Türkiye uluslararası şirketlerin yeni AR-GE merkezi olabilir / AR-GE teşviği yurtdışına göç eden beyinleri mıknatıs gibi çekecek

Türkiye uluslararası şirketlerin yeni AR-GE merkezi olabilir / AR-GE teşviği yurtdışına göç eden beyinleri mıknatıs gibi çekecek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye'deki AR-GE faaliyetlerinin sanayi ile bütünleşmesini sağlamak ve gelişmiş ülkeler seviyesine ulaştırmak için önemli bir adım olan 5746 sayılı AR-GE Yasası'nın uygulamasına yönelik yönetmelikte son rötuşlar atıldı. Önümüzdeki günlerde Resmi Gazete'de yayımlanması beklenen yönetmelik ile AR-GE projeleri, rekabet öncesi işbirliği projeleri ile tekno girişim sermayesi desteğine açıklık getiriliyor. Yönetmelik tasarısında rekabet öncesi işbirliği projeleri ile AR-GE merkezleri projelerinin denetim ve değerlendirme mekanizmalarına yer veriliyor. AR-GE merkezi ve rekabet öncesi işbirliği projeleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı sekreteryasında bulunan değerlendirme ve denetim komisyonundan geçecek. Söz konusu komisyonda Maliye Bakanlığı'ndan 1 üye, Sanayi Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürü ya da yardımcısı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından teknoloji alanında uzman 20 akademisyen içinden seçilecek 2 üye ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin belirlediği teknoloji alanında uzman 10 bilim insanı arasından bakanlık tarafından seçilecek 1 üye olmak üzere 5 kişi bulunacak. İşletmeler veya AR-GE uzmanları, AR-GE Merkezi ve Rekabet Öncesi İşbirliği projelerini bu komisyona sunacaklar. Belirli aralıklarla denetlenecek projelere ilişkin raporlarda eksiklik olması ve bu eksikliklerin giderilmemesi durumunda komisyon belge iptali ve teşvik durdurma yetkisini kullanacak. Uluslararası şirketlerin AR-GE merkezleri gelecek AR-GE Yasası'nın hazırlık aşamasında önemli katkı sağlayan Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal, yasayla nelerin değişeceğini DÜNYA'ya anlattı. AR-GE'nin Türkiye için çok önemli olduğunun altını çizen Uysal, "AR-GE'ye ayrılan kaynaklarda henüz yeterli olduğumuz söylenemez. Uluslararası ölçekte büyük bir şirketin AR-GE'ye bir yılda ayırmış olduğu kaynak, Türkiye'nin ayırdığı toplam kaynağın iki katına ulaşabiliyor" dedi. Bu yönüyle yeni yasanın yeni açılımlar getireceğini kaydeden Uysal, bu açılımları şöyle sıraladı: - AR-GE'yi belirli bir mekanla sınırlı olmaktan kurtarıp, yurt çapında yaygınlaştıracak. Sanayi ile AR-GE'yi bütünleştirecek, - AR-GE kaynaklarının küçük ve orta ölçekli işletmelere daha organize ve daha etkin bir biçimde ulaşmasını sağlayacak, - KOBİ'lerin ve büyük şirketlerin rekabet öncesi işbirliği sağlamalarına zemin hazırlayacak. - Böylece AR-GE ortamı daha fazla gelişecek, gençler bu alana daha fazla yönelecek, tersine beyin göçü ile yurtdışındaki gençlerin ülkemize yönelmesi sağlanacak. Bu suretle Türkiye'de AR-GE birikiminin gelişeceğini kaydeden uysal, "Bu yasa aynı zamanda uluslararası alandaki büyük şirketlerin merkezlerini Türkiye'ye taşımalarına fırsat sağlayacaktır ki onun işaretlerini bugünden görüyoruz" dedi Yaklaşık 90 şirket AR-GE merkezi kurmaya elverişli Uysal, yönetmelikte en dikkat çekici unsur olarak AR-GE merkezi ile daha önce araştırma ve geliştirmenin teknoparklarda yapılması zorunluluğunun kaldırılarak, daha özgür bir çerçevenin oluşturulmasını gördüğünü söyledi. Uysal AR-GE merkezi'ni şöyle anlattı: "Dar mükelleflerin Türkiye'deki işyerleri dahil, herhangi bir sermaye şirketinin yurtiçinde araştırma ve geliştirme faaliyetleri bulunan ve en az 50 tam zaman eşdeğer AR-GE personeli istihdam eden yeterli AR-GE birikimi olan merkezlere deniliyor. Türkiye'de 90-100 civarında bu niteliklere haiz büyük şirketler bünyesinde AR-GE merkezi olarak tanımlanabilecek işletme olduğunu görüyoruz. Zaman içerisinde büyük şirketlerdeki AR-GE merkezinin artmasını bekliyoruz." Yasaya göre üç farklı yapıda AR-GE merkezi olabileceğini vurgulayan Uysal, şöyle konuştu: "Sermaye şirketi şeklinde örgütlenmiş büyük üretim merkezlerinin bünyesindeki AR-GE faaliyetinde bulunan birimler, üretim yapma şartı olmaksızın münhasıran AR-GE faaliyetinde bulunan şirketler ve merkezi yurtdışında bulunan kurumların Türkiye'deki iş merkezleri de aynı şartları taşımaları halinde AR-GE merkezi olabiliyor. Üretim şartı aranmamasının bir faydası uluslararası büyük kuruluşların AR-GE merkezlerini Türkiye'ye taşımalarına fırsat vermesidir. Zaman içerisinde bu suretle 500 ila 1000 kişinin bir arada çalışacağı AR-GE merkezlerinin Türkiye'de faaliyet göstermesini ümit ediyorum" Merkezlerden KOBİ'lere dışardan destek Mustafa Uysal, AR-GE Yasası kapsamında KOBi'lerin teşviklerden yararlanamayacağına dair sorularada yanıt verdi. Uysal, üretim yapmayan ancak AR-GE uzmanı 50 kişinin bir araya gelmesi ile oluşacak AR-GE merkezlerinden KOBİ'lerin faydalanabileceğini, en az 50 AR-GE uzmanının bir araya gelerek oluşturacakları AR-GE şirketleri ile hizmetin KOBİ'lerin ayağına gideceğini söyledi. Bu arada KOBİ'lere bir açılım daha getiren Mustafa Uysal, 50 kişilik tam zaman eşdeğer AR-GE uzmanı çalıştırma zorunluluğu bulunmayan Rekabet Öncesi İş Birliği projesi ile de standartlaşmanın ve ölçek ekonomisini yakalamanın önünün açılacağını kaydetti. Uysal projeyi şöyle anlattı: "Birden fazla kuruluşun; ölçek ekonomisinden yararlanmak için yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak suretiyle verimliliği artırmak ve mevcut duruma göre daha yüksek katma değer sağlamak üzere, rekabet öncesinde ortak parça veya sistem geliştirmek ya da platform kurmak amacıyla yürütecekleri, AR-GE faaliyetlerine yönelik yapılan ve fizibiliteye dayanan işbirliği anlaşması kapsamında, bilimsel ve teknolojik niteliği olan projeler bu kapsamdadır. Temel amaç Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak için rekabetten önce verimlilik artırıcı iş birliği projelerini geliştirmektir. Birden çok şirketin bir araya gelerek teknolojik altyapılarını geliştirmesi, üretim yapılarını standart hale getirmeyi sağlar. Bu da işletmelerin birim maliyetlerini aşağı çekecek ve uzmanlaşacaklardır. Birden fazla firma bir araya gelerek bir proje geliştirebilirler. Bu uygulamada belirli sayıda AR-GE personeli olması gerekmiyor. Ayrıca tekno parkta bulunmaları da gerekmiyor. Herhangi bir firmanın bünyesinde bu birimi oluşturabilirler. Rekabet öncesi işbirliği projelerinin sadece KOBİ'lerin değil, büyük şirketlerin de faydalanabileceği bir imkan olduğunu belirtmek gerekir." KOBİ'ler büyük ihalelere girebilir Uysal, rekabet öncesi işbirliğinde standart verimliliği artırma, en düşük maliyetle en verimliyi yakalamanın amaçlandığını belirtirken, işletmelerin entegrasyona giderek büyük ihalelere katılma fırsatı yakalayabileceğini söyledi. Bu entegrasyonun tekstil ve elektronik dahil olmak üzere bütün sektörlerde olabileceğini, hem yatay, hem dikey entegrasyonun bu çerçevede düşünülebileceğini belirten Uysal, "Bu kapsamda 5-6 küçük işletme büyük uluslararası ihalelere katılmak için ortam oluşturabilirler. AR-GE deyince konuyu uç örneklerde aramamak lazım. Sözgelimi Singapur'da KOBİ'ler araştırma ve geliştirme faaliyetleri sonucunda standartlaştırıp geliştirdikleri "tenis şapkası"nın dünyadaki en önemli satıcısı haline gelmişlerdir" dedi. 100 liralık AR-GE harcamasının 40'ı devletten Uysal, yönetmelik taslağında da yer alan teşvikleri şöyle anlattı: "AR-GE indirimi, AR-GE harcamalarının yüzde 40'ı ile sınırlıydı. Taslakta yüzde 40'lık oran yüzde 100'e yükseltildi. Yapmış olduğu harcamalar kadar bir kez de kurumlar vergisi indirimi sağlıyor. Zaten normal gider yazılıyordu, bir de indirim mekanizması ile indiriyor. 100 lira AR-GE harcaması yaptığınız zaman normal kurumlar vergisini indirdiğinizde sizin AR-GE harcamanızın 20 lirasını devlet karşılıyor. Yüzde 100 AR-GE indirimi geldiği için ilave bir 20 AR-GE indiriminden indirmiş oluyor. Böylece 100 liralık harcama yapıldığında 40 lirasını devlet karşılamış olacak. Bu işten 100 liralık kazanç elde ediyorsa indirecek bir kazanç varsa devlet 40 lirasını karşılamış oluyor. Ayrıca AR-GE'de en büyük maliyet unsuru olan personel ücretleri için de gelir vergisi ve sigorta primi teşviki getiriliyor. Kanun kapsamında bulunan işletmelerde çalışan AR-GE personelinin elde ettiği ücretlerin doktoralı olanlar için yüzde 90'ı diğerleri için ise yüzde 80'i gelir vergisinden muaf olacak. Ücretlerle ilgili işveren hissesi prim desteği sağlanıyor. Orada da iş veren pirimi yarısı 5 yılı aşmamak üzere Maliye Bakanlığı'nın bütçesine konulacak kaynaktan karşılanacak." Petrolümüz yok AR-GE'ye sarılmalıyız 'Türkiye AR-GE'ye neden önem vermeli?' sorusuna ise Uysal, şöyle yanıt verdi: "Genel olarak dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı veren bir ülke konumundayız. Sürdürülebilir büyümeyi sağlarken ithalat yapmak mecburiyetindeyiz. Bu yönüyle iç tasarrufa ihtiyacımız var. Yüksek katma değerli ürünler ihraç etmeliyiz. İthalatta da ara malı yerine kendi iç kaynaklarımızdan üretim yapacak teknolojileri sunmamız gerekiyor. Bu yönü ile AR-GE faaliyetleri çok önemli. Bu elbette sadece devlet kaynağı ile gerçekleştirilemez. Devlet altyapıyı daha etkin bir hale getirmek ve teşvik mekanizmaları ile bu ortamı oluşturmakla sorumlu. Ancak özel sektörün AR-GE'ye daha çok kaynak ayırması gerekir. Zaman içinde bu hedefe ulaşılacaktır."