”Türk derisini farklı bir şekilde ortaya koymalıyız”

Bakan Tüzmen Türk derisini yurt dışında diğer derilerden farklı bir şekilde ortaya koymaları gerektiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türk derisinin zaten bir marka olduğunu ifade ederek, bunu yurt dışında diğer derilerden farklı bir şekilde ortaya koymaları gerektiğini belirtti.

Bakan Tüzmen, hem iç hem dış pazarlarda Türk derisine kimlik kazandıracak etiketin tanıtım  toplantısında, yurt dışında bakan arkadaşlarıyla görüştüğü zaman farklı ülkelerden bazı bakanların hep Türkiye'den bir deri ceket aldıklarını övünerek söylediklerini ifade etti.

Tüzmen, "Türk derisi zaten bir marka. Fakat bunu dışarıda diğer derilerden farklı bir şekilde ortaya koymamız lazım. Yani Türkiye'de üretilen deri ceket, deri konfeksiyon üretim ve dikim aşamasından satışına kadar insan sağlığına hiç bir şekilde zarar vermeyecek şekilde üretiliyor, ambalajlanıyor, satılıyor" şeklinde konuştu.

Bu farkındalığı bir şekilde belirginleştirmek için böylesine bir logoyu Türk derisi olarak göstermeleri gerektiğini vurgulayan Tüzmen, dünya deri sektörünün 27 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu, Brezilya'da sektörün 21 milyar dolarlık yıllık ciro ve 500 binin üzerinde istihdam sağladığını kaydetti.

Hindistan'da 1 milyondan fazla insanın deri sektöründe çalıştığını ve dünya deri arzının yüzde 10'unun Hindistan'da gerçekleştirildiğini anlatan Tüzmen, Afrika ülkelerinin dünya büyükbaş hayvan rezervinin yüzde 25'ini ve küçük baş hayvan rezervinin yüzde 15'ini elinde bulundurduğunu bildirdi.

Hedef pazar ABD

Devlet Bakanı Tüzmen, Deri Tanıtım Grubunun böylesine bir dönemde ivmeyi arkasına aldığı zaman Türk firmalarını diğer ülkelerde rekabet eden firmaların çok ötesine getireceğini düşündüklerini ifade etti.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde deri işi yapıldığını hatırlatan Tüzmen, Çin'de 5 akarsudan 4'ünün kirli olduğunu ve bu nedenle bazı eleştiriler yapıldığını, Türkiye'de ise bu işin insan sağlığına herhangi bir zarar vermediğini kaydetti.

Tüzmen, deri sektörünün Türkiye'de GSMH'nin yüzde 1'ini, sanayi üretiminin yüzde 2,3'ünü ve istihdamını yüzde 2'sini oluşturduğunu belirterek, "Bu açıdan baktığımız zaman artık tam doğru noktadayız" dedi. ABD'nin hedef pazar olduğunu vurgulayan Tüzmen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütün pazarlarda başarı hikayesi yazdık. Peki ABD pazarında neden geriliyoruz? Nedenlerine baktığımız zaman doların aşırı değersiz hale gelmesi, YTL'nin aşırı değerli olması... Şu anda 12 milyar dolar ticaret var. 8 milyar dolar ABD bize satıyor. 4 milyar dolar Türkiye ABD'ye satıyor. 4 milyar dolarlık açık var. Ne bu? Kur... İşte bu logomuzla bizim için tekrar önemli pazarlara gireceğiz. Oralarda da tekrar derinlemesine pazar payımızın artırılmasına katılacağız."

Tanıtım atağının ilk aşamasında ABD'nin hedef pazar olarak belirlendiğini, bu ülkede iki deri fuarı gerçekleştirildiğini hatırlatan Tüzmen, önümüzdeki dönemde faaliyet gösterilecek diğer hedef pazarlar arasında Japonya Rusya Federasyonu, Çin ve Almanya'nın yer aldığını bildirdi. Tüzmen, sözlerini "Bizim için bu etiket hakiki deri ürünlerinde yer alacak ve Türk derisine uluslar arası bir kimlik kazandıracak" diye tamamladı.

"İnsanlar bir süre sonra 'Bu Türk derisi' diyecek"

Etiketi üreten ünlü tasarımcı Ivan Chermayeff ise, etiketin bir başlangıç teşkil edeceğini belirterek, "İnsanlar bir süre sonra 'bu Türk derisi' diyecek. Türkiye'ye gelecek ziyaretçiler ve diğer insanlar bu logoyu gördükten sonra Türk derisini gururla alacaklardır" şeklinde konuştu.

Deri Tanıtım Grubu (DTG) İcra Kurulu Başkanı Ali Murat Kızıltaş da gerek sektör temsilcilerinden, gerekse tüketiciden aldıkları geri dönüşlerde yurt içi tanıtım çalışmalarını kuvvetlendirmek, kalitesiz ithal ürünlere karşı yerli ürünlerin farkını ortaya koymak için söz konusu etikete ihtiyaç duyulduğunun ortaya çıktığını kaydetti.

Kızıltaş, amaçlarının kaliteli Türk deri ürününe, uluslararası boyutta bir kimlik kazandırmakla beraber, iç pazarda da Türk deri ürünlerini kalitesiz taklitlerinden ayırt edilebilir bir boyuta taşımak olduğunu vurguladı.

Chermayeff'in tasarladığı "ikonun" tüm Türk deri ürünlerinde bundan böyle bir etiket, bir kimlik olarak kullanılacağını ve binlerce yıllık Türk dericiliğinin tecrübe ve kalitesini temsil edeceğini ifade eden Kızıltaş, "Lütfen, bugün sizlerle buluşan bu yeni kimliğe kendi ve sevdiklerinizin sağlığı için ve bir o kadar da ülke ekonomimiz için en az bizler kadar sahip çıkın" dedi.

Uzak Doğu'dan gelen ürünlerin çoğunun kanserojen etkisi olan kimyasallar içerdiğinin yapılan testlerde ortaya çıktığını savunan Kızıltaş, etiketi desteklemek açısından iletişim çalışmalarına yoğun bir şekilde devam edileceğini, tüketicinin bilinçlendirilmesi için Türk halkının seyrettiği bazı dizileri sponsor olarak kullanmayı düşündüklerini bildirdi.

Etiketin, Türkiye ile birlikte 35 ülkede tescil işlemlerinin bitmek üzere olduğunu, firmaların kullanımı için de bir prosedür sözleşme hazırlandığını belirten Kızıltaş, etiketleri maliyet artı tanıtım bedeli üzerinden satmayı planladıklarını, buradan elde edilecek gelirin tekrar etiketin tanıtımında kullanılacağını anlattı.

Kızıltaş, "Bir döner sermaye haline getirmek istiyoruz ki bu işin sürekliliğini sağlayalım. Üretici firmalara 'bu seni koruyacak bir uygulamadır. Belki ürettiğin çift başına ya da deri mont başına cebinden 20 kuruş çıkacak ama sonuçta bu sana reklam olarak, senin ürününü koruyan bir reklam olarak geri dönecektir'i iyi anlatmak lazım" dedi.

Ali Murat Kızıltaş, logonun kullanım bedeline ilişkin bir soru üzerine de, "Kullanıcılardan şu anda hedeflenen çift ya da birim başına belli bir ücretin tahsis edilmesi" dedi.

Bu etiket 'Ben kaliteli işçilikle üretildim' diyecek

İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Lemi Tolunay da söz konusu etiketin Türkiye'de üretilen ayakkabıdan çantaya, kemerden konfeksiyon ürünlerine kadar tüm Türk derilerinin üzerinde yer alacağını, bu etiketin hem iç, hem de dış pazarda "Ben Türk Derisiyim", "Ben kaliteli işçilikle üretildim" diyeceğini ifade etti.

Kimi Uzak Doğu menşeli ürünlerin sağlık açısından son derece sakıncalı kimyasallarla üretildiğini savunan Tolunay, "Yurda girişlerinde de yeterince denetlenmedikleri için AB ülkelerinde kabul görmeyen kaliteleri ile solunum yetmezliği, mantara neden olan veya kanserojen özelliklerinden dolayı pek çok hastalığa yol açtığı belgelenmiş kimi Uzak Doğu menşeli ürünler maalesef Türkiye'de sorumsuzca satılıyor" dedi.

Tolunay, yıllık yaklaşık 1,8 milyar dolar olan deri ve deri ürünleri ithalatının, 570 milyon dolarlık kısmının ayakkabı, 54 milyon dolarının konfeksiyon, 722 milyon dolarlık kısmının ham deri, 425 milyon dolarlık kısmının da çanta ve saraciye ürünlerinde gerçekleştiğini bildirdi.

Verilen bilgiye göre, etiket, DTG'nin bundan sonra gerçekleştireceği tüm tanıtım çalışmalarının da ana temasını oluşturacak.

Bu arada, Devlet Bakanı Tüzmen ve diğer konuşmacıların toplantıya deri ceketle katıldıkları görüldü. Tüzmen, toplantının ardından etiketi tasarlayan Chermayeff ile bir süre sohbet etti.