”Türkiye daha yavaş büyüyecek”
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau, kriz ortamında yatırımcıların risk iştahı azalırken finansman maliyetlerinin artacağını belirtti
İSTANBUL - Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, "ABD ve AB ile güçlü ticari bağlantıları olan Türkiye daha yavaş büyüyecektir, ama bence bir duraklama olmayacaktır" şeklinde konuştu.
Zachau, İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 24. toplantısının bakanlar çalışma oturumunda yaptığı konuşmada, küresel krizin, ekonomik büyümenin yavaşlayacağına işaret ettiğini belirtti.
Kriz ve etkileriyle baş etmeye çalışırken, olumlu yatırım ortamının sunulmasının uzun vadeli büyüme için önemli öncelik haline getirilmesi gerektiğinin altını çizen Zachau, küresel krizden önce, ekonomik büyümelerin yavaşlamaya başladığını hatırlattı.
İKT üyesi ülkelerin yavaş büyümeden etkileneceğini, emtia ve petrol ihraç eden ülkelerin ise büyümelerini sürdüreceğini belirten Zachau, "ABD ve AB ile güçlü ticari bağlantıları olan Türkiye daha yavaş büyüyecektir, ama bence bir duraklama olmayacaktır" dedi.
Yatırımcıların risk iştahı azalırken finansman maliyetlerinin arttığının görüleceğini belirten Zachau, bu durumda yatırım ortamının önem taşıdığını, özel sektörün canlı tutulması gerektiğini anlattı.
"Hedef kaybedilmemeli"
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Alparslan Korkmaz da Türkiye'nin son 5 yılda, son 50 yıldan daha fazla yabancı sermaye çektiğini belirterek, ülkelerin, yeni istihdam yaratma, yeni teknolojileri ülkelerine getirme ihtiyacının yanı sıra yeni vizyonlara duyulan ihtiyaç nedeniyle yabancı sermaye çekmek istediklerini aktardı.
Korkmaz, yabancı sermaye çekmek için öncelikle yatırım açısından küresel koşulların iyi ve gerekli yapısal reformların gerçekleştirilmiş olması gerektiğini bildirdi. Sermayenin çekilmesinde gerekli diğer iki sac ayağının, iyi bir arz zincirine ve iyi insan sermayesine sahip olmaktan geçtiğini kaydeden Korkmaz, "Biz de İKT üyesi ülkeler olarak bu sermayeye sahibiz" dedi.
Korkmaz, Türkiye'nin son yıllarda ciddi miktarda yatırım çekmesinde, kamu harcamalarında eğitimin payının artırılmasının da önemli rol oynadığına işaret ederek, "Ajanstaki ekibimin üçte biri yurt dışından Türkiye'ye gelmiş Türklerden oluşuyor. Bu çok önemli bir işaret. Demek ki Türkiye gibi bir ülke kendi beyinlerini tekrar çekiyor" diye konuştu.
Türkiye'nin son 5 yılda 60 milyar dolar yatırım çektiğini, bunun, bazı şeylerin doğru yapıldığı anlamına geldiğini ifade eden Korkmaz, hedefin kaybedilmemesi gerektiğini söyledi.
"Gıda krizi geçici bir şok değil"
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktör Yardımcısı Hafez Ghanem ise yüksek gıda fiyatlarının, açlık durumunun kötüleşmesine neden olduğunu belirterek, bu krizden en çok yoksul çiftçilerin ve kadınların etkilendiğini söyledi. Yüksek fiyatların aslında daha fazla yatırım fırsatı sunduğunu ifade eden Ghanem, şu ana kadar bunu sadece gelişmiş ülkelerin değerlendirebildiğini kaydetti.
Ghanem, dünyada 925 milyon kişinin gıda fiyatlarının artması nedeniyle iyi beslenememeye başladığını bildirdi. Bu dönemde önemli tahılların fiyatının düşmesini beklediklerini, ancak fiyatların 2005 yılındaki fiyatlara dönmeyeceğini belirten Ghanem, "Fiyatların neden yüksek kalmasını bekliyoruz? Çünkü gıda krizi geçici bir şok değil, uzun sürecek yapısal bir sorundur" dedi.
Bio yakıtların gıda fiyatları üzerindeki etkisine de işaret eden Ghanem, bio yakıt ihtiyacının üçe katlandığını söyledi. Son yaşanan finansal krizin, dikkatleri batan bankalara yönelttiğini ifade eden Ghanem, "Artık kötü beslenen kişilerin hayatı kimsenin ilgisini çekmiyor. Bu konu geri planda kaldı" dedi. Ghanem, İKT üyesi ülkelerin de gıda krizinden etkilenen ülkelerin başında geldiğini aktardı.
"Merkez bankaları finansal istikrarın peşinden gitmeliydi"
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu ise global finansal krizin gelişmekte olan ülke ekonomilerine etkilerine ilişkin bir sunum yaptı.
ABD merkezli finansal krizin nasıl geliştiğini anlatan Yörükoğlu, son yıllarda yüksek büyüme ve düşük enflasyon ortamında FED'in ve diğer merkez bankalarının fiyat istikrarına önem verdiğini, oysa finansal istikrarın da peşinden gitmeleri gerektiğini ifade etti.
Yörükoğlu, likidite sıkıntıları nedeniyle gelişmiş ülkelerden kaynaklanan zorlukların gelişmekte olan ülkelere de yansıdığına işaret ederek, "Likidite sıkıntısı çok uzun süre devam etmeyecek, ama likidite sıkıntısından sonra sermaye akışında bir yavaşlama olacak. Bu da gelişmekte olan, özellikle yüksek cari açığı olan Türkiye gibi ülkeleri sıkıntıya sokacak" şeklinde konuştu.