”Şirketler için reyting ölçümünü zorunluluk olmaktan çıkardık”
SPK Başkanı Erol, isteyen şirketlerin yine reyting ölçümü yaptırabileceklerini belirtti
ANKARA - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Turan Erol, şirketler için reyting ölçümünü zorunluluk olmaktan çıkardıklarını belirterek, "Gönüllülük esası getireceğiz. İsteyenler yine reyting ölçümü yaptırabilecek. Reyting bir anda kalkmayacak ama zorunluluk olmaktan çıkarıldı" dedi.
Erol, SPK Konferans Salonunda, Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle sohbet toplantısında bir araya geldi. Turan Erol, burada yaptığı konuşmada, küresel finansal krizi değerlendirdi. Krizin kaynağında, "düşük faiz oranlarının sonucunda ortaya çıkan aşırı borçlanma", "kolay para kazanma, aç gözlülük" ve "düzenleme boyutunun içinde reyting konusu"nun olduğunu söyledi.
"O sorunlu kağıtların bu kadar büyümesinin arkasında onların çok iyi şekilde reytinginin yapılamaması vardı" diyen Erol, yaptıkları yeni düzenlemelerde reytinge bakışlarıyla ilgili olarak, "Reyting konusu bundan sonra bizim için ikinci planda kalacaktır. Bunu yaparken yerine ne koyacaksınız derseniz cevabımız açık, dayanağımız Uluslararası Finansal Raporlama Sistemi (UFRS)" diye konuştu.
Erol, bundan sonra ister reel sektör şirketleri olsun ister finansal şirketler olsun tüm şirketler için eş zamanlı olarak finansal risk yönetimini birinci plana çıkaracaklarını, kurumların bundan böyle finansal risk değerlendirme raporları hazırlayacaklarını ve kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.
Bu görevi doğrudan doğruya şirket yönetimine verdiklerini anlatan Erol, "kendinizi nasıl değerlendirdiğinizi yatırımcıya çok açık bir şekilde duyuracaksınız" dediklerini dile getirdi. Erol, finansal risk değerlendirmesinin şirketlerin mali tabloları içinde ayrı olarak yer alacağını, yatırımcıya ve piyasaya periyodik olarak duyurulacağını kaydetti. SPK Başkanı "şirketlere nasıl güveneceksiniz" şeklindeki soruyu yanıtlarken de, şirketlerin yayınladıkları mali tablolar, finansal raporlar ve bilançoların bağımsız denetimden geçirildiğini ve daha sonra kendilerine geldiğini söyledi.
"Döviz açık pozisyonunu çok önemsiyoruz"
Erol, "yani reyting ölçümü yapılmasını istemeyecek misiniz?" şeklindeki soruya cevap verirken de, reyting ölçümünü ilk aşamada zorunluluk olmaktan çıkaracaklarını ve gönüllülük esası getireceklerini, isteyenlerin yine reyting ölçümü yaptırabileceğini ama zorunlu olmaktan çıkarıldığını yineledi.
Turan Erol, bir başka soruyu yanıtlarken de, finansal raporların içine "finansal risk yönetimi" diye ayrı bir bölüm ilave ettiklerini, şirketlerin bu bölümde risklerini nasıl değerlendirdiklerini ve nasıl yönettiklerini yayınlayacaklarını ifade etti.
"Bu noktada kendilerinin özellikle önem verdiği şeyler olup olmadığının sorulmasına karşılık da Erol, döviz açık pozisyonunu çok önemsediklerini söyledi. Erol, "Ülke ihtiyaçlarımıza uygun olarak 3 alt bölüm var. Birincisi döviz açık pozisyonuna ilişkin riski nasıl yönettikleri, diğeri kredi durumları, üçüncüsü de riskin kontrol ve bertarafı için nasıl önlem aldıkları. Döviz açık pozisyonu bizim için birinci sırada yer alıyor" dedi. Erol, bir gazetecinin, reyting kuruluşlarına ihtiyacın uluslararası koşullardan doğduğunu belirterek, yeni uygulamanın kredibilitesinin nereden geldiğini, bütün dünyanın bu sisteme geçip geçmediğini sorması üzerine, "Bu bizim dış dünyaya da gösterebilecek olduğumuz bir yoldur diye düşünüyorum" dedi. Erol, şunları kaydetti:
"Yatırım fonları ya da yatırımcı isterse reytingi kendisi yapsın. Bizim yapmaya çalıştığımız; yatırımcı tarafı kendisi para vererek reyting yaptırmak zorunda kalmasın.
Reyting konusunda ortak bir yaklaşım yoktu dünyada. Bu konuda bir monopol vardı. 3-4 reyting şirketi vardı ve bunları denetim altına almanız, cezalandırmanız mümkün olmuyordu. Çalışma stilleri çok farklı, kapalı kutu gibi çalışıyorlar.
Reyting konusunda şu anda yaşadığımız sorunu dünya 1990'lı yıllarda bağımsız denetimde yaşadı. Bugün reyting üzerine gidildiği gibi o yıllarda da bağımsız denetim üzerine gidildi ve bağımsız denetimde çok önemli gelişmeler oldu. Ondan sonra sorun çözüldü, büyük ölçüde iyileştirme sağlandı. Aynı şey derecelendirme konusunda da yaşanacak."
"Şirketlere en önemli katkımız kurumsallaşma olacak"
SPK Başkanı, bir gazetecinin, söz konusu uygulamanın SPK mevzuatına giren şirketleri kapsadığına, ancak pek çok şirketin bu kapsamın dışında kaldığına işaret ederek, "diğer şirketler ne olacak" diye sorması üzerine de, Türk Ticaret Kanunu Taslağında buna yer verildiğini, kamu şirketleri için bile kurumsal yönetim ve benzer finansal raporlama sistemleri geliştirdiklerini söyledi.
Erol, kendileri gibi otoritelerin reel sektöre yapacağı en önemli katkının kurumsallaşma olduğunu, BASEL2 uygulanmaya başlandığı zaman finansal raporlama sistemi olan şirketlerin finansman bulabileceğini, belli bir standardı karşılamayan hiçbir şirketin ne bankalardan ne de sermaye piyasalarından finansman imkanı bulacağını dile getirdi.