SGK açıkları tamamen kapanabilir

Fatih Acar, "Şu anda 26 milyar TL dolayındaki kayıt dışı alanı, kayıt altına alıp prim almaya başladığımızda sosyal güvenlik açıklarının tamamen ortadan kaldıracağımız noktaya geldiğimizi hesapladık" bilgisini verdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 

Mehmet KAYA

ANKARA - Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar, sosyal güvenlik sisteminde kayıtdışılığı önleyici çalışmalar sonucunda 2008'den bu yana 80 bin işyerinin ilk kez tescil edildiğini ve 1 milyon 100 bin kişinin kayıt altına alındığını açıkladı. Acar, yol gösterici yöntemlerin yanısıra, veriye dayalı denetim modeliyle çalışmaların sürdüğünü belirterek "26 milyar TL dolayında kayıt dışı alanı kayıt altına alıp prim almaya başladığımızda sosyal güvenlik açıklarının tamamen ortadan kaldıracağımız noktaya geldiğimizi hesapladık" bilgisini verdi.  SGK açıklarının kapatılmasında giderleri azaltıcı birçok proje geliştirdiklerini kaydeden Acar, "İki önemli projemiz var. İnşallah hayata geçiriyoruz. Birincisi, Avuç içi damar izi uygulaması. Temmuz ayından itibaren özel hastanelerden başlıyoruz. İkincisi, e-reçete uygulaması, tamamen sistem üzerinde kayıtlı bir yapıya 2012 sonu itibariyle geçmiş oluruz diye düşünüyorum" dedi. Acar, iş dünyasının sosyal güvenlik prim ödemelerini önemli derecede etkileyecek "meslek kodlarına göre prim tahsilatı" uygulamasının bu yılın sonuna kadar uygulamaya gireceği bilgisini verdi. Sosyal Güvenlik Kurumu olarak, gelir yönünden kayıtdışılık ve eksik beyan, gider yönünden ise sağlık harcamalarına odaklandıklarını belirten Acar, yıl sonuna kadar bütün illerde iş dünyası ile toplantılar yapacaklarını kaydetti. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Fatih Acar, Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ve arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtladı.

-Sayın Acar, kayıtdışılıkla mücadele çerçevesinde hem sigortalı sayısında artış görülüyor, hem de TÜİK verilerinde oranda düşüşler gözleniyor. Bu alanda yeni odak noktanız nedir?

Kayıtdışı Türkiye'nin sorunu. Sadece SGK'nın sorunu olarak görmek yanlış olur. Bu kısa, orta ve uzun vadeli bir perspektifle ele almamız gereken konu. Böyle olursa daha sağlıklı sonuçlara ulaşabiliriz. Olayın sosyal boyutları da var. Sadece bıçak gibi kayıtdışı sorununu çözeceğiz diyemeyiz. Toplumsal dengeleri ilgilendiriyor, ekonominin genel parametrelerle ilgisi var. Sosyal güvenlik açısından baktığımızda... Çok önemli bir reform yapıldı. Sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi ana amacı vardı. Açık, GSYH oranlandığı zaman çok büyük rakamları ifade ettiği noktalara gelinmişti. Reformla ne yaptık? Uzun vadede kişiler, vatandaşlar ne kadar prim ödüyorlarsa o kadar emekli aylığı alabileceği sistemin altyapısını kurduk. Bu uzun vadede olması gereken bir çözüm.

Kısa vadede en önemli gelir kaynağımız primler. Uzun vadede sürdürülebilir sistemin temellerini atmışız ama kısa vadede prim gelirleriyle ilgili çalışmamız lazım. Bizim 2012 projeksiyonlarımızda toplam gelirler 133.2 milyar TL. Bu gelirlerin içinde en önemli kalem 97.2 milyar TL ile prim gelirleri. Prim gelirleri kayıtdışıyla doğrudan orantılı olan bir alan. Bu alan üzerinde kafa yormamız gerekiyordu. Kayıtdışının iki boyutu var. Biri sistem içinde kayıtlı olmayanlar, bir de sistem içinde olup da düşük gösterilenler. Bizim açısından prime esas kazançların düşük gösterilmesi. 2008 yılında bir fotoğraf çektik: Bize verilen beyanlarda prime esas kazançlar içinde asgari ücretten beyan edilenlerin oranı nedir diye baktığımızda bunun yüzde 61'ler dolayında olduğunu tespit ettik. Dedik ki tedrici olarak indirmek durumundayız. Ne yaptık, 2008'den bu yana? Önemli adımlar atıldı ve yüzde 61'ler, yüzde 41'lere kadar çekildi. 2012 yılında daha da aşağı indirmek mecburiyetindeyiz.

Yeni ve önemli çalışmamız var. Sigorta primine esas kazançların meslek kodlarıyla belirlenmesiyle ilgili bir çalışma. 2012 sonuna kadar bitecek. Nedir özeti. Bir öğretmen diyelim, MEB'de aldığı ücret nedir, 100 TL. Özel sektörde veya özel dershanede aldığı ücretin bunun altında olmaması gerekir. Veya yasal düzenlemeler var. Örnek veriyorum, Eczacılık Kanunu'nda diyor ki, ikinci eczacı çalışırsa asgari ücretin iki katı tutarında ücret vermeniz gerekir deniliyor kanunda. Bir eczacı ikinci eczacı çalıştırıyor ve asgari ücretten çalıştırıyorsa biz bunu kabul etmeyeceğiz. Efendim, diyelim işyerinde 5 aşçı görev yapıyor, biri aşçıbaşı.. Aşçıbaşı ile aşçının ücreti aynı olur mu olmaz.  Aynı gösterilmişse diyeceğiz ki, ey işletme bu olmaz, bunu kabul etmeyiz. Veya bir işyerinde doktor çalıştırılıyor, özel hastane, başka işletme olabilir. Burada çalışan hizmetli ile aynı ücretten beyan ediliyorsa kabul etmeyeceğiz.

-Şu ana kadar kayıtdışılığın önlenmesi anlamında ulaşılan seviye nedir?

SGK olarak son dönemde sistemli ve planlı bir denetim, uygulama çalışma sürecindeyiz. 2008 yılından bu yana 81 ilde kayıt dışı istihdamla mücadele servisleri kuruldu, Alo 170 kayıtdışı istihdam hattı kuruldu ve şu anda 100 kişi çalışıyor, biz ikincisini de başka bir ilde devreye alacığız. Ücretlerin banka kanalıyla ödenmesi uygulanması başlandı, 61 ayrı kurum ve kuruluşla protokol imzalandı, gelen bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda 2008'den bu yana toplam 1 milyon 100 bin kişi kayıt altına alındı. 80 bin işyerini ilk kez tescil ettirmiş olduk.  Bir yandan bilgilendirici yol gösterici yöntem, diğer yandan teknolojiyi iyi kullanmak suretiyle, veriye dayalı denetim modeliyle çalışmalar sürüyor. Şunu hesapladık, şu anda kayıt dışı alanı biz kayıt altına aldığımızda sosyal güvenlik açıklarının tamamen ortadan kalktığını gördük. 26 milyar TL dolayında kayıt dışı alanı kayıt altına alıp prim almaya başladığımızda sosyal güvenlik açıklarının tamamen ortadan kaldıracağımız noktaya geldiğimizi hesapladık.

-Sağlık dahil açık mı?

Tabii. Dolayısıyla bu konu önemli. Kısa vadede önem vereceğimiz alanların başında kayıtdışılık geliyor.

-Giderlerin kısılması da açıkların önlenmesinde önemli bir konu?

Evet, gider yönü de önemli. Bizim toplam giderimiz 158.7 milyar TL, emekli aylığı 104.7 milyar TL. Emekli aylıklarında fazla oynama yapamıyoruz, hassas alan ve 6 aylık TÜFE'ye göre değişen sistem var. Burada da sağlık giderleri önemli. Tedavi  27.7 milyar TL, ilaç 14.9 milyar TL. Daha sürdürülebilir ve bu alandaki suistimalleri ortadan kaldıracağımız bir sistemi oturtmamız lazım. İnsanlarımıza daha az sağlık hizmeti sunalım değil, sunduğumuz sağlık hizmetini devam ettirelim ve kayıp kaçak, suistimal varsa bunları önleyelim.  İki önemli projemiz var İnşallah hayata geçiriyoruz. 1- Avuç içi damar izi uygulaması. En son aşamadayız, temmuz ayından itibaren özel hastanelerden başlıyoruz. Neden bu uygulama?.. TC kimlik numarası uygulamasında, vatandaş hastaneye gitmediği halde bize fatura edildiği durumlarla karşı karşıya kaldık. Bunu tamamen sıfırlayacağız. Bir vatandaş hastaneye gitmeden kesinlikle SGK'ya fatura edilmesi işlemi bitecek. 2- e-reçete. Burada da kağıt reçetenin ortadan kalktığı, tamamen sistem üzerinde kayıtlı bir yapıya 2012 sonu itibariyle geçmiş oluruz diye düşünüyorum. Başka projeler de var ama bu iki konu öncelikli.


-Global bütçenin yeni dönemi için çalışma başladı ama ilaç sektörü mevcut durumun devam edeceği yönünde biraz endişeli konuşuyor?

Global bütçede  2010-2012 dönemi bir anlaşma sağlanmıştı. Şimdi 2013 ve sonrası için ne olacak? Sektörle önemli bir toplantı yaptık, tarafları dinledik. Temmuz ayının ilk haftasında tekrar bir araya geleceğiz. Sektör de memnun kaldı, ilk kez onları dinleyen bir yapı oldu.  Sektör temsilcilerine de söyledik: Sürdürülebilirlik önemli. Ortak mücadele etmemiz gereken bir alan. Mutlaka ilaç sektörüne büyümeden pay vereceğiz ama bunun üzerindekini kaldırmamız mümkün değil. Politikayı birlikte belirlersek, bize yardımcı olursanız sektörün geleceğini birlikte inşa etmiş oluruz diye kurum olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda  (EKK) da değerlendirilmesi gereken bir konu.

-SGK açıkları ne zaman sıfırlanır böyle bir hedefiniz var mı?

Dünyanın her yerinde açık olur, sosyal devletin gereği budur. Önemli olan bu işin sürdürülebilir olması. Açık, GSYH'nin yüzde 5'ine kadar çıktığı dönem oldu. 2008 yüzde 2.7, 2009 yüzde 3, 2010 yüzde 2.4 oranında. 2011 sonunda ise yüzde 1.3 seviyesinde. Çok önemli bir düşüş yakalanmış. Yapılandırmadan gelen tutarlar akla gelebilir, çünkü ciddi miktarda mali girişler oldu, ilk yapılandırmadan 7.5 milyar TL, en sonuncudan da 8.5 milyar TL'ye yakın para girdi. Yapılandırma gelirlerinden arındırılarak oranlar ne olur diye baktık, yapılandırma hariç gelir gider açığının GSYH'nin payı yüzde 2007'de 3.1'den 2011 sonunda 1.9 seviyesine düşmüş. Bu önemli bir başarı diye düşünüyorum.  değerlendirmemiz gereken nokta açığın sürdürülebilir olması. Açıkları sıfırlayalım diye derdimiz yok ama GSYH'ye oranı yüzde 3'leri geçmemeli. Türkiye'de 10 milyon emekli var. Bakıldığı zaman emekli aylığı 104.7 milyar TL. Prim gelirlerimiz, emekli aylığımızı karşılamıyor. Şu anda bile. Geçmiş dönemde 15 milyar TL'lik makas vardı, 2012 projeksiyonu 7.5 milyar TL'yi gösteriyor. Bunu bozmamak gerekir, Türkiye'nin geleceği için bunu feda etmemek gerekir.

-Sosyal güvenlikte çalışılan işyerinde, mesleki olarak sigorta yapılması yani ikinci sütun emeklilik yönünde bir araştırma yaptınız. Bu konuya yaklaşımınız nedir?

İkinci sütun emeklilikle ilgili esas çalışma Kalkınma Bakanlığı bünyesinde yürütülüyor. SGK olarak biz, Hollanda ile işbirliği içinde çalışma yaptık. Prensip olarak ikinci sütun emeklilik sıcak baktığımız bir konu. Bir de tamamlayıcı sigortacılık dediğimiz özel sigortacılığa da sıcak bakıyoruz. Özellikle sağlık harcamalarında, bu işin içinde olmalarını istiyoruz. Dünyanın bir çok ülkesinde böyle. Özel sektörden kişiler sağlık imkanları alıyorsa, tamamlayıcı sigortadan biraz daha fazla faydalanalım.
 

[PAGE]




2008 yılının Ekim ayıydı

Dönemin Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile Sosyal Güvenlik Reformu'nu konuşuyorduk.
Çelik şunları söylemişti: "Şu anda 2 çalışan 1 emekliye bakıyor. Bu nedenle sosyal güvenlik açığının GSMH'ye oranı 10 binde 5'ten yüzde 4'lere çıktı. Bu açığın sürdürülebilirliği imkânsız. 25 katrilyonluk açık Türkiye'nin önünde büyük engel. Sosyal güvenlik reformu sayesinde açığın makul seviyelere düşmesini hedefliyoruz."
Reform çıktı ve yaklaşık 4 senelik bir uygulama süreci geçti.
Üzerinde aylarca çalışılan 'reform' kanununun, birbiriyle çelişen maddeleri çıktı. (yapılan her kanunda olduğu gibi!)
Ardından yeni düzenlemeler yapıldı, biraz daha zaman kaybedildi.
Önceki gün ise Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar ile yaptığımız sohbette gelinen noktayı, beklentileri ve yeni hedefleri konuştuk.
Gelen son raporlarda yer alan somut rakamları analiz ederek 'reformun işe yaradığını' ve açığın denk bütçeye doğru yol aldığını yerinde öğrenmiş olduk.  



Sigorta priminde 'Meslek Kodları Sistemi' yalan beyanı önleyecek

Buradaki amacımız ne beyan ediliyorsa, bize doğru beyan edilmesini sağlamak. Amacımız, bize ücret matrahı olarak beyan edilip ödenmeyen ücretin vergisini-primini almak değil. Gerçek beyana sağlayabilmek. Bugün geldiğimiz noktada yüzde 41 oranının da (toplam beyan içindeki asgari ücretle çalışanların oranı) çok yüksek olduğunu söylüyoruz, bunu 2012 sonuna geldiğimizde düzelteceğiz.

-Hedef nedir?

Hedefimiz bu oranı yüzde 30'lara çekmek. Aslında doğrusu neyse onu yakalamak istiyoruz. Doğrusu yüzde 30 ise 30'u, yüzde 25 ise yüzde 25'i yakalamalıyız. Biz yüzde 61'lerden yüzde 41'lere inmişiz, bunu daha da aşağıya çekmek mecburiyetindeyiz. Diğer konu, kayıtdışı sadece yasal düzenlemelerle çözülecek bir konu değil. Bilinçlendirme önemli. Biz 2008 tarihinden bu yana her yıl, ticaret-sanayi odalarını, esnaf odaları, serbest muhasebeci mali müşavirlere yönelik eğitim çalışması yapıyoruz. Bu sene biraz daha önem verdik. Dedik ki, 81 ilde gitmediğimiz oda kalmayacak. Hatta, İstanbul'da önceki hafta ticaret-sanayi odası ile serbest muhasebeci mali müşavir odasında katılım da yüksekti, eğitimi kendim verdim.  Bu işi biraz daha hızlandırdık. Amacımız nedir, mesela meslek kodları çalışması. Anlatıyoruz şimdi. Bakın 2012'de böyle bir çalışmamız var, cezalı duruma düşmemek için lütfen gerçek rakamlar neyse beyan edin diyoruz.



SGK sağlık hizmetinde yüzde 20 tasarruf potansiyeli var

-Sağlık önlemlerinde tasarruf potansiyeli nedir?

Bu konuda bir rakam vermek doğru olmaz ama sağlıktaki gereksiz ilaç kullanımından tutun,  suistimalleri birlikte değerlendirirsek, ödemememiz gereken tutarın bir hayli büyük olduğunu söyleyebiliriz. Bunları kayıt altına aldığımızda, suistimalleri önlediğimizde ciddi tasarruf olacak. Yüzde 20 rakamı düşünüyorum ama dillendirmek doğru olmaz. İzafi bir rakam. Şunu söyleyelim bu alanın büyük olduğuna inanıyoruz, inceleme ve tespitlerimiz bunu gösteriyor.


Yaklaşık 7 milyon kişinin SGK primini devlet ödüyor

-Yeşil kart sistemi artık SGK içinde, son veriler nedir?

1 Ocak 2012'den itibaren yeşil kart sistemini SGK olarak devraldık. Vatandaşlarımız gelir testi yaptırmak zorunda. Testi, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakıfları yapıyor. Asgari ücretin 1/3'ünden az ise prim devlet tarafından ödeniyor. 1/3 ile asgari ücret arasındaysa 35 TL ödeniyor. Asgari ücret ile iki katı arasında ise 106 TL, iki katından fazla ise 212 TL prim ödeniyor.Bugün gelinen noktada gelir testi yapılanlardan 6 milyon 939 bin 131 kişinin primleri devlet tarafından ödeniyor. Toplam yeşil kartlı sayısı 9.1 milyon kişiydi. Vize süreleri dolmamış olanlar var. Tam sağlıklı değerlendirme için yıl başını beklememiz gerekiyor. Prim ödemek zorunda olanlara ilişkin ise durum şöyle. G1 dediğimiz, 3 milyon 36 bin 318 kişi, 35 TL prim ödemek suretiyle sistemden yararlanıyor. 392 bin 93 kişi G2 grubunda 106 TL prim ödeyecekler, 70 bin 734 kişi de 212 TL prim ödeyecek. Şu anda sistem oturdu, yeşil kartla ilgili yıl sonuna kadar vize süreleri dolduktan sonra genel değerlendirme yapılacak. Gelir testinde, 26 kurumdan 13 ayrı kriterde soruşturma yapılıyor. Hane halkı tespitleri yapılıyor. Bu tespitler yüzde 100 sağlıklımıdır diye sorarsanız eksikliklerimiz olabilir. İnşallah Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışıyor, 2012 sonunda daha sağlıklı olacak.


İlaçta belirsizlikler 2013'te sona erecek  

-Global bütçeyi oluşturan hesaplama formülü değişecek mi?

Formüller de değişebilir, "şu olursa daha iyi olur" noktasına da gelebiliriz. İlaç önemli bir sektör, bir yandan da bu alandaki yatırım yapabilecek, ilaç ve tabi malzeme yatırımı yapacak firmalara destek olacağımızı ifade ettik. İlaca çok önemli rakam ödüyoruz 5 milyar doların üzerinde ithalat var. Bu mutlaka değerlendirmemiz gereken konu. 2009 yılında sektörle görüştük, büyümeden pay verelim ama Türkiye'deki ekonominin genel trendi ile eşit olsun dedik. O dönem 2009 rakamları tam hatırlamamakla birlikte 16 milyar TL'ydi. O rakamları geriye dönük 3 yıldan başlatarak, (büyüme+ deflatör + büyümenin yarısı) formülasyonu ile 2012'lere getirdik, global bütçe uygulamasına geçtik. Şimdi istiyoruz ki 2013'ten sonra, daha ayakları yere basan, sektör için belirsizliğin olmadığı kararları birlikte alalım istiyoruz. Tek taraflı değil.


Özel diş hekimlerinden hizmet alımının yolunu açabiliriz

- Özel muayenehaneli diş hekimlerinden hizmet alınması uygulaması konusunda haberler yayınlandı, böyle bir uygulama başlayacak mı?

Temmuzda sistem başlıyor diye basında bir haber yer aldı. Ancak temmuz ayında başlayacak haberi yanlış.  Bizim eylem planlarımızda yer alan konulardan biri. 325 eylemden birisi. Diş hekimleriyle bir görüşelim, bunu bir araştıralım ondan sonra karar verelim dediğimiz konu. Ağız ve diş sağlığı hastanelerinde, üniversitelerde ödemeleri yapıyoruz. Sevkli olması durumunda da özel diş sağlığı hastanelerine ya da hekimlere gidebiliyorlar. Sevk şartları zor. Orada bu işin yapılamayacağı söz konusu olacak ki sevk olsun. Türkiye'de 12 binden fazla özel muayenehanede faaliyet gösteren diş hekimi var. Özel muayenehaneler boş, ağız diş sağlığı merkezleri, üniversiteler çok kalabalık. Biz şimdi bütçemizi adil bir şekilde paylaştırmak suretiyle veya bütçemize imkanlar ölçüsünde -ki Maliye ve Hazine ile görüşerek- bütçemize ek imkan sağlayabilir miyiz, bunları netleştirdikten sonra yığılmayı önleyecek şekilde özel hekimlerden hizmet alımının yolunu açabiliriz.
 

Bu konularda ilginizi çekebilir