini, serbest piyasa ekonomisinin bütün şartlarının, rekabetin bütün şartlarının en iyi şekilde işlemesi için bu düzenlemeleri yapıyoruz, bu standartları üstleniyoruz. Bütün bunlar olunca, ticaret karşılıklı artacak, yatırımlar karşılıklı artacak ve herkes kendisini daha çok güvende hissedecek. Onun için ben bu çağrıyı tekrar yapıyorum."
Fransa'nın fasıllardaki siyasi blokajı
Fransa'nın, Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde bloke ettiği 5 fasıldan birinden blokajı kaldırmasına değinen Gül, "Herkesin kafasında şu vardı ama bu bir gerçekti (siz bu gerçeği değiştirdiniz Cumhurbaşkanı olduktan sonra), Fransa'nın birçok fasılda siyasi blokajı vardır, şu 5 fasılda. Bunlardan birini (22. fasılda) kaldırdınız ama diğer fasılları da kaldırdığınızı söyleyin, doğrusu.
Gerçekleşir gerçekleşmez. Bu ayrı bir hikaye. Çünkü siz değil, biz üstümüze düşeni yaparsak gerçekleşecek. Biz üstümüze düşeni yapmazsak, zaten o fasıllar hiçbir zaman kapanmayacaktır.
Onun için, bizi de test etmek için güzel bir fırsattır bu. Bunlar olduğu süre içinde ilişkilerimiz tarihin hak ettiği seviyeye ulaşacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Gül, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın ziyaretinin çok başarılı geçtiğini, konuk Cumhurbaşkanının Türkiye'yi görme fırsatı elde ettiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bazı Fransız dostlarımız, Türkiye'yi hala eski halleriyle düşünürler. Ben biliyorum, çok yakın dostlarım var. Siyasetçilerin içinde, devlet adamlarınız içinde var. 10 sene ben Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesinde bulundum, Türkiye'yi temsil ettim milletvekili olarak, çok yakın dostlarım var.
Bazıları, 'Türkiye'yi bizimkiler, sokaklarında at arabalarının gezdiği ülke zanneder' derler. Çok şey değişti bu memlekette. Gerçekten çok şey. Şunu iddia edebilirim ki hiçbir Avrupa ülkesinde, Türkiye'deki kadar modern, havaalanı terminali yoktur.
Ne Fransa'da ne Almanya'da ne İngiltere'de Türkiye'deki kadar yeni, modern, havaalanı terminali yoktur. Bunlar doğrusu, bazıları için ancak görürse inanacağı şeylerdir" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin trendi daima yükselmektedir"
Açık toplumda, basının her şeyi yazdığı toplumda, siyasetin açık tartışıldığı toplumda, bir ülkede ne varsa onun dışarı yansıdığını dile getiren Gül, şunları kaydetti:
"Fransa'da ne oluyorsa, biz takip ediyoruz, bizde ne oluyorsa siz takip ediyorsunuz. Bunlar sakın yanlış intiba yaratmasın.
Bugünkü Türkiye'de çeşitli siyasi tartışmalar var, çeşitli sıcak konular var. Bazen çok sert münakaşalar var.
Bunların hiçbiri, Türkiye'de siyasi istikrarı sarsacak seviyede değil. Türkiye'deki siyasi istikrar sağlamdır. TBMM'de güçlü bir çoğunluğu olan bir iktidar vardır, tek parti iktidarı devam ediyor.
Şu anda Türk ekonomisinin temel göstergelerini sarsacak, makro ekonomik göstergeleri sarsacak herhangi bir güvensizlik söz konusu değildir. Şüphesiz ki 12 sene içinde inişler, çıkışlar olacaktır. Hiçbir zaman tartışma olmayacak diye bir şey de olamaz demokrasilerde.
Tenkitler, kritikler, iyi kötü şeyler olacaktır ama Türkiye'nin trendi daima yükselmektedir, bunu bilin. Türkiye yeni reformları yapmakta da gerek hukuk alanında gerek ekonomi alanında gerek diğer alanlarda, siyasi alanlarda kararlıdır. Çünkü reformlar, Türkiye'yi güçlü kılmıştır.
Bugün Türkiye ekonomisiyle ilgili güvenli konuşabiliyorsam, bu yaptığımız reformlar sayesinde olmuştur. Bunların hepsi de devam edecektir."
Gül, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile Fransız iş adamlarının ziyaretinin başarılı şekilde tamamlanacağını belirterek, "Bunun meyvelerini hep beraber alacağız" dedi.