“Tasarladıklarım yıllar sonra antika olacak...”
Ressam ve mücevher tasarımcısı Elif Erdem, mücevherlerin özel ve tek olması gerektiğine inanıyor. Erdem; “Renklere olan tutkumu mine sanatıyla birleştiriyorum ve eserlerimi bu yönde tasarlıyorum” diyor.
EMRE ALKİN
Bu seferki söyleşimiz genç bir yetenekle. Elif Erdem; sanatını, bilgisini, kökenlerinin dayandığı toprakların sunduğu güzellikleri mücevherlerine aktaran genç bir tasarımcı. Tarihten, doğadan, mitolojiden aldığı ilhamı sanatıyla buluşturup mücevher haline getiren ve bunu ‘Iliria Jewelry’ koleksiyonları eşliğinde nesillerden nesillere aktarılacak bir sanat eseri olarak sunan Erdem, mücevheri sadece tasarlayıp üretmekle kalmıyor aynı zamanda yaşıyor. Sohbeti enerji, bir o kadar da bilgi doluydu. Özellikle sanat konusundaki bilgisi ve tasarımları hakkında cesur, iddialı tarzı, sohbeti güzelleştirdi. Paylaşmasak olmazdı...
Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Sanatla ilişkiniz nasıl başladı?
Üç yaşında annemin keşfi ile başlayan yolculuğum boyunca Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde eğitim aldım, ardından Royal Academy London’da plastik makyaj okudum. Sonrasında St. Petersburg’da mücevher eğitimi ile yolculuğum şimdilik son buldu.
“Resimlerde bir var oluş hikayesi sunuyorum"
Önce resim sanatında, sonrasında da mücevher tasarımı alanında kendinizi ortaya koydunuz. Resimlerinizin ana teması nedir?
Amerikan realizm akımından esinlenerek geleneksel Türk motiflerini tuvale yansıtıyorum. Gerçek üstü diye adlandırılan bu teknikle hayattaki farklılıklar üzerine eğiliyorum. Amacım, modern zamanlardaki farklılıkların geçmişe dayalı bir sorgu olduğuna ve öykünme süreçlerine dikkat çekmek. Tüm kompozisyonları bütünden detaya yapılan bir var oluş hikayesi olarak sunuyorum. Meselâ, resimlerimdeki kumaş detayları 12., 13. ve 14. yüzyıl kadın elbiseleri, saray mücevherleri...
Resim sanatından mücevher tasarımına geçiş yaptınız ve 2016 yılında mücevher atölyenizi kurdunuz. Mücevher tasarımına geçiş süreciniz nasıl oldu?
Aslında aileden gelen bir yetenek. Yıllardır yapmayı planlıyordum, uygun zamanı bekledim. Ben yarı Arnavut, yarı Boşnağım. Üç kuşaktır ailemin devam ettirdiği mücevher serüvenine yeni bir bakış açısı katarak farklı ve bir o kadar da sanatla iç içe yapısı ile Nurosmaniye’deki butik atölyemde adım attım.
“Heykelvari mücevher”
Tasarımlarınızı yaparken nelerden ilham alıyorsunuz?
Tarih, mitoloji, doğa, sanat, din ve hayatın kendisinden ilham alıyorum. Renklere olan tutkumu mine sanatıyla birleştiriyorum ve bu yönde tasarlıyorum.
Takı ve mücevher tasarımı son dönemde oldukça revaçta. Sizin mücevher tasarımlarınızı benzerlerinden ayıran ve özel kılan tarafları nelerdir?
Öncelikli olarak mücevherin üzerindeki minenin tekniği ve işçilik diyebilirim. Çünkü bizde ürünlerin gramajları hem ağır hem de elde yapıldığı için benzerleriyle göre gözle görülür bir fark var.
İlk tasarladığınız mücevher koleksiyonunun belli bir hikâyesi var mı?
Iliria Adriatic koleksiyonunun hikâyesi Arnavutluk’tan geliyor. Iliria, Milattan Önce 2. Milenyum’da, Bronz Çağı ile Bakır Çağı arasındaki dönemde Arnavutluk’un ismidir. Iliria, anaerkil ve savaşçı bir toplumdur. Biz Arnavut kökenli bir aileyiz ve bizim için Adriyatik Denizi çok kıymetli. Tasarım aşamasında Adriyatik Denizi’ndeki resiflerden ve canlılardan ilham aldım. El işçiliği ve her bir üründen sadece 10 adet olan koleksiyonda, doğal taşlar ve yarı değerli taşlar birleştirildi. Ben, tasarımlarıma “heykelvâri mücevher” diyorum. Yıllar sonra antika değeri taşıyacak parçalar üretiyorum. Çünkü mücevher özel ve tek olmalı. Hatta “kişiye özel” tasarımlarımda kişinin hayatından, burcundan alıntılar yapıyorum.
Yeni koleksiyon hazırlığında...
Biraz da tasarımlarınızı kullanacak kadından bahsedelim… Nelerden hoşlanır, hayattaki amacı nedir? Modayla ve sanatla ilişkisi nasıldır? Bize o kadını anlatır mısınız?
Iliria kadını dinamik, güçlü, fark yaratmasını seven bir kadın. Farklı, kimsede olmayan, hatta kişiye özel ürünleri tercih ediyor. Kullandığı ürünün sanatsal ve mücevher niteliğinde olmasını önemsiyor. Torunlarına saklayabileceği ürünleri tercih ediyor.
Yakın zamanda çıkarmayı düşündüğünüz veya üzerinde çalıştığınız yeni bir koleksiyon var mı? Biraz ipucu verebilir misiniz?
Şu an derin bir araştırma aşamasındayım. Büyük ihtimal hayvanlar ile ilgili bir koleksiyon olacak.
Bir ressam ve mücevher tasarımcısı olarak gelecekle ilgili planlarınız ve hedefleriniz nelerdir?
Hayattaki nihai hedefim dünyaca ünlü Müslüman Boşnak kadın ressam ve mücevher tasarımcısı olmak. En büyük hayalim ise New York’taki Modern Sanat Müzesi'nde eserlerimin sergilenmesi. Yakın zamanda güzel sürprizler olabilir.
“Dünyayı kadınlar ve çocuklar değiştirir”
Çevrenize ve dünyadaki sosyal gelişmelere karşı oldukça duyarlı bir yapınız var. Gerçekleştirmek istediğiniz sosyal sorumluluk projeleri var mı?
Yıl içerisinde aktif olarak sosyal sorumluluk projelerim oldu. İlk aşamada 5 ila 10 yaş arası 10 çocuğa ücretsiz resim dersi verdim. Önümüzdeki yıl bir cezaevinde kadınlara ücretsiz resim dersi vermeyi planlıyorum. Aynı zamanda pediatri onkoloji hassas olduğum bir konu ve ileride Iliria markası çatısı altında bir vakıf kurarak onkoloji hastalarına yardım etmek istiyorum. Çünkü hayatta bir amacımız olmalı, insanlara bir şeyler öğretmeli ve yardımcı olmalıyız. Dünyayı kadınlar ve kadınlarla birlikte çocuklar değiştirir. Vakıfla dünyanın dört bir yanındaki kadınlara yardım etmek istiyorum. Senegal’de, Dakar’da su kuyularım olsun istiyorum.