Teknik tekstildeki sorunlar masaya yatırıldı

Teknik tekstilin Türkiye’deki gelişimini masaya yatıran sanayiciler, Ar-Ge, eğitimin ve hammadde temininin önemi üzerinde durdu. Sanayiciler, sorunlara birleşerek çözüm üretmenin Türkiye’yi bu alanda ileri taşıyacağını da vurguladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ENDER YAZICI

İSTANBUL - Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği (TTTSD), tekstil sektörünün önemli alanlarından biri olan teknik tekstilin geleceği ve büyüme stratejilerini bir toplantıda ele aldı. Sektör temsilcileri Türkiye’de teknik tekstilin olması gereken yerin uzağında olduğunu belirterek, Ar-Ge faaliyetleri sürecinde firmaların tek başına kalmaması gerektiğini, üniversiteler ve Ar-Ge faaliyetleri üzerine çalışan kuruluşlarla ortak projeler yürütmesi gerektiğini ifade etti. Moderatörlüğünü TTTSD Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Canpolat ve DÜNYA Gazetesi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt’un üstlendiği toplantıya diğer yönetim kurulu üyeleri de katılım gösterdi.

CANPOLAT: AR-GE'YE DESTEK VEREN MODELLER GEREK

Türkiye’nin teknik tekstilde bulunduğu yerin olması gereken yer olmadığını söyleyen TTTSD Yönetim Kurulu Başkanı ve Migiboy Tekstil Genel Müdürü Vehbi Canpolat, ilk yapılması gerekenin teknik tekstil kavramının ne anlama geldiğini insanlara açıklamak gerektiğinin altını çizdi. Teknik tekstilde mesafe katetmek gerektiğini belirten Canpolat, “İTA gibi Ar-Ge çalışmalarına destek veren modellerle çalışmalıyız. Bu merkezlerin üretim yapmak gibi bir dertleri yok. Yapmak istedikleri yalnızca Ar-Ge olduğu için firmalar çok daha hızlı yol alıyorlar. Global pazarda kullanılan model bu iken, dünyayı tekrar keşfetmeye gerek yok” dedi.

ASLAN: TÜRKİYE’NİN EN ETKİN OLDUĞU ALAN NONWOVEN

İTA İstanbul Tekstil Araştırma Geliştirme ve Eğitim Genel Müdürü Dr. Ing. Bayram Aslan, Türkiye’nin teknik tekstildeki en etkili olduğu alanın nonwoven olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Ama bu sadece Türkiye için değil, Avrupa için de en gelişen alan yine nonwoven. Nonwoven, maliyeti çok düşük teknik tekstil ürünü. Bu ürün kapının iç kısmındaki döşemeler, halılar, yapı sektörü gibi birçok alanda kullanılabiliyor.” Firmaların Ar-Ge’yi dış kaynaktan kullanma ya da kendisi üretme yollarından birini seçebileceğini ifade eden Aslan, İTA olarak özel bir eğitim konsepti hazırladıklarının bilgisini verdi. Projeyi bakanlığa sunmaya hazırlandıklarını söyleyen Aslan, bu alanda bir teşvik almanın da söz konusu olabileceğini sözlerine ekledi.

ŞENER: ENSTİTÜ ODAKLI ÇALIŞMAMIZ LAZIM

Türkiye’nin temel bilimlerle sanayiyi buluşturacak formatı bulamadığı belirteren Setaş Kimya Genel Müdürü ve TTTSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatma Şener şunları söyledi:

“30 sene önce İsviçre veya Almanya gibi ülkeleri kendimize rol model seçseydik, bir enstitüye sahip olmamız gerektiğini düşünseydik, şimdi bu durumdan çok daha iyi bir konumdaydık.”

Sektör gelişimi açısından enstitü odaklı çalışılması gerektiğini savunan Şener, ülkedeki rafinerilerin de ancak basit hammadde ihtiyaçlarını karşıladığını belirtti.

OĞUZ: TEKNİK TEKSTİLDE REKABET AVANTAJIMIZ YOK

Teknik tekstil ilgili araştırmalar yaptıklarını söyleyen Temtaş Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı ve TTTSD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Oğuz şöyle konuştu:

“Bu alanda bir rekabet avantajımız yok. Bunun nedeni hammadde, makine, know-how konularında Türkiye’nin geri kalması. Ucuz işçiliğin de bir önemi kalmadı. Ben İTA’nın kuruluşunda da toplantılarına katılmıştım. Bir sonuç elde edemeyeceğimiz düşünüp, toplantılardan ayrıldım. Ama görüyorum ki İTA önemli gelişmeler kaydetmiş. Bunlar çok ümit verici. Eğer sorunları doğru tespit edip, gerekli çalışmaları yapıp ve bu toplantıları devam ettirirsek sonuca ulaşacağımıza inanıyorum.”

HASBAY: AR-GE KONUSUNDA YANLIŞ BİR ALGI VAR

Türkiye’de Ar-Ge konusunda yanlış bir algının olduğunu belirten Has Group Makina Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Hasbay, Ar-Ge faaliyetinin işadamı tarafından yapılmasını beklendiğini ifade ederek, “Bu beklenti yanlış, Ar-Ge faaliyetini asıl akademik düzeydeki insanlar gerçekleştirebilir. Fakat iki taraf da karşılıklı beklenti içine girdi. Dolasıyla Ar-Ge konusu Türkiye’de gelişmiyor. İTA gibi kuruluşlar ve üniversitelerin Ar-Ge çalışmaları yapılması gerekiyor. Hammadde yokluğunda Ar-Ge faaliyeti gerçekleştirmek çok kolay değil. Buna ben de katılıyorum” şeklinde konuştu. Hasbay, kendilerinin de Ar-Ge yaptıklarını ancak bunu dış kaynaktan edinmeyi yeğleyeceklerini sözlerine ekledi.

ÜNSAL: LOBİ VE AR-GE ÇALIŞMASI YAPILMALI

Türkiye’nin hammadde sorunu bulunmadığını fakat hammaddeyi işleme aşamasında sorun olduğunu belirten Tekay Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ünsal şöyle konuştu:

“Firmalar işletme sermayelerinin yetersizliği sebebiyle pazara açılamadı. Devlet işletme sermayesini güçlendirmek için çalışmalar yapmalı. Örneğin Ar-Ge faaliyetlerinde yapılan tetkikler sonucu devlet size geri ödemeli yardım yapabilir veya size her türlü ortamı sağlayabilir. Türkiye’deki genç kadroyu başka yönlerde eğitmemiz lazım. Bunun dışında disiplinler arası bir birleşim olması lazım. Ancak bu şekilde teknik tekstilde önemli yerlere gelebiliriz.”

KİLİTÇİOĞLU: FABRİKAMIZ VAR FAKAT TALEP YOK

Tekstil ve konfeksiyonun toplam ihracatının 26 milyar doları bulduğunu kaydeden Altınyıldız Dış İşler Koordinatörü Ali Osman Kilitçioğlu, toplam 10 milyar dolar düzeyinde de ithalat yapıldığını bildirdi. Ticaret fazlası anlamında en önemli sektörlerin başında geldiklerini ifade eden Kilitçioğlu, “Yaklaşık 18 bin tekstil fabrikası, 35 bin konfenksiyon fabrikası var. Fakat üniversitelerin tekstil mühendisliği kontenjanları bin 200 dolaylarındayken 580’lere kadar geriledi. Yani bu mezunların bir bölümü başka sektörlere kaysa, fabrika başına düşen tekstil mühendisi sayısı yüzde bir bile değil” dedi. Üniversitelerin teknik bölümlerine daha fazla yatırım yapılması gerektiğini kaydeden Kilitçioğlu, “Teknik tekstil bizim firmamız için uygun değil ama bazılarımız için çok uygun. İTA sektör için önemli. Bunun gibi kuruluşlar mutlaka artış göstermeli. Ayrıca biz bir ürün geliştirince bunu ticarileştiremiyoruz. Bunun bir mekanizması yok. Bu ürünlerin ticari haklarını gözetmemiz lazım” şeklinde konuştu.

ÖZPINAR: SU, SODA, TUZ HARİÇ HER ŞEY İTHAL

Sektörün gelişmesinde eğitimin önemli bir yer tuttuğunu belirten Özyurt Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Özpınar şunları söyledi: “2015 yılı eğitim istatistiklerine göre dört yıl sonunda 75 bin düzeylerinde tarihçimiz olacak. Her sene 12 bin 580 dolaylarında ilahiyat mezunu veriyoruz. Uluslararası ilişkiler, iletişim bölümleri bu düzeylerde. Fizik, kimya, biyoloji gibi bölümlerde ise katılım çok az. Örneğin fizik bölümündeki mezun sayısı 536. Biz dernek olarak Namık Kemal Üniversitesi ile bir proje yürütüyoruz. 50 kontenjanı olan tekstil mühendisliğinde katılım sadece 4 kişi. Boyahanemizde su, soda, tuz hariç hepsinin kökeni ithal. Makinede yerli tercih ediyoruz. Boyahanede kullandığımız enerjinin büyük bölümü ithal. Bunların çözümü için öncelikle eğitimin düzeltilmesi gerekiyor. Japonya ve Almanya gibi bir ajans kurup herhangi bir ürünün üretilip üretilemeyeceği konusunda çalışmalar yapmalıyız.”

HALİL AKSOY: İLİŞKİLERİN SIKILAŞTIRMASI GEREKİYOR

Denge Kimya Genel Müdürü Halil Aksoy, devletin neler yapması gerektiğini söylemekten öte sektörün ne yapabileceğini konuşması gerektiğini belirterek, “Tekstil firmalarının boyahaneleri bizim gibi kimya firmaları ile işbirliklerini sıklaştırmalı. Devlet tarafında ise KOSGEB’den faydalanıyoruz. TÜBİTAK projeleri yapıyoruz. Dolasıyla devlet katkı sağlıyor. Fakat bir konu var ki buna bir STK olarak müdahale etmemiz mümkün. O da bir sürecin devlet tarafından uçtan uca yönetilmesi. Devlet birtakım destekler veriyor ama bunun sonuçlarını takip etmiyor” dedi.