”Tekstil sektörü farklı yanlarını ortaya çıkarmalı”

MÜSİAD Genel Başkanı Vardan, özellikle yoğun istihdam sağlayan sektörlerde krizin etkisinin daha fazla hissedildiğine dikkat çekti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

BURSA - Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, "Çin gibi bir rakiple bile baş eden Türk tekstil sektörü, stok tutmanın ve finansmanın zorlaştığı bir ortamda kaliteli, esnek ve hızlı üretim ile kısa sürede müşteriye hizmet sunabilen yapısıyla üstünlüklerini ve farklı yanlarını ortaya çıkarmalıdır" dedi.

MÜSİAD Tekstil ve Deri Sektörü Kurulunca düzenlenen "Küresel rekabet baskısı altında Türk tekstil sektörünün dönüşüm stratejileri ve yeni yol haritası" konulu forum Bursa'da gerçekleştirildi.

Vardan, forumun açılışından yaptığı konuşmada, derneğin kurulduğu günden bu yana en temel hedeflerinden birinin, reel sektörün sorunlarını gündeme taşımak, onlara çözüm bulmak, çözüm üretilmesine katkıda bulunmak ve üyelerini mevcut durum hakkında bilgilendirmek, yönlendirmek olduğunu bildirdi.

Günümüzde sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın finansal krizle boğuştuğunu kaydeden Vardan, bu çerçevede MÜSİAD olarak tekstil sektörünün durumunu, sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışmak için bu forumu gerçekleştirdiklerini anlattı.

Vardan, tüm ülkelerin hayata geçirdikleri, geçirmeye çalıştıkları krize karşı eylem planlarına rağmen, krizin tüm sektörleri etkisi altına almaya devam ettiğini ifade ederek, "Özellikle yoğun istihdam sağlayan sektörlerde krizin etkisi daha fazla hissedilmektedir. Bunların başında da otomotiv, inşaat ve tekstil sektörleri gelmektedir" dedi.

Tekstil sektörü en önemli istihdam deposu

Tekstil sektörünün en önemli istihdam deposu olduğunu, uzun yıllar Türk ekonomisinin lokomotifliğini yaptığını kaydeden Vardan, özellikle 1970'li yıllardan sonra sektöre yapılan yatırımlarla birlikte dünya tekstil piyasasında çok önemli bir yere sahip olan Türkiye'nin, AB ülkeleri başta olmak üzere birçok pazara kaliteli tekstil ürünleri ihraç eden bir ülke haline geldiğini vurguladı. Vardan, bu noktalara ulaşmanın hiç de kolay olmadığını ifade ederek şunları söyledi:

"Bu denli bir birikim ve tecrübeye sahip olduğumuz bu sektörü, şüphesiz gözden çıkarmak mümkün değildir. Türkiye'nin küresel rekabette var olması, güçlü olduğu bu sektördeki varlığı ile doğrudan ilgilidir. Bu nedenle rakiplerimize karşı sağladığımız üstünlüklerimizin ve mevcut pozisyonumuzun farkına varmamız gerekir. Uluslararası rekabetin bugün geldiği noktada, Çin gibi bir rakiple bile baş eden Türk tekstil sektörü, stok tutmanın ve finansmanın zorlaştığı bir ortamda kaliteli, esnek ve hızlı üretim ile kısa sürede müşteriye hizmet sunabilen yapısıyla üstünlüklerini ve farklı yanlarını ortaya çıkarmalıdır.

Özellikle, Türkiye'nin dünya pazarında önemli bir yeri olan tekstil sektörünün yüksek kalitede, marka ürünlerin üretilip satıldığı bir yapıya dönüşmesi nihai hedefimiz olmalıdır. Dünyada artık ülkeler, şehirler, ürünler markaları yüzünden tanıtılmakta ve cazibeleri artırılmaktadır. Bu sebeple bugün, bu topraklardan dünya markası çıkar mı? diye sormak yerine kendi markalarımızı çıkarıp, tüm pazara ihraç etme yollarını aramalıyız."

Vardan, yaşanan küresel krizin, tekstil sektörü için belki de yeni fırsatları da beraberinde getireceğini dile getirerek, ülke olarak sahip olunan altyapı ve birikimle birlikte, bu sektörden çekilmek değil yeni pazarlara ulaşabilmeyi düşünmek ve ve yeni stratejiler geliştirmenin gerektiğini sözlerine ekledi.

"Kriz sektörde önemli hasarlara yol açacak"

Tekstil ve Deri Sektör Kurulu Başkanı Ömer Mete Sümer, dünyayı ve Türkiye'yi etkileyen finansal krizin giderek daha da derinleşeceğinin, özellikle tekstil ve hazır giyim sektöründe önemli hasarlara yol açacağının görüldüğünü bildirdi.

Bu konuda oturup ağlaşmak yerine "acaba krizi fırsata dönüştürebilir miyiz?" diye düşündüklerini kaydeden Sümer, krizin fırsat alanlarını tartışmak, sektör için yeni bir yol haritası oluşturabilmek amacıyla forumu düzenlemeye karar verdiklerini belirtti.

Sümer, sektörün durumu ile pazarın gerçeklerinin örtüşmemesinin yeni bir yol haritasına ihtiyaç olduğu anlamına geldiğine değinerek, "Sektörümüzün bugün içinde bulunduğu darboğaz, sadece global kriz ortamından kaynaklanmıyor. Belirli bir süreden beri, özellikle Çin, Hindistan, Bangladeş gibi uzakdoğu ülkelerinin dünya tekstil ve hazır giyim sektöründe söz sahibi olmalarından bu yana Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün değişim-dönüşüm ihtiyacı ortaya çıkmıştır" dedi.

Bugüne kadar bu konuda pek öncülük edilmediği ya da neler yapılması gerektiği bilinmediği için bu ihtiyacın ertelendiğini ama bugün sektörün bir kavşağa, bir yol ayrımına geldiğini kaydeden Sümer, sektörlerinin altyapısının sağlam, bilgi ve tecrübe birikimi yüksek, kalifiye işgücünün bir avantaj olduğunu ifade etti. Sümer, "O halde çıkış yolu nerede? Çıkış yolu, rekabet gücümüzü artırmak için sektörde değişim-dönüşüm stratejilerini uygulamakta" diye konuştu.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın bu konuda büyük gayretleriyle ilk adımın atıldığını ve ilk defa bir sektör için "Stratejik Eylem Planı" hazırlandığını anlatan Sümer, şunları söyledi:

"Bu plan sihirli değnek mi? Elbette değil. Planın başarıya ulaşması için sadece devlete değil ondan çok daha fazla olarak biz sektördeki işletmelere ve sektörümüzün temsilcileri olan sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir. Çünkü fırtınalar ancak birlikte atlatılabilir. Öncelikle değişim ve dönüşüm gerekliliğini, başka başka çıkar yol olmadığını kabul etmemiz gerekir. Herşey bize bağlıdır. Devlet bize buzağı da bağışlasa, en azından yularını takmak yine bize düşecektir. Üretim, tasarım, pazarlama, markalaşma ve işbirliği stratejilerini gözden geçirmek ve bunları oluşturmak zorundayız."

Ömer Mete Sümer, devletin görevinin rekabet koşullarını yaratmak, yatırım ortamını iyileştirmek olduğunu, dolayısıyla devletten bağış değil 100 milyar dolarlık yatırıma sahip olan bir sektöre rakiplerle fırsat eşitliği sağlamasını beklediklerini vurguladı.

"Türkiye olarak birbirimizi yemekten vazgeçip 'birlikte nereye doğru yol almalıyız' sorusunun cevabını bulmamız lazım" diyen Sümer, "Ya yeni bir dünya oluşturacağız ve geleceğimizi kurtaracağız ya da büyük markalara taşeronluk yapmaktan kurtulmayan kıdemli fasoncular olarak yine çırak çıkan biz olacağız" yorumunda bulundu.