Sendikalardan krize karşı önlem raporu

Sendika ve sivil toplum kuruluşları, raporu, Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na sundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında, sendika ve sivil toplum kuruluşları, küresel ekonomik krizin Türkiye'ye olası etkilerini azaltmak amacıyla hazırladıkları raporları sundular.

Memur Sendikaları Konfederasyonunun, (memur-Sen), Yeni Başbakanlık binasındaki toplantıda sunduğu raporda, gelir vergisi oranlarının çalışanlar açısından 5 puan indirilerek uygulanması gerektiği belirtilerek, gelir dengesizliğinin mağduru konumunda olan dar veya sabit gelirlilerin vergi adaletiyle, sıkıntılarının kriz ortamında çözümlenmesi ve bu suretle devletin krize dönük sosyal sorumluluk almasının sağlanması gerektiği kaydedildi. Raporda, TSK'nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmaların hızlandırılması gerektiği ifade edilerek, "niceliksel büyüklük yerine silahlı kuvvetlerin, hareket ve sonuç alma kabiliyeti açısından yüksek niteliğe sahip olması sağlanmalıdır. Bu çerçevede profesyonel askerlik kavramı ve bedelli askerlik uygulaması yeniden gündeme alınmalıdır" denildi.

KESK: Krize karşı emek programı acilen hazırlanmalı

KESK'in raporunda ise krize karşı emek ve demokrasi programının acilen hazırlanması istenerek, şu görüşlere yer verildi:

"IMF ile yürütülen her türlü pazarlık sona erdirilmelidir. Kriz gerekçesiyle keyfi işten atmalar engellenmeli, iş güvencesi etkinleştirilmelidir. Temel ihtiyaç maddelerine son bir yılda yapılan fahiş zamlar geri alınmalıdır. Herkesten, mali gücüne, servetine ve gelirine göre vergi alınmalıdır. Asgari ücret vergi kapsamından çıkartılmalıdır. Kayıt dışı ve yasadışı iktisadi faaliyetler ve yolsuzluklar önlenmelidir."

Türk-iş: Kriz fırsatçılığına izin verilmemeli

Türk-iş'in raporunda, Türkiye'nin bugün yeni bir kriz ile karşı karşıya olduğu hatırlatılarak, şöyle denildi:

"İşçiler olarak hiç hak etmediğimiz bir bedel daha ödemek istemediğimiz açıktır. Çalışma barışı ve dolayısıyla toplumsal barış açısından Türkiye'de ekonomide adil bir politika değişikliğine gidilmeli, bunun önceliğini IMF endeksli politikalardan uzaklaşılarak yüksek spekülatif kar alanlarına karşı reel üretimi teşvik eden ve emeği koruyup iş güvencesini etkin hale getiren, istihdam yaratacak uygulamalar oluşturulmalıdır. Kriz fırsatçılığına izin verilmemeli. Kriz bahane edilerek yapılmak istenen işsizleştirme, işsizlik tehdidiyle ücret düşürme ya da çalışanları mağdur edecek benzeri uygulamaların önüne geçilerek, kıdem tazminatı müessesesi başta olmak üzere çalışanların kazanılmış haklarına kesinlikle el uzatılmamalıdır."

Raporda, işsizlik sigortası fonundan işçilerin yararlanma koşullarının geliştirilmesi gerektiği, bunun için de fona erişim imkanlarının kolaylaştırılması, fondan yararlanma süresinin uzatılması, işsizlik ödeneği miktarının büyütülmesi istendi. Raporda ayrıca, fonun kesinlikle amacı dışında kullanılmaması gerektiğine de vurgu yapıldı.

Hak- İş: 2B arazileri revize edilmeli

Hak-İş'in raporunda, kamu finansmanını güçlendirmek amacıyla 2B arazilerinin revize edilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Döviz rezervlerinin güçlendirilmesi amacıyla TOKİ'nin yurtdışındaki vatandaşlara ilişkin projeler geliştirmesinin de önerildiği raporda ayrıca, ekonomik kriz nedeniyle üretimini azaltan veya geçici süreyle durdurmak zorunda kalan işletmelerde çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin devamının sağlanması için 4447 sayılı kanunun ilgili maddesinin uygulamaya konulması istendi. Ekonomik krizler karşısında hem işletmeyi hem işçiyi korumanın sosyal yükümlülük olduğuna dikkat çekilen raporda, işçilerin işsiz kalma ya da gelirden yoksunluk riskinin bu konunun işletilmesi ile önemli ölçüde önlenebileceği kaydedildi.

TİSK: Kıdem tazminatları 'borç fonu' aracılığıyla ödenmeli

TİSK'in raporunda da "işçi çıkarılması kaçınılmaz olan şirketler açısından kıdem tazminatları işsizlik fonundan ayrılacak karşılıklarla oluşturularak bir 'borç fonu' aracılığıyla ödenmelidir" denildi. Raporda, mevcut işyerlerinin korunması ve yeni işyerlerinin açılması için gerekli güvenin ve yatırım ortamının yaratılmasının esas olması istenerek, kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bankalara borçlarını ödeme olanağı olmayan şirketlerle, zorlanan ancak borçlarını ödeyebilecek durumdaki şirketler arasında bir öncelik sıralaması yapılarak bu şirketlerin kurulacak bir "Varlık Yönetimi Şirketi"  aracılığıyla ayakta kalmalarının sağlanması gerektiği belirtildi.

TZOB: Kırsal kalkınma hızlandırılmalı

TZOB'un raporunda ise çiftçilerin kamu ve özel bankalara borçlarının 10 milyar YTL'yi aştığı, çiftçilerin bu borçlarıyla birlikte elektrik borçlarını da ödemede sıkıntı çektiği ifade edildi.

Tarımsal destekleme bütçesinin ihtiyaca uygun büyüklükte belirlenmesi ve kısıntıya gidilmemesi gerektiği ifade edilen raporda, kırsal kalkınmanın hızlandırılması, kırsal alanda tarım dışı iş ve gelir imkanların artırılması gerektiği belirtildi.