Türkiye, Basra petrolünün dünyaya transferine talip

Basra ve güney petrollerinin Türkiye üzerinden dünya piyasalarına aktarılmasını sağlayacak yeni bir boru hattı planlanıyor. Bakan Yıldız, "Projenin planlamasında ve inşasında olmayı düşünüyoruz" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 5. Yenilenebilir Enerji Kongresi ve Sergisi'nde basın mensuplarının gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani'nin Türkiye ziyaretine yönelik sorular üzerine Yıldız, Irak'ın gelirlerini artırmak için birçok ihale yaptığını ve batılı şirketlerle anlaşmalara gittiğini söyledi. Bunların arasında Türkiye'nin de konsorsiyum üyesi olarak yaklaşık 25 milyar dolarlık 4 ayrı işte hissesi olduğunu dile getiren Yıldız, Merkezi Irak Hükümeti ile TPAO'nun yaptığı servis anlaşmalarıyla bunların devam ettiğini belirtti.

Petrol arttıkça, sözleşme artacak

Daha fazla petrol ve doğalgaz çıkarılmasının ve Irak'taki gelirlerin artırılmasının hedeflendiğini ifade eden Yıldız, bu çerçevede Kuzey Irak'ta 19 ülkenin 39 şirketiyle yaptığı sözleşmeler olduğuna işaret etti. Barzani'nin bahsettiğinin bu tür sözleşmeler olduğunu ifade eden Yıldız, "Kuzey Irak'taki doğalgaz ve petrol arttıkça mevcut sözleşmelerle bunların üretimi, iletimi ve dağıtımı söz konusu olacak. Bu manada siyasi istikrarını sürdürülebilir hale getirmiş olan Türkiye'nin dünya piyasalarına açılan en güvenilir kapı olduğunu tüm dünya biliyor. Iraklı kardeşlerimiz de bunu yakından biliyor ve takdir ediyorlar.

Bu yüzden mevcut boru hatlarıyla, Kerkük Yumurtalık Boru Hattı'dır konu edilen. Oradaki atıl kapasitenin kullanılması söz konusudur. Orası günlük 1.5 milyon varillik kapasiteye sahiptir ve şu anda ortalama günlük 400 bin varille çalışıyor. Buradan ne kadar fazla petrol geçerse Irak o kadar fazla normalleşiyor, o kadar fazla geliri oluyor demektir. İster kuzeyinden, ister güneyinden fark etmez. O yüzden Türkiye, Irak'ın normalleşmesi adına, kendi tedarikleri adına bunları artırmayı hedeflemektedir. Kuzey Irak'la yapılacak, ister kamu, ister özel sektör özel hukuk hükümlerine tabi olmak kaydıyla yapılacak sözleşmelerin ana hedefi bu olacaktır" dedi.

[PAGE]

'Biz böyle bir projede varız'

Kerkük Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı'nın tamamıyla kullanılması halinde Irak'ın talebinin de daha fazla borularla, daha fazla malı sevk etmek olacağını söyleyen Yıldız, "Basra Körfezi'nin sınırlı oluşu aynı zamanda Basra petrolleri ve güney petrollerinin yine Türkiye üzerinden dünya piyasalarına aktarılmasını sağlayacak yeni bir boru hattı planlanmaktadır. Türkiye bu boru hattının planlamasının da inşasının da içinde olmayı düşünmektedir. Biz böyle bir projede varız ve Türkiye'nin coğrafyasından kaynaklanan avantajları komşu ülkeleriyle paylaşması hem kendi hem de bölgenin kazancınadır" dedi.

Bütün bu işlerin Irak'taki üretimle alakalı olduğuna işaret eden Yıldız, "Irak ürettiği kadar Türkiye bunları iletmeye hazırdır" dedi.

Sözleşme imzalanabilir

Yıldız, "Barzani'nin ziyaretinde bir sözleşme imzalanacak mı" sorusuna "Sözleşmeler imzalanabilir. Çünkü özel hukuk hükümlerine tabi olan kamu şirketleri de dahil şirketler bu tür müzakerelerini sürdürürler ve yapılacak sözleşmelerin ana amacı hem Merkezi Irak Hükümeti'nin hem de Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimin ihtiyaçlarını karşılayabilecek tarzda olacaktır" yanıtını verdi.

[PAGE]

Hassasiyetler dikkate alınacak

Merkezi Irak Hükümeti'nin kaygılarının özellikle geçecek ham petrol miktarı ve bunun fiyatlandırılmasıyla ilgili hususlara dayandığını dile getiren Yıldız, Türkiye'nin bu iki hassasiyeti dikkate alacağını vurguladı. Yıldız, "Sözleşmelerin Genel Enerji'yle mi imzalanmasını beklemeliyiz" sorusu üzerine, "Bahsettiğiniz şirket, saydığım 39 şirketten bir tanesidir ve Kuzey Irak'la bu tür sözleşmeler imzalamışlardır. Türkiye'nin Genel Enerji'yle muhatap olduğu herhangi bir oluşum söz konusu değildir, ondan direkt alıp vereceği herhangi bir şey söz konusu değildir. Onun muhatabı Kuzey Irak'taki yerel yönetimdir. Türkiye, doğalgaz ve petrolde öncelikle kendi ihtiyaçlarının karşılanması, ülke çeşitliliğinin artması, güzergah çeşitliliğinin artması ve arz güvenliğinin daha fazla kaynaktan sağlanmasıyla alakalı işlemlerini sürdürmektedir. Irak da bunlardan bir tanesidir" diye konuştu.

Kısa sürede Irak'la yeni bir boru hattının devreye girip girmeyeceğine ve buna ilişkin bir tarih olup olmadığına yönelik soruya karşılık Yıldız, "Bu tarihi belirleyecek olan Irak'taki üretim faaliyetlerinin artmasıdır. Ne yazık ki Merkezi Irak Hükümeti 4 yıl önce yaptığı ihalelerde istediği hızı tam yakalayabilmiş değil. Bizim temennimiz çok daha seri bir şekilde bu hıza ulaşsınlar ve Irak gelirlerini daha fazla artırsın. Şu anda 2.7 milyon variller civarındaki günlük üretiminin 6-7 milyon varillere çıkartılması planlanıyor. Bizim amacımız da buna biran önce ulaşılmasıdır" yanıtını verdi.

İran'la nükleer anlaşma

Taner Yıldız, İran'ın Cenevre Anlaşması'nda olumlu bir noktaya geliyor olmasının tüketiciyi yansımasının nasıl olacağının sorulması üzerine de bu konuda kısa vadeli bir etki beklenmemesi gerektiğini söyledi. Bu olayların ardından hemen petrol fiyatlarından bir düşüş beklemenin doğru olmadığını vurgulayan Yıldız, "Ham petrolün varili önceki gün 112 dolarlara kadar çıkmıştı ve 2.5 dolarlık bir gevşeme oldu. Ama bu zaten petrolün salındığı bir banttır. Önemli olan 95-105 dolarlar bandının yakalıyor olmasıdır. Bir tüketici olarak Türkiye'ye asıl yarayacak olan budur. Kısa vadede çok büyük beklentilere girilmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.

Yıldız, yaptırımların tedricen azaltılacak olmasının bir plana tabi olduğunu da hatırlatarak, bu planı hem kendi bağlantıları hem de bölgede İran'a sınır komşusu ülke olma açısından dikkatle izlediklerini dile getirdi.

Plan çerçevesinde gıda, ilaç vb. sektörlerin genişletilmesinin söylendiğini belirten Yıldız, bu konuda daha ihtiyatlı olunması gerektiğini vurguladı. Yıldız, Türkiye'nin bu konudan en avantajlı çıkacak ülkelerden birisi olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye, bu konuda başından beri müzakere ve diplomasi yolunu izledi. Dışişleri Bakanlığımızın izlemiş olduğu politikanın ne denli doğru olduğu bir kez daha ortaya koyulmuş oldu" ifadelerini kullandı.