Reebok, 700 milyon dolarlık Türk pazarında ilk üçe koşuyor

Reebok, 700 milyon dolarlık Türk pazarında ilk üçe koşuyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Adidas'ın 2005 yılı sonunda satın almasının ardından global anlamda bir yükselişe geçen spor giyimin köklü markalarından Reebok, Türkiye'de de atağa kalktı. Adidas Türkiye bünyesine katılan Reebok artan koleksiyon sayısı, yenilenen mağazaları ve Adidas'tan aldığı operasyonel ve finansal sinerji ile 700 milyon dolarlık Türkiye spor giyim pazarında ilk üçe girmeyi hedefliyor. Adidas Zone Middle ve Reebok Türkiye Genel Müdürü Haluk Özmutlu, Reebok'un yenilenen yüzü ve hedefleriyle ilgili düzenlenen toplantıda, Reebok'ın uzun yıllardır distribütörlük kanalıyla Türkiye'de var olduğunu belirterek, "RBK Tekstil ile yürütülen bu distribütörlük anlaşmasının tarihi aslında 2009'a kadardı. Ancak Adidas Reebok'u alınca süreç hızlandı" dedi. Özmutlu, Reebok'un, 2007'de Adidas Türkiye bünyesinde faaliyet göstermeye başladığını ve yeniden yapılanma sürecinin tamamlandığını söyledi. Adidas ve Reebok rakip kardeşler Adidas bünyesinde olmasına karşın Reebok'un kendi marka kimliğini korumasına son derece önem verdiklerini dile getiren Özmutlu, "İki marka iki ayrı binada faaliyet gösteriyor. Rekabet ciddi bir çizgi ile ayrılmış durumda. Sinerji noktası ise operasyon ve finans gruplarının ortak olması. Yani Adidas ve Reebok birbirine rakip kardeşler gibi" dedi. Reebok'un operasyonel anlamda Adidas'a göre çok küçük olduğunu söyleyen Özmutlu, 2008'de büyüklük oranlarını bire dokuz gibi bir rakama ulaştırmayı hedeflediklerini kaydetti. Özmutlu, Reebok'un Adidas satın alması öncesinde son dönemlerde hem dünyada hem Türkiye'de ciddi bir kan kaybına uğradığına değinerek, şunları söyledi: "Ama markanın Türkiye'deki erozyonu daha fazla oldu. Distribütör firma son yıllarda finansal sıkıntılar yaşıyordu. Ayrıca distribütörlerin öncelikleri ile marka sahibinin öncelikleri farklıdır. Distribütör daha çok satışa odaklı bir politika izlerken marka sahibi markanın kalıcı bir şekilde büyümesini hedef alır. Satın almadan sonra Adidas ve Reebok'un kurmayları bir araya gelip işte bunu sağlayacak yol haritasını çıkardılar." Bu yıl 10-14 yeni mağaza açılacak Reebok'un hem daha büyük kitlelerin tercih ettiği bir marka haline getirildiğini ifade eden Özmutlu, "Bunun için tüketiciyi cezbedecek ürünler sunmak gerekiyordu. Koleksiyonlarımızı 2-3 katına çıkardık. Mağazalarda bir kurum kimliği yoktu. Bunu oluşturduk" dedi. Reebok'n şu anda Türkiye'de 14'ü konsept 4 tane de seri sonu olmak üzere toplam 18 mağazası olduğunu belirten Özmutlu, 2008 yılında verilecek franchiselarla birlikte Reebok'un 10-14 yeni mağaza açacağını söyledi. Reebok'un ilk olarak 1980'li yıllarda girdiği Türkiye pazarında bir dönem pazar liderliğine kadar yükseldiğini, ancak şu anda ilk 5 markanın içinde yer almadığını ifade eden Özmutlu, "Şu anda Adidas pazar lideri. Sonra sırasıyla Nike, Puma, Converse ve bazı yerli markalar geliyor. Bizim 2010 gibi hedefimiz Reebok'un ilk üç marka haline getirmek" dedi. Ürünlerin yüzde 15'i spor amaçlı kullanılıyor Türkiye spor giyim pazarının yaklaşık 700 milyon dolar düzeyinde olduğunu da belirten Özmutlu, pazarın yaklaşık olarak GSMH'nin büyüme hızının 2.5 katı hızla büyüdüğünü düşündüğünü, yaklaşık yüzde 12.5 gibi bir rakamın ortaya çıktığını söyledi. Avrupa ülkelerinde pazar büyüme hızının GSMH büyüme hızının altında kaldığına dikkat çeken Özmutlu, Türkiye'de bu anlamda potansiyelin yüksek olduğunu söyledi. Spor giyimdeki trendlere de değinen Özmutlu, pazardaki ürünlerin sadece yüzde 15'inin spor yapmak amacıya geri kalan yüzde 85'inin ise günlük kullanım amaçlı satın alındığını dile getirdi. Spor markalarının da bu yüzden son zamanlarda tasarım ağırlıklı ürünlere yöneldiğini beliren Özmutlu, koleksiyonlarda sporun ve şıklığın bir arada tutulduğunu anlattı. 100'ün üzerinde taklit davası Spor giyim pazarının en önemli sorunlarının başında ise taklit ürünler geldiğini vurgulayan Haluk Özmutlu, pek çok farklı kanaldan mücadele etmelerine karşın taklidin önünü alamadıklarını, Adidas için halihazırda devam eden 100'ün üzerinde davaları olduğunu bildirdi. Pazardaki bir diğer sorunun ise eleman sıkıntısı olduğuna dikkat çeken Özmutlu, "Şu anda devam eden 35 tane alışveriş merkezi var. Bunlarda ortalama 100'er mağaza olsa 3 bin 500 mağaza eder. Her birinde 8 personel çalışsa 25-30 bin civarında ek elemana ihtiyaç olacak. Personel devir hızı 8-14 ay arasında yani çok hızlı değişen perakende sektörü için bu ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor" dedi.