'Türkiye ile birlikte rakipsiz bir rüya takımı oluşturabiliriz'
Belarus ve Türkiye’nin ekonomik yönden birbirine rakip değil, tamamlayıcı olduklarını söyleyen Büyükelçi Andrei Savinykh, “Niteliklerimizi birleştirirsek, rakipsiz bir rüya takıma dönüşebiliriz” dedi.
FİLİZ COŞKUN
Belarus Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Andrei Savinykh, Belarus ve Türkiye’nin ekonomik yönden birbirine rakip değil, tamamlayıcı olduklarını söyledi. Belarus’un biçerdöver alanında dünyanın en büyük üreticisi olduğunu kaydeden Savinykh, başta bu ürün olmak üzere bir çok alanda Türkiye ile Belarus’un ortak üretim yapabileceğini bildirdi. Belarus’ta Türk girişimcilerin çok sevildiğini dile getiren Andrei Savinykh, yatırımcılara özel avantajlar sağlandığından bahsetti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Andrei Savinykh, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.
- İki ülke arasındaki ticari hacmi yeterli mi?
Küresel pazarlardaki kriz ve çalkantılara rağmen her yıl yüzde 5 ila 10 oranında artmaktadır. Belarus ve Türkiye ekonomilerinin neredeyse benzer yapıda olması dikkat edilmesi gereken bir diğer husustur; iki ülkede de hızla gelişen benzer endüstrilerimiz bulunmaktadır. Bu kapsamda, geniş perspektiften bakıldığında rakip olduğumuz düşünülebilir. Fakat, yakından incelendiği zaman, her endüstrinin birçok sektöründe aşırı derecede tamamlayıcı olduğumuz açıkça görülecektir. Bu sektörlerde işbirliğimiz iki ülkenin de endüstriyel gelişimini önemli ölçüde teşvik edebilir.
ORTAK KAR TEMİZLEME MAKİNESİ ÜRETEBİLİRİZ
Tamamlayıcılık için güzel bir örnek olarak biçerdöver imalatını verebiliriz. Belarus tek başına dünya biçerdöver pazarının yüzde 16’sına hakim olarak, dünyanın en büyük üreticisi unvanını korumaktadır. Bu makineleri Türkiye pazarına sağlayan önemli bir tedarikçi haline gelebiliriz. Ancak, her iki ülkeye de yarayacak daha iyi bir çözüm olabilir. Türkiye’de bir montaj hattı kurarak üretimin önemli bir bölümünü yerelleştirebiliriz. Ve bu yeni ürün Türk müşterilerin ihtiyaçlarına göre geliştirilebilir ve ayarlanabilir. Bu sayede sadece Türkiye için değil, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki tüm komşu ülkeler için yeni bir tür makine geliştirilmiş olur.
Bir diğer örnek ise kar temizleme makineleri. Erzurum’da veya sanayileşmeye çalışan başka bir bölge ilinde montaj hattı kurulup daha önce ülkenizde üretilmemiş olan yeni bir çeşit makinenin ortak üretiminin önü açılabilir. Kısacası, Türkiye’de uygulamayı planladığımız projelerimizin birçoğunun felsefesi, özel NİŞ’lere odaklanan ortak bir ürün geliştirmektir. Bugün Türkiye çok sayıda biçerdöver ithalatı yapıyor, yüksek bedellerle ABD ve Almanya’dan kar temizleme makinesi ithal ediyor. Ortak üretim yaparsak, bu aynı zamanda Türkiye’nin ticaret dengesi için de yararlı olacaktır. Fakat bu çift yönlü bir yoldur. Örneğin, Hydromech büyük kazı makineleri üretiyor. Böyle makinelerden bahsediyoruz. Bir Türk firması Belarus’ta montaj hattı kurup doğrudan vergi muafiyetinden yararlanabilir ve 170-180 milyonluk bir pazar olan Avrasya Ekonomik Birliği’ne gümrüksüz erişebilir. Türk firması bu üretimi özel sanayi bölgesinde konumlandırabilir ve vergi avantajları ile çeşitli diğer teşviklerden faydalanabilir. Bu montaj hattı %100 olarak Türk ana şirketine ait olabilir.
-10 yıl önce Gaziantepli işadamları ile Belarus’a gittiğimde sanayileşme düzeyi beni şaşırtmıştı. Mülk alımında birtakım sıkıntıların olması o dönem yatırım yapabilecekleri engellemişti. Bu tür kısıtlamalar var mı hala?
Endüstriyel veya özel mülk alımında kesinlikle herhangi bir sınırlama yoktur. İstediğiniz her endüstriyel yapıyı satın alabilirsiniz. Aksine, ek teşvikler sağlayarak bu tür projeleri destekliyoruz. Örneğin, bir yabancı şirket 5 milyon dolardan fazla yatırım yaptığında, devlet çeşitli tesislerin endüstriyel alanınıza gelmesi için ödeme yapar; bu sayede elektrik, su, ısıtma gibi hizmetlerden faydalanabilirsiniz. Kârlı faaliyetinizin ilk 5 yılında vergi ödemezsiniz. Ayrıca, ülkemizde Türk işadamlarının hoş karşılandığını özellikle belirtmek isterim. Bunun iki nedeni vardır. İlki, birbirimizi anlamanın kolay olmasıdır; iki halkın zihniyetleri birbirine çok yakındır, aynı zamanda Türk iş adamlarının çok esnek ve girişimci olduğunu görüyoruz. Belaruslular ise iyi mühendisler ve işçilerdir. Ülkemizde çok sayıda uzman bulunmasına rağmen, bazen Türk iş adamlarının bolca sahip olduğu girişimci ruhun eksikliğini hissetmekteyiz. Bu yüzden, niteliklerimizi birleştirirsek, rakipsiz bir rüya takıma dönüşebiliriz.
-Ortak yatırımlar için yasal kısıtlama ya da sorunlar varmı?
Yabancı yatırımcıları çekmek için maksimum fayda sağlayan birkaç özel bölgemiz bulunuyor. Bunlardan ilki Minsk yakınında bulunan 70 kilometrekare büyüklükteki Belarus endüstriyel parkıdır. Son derece iyi teşvikler sağlamaktadırlar: Örneğin, 10 yıldan fazla bir süre için gelir vergisi ödemezsiniz; 10 yıldan fazla emlak vergisi ödemezsiniz; herhangi bir yeri kiralamak için ödeme yapmazsınız. Sonraki 10 yılda, normal vergi oranlarının yarısını ödersiniz.
-Herhangi bir sektörde belirli bir zaman aralığını kapsayan planlanmış büyük projeleriniz var mı?
Türkiye çok cazip bir yer olduğu için turizm sektöründe bazı programlarımız mevcut. Vizelerin kaldırılmasının ardından Belarus’a gelen Türk vatandaşı sayısı yüzde 80 arttı.
Bilimsel alanda da işbirliğimiz sürüyor. Teknoparklar arasında bağlantıları geliştirmeye çalışıyoruz. Belarus pazarı çok küçük olduğu için burada gerçekleştirilmesi zor olan birçok fikrimiz var. Türkiye pazarıysa yeterince büyük; yeniliklerimizi buraya getirip yerel pazarın ihtiyaçlarına uyarlayabilir ve birçok sektörde iyi bir başlangıç yakalayabiliriz: Tıbbi ekipman, yeni malzemelerin üretimi, bilişim teknolojilerinde de teknolojik işlemlerin kullanımı, vb.
Bilim akademimiz ve TÜBİTAK arasında her iki taraf için tatmin edici 3 projemiz bulunmakta. Özellikle lazer ve gübre, ve diğer nesnelerin ortak üretiminde yüksek bir potansiyele sahibiz. Türk inşaat şirketlerinin Belarus’a gelerek aktif olarak çalışmalarına açığız. Fakat, Türk ortaklar üstlendikleri rol üzerine iyi düşünmeliler. Türk işadamları genelde taşeron olmak istiyor: Ödeme başkaları tarafından yapılsın, inşaatı kendileri yapsın ve ardından ayrılsınlar. Bu, Belarus için iyi bir model değildir. Daha iyi bir model: Belarus’a gelip inşaatı yapar, mülkün sahibi olur, işletir ve kâr elde edersiniz. Bu şekilde, çaba ve yatırımlarınız için en fazla katma değeri elde edersiniz.
-Belaruslu olarak Türkiye hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye ile birçok önemli gelenekte kültürümüzün örtüştüğünü gördüm. Hatta kendi kendime Belarusluların Türk olabilme ihtimalini, ya da Türklerin Belaruslu olma ihtimalini soruyordum. Her iki ülkede de aile değerlerine saygı duyulur ve yaşlılara iyi bakılır. Adalet ve doğruluk kavramı davranışlarımızda önemli bir rol oynar. Aynı zamanda, birçok ortak alışkanlığa sahibiz. Örneğin, çayı aynı şekilde; küçük demlik, kaynar su ve sert çay ile içiyoruz. Ayrıca, en sevdiğimiz aktivite Türklerle aynıdır; ormana gidip mangal yaparız. Düğünlerdeki eşya paylaşımı dahil bir çok gelenek de benzer özellikler taşıyor.
KALP VE KANSER TEDAVİSİNDE BDT ÜLKELERİ ARASINDA LİDERİZ
Her iki ülke de sağlık konusunda oldukça ilerleme kaydetmiş durumdular, bu alanda da işbirliği mümkün mü?
Türkiye’deki sağlık sektörünün iyi gelişmiş olduğunu biliyoruz. Belarus’ta da sağlık sistemi çok gelişmiştir. Kalp operasyonları ve kanser tedavisinde BDT ülkeleri arasında lider konumdayız. Büyük bir potansiyel olduğundan eminim ve uzmanlarımızın bu konuyu ele almak için sık sık biraraya geleceğini umuyorum. Potansiyel barındıran birçok alan keşfedilmeyi ve değerlendirilmeyi bekliyor.
'İSTANBUL FİNASTA HEM ASYA HEM DE AVRUPA TİPİ OLANAKLAR SUNUYOR'
- Türk ekonomisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ekonominizin geleceğinin olumlu olacağından kesinlikle eminim. Örneğin Ortadoğu’ya baktığımız zaman, Türkiye’nin tüm bölgenin ekonomik lideri olduğunu açıkça görüyoruz. İstanbul’un bölge için durmadan büyüyen büyük bir finans merkezi olacağından eminim, çünkü hem Asya hem de Avrupa tipi benzersiz olanaklar sunuyor. Bu da İstanbul’u Avrupa’nın ve Asya’nın buluştuğu eşsiz bir şehir yapar. Bu yüzden burada bir finans sektörü bulunması çok mantıklıdır. Bu arada bazı riskler bulunuyor; komşu ülkelerle aşılması gereken sorunlar ve zorluklar mevcut. Ancak, Türk insanı zorlukların üstesinden gelmeyi ve bunları kendi gelişimleri yararına kullanmayı iyi biliyor. Bu yüzden, mevcut sorunların üstesinden geleceğinizden eminim. Bireysel duygular farklı olabilir; bazıları iyimser, bazıları da kötümserdir, ama uzun vadeli perspektifin farkına varmak çok önemlidir. Örneğin, çok genç bir iş gücünüz var. Ülkenizin yarısından fazlası 25 yaşın altında. Bu insanlar her zaman aktif ve geleceklerini kazanmaya istekli durumdalar. Şehirlerde büyük işgücü kaynağınız ve çok iyi bir sanayi bölgeleri sisteminiz mevcut. Endüstriyel altyapınız halihazırda büyük ölçüde inşa edilmiş durumda. Yani, bunun üzerine koyarak inovasyon aşamasına ve daha daha karmaşık işlemlere geçebilirsiniz. Kendi teknolojilerinizi oluşturmaya başlamalısınız. Birçok Türk firmasını ziyaret ediyorum ve sadece Batı teknolojisini kopyalamakla kalmayıp kendi ürünlerizi geliştirdiğinizi çok sık görüyorum. Ve bu ürünlerin küresel pazarlarda rekabet gücü yüksek.