Sofralarda büyük değişim kapıda
Tarım ve gıda sektörlerinde nanoteknolojiler uygulanacak, üretimde robotlar kullanılacak, fonksiyonel gıdaların tüketimi artacak, gıdalar daha az hacimde daha yüksek besleyici değerde olacak, endüstriyel üretimlerde konsantre ürünler geliştirilebilecek.
Gelişen teknoloji ve artan talep, gıdaların tarladan sofraya uzanan yolculuğunda bir dizi değişim ve dönüşümü beraberinde getirecek.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Gıda ve İçecek Sektör Raporu'nda, gıda sektöründeki mevcut durum ve önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.
Rapora göre, Türkiye, gıda ürünlerinin üretimi, işlenmesi, Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına ihracatı konusunda bölgesel üs konumunda bulunuyor. Tarımsal çeşitlilik ve uygun iklim, gıda işleme sektörünün sürekli ham madde tedarik etmesine imkan verirken, bu durum Türkiye'ye gıda ve içecek alanında önemli ihracat potansiyeli sunuyor.
Gıda sanayisi, gayrisafi milli hasıla içinde 290 milyar liraya yaklaşan payı, 41 bini aşan işletmesi ve 450 bine yaklaşan çalışan sayısıyla Türkiye ekonomisinin en büyük üretim alanlarından birini oluşturuyor. Buna karşın Türkiye, dünya gıda ticaretinden yüzde 1 gibi düşük bir pay alıyor.
Bu alandaki temel sorunlardan biri, Türkiye’de tarımın sanayiye istenilen kalite ve miktarda sürdürülebilir şekilde ham madde sağlayamaması olarak gösteriliyor. Yapılan bir değerlendirmeye göre, Türkiye'de tarımsal ürünlerin ortalama yüzde 30’u sanayide değerlendirilirken, bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 60-80 arasında değişiyor.
Günümüzde ülkeler iklim, ürün çeşitliliği, genetik zenginlik gibi sahip oldukları avantajlarını ekonomik ve milli değer haline getirme çabası içinde bulunuyor. Bu nedenle gıda sanayinin rekabet gücünün artırılması, bunun için de sektördeki yapısal değişimlerin hızlandırılması gerekiyor.
Yapısal değişim ise tarım ve gıda sanayinin entegrasyonunun yaygınlaştırılması, ham madde üretimini artırıcı ve çeşitlendirici faaliyetlere yer verilmesi, küçük işletmelerin etkinliklerinin artırılması, gıda sektörünün bütün dallarında teknolojik yenilenmeye gidilmesi, kalite yönetim sistemleri oluşturulması ve etkin şekilde uygulanmasından geçiyor.
Üretim faaliyetlerinden azami yararı sağlamak için tarım ve gıda sektörlerinde yapılan çalışmaların bilim ve teknolojinin gösterdiği şekilde yürütülmesi gerekiyor.
Türkiye açısından tarım ve gıda sektörlerinden elde edilecek gelir artışı, toplum refahı, zenginliği ve yaşam kalitesini artırmada önemli bir potansiyele sahip bulunuyor. Küreselleşme olgusu içinde, çok uluslu tekellerin güç kazanması, gelişmiş ülkelerin tarım ve gıda üzerinde hakimiyet kurma istekleri, bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler konuyu daha da karmaşık hale getiriyor.
Bu bağlamda, ekonomik önemi de dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda tarım ve gıda alanındaki beklentiler ve öne çıkan başlıca gelişmeler şöyle:
- Nanoteknolojiler uygulanacak, üretimde robotlar kullanılacak,
- Ürünler bazında ülkeler özelleşecek, kalite ve marka bilinci yaygınlaşacak,
- Çevre bilinci yaygınlaşacak ve doğal kaynaklar korunacak, atıkları yeni ürünlere dönüştüren yöntemler geliştirilecek, yayım ve eğitim çalışmaları hız kazanacak,
- Artan nüfusun beslenmesi için yoğun üretim kaçınılmaz olarak sürdürülecek,
- Ürün çeşitliliğiyle fonksiyonel gıdaların talep ve tüketimleri artacak,
- Gıda endüstrisinde ısıl işlem gibi geleneksel teknolojilerin yerine besin elemanlarını daha az tahrip eden çevre dostu teknolojiler kullanılacak,
- Tarımsal ürünler dolayısıyla gıdalar daha az hacimde daha yüksek besleyici değerde üretilebilecek,
- Endüstriyel üretimlerde konsantre ürünler geliştirilebilecek
- Akıllı mutfak donanımlarının kullanımı yaygınlaşacak ve bunun, gıdaların hazırlanış biçimleri üzerinde etkisi olacak,
- Gıdaların hijyenik kalitesi, işlenmesi, sınıflandırılması ve paketlenmesinde, biyosensörler ve çok amaçlı enzimlerden yaygın ve etkin bir biçimde yararlanılacak,
- Tekelleşme eğilimleri artacak.