Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince: Umarım enflasyon iki haneli
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince: Umarım enflasyon iki haneli
rakamlarda uzun süre kalmaz İZMİR - Enflasyondaki yükselişin belirginleşmeye başladığını söyleyen Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, "Ümit ediyorum iki haneli rakamlarda çok kalıcı durum ortaya çıkmaz" dedi. İzmir Ekonomi Üniversitesi'nden düzenlenen 'BASEL 2'ye Geçiş Öncesi KOBİ'lerde Genel Durum Değerlendirmesi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri' konulu seminerin açılış konuşmasını yapan Özince, daha sonra gazetecilerin güncel ekonomik gelişmelerle ilgili sorularını yanıtladı. Dünya ekonomisindeki yavaşlamayı ekonomistlerin çok açık söylediğini belirten Özince, Türkiye'de de büyümenin yavaşladığını, ancak ekonominin göreceli olarak büyüyeceğini vurguladı. Özince, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın yüzde 4 enflasyon hedefinin tutturmanın mümkün olmadığı şeklindeki açıklamasıyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, şunları söyledi: "Enflasyonun bir miktar yükselmesi sözkonusu. Bunun da emareleri ortaya çıkmaya başladı. Ümit ediyorum iki haneli rakamlarda çok kalıcı durum ortaya çıkmaz, çıktığı gibi iner. Türkiye psikolojik olarak da diğer önlemler açısından da yüksek enflasyon psikolojisinden uzaklaştı. Özel ve kamu bankalarında vadeli hesap faiz oranları bir miktar yükseldi. Tüketici kredileri bir miktar yükseldi. Merkez Bankası Başkanı'nın gösterge faizlerle ilgili tespitini şu anda piyasa hafif şekilde yapmış durumda. Riskin arttığı, likidite ihtiyacının artığı ortamlarda faizin artması doğaldır. Sadece Başkan'ın yorumu değil, hemen hemen tüm konulardaki tespitleri şu anda yaşıyoruz. Enflasyon rakamlarının para piyasalarını etkilemesinden çok insanımızı etkilemesi önemli. Enflasyon toplumun yararına olmayan bir vergi gibi, devamlı yıpratan yüksek tansiyon gibi ekonomiyi, bireyleri refah seviyesini olumsuz etkiliyen bir unsur." Krizin Türkiye'ye etkisi 1-2 yıl sürer Uluslararası risk yönetimi, denetimi ve sermaye standartlarının bütün dünyaya yaygın olarak kabul ettirilemediği sürece küresel ekonomideki sıkıntıların devam edeceğini savunan Özince, "Kriz bugün ABD'de de yarın Uzakdoğu'da çıkacaktır. ABD'den kaynaklanan Avrupa'ya doğru genişleyen mevcut sıkıntının epey uzun süreceğini düşünüyorum. Konunun uzmanları 1 yıldan aşağı olmayacağını söylüyorlar. Türkiye'ye etkileri 1-2 yıl sözkonusudur. 2001 krizine benzeyeceğini düşünmüyorum" diye konuştu. Nisan ayında bankacılık sisteminde dönmeyen kredi borçlarında bir miktar yükselme olduğu bilgisini veren Özince, daha çok bankacıları, risk yöneticilerini ilgilendiren boyutta olan bu konunun toplumu rahatsız edecek aşamaya ulaşmadığını iletti. Özince'nin bu konudaki açıklamaları şöyle: "Ticari hayatta çeklerin, bonoların ödenmesinde de, borç ödenmesinde sıkıntı olduğu söyleniyor. Kimi tarafların ellerinde para olmasına rağmen borcunu ertelediği söyleniyor. Bir sıkışıklık var gibi. Hafif ama çok da abartılı olmadığı kanaatindeyim. Ciddi bir şey olsa ciddi derdim." Halk Bankası'ndan Çalık'a kredi BDDK'yı ilgilendirmez Halk Bankası'nın Çalık Grubu'na verdiği kredinin BDDK'yı ilgilendirmediğini söyleyen Ersin Özince, "Çalık Grubu bizim de değerli müşterilerimizdendir. Türkiye'nin de önde gelen gruplarındandır" diye konuştu. Çin de Basel 2'yi uygulasın Sempozyumun açılış konuşmasında dünya piyasalarında istikrarın sağlanması için uluslararası standartların geliştirilmesine çalışıldığını belirten Özince, bu durumun Türkiye gibi gelişen ülkeler için çok önemli olduğunu vurguladı. Özince, Türkiye gibi bazı gelişen ülkelerin bir yandan Basel 2 gibi para sermaye ilişkisini günün en ileri standartlarında yakalamaya çalışırken, bu stantartlarla yakından uzaktan ilgisi olmayan bazı ülkelerin ve onların ekonomilerinin rekabetine maruz kalmasının ilginç olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün ABD'den kaynaklanan ve bütün dünyayı etkileyen krizinde para sermaye ilişkilerindeki kuralların zaaflarından ortaya çktığını görüyoruz. Türkiye gibi sermayesi kısıtlı bir ülke şu anda Basel 1.5 standatlarına ABD dahi Basel 2 standartlarını yakalamamış. Çin gibi dünyanın gelişen en büyük ülkesi Basel'in daha kenarından geçmiş değil. Çin 2012 yılı itibariyle en büyük 2 bankasının Basel 2'ye uyumlu hale gelebileceğini lütfen ilan etti. Dünyada ticarette olduğu gibi rekabet eşitliği açısından sermayeyle ilgili kuralların da aynen süratle senkronize edilmesi lazım. Türkiye gbi ülkelerin finans kapital ilişkisinde içsel politikalar yürütmesi yeterli değil. Bugün TC gibi gelişen ülkeler Basel 2 normlarında oluşturacakları sermayeyi dış etkenlerden korumak için bunun yanısıra haksız rekabetten kendilerini ve sermayedarlarını koruyabilmek için mutlaka genel standartları yani bütün ülkelerin benzer standartlara uymasını siyaseten talep etmesi lazım." Basel tarzı prensiplerin sadece bankacılıkla sınırlı kalmamasını, tüm mali sektörü kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmasını savunan Özince, şunları söyledi: "Morgate konusunda yaşanan sıkıntıdan önce bazı problemler yaşanmıştı. Bu yaşananların hepsi kötü yönetimin yetersiz düzenleme ve kötü denetim nedeniyle olmuştur. IMF'nin bulunduğu başkentte eğer IMF'nin ve Dünya Bankası'nın bütün dünyaya salıkverdiği kurallar önce o başkantte uygulanmalıdır. Bu bütün dünyaya örnek olur." Dünyada BDDK ve TMSF kriterleri uygulansa birçok banka bankacılığı terk eder Özince, İş Bankası'nın yeterlilik rasyosunun olması gereken seviyenin iki katından fazla olduğunu belirterek, uluslararası piyasalarda BDDK ve TMSF gibi kuruluşlar olsa ve Türkiye'deki pratiği uygulasalar birçok uluslararası bankanın bankacılığa veda edeceğini ileri sürdü. Özince, şunları söyledi: "BDDK 2001 krizinde 3'lü denetim yapmıştı. Herkes aman bu iş çok güçlü yapıldı diye kanaat getirdi. Traji durumlar yaşadık ki; canlı canlı firmalarımızı morga koyduk. Canlı canlı bankalarımızı çok büyük zaaflar içinde, kurtarılamaz bunlar, kapatın dedik." Özince, 30 yıl süren barkacılık hayatında döviz kredisinin bu kadar ucuza bulunduğu bir dönem görmediğini belirterek, bu dönemin kapanacağını vurguladı. Türkiye'nin sermaye piyasalarıyla ilgili kuralları liberallaştirmesini savunan Özince, şöyle konuştu: "Ülkemize yabancı sermaye geliyor, gelsin bu güzel. İMKB'yi bölgenin en büyük borsası haline getirmek için kurallarını kolaylaştırın. Bütün vergi uygulamalarını harç, fon uygulamalarını kaldırın. İstanbul finans projesinin mutlaka hayata geçmesi lazım. Madem ki Türkiye'de bir sermaye ihtiyacı var, madem ki de tasarrufların yeterli olmadığı düşünülmektedir, ki doğru; burada mutlaka kendi ulusal sermayemizi de yabancı sermayeyi de en iyi şekilde ağırlayacak en misafirpeverer tavrın gösterilmesi lazım. Ne yazik ki ülkemizde devlet borçlanma kağıtlarıyla ilgili bu konularda hala bazı ayrıcalıklar vardır. Hiçbir ayrıcalık olmaması lazım. Kamu Maliye'sinde düzelme devam etmelidir. 2009 seçim yılı olmasına rağmen kamu Maliye'sinin bozulmaması her vatandaşı tek tek ilgilendiren bir konudur. Devlet mutlaka para sermaye piyasasındaki varlığını da azaltmalıdır. Devlet mutlaka bu alanı özel sektöre terketmelidir. Madem ki bütün bunları istiyoruz, öncelikle şu serbest piyasa ekonomisiyle ilgili iman tazelememiz gerekiyor. Bu kadar doğru önemli doğrular devletin bütçe reformlarını sonuna kadar yapılmamış olmasından ötürü ortaya çıkan dolaylı vergi ihtiyaçları nedeniyle piyasayı bozarak işlem yaparsak bu zihniyet Türkiye'yi rekabet edecek bir yapıya hiçbir zaman sokamayacaktır."