”Türkiye ne yapacağına karar verdi mi?”
CHP lideri Baykal, dünyanın en yüksek reel faizi borcuyla, ülkenin iki yakasının bir araya gelmesinin mümkün olmayacağını belirtti
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, IMF ile ilişki kurulup kurulmayacağı tartışmalarının yaşandığını belirterek, "Türkiye, bu ilişkiyi kursa da kurmasa da ne yapacağına karar verdi mi? Şu ana kadar izlediği politikayı, aynen bundan sonra sürdürme niyetinde mi?" şeklinde konuştu
Baykal, partisinin TBMM Grup Toplantısında, ekonomideki gelişmeleri değerlendirdi. Son 6 yılda izlenen ekonomik politikalar sonucunda, ekonominin alarm verdiğini savunan Baykal, bu yılın başından itibaren Türkiye'nin cari açık ve dış ticaret açığı verdiğini, büyümenin yavaşladığını, işsizliğin arttığını söyledi. Baykal, bütün bunların, tarım, sanayi, inşaat ve tekstil sektöründe hissedildiğini ifade ederek, "Teğet geçti, bize dokunmadı" şeklindeki sözlerin, anlamının olmadığını bildirdi.
Baykal, Türkiye'nin ekonomik anlamda ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu, çarkın dönmez hale geldiğini, enflasyonun arttığını belirterek, ihracatın ilk kez ekim ayında düştüğünü dile getirdi.
Hükümetin, bu tablonun bilincinde görünmediğini ve durumu idare etmeye çalıştığını ileri süren Baykal, Hükümetin, son kriz karşısında yurt dışından para getirmeye çalıştığını ifade etti.
"Türkiye bir arayış içinde"
Türkiye'nin bir arayış içinde olduğunu savunan Baykal, IMF ile ilişki kurulup kurulmayacağı tartışmalarının yaşandığını belirtti.
"Türkiye, bu ilişkiyi kursa da kurmasa da ne yapacağına karar verdi mi? Şu ana kadar izlediği politikayı, aynen bundan sonra sürdürme niyetinde mi?" diye soran Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyanın en yüksek reel faizi borcuyla, Türkiye'nin kalkınmasını değil, tüketimini finanse eden politikalarla, ülkenin iki yakasının bir araya gelmesi mümkün değildir. Günü idare edebilirsiniz ama kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomiye ulaşmak mümkün değildir. Türkiye, uzun süredir bu politikanın içinde. Değiştirilmesi gereken bu temel politikadır. Bu tabloyu, iktidar ciddiyetle değerlendirmeli, yeni politika anlayışına girmek için fırsat olarak değerlendirmeli.
Yüksek faiz, düşük kura dayalı politikayı yıllardan beri izledik. IMF gelsin, ne verecek bize, çarkı bu şekilde; yüksek faiz, düşük kur politikasını idame ettirmek üzere mali destek verecek, ek mali borç altına sokacak. Bununla çıkış var mı? Değiştirelim bunu. Bunu değiştirmiş olanlar ayakta. Çin, Hindistan, diğer ülkeler aşıyor. Kalkınmış ekonomiler, IMF'nin bize söylediği politikayı mı uyguluyorlar. Tam tersine, devlet, batmakta olan şirketleri sahiplenip, satın alıp, gerekli finansal desteği sağlıyor. Onların politikası, kalkınma, büyümeye destek olma, genişlemeyi sağlama politikası."
"Darbe gibi doğalgaza zam yapıldı"
Hükümetin, "gece yarısı, ansınız, darbe gibi" doğalgaza zam yaptığını ileri süren Baykal, bu zammın ekonomik bir zorunluluğun gereği olmadığını savundu. Baykal, milletin yüzde 22.5 zam oranı karşısında şaşkınlığa uğradığını söyledi. Ocak ayından bu yana doğalgaza yapılan zammın yüzde 82.5 oranına ulaştığına işaret eden Baykal, "Bu bir zam değil ki zulüm. Buna zam demek alışılmış diğer zamlardan bir başkasıymış gibi buna bakmak çok büyük bir yanlıştır" diye konuştu. Baykal, devletin halktan vergi topladığını bunun karşılığında vatandaşa "sadaka vermek yerine hizmet götürmesi gerektiğini" söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun İGDAŞ tarafından İstanbul'daki ilköğretim okullarına gönderilen doğalgaz faturalarına ilişkin bir belgeden bahsettiğini anlatan Baykal, "Eğer siz İstanbul'daki ilköğretim okullarını doğalgaz faturalarını ödeyemez hale soktuysanız Sizin Hakkari'de sokakta yürüyemez hale neden geldiğinize şaşmamak gerekir" dedi.
Doğalgazın yanında kömür fiyatlarında da çok büyük artış yaşandığını belirten Baykal, "Artık ekonomik kriz, ekonomi politikalarının yanlışlıkları halktan saklanamaz hale geldi. makyaj döküldü, gerçekler ortaya çıktı. Her geçen gün daha da ortaya çıkacak. Şimdi vatandaşımıza düşen görev de bunun gereğini en etkili şekilde yapmaktır, yapacaktır" diye konuştu.
"Kimseye çık git diyemezsin"
Konuşmasında terör sorununa da değinen Baykal, ülkenin bu konuda çok sıkıntılı bir süreçten geçtiğini ifade etti. AK Parti iktidarının göreve geldiği günden bu yana Türkiye'nin terör tehlikesini kavrayamadığını ve gerekli önlemleri almadığını savunan Baykal, şöyle konuştu:
"Bugün geldiğimiz nokta ortadadır. Bu politikanın arkasında hiç onu bunu aramayın. Doğrudan bizzat Hükümetin, Başbakanın izlediği politika yatmaktadır. Başbakan, terörün sırtını sıvazlayarak, ona hoşgörünmek, terörü yandaşlarını, terörün hamilerini terörist değilmiş ama onlara da terörist dememeyi tercih ediyormuş gibi gözükenleri sahiplenerek, ilişkiler kurarak onların aracılığıyla konuyu kontrol edeceğini zannetti. Bu çok büyük bir yanılgıydı. Bugün geldiğimiz tablo çok acı bir biçimde bu gerçeği ortaya koymuştur.
Başbakan bu konu karşısında çaresizliğe düşmüştür. Çok tutarsız, yanlış şeyler söylemeye başlamıştır. Önce bir defa 'çeksinler gitsinler' demeye başlamıştır. Bu memleket hepimizin memleketidir. Bu memlekette ırkımız, etnik kökenimiz, mezhebimiz, inancımız ne olursa olsun hep birlikte yaşayacağız, hep beraber yaşayacağız. Kimsenin kimseye çek git deme hakkı yoktur. Başbakan orada kendisine yönelik olumsuz davranışlar sergileyenlere kızgın olabilir, şiddete silaha başvuranlara tepki duyuyor olabilir ama bu tepki karşısında siz kimseye 'Türkiye'den çek git' diyemezsiniz."
Baykal, yanlışları yapanların sadece bir grup olduğunu, bu yanlış davranışların belli bir etnik kesime ya da bölge insanına mal edilemeyeceğini vurguladı. İktidarın görevinin yanlışların yapılmasını önlemek olduğunu bildiren Baykal, suç işleyenleri etkisiz kılmanın hükümetin görevi olduğuna dikkati çekerek, "Siz onu yapmayacaksınız, tam tersine bunları destekleyeceksiniz sonra köşeye sıkışıp bunalınca 'çek git' diyeceksiniz. Çekip gitmesi gereken kimse değildir, hiçbir vatandaşımızın çekip gitmesine gerek yok. Çekip gitmesi gereken sensin, AKP iktidarı" dedi. Hükümetin terörle mücadeledeki yanlışlarının faturasını vatandaşa kesemeyeceğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
"Başbakan bir soru üzerine 'elbette halkın kendisini pompalı silahla savunmak hakkıdır' diyor. Eğer halk kendisini pompalı silahla savunacaksa sana ne ihtiyaç var, sen niçin varsın, sen niye iktidarsın? İktidardaki çürümenin hangi noktaya geldiğine dikkatinizi çekiyorum. Başbakan diyor ki 'halk kendini savunacak'. Bu kendini inkar değil mi? Yani kendini mi savunacak pompalıyla. Senin işin ne? Sen niye iktidardasın? Niye Başbakansın o zaman. Anlamak mümkün değil. Başbakan seyirci, 'o doğru yapıyor, bu yanlış yapıyor' diyecek. Trafik polisi..."
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen günlerde yaptığı bir konuşmada "silahla demokrasi olmaz" dediğini belirterek, "Silahla demokrasi olmaz doğrudur. Yeni mi anladın? Sana bunu anlatmaya çalıştık. Peki parayla, poşetle, rüşvetle demokrasi olur mu? O da olmaz Bunları öğreneceksiniz" diye konuştu. Türkiye'nin yanlışlardan hep birlikte çıkacağını ifade eden Baykal, diğer partilerde görev yapanların CHP'ye gösterdiği ilginin bunun bir kanıtı olduğunu kaydetti.