'Rektörler şehir CEO’su olmalı, sanayici rantı düşünmemeli'

"En büyük sorunlardan biri vizyonu olmayan şehirler" diyen İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, rektörlerin şehir CEO’su gibi olmaları gerektiğini söyledi. Bahçıvan, sanayicinin işine odaklanması için tapusu olmaması gerektiğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Sercan AKINCI

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, şehirlerin vizyonunun çok daha kalıcı ve uzun vadeli olması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden birinin vizyonu eksik şehirler olduğunu belirten Bahçıvan, “Şehirlerin vizyonunu yönetecek yapıda, üniversite yönetimlerinin yer alması lazım. Rektörler, şehir CEO’su gibi olmalı” dedi. Bahçıvan, sanayicilerin tapu sahibi olmaması gerektiğini de vurguladı. Arazisi kıymetlenen sanayicinin toprak rantını düşünmeye başladığını ve birçok ailede kavgalar yaşandığını anlattı.

İSO Başkanı Bahçıvan, İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay ve Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Osman Okyay, İSO’nun Çanakkale ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sohbet sırasında Osman Okyay, yeni tarım devriminde Çanakkale’nin teknoloji yatırımlarıyla laboratuvar olabileceğine işaret etti. İSO Başkanı Bahçıvan ise tarım konusunda en büyük eksikliğin sermaye ve teknolojiyle birleştirilememesi olduğunu söyledi. Meyvecilikte Anadolu Grubu’nun yaptığı gibi tarım- sermaye ve teknoloji üçlüsünü bir araya getirenlerin çok sınırlı sayıda olduğunu kaydeden Bahçıvan, Türkiye’nin bu üçlüyü buluşturma noktasında harekete geçmesi gerektiğini anlattı.

Şehirlerin vizyonunun eksik olduğunu vurgulayan Bahçıvan, şehirlerin vizyonunu valilerin oluşturduğunu fakat tayin olmalarıyla bu vizyonun koptuğunu dile getirdi. Her şehrin çok daha kalıcı ve uzun vadeli vizyona sahip olması gerektiğini bildiren Bahçıvan, “Şehirlerin vizyonunun yönetecek yapıda, üniversite yönetimlerinin yer alması lazım. Rektörler, şehir CEO’su gibi olmalı. Dünya görüşüne sahip kişiler arasından seçilmeli. Üniversiteler üzerinden şehrin gelişimini oluşturmak gerekiyor” dedi. Araştırma üniversiteleri modelinin de çok daha güçlü şekilde ortaya koyulması gerektiğine dikkat çeken Bahçıvan, memur yetiştiren branşlar yerine, şehirlere niteliksel katkı sağlayacak branşların yaygınlaşması gerektiğini savundu.

Ekonomide fikir birliği için adım atılabilir

İSO Başkanı Bahçıvan, artık Türkiye’nin büyümesinin üretim ekonomisinden geçtiği görüşünün hakim olduğunu ifade etti. Bu vizyonda kararlılık olması halinde üniversitesanayi işbirliği ve bunu besleyecek desteklerin geleceğine dikkat çeken Bahçıvan, şöyle devam etti: “Üretim reform paketinin de simgesel anlamda bir değeri var. Ar-Ge Yasası, Patent Yasası, üretimin temel sorunlarını çözme noktasında öneriler getiriyor. Bu konuda güzel görüşmeler var. Reel sektör mantığıyla düşünen bir Maliye Bakanlığı var. Sanayi, kendi ana işlevinin dışında, farklı birçok alana kaynak sağlayan bir sektör. KDV, tüketim değil üretim vergisi gibi. Geçici vergi sistemi var, sanayici ödüyor. Damga, TRT gibi vergileri ödemeyi, mahallenin mahcup çocuğu gibi kabullenmişiz. Zaten kıt kanaat çalışan bir sanayi, başka damarı besleyen bir yapıda. Şimdi Üretim Reform Paketi’yle Maliye Bakanlığı’nda “Yıllardır size bunları boşuna yaptırdık” diyen bir mantığın hakim olması çok güzel. Paradigma değişikliğini gösteriyor. Sanayinin pek çok sorununun sona ermesine yardım edebilir… Yine Ar- Ge devrimsel bir kanun.”

Bahçıvan ekonomi politikaları üstünde fikir birliği sağlanması gerektiğini kaydederek, AK Parti kongresinden sonra olası bir kabine reformuyla buna dönük ilk adımın atılabileceğine işaret etti. Bahçıvan, ekonomi politikaları üstünde fikir birliğinin sağlanmasına dönük adımlar atılacağına dair birtakım duyumlar geldiğini ifade etti.

Sanayicinin ratinge tabi olması gerekiyor

Erdal Bahçıvan sanayicilerin devlet tarafından rating sistemine tabi tutulması gerektiğini savundu. Geçmişinde devlete hiçbir şekilde sorun çıkarmamış şirketlerin bürokrasinin daha pozitif yaklaşması önerisinde bulunan Bahçıvan, bu elastikiyetin, Türkiye’nin önünü açabileceğini vurguladı.

Sanayicilerin gayrimenkul tapusu olmaması gerektiğini de ileri süren Bahçıvan, “Uzun yıllara yayılmış bir kiralama mekanizması olması lazım. Böylece sanayi yıllar içinde rantsal, kendisini sanayi dışına itecek deyim yerindeyse şeytana uyma noktasına girmesin. Zira kimin arsası değerlense, topraktan mı para kazanalım tartışması başlıyor. Sanayici mülkiyeti olmazsa, toprak rantını düşünmez. Bugün sanayiyi farklı noktalar taşındıran değer nedir? Arsanın değer kazanması. Aileler içinde sanayi- toprak rantı ikilemi nedeniyle kavgalar çıkıyor” diye konuştu.

Tarıma yönelik teknolojiler Çanakkale’nin çıkışı olabilir

Endemik bitkilerin yok olmasının tarım konusunda ciddi bir sorun olduğunu söyleyen İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Çanakkale’nin bu konuda şanslı olduğunu ifade etti. Çanakkale’nin akıllı şehir haritasını çıkarmayı planladıklarını kaydeden Okyay, “Dünyayı da inceledik. Akıllı formaliteler önemli. Köylere baktığımızda, sadece 5-6 hane oturur halde. Çok göç var. Tarım alanları pek kullanılmıyor. Genç nüfusu geri getirmek lazım. Bir yıl önce TABİT ile Tülin Akın’ı davet ederek çalışma yaptık. Kendileri bilgilendirme yaptılar. Vodafone ile birlikte Aydın’dakine benzer bir şey yapar mıyız diye düşündük.

Çanakkale’nin rüzgarı, akıntısı var. Bunlarla birlikte bir çıkış noktası olur mu diye düşünüyoruz. Burada çok ağır sanayi yok. Geleceğe yönelik tarıma yönelik teknolojiler burasının çıkışı olabilir” dedi. Beşeri sermayenin her şeyin önünde geldiğini ifade eden Okyay, şöyle devam etti: “Beşeri sermaye her şeyin önünde geliyor. Para da olsa yatırım da olsa, beşeri sermaye yoksa anlamı olmuyor. Sanayinin yeşermesi için de bu şehir teknolojik hamle yapacaksa, hazır olunması lazım. Beşeri sermayenin yetişmesi gerekiyor.

Bunun yanı sıra, ekonomi bizim ana konumuz. Seçimle ilgili konuşmak istemiyoruz. Geride kaldı. İş, istihdam, yatırım ilgilendiğimiz konular. Türkiye’nin katma değerini artırmaya yönelik gayretler var. Hükümet de sanayiciler de bunu istiyor.”

KGF finansta reformist bir uygulama

KGF’de temel yaklaşımı doğru okumak gerektiğini vurgulayan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, geçtiğimiz üç-dört yılda kur artışından dolayı kredi ve teminatlar arasındaki makasın açıldığını dile getirdi. Bu nedenle bankaların teminat baskısını devreye aldığını anlatan Bahçıvan, “Oysa KGF, teminat kaldırıcı bir göreve sahip. Reel sektöre ciddi kaldıraç oldu. Bu, Türkiye’de reel sektörün fi nansmanda elde ettiği bir reformdur. Yapanların eline sağlık. Çoğunluğu Eximbank üzerinden kullandırılıyor. Bununla birlikte bu kadar destekte istismar olabilir. Kıymetli bir kaynağı farklı amaçla kullananları da cezalandırmalı” dedi.