Türkiye çok istekli bir işgücüne sahip
Türkiye çok istekli bir işgücüne sahip
İSTANBUL - "21. yüzyılda rekabet önceliği kazanmak için bir şirketin öncelikle kurumsal iletişim, kurumsal sosyal sorumluluk alanında liderliğe ulaşması gerekli" görüşünü savunan Londra merkezli danışmanlık şirketi Acclaro'nun Kurumsal Yönetişim Direktörü Nina Pfifer, misyonlarını şirketlerin hissedarları ve finans kurumları ile iletişimini kolaylaştırmak olarak tanımladıklarını söyledi. Acclaro olarak, dört yıldır faaliyet gösterdikleri Türkiye piyasasının potansiyelini yabancı yatırımcılara anlatmayı hedeflediklerini belirten Pfifer, "Türkiye'nin en büyük avantajlarından birisi çok genç ve çalışkan bir işgücüne sahip olması" şeklinde ifade etti. Nina Pfifer, "Türkiye'deki işgücü çalışmaya, ekonomik durumun iyileşmesine katkı sağlamaya çok istekli. Bu istek karşısında ekonomik gelişme kaçınılmaz. Balkanlar'da ise durum tam tersine. Oradaki işgücü son derece olumsuz, negatif. Ekonomik durumun gelişmesine katkı sağlamak istemiyorlar" yorumunda bulundu. Türkiye'de kurumsal yönetişim gelişiyor Türkiye'de kurumsal yönetişim uygulamalarının geliştiğini söyleyen Pfifer, "Türk şirketleri iyi yönetişim konusunda çok önemli adımlar attılar. Kurumsal yönetişim olmadan rekabet gücünün olamayacağını biliyorlar. Yabancı sermayenin girişi de bu yönde son derece etkili oldu. Yabancı yatırımcıların Türkiye'nin bu yönünü bilmeleri çok iyi. Bizim amacımız da Türkiye'de olumlu yatırım ortamını onlara yansıtmak" diye konuştu. Olgun ve hızlı büyüyen bir pazar Pfifer sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye pazarı son derece olgun ve hızlı bir büyüyen bir pazar. Aynı zamanda son derece stratejik bir öneme sahip. Ortadoğu va Asya pazarlarına ulaşmak için de çok önemli bir merkez. Öte yandan Türk şirketleri çok değişik sektörlerde faaliyet gösteriyorlar ve teknolojik açıdan oldukça iyi konumdalar. Türk pazarının hem Avrupa hem de Asya pazarlarının özelliklerine sahip. Türkiye'de yatırım yaparak, tüm bölgenin merkezinde yatırım yapmış oluyorsunuz." Peter Gaze: İMKB, en küçük olaydan etkileniyor Türk ekonomisinde aile şirketlerinin önemli bir paya sahip olduklarını ifade eden Acclaro Danışmanı Peter Gaze, şirket yönetiminde şeffaflığın ön planda olduğunu dile getirdi. Gaze, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aile şirketlerinin en fazla olduğu iki ekonomi Türkiye ve ABD. Aile şirketleri ekonomiye zarar vermiyor. BMW'da büyük bir aile şirketi. Bu noktada önemli olan aile şirketlerinin nasıl yönetildiği. Şeffaflık çok önemli. Bazı büyük şirketlerin büyük borçları var, bu da ortalama yüzde 20'lere ulaşan azınlık hissedarlarının aile hisseleri üzerinde, kendi sorunlarının çözümüne ilişkin baskı yaratmaya başlayabileceği anlamına geliyor. Şirketlerin hisse dağılımının yeniden yapılanmasına katkı sağlayabiliriz. Bu dönüşüm sürecinde büyük hissedarlara, ve azınlık hissesi sahiplerine yardımcı olabiliriz. Öte yandan aile şirketleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın çok kolay etki altında kaldığını düşünüyor. En küçük bir dış olay borsayı olumsuz etkileyebiliyor. Oysa borsanın daha istikrarlı bir görünüme sahip olması lazım. Hissedarlar şirketlerinden kamuoyuna bahsederken, daha güven duymaları gerekli. Biz bunu destekleyeceğiz. Hissedarların şirketle ilişkileri de çok önemli. Borsada faaliyet gösteren şirketlerde hissedar ilişkileri departmanları kuruyoruz. Öte yandan borsa analistlerinin de önemli bir çalışmaya ihtiyacı var. Sayıları son altı ayda inanılmaz derecede artış kaydetti. Bu insanlar çoğunlukla, yatırım bankaları, denetim şirketlerinden geliyor. Şirket hisselerine yönelik yorumların doğru ve güvenilir olması çok önemli."