Şahin-Koç Grubu üretim kapasitesini ikiye katladı
Çelikhane kapasitesini 1.5 milyon tona, haddehane kapasitesini de 950 bin tona çıkaran İDÇ, yapısal çelik ürünleriyle adından söz ettirmeye hazırlanıyor
Sedat ALP
İZMİR - İş Bankası’nın İzmir Demir Çelik’teki (İDÇ) hisselerini satın alarak, şirketi işletmeye başlattıktan sonra geçen 8 yıllık süreyi değerlendiren İDÇ Yönetim Kurulu Başkanı Halil Şahin, işletmeyi devraldıktan sonra yaptıkları yenileme ve kapasite artırımları ile yıllık çelikhane kapasitesini 700 bin tondan 1 milyon 500 bin tona, yıllık haddehane kapasitesini 750 bin tondan 950 bin tona çıkardıklarını açıkladı.Şahin, 2013 yılında Türkiye’nin ihtiyacı olan orta profil üretimi yapan Orta Profil Haddehanesi’nde de deneme üretimine başladıklarını belirtti.
İDÇ’nin Aliağa’daki ağır sanayi bölgesinde, uzun hadde mamulleri üretmek amacı ile 1975’te kurulduğunu, modern haddehane tesislerini 1983’te, çelikhanesini ise 1987’de işletmeye aldığını hatırlatan Halil Şahin, 500 bin metrekarenin üzerinde bir alanda üretimini sürdüren işletmeyi, 2008’de Şahin-Koç Çelik Sanayi olarak İş Bankası’ndan satın aldıklarını belirtti.
Ürün çeşitliliğini artırıyor
Şahin, işletmeyi aldıktan sonra teknoloji, kalite ve üretim kapasitesini daha da ileriye taşımaya yönelik önemli yatırımlar yaptıklarını vurgulayarak, “Yenileme ve kapasite artırıcı yatırımlarla yıllık çelikhane kapasitesi 850 bin tondan 1.5 milyon tona, yıllık haddehane kapasitesi 750 bin tondan 950 bin tona çıkardık. Ayrıca yeni pota ocağı, kontinü ve yeni oksijen tesisini devreye alarak modernizasyon çalışmaları yaptık” diye konuştu.
Halil Şahin, İDÇ’nin ürün çeşitliliğini artırmak amacıyla Türkiye’nin katma değeri yüksek yapısal çelik ihtiyacını karşılayacak Orta Profil Haddehanesi’nin (OPH) devreye alınarak, deneme üretimine başlandığını açıkladı. Bu tesisle inşaat çeliğinin yanında daha gemi sanayinde kullanılan Hollanda profili, enerji iletiminde kullanılan taşıyıcı direkler gibi ürünlerle ürün çeşitliliğini artıran İDÇ’nin, büyümesini daha üst seviyelere taşımayı hedeflediğini kaydeden Şahin, köklü bir geçmişe sahip olan İDÇ’nin böylelikle sektördeki rekabet gücünü daha üst seviyelere taşıdığını ifade etti. Şahin, OPH Projesi hakkında şu bilgileri verdi:
“Tesis, yaklaşık 4 bin ton toplam ekipman ağırlığı, yıllık 400 bin ton üretim kapasitesi, 70 ton/ saat fırın kapasitesi, 1 kayar tip reversible hazırlama tezgahı, 10 kontinü hadde tezgahı, 66 metre taraklı tip soğutma platformu, 1 çoklu doğrultma, 2 soğuk testere olmak üzere güçlü bir hadde konfigürasyonu, hattın sonunda tam otomatik paketleme yer alacak şekilde projelendirildi. Tüm bunlara bakıldığında tipik bir profil haddehanesi verileri görülmekle birlikte İDÇ Orta Profil Haddehanesi bazı farklar yaratıyor. Fırın otomasyon mantığı, kütük tavlamak için Türkiye’de ilk defa kullanıldı. Bu sistem sayesinde düşük yakıt sarfiyatı, düşük emisyon ile ekonomiye ve çevreye katkı sağlanacak. Kayar tip reversible hazırlama tezgahı, Türkiye’de kullanılan ikinci örnek ve profil üretiminde ilk kez kullanılıyor. Haddehane iki katlı kuruldu ve hadde ekipmanları artı 5 metre kodunda. Profil haddehanesi olarak bu da Türkiye’de bir ilk.”
Depremin yıkıcılığını azaltıyor
İDÇ Orta Profil Haddehanesi ile özellikle deprem riski yüksek ülkelerdeki binalarda kullanılan yapısal çeliği üreteceklerini ifade eden Şahin, “Gelişmiş ülkelerde çelik konstrüksiyon kullanımı oranı yüzde 30 ile yüzde 55 arasında değişkenlik gösterirken Türkiye’de bu oran yüzde 5’in altında. Çelik, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yaygın olarak gündeme geldi. Yapısal çelikte ağırlığın azalması ile yapıya gelen deprem kuvveti de azalır. Çelik yapılarda yapı ağırlığı, betonarme yapılara göre yaklaşık yüzde 50 daha az olduğundan yapıya etkiyen deprem kuvveti aynı oranda azalır. Ülkemizde yapısal çelik kullanım yüzdesinin az olmasının ana sebebi malzeme çeşitliğinin ve imalatı yapacak tekniğe sahip yeterli sayıda fabrikanın olmayışı” diye konuştu.
Çelik konstrüksiyonun endüstriyel tesisler yanında, iş merkezi, alışveriş merkezi, terminal binaları, okullar, konutlar, otopark, stadyum gibi birçok yapı türünün taşıyıcı sistemi için kullanılabildiğini belirten Şahin, “Ayrıca yapıların taşıyıcı sisteminde çelik konstrüksiyon kullanarak diğer malzemelerle yapma olanağı olmayan çok değişik geometri ve formlarda yapı tasarımı yapılabilir. Çok katlı yapıların taşıyıcı sisteminin çelik yapılmasıyla alan ve yükseklikte kazanımlar da sağlanabilir. Çelik diğer malzemelere oranla yükün artmasıyla birlikte geometrik büyüklükleri en az artan ürün olma özelliğine sahip” dedi.
İzdemir Enerji, Türkiye ihtiyacının yüzde 1’ini karşılayacak
Halil Şahin, grup şirketlerinden İzdemir Enerji Elektrik Üretim’in (İzdemir Enerji) Aliağa’da dünyanın en çevreci termik santrallerinden birini faaliyete geçireceğini belirterek, santralin tamamlandığında Türkiye’nin yıllık elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 1’ini karşılayacak kapasiteye sahip olacağını söyledi. Türkiye ve uluslararası alanda geçerli teknik ve çevre standartlarına uygun olarak en son teknoloji ile kurulmakta olan santralin yıllık 2 milyar 562 milyon kWh elektrik enerjisini, çevreye saygılı, sürekli, güvenilir ve kaliteli bir şekilde ulusal iletim şebekesine vereceğini dile getiren Şahin, toplam yatırım maliyeti 350 milyon dolar ve ekonomik ömrü 30 yıl olan İzdemir Enerji Santrali’nin Türkiye ekonomisine büyük bir kaynak girdisi sağlamış olmanın yanı sıra, sınırları içinde yer aldığı Aliağa bölgesine de ekonomik hareketlilik sağlayacağını belirtti.
Şahin, “İzdemir Enerji Santrali yüksek verimle çalışarak birim enerji üretiminde daha az yakıt tüketimiyle kömürün hem ekonomik hem de temiz bir şekilde kullanımını sağlayacak. Santral sadece Ulusal Çevre Mevzuatı tarafından belirlenen sınır değerlerine uyacak şekilde değil Avrupa Birliği ve ABD’nin mevcut tüm çevre kriterlerine uyumlu olarak çalışacak. Özellikle toz emisyonları açısından İzdemir Enerji Santrali 10 mg/Nm3 değeriyle dünyada bir ilke imza atacak. Kullanılacak baca gazı azot oksit ve kükürtdioksit giderme teknolojileri ve elektrostatik toz filtreleri ile bu düşük emisyon değerleri garanti ediliyor. Santralin elektrik üretimi sırasında ortaya çıkan yan ürün olan kül, gelişmiş ülkelerin tamamında olduğu gibi çimento fabrikalarında ham madde olarak kullanılacak ve ekonomik değer olarak geri kazandırılacak” dedi.