Türkiye'de bankacılık lisansı almak için...
Başbakan Yardımcısı Babacan Meclis'teki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada Türkiye'de bankacılık lisansı almak konusunda "Çok temiz bir itibar olmadıktan sonra almak mümkün olmayacak" dedi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - (DÜNYA) - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, çok temiz bir itibar olmadıktan sonra Türkiye'de bankacılık lisansı almanın mümkün olamayacağını söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) 2013 yılı bütçesi üzerine söz alan Başbakan Yardımcısı Babacan, milletvekillerinin önümüzdeki dönemde banka sayısında artış olup olmayacağına yönelik sorusunu yanıtladı. Babacan, "Biz bu konuda çok açığız. Türkiye'de artık yeni banka lisansları verilecek. Doğru, ama çok güçlü sermayesi yapısı ve çok güçlü bir itibarla bu mümkün olabilecek. Yani güçlü bir sermaye, çok çok temiz bir itibar olmadıktan sonra Türkiye'de bankacılık lisansı almak mümkün olmayacak" dedi.
2008, 2009 yıllarında başlayan küresel krizin safhalar değiştirerek devam ettiğini söyleyen Babacan, özellikle gelişmiş ülkelerdeki sorunların gün geçtikçe derinleştiğini, gelişmekte olan ülkelerde de büyüme rakamlarının aşağı yönlü revize edildiğini kaydetti. Babacan,Türkiye ekonomisinin güzel bir performans sergilediğini belirterek, bu performansta güçlü bir siyasi irade ile ekonomi alanında uygulanan politikaların önemli payı olduğunu kaydetti.
Türkiye'de 2010, 2011 yıllarında yüksek büyüme oranlarının görüldüğünü, ancak bankalardan kredi çekilerek canlanan iç tüketiminin kendilerini korkuttuğunu belirten Babacan, istikrarlı ve sağlam bir zeminde yürümek için geçen yıl bankalarla ilgili tedbirleri aldıklarını hatırlattı.
Bu yılın büyümesinin dış talep ağırlıklı bir büyüme olduğuna dikkati çeken Babacan, geçen yıl yüzde 10'un üzerinde olan enflasyonun Kasım sonu itibariyle yüzde 6,37'ye kadar düştüğünü, geçen yıl yüzde 10'u gören cari açığın da bu yılın sonunda yüzde 7 civarına ineceğini söyledi.
AB ve OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme hızına sahip ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Babacan, "2013'te de yüzde 4'lük hedefimiz bizim Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olacağımızı gösteriyor"dedi.
Türkiye yüksek gelir grubuna girecek
Bir yandan toplam ekonomi büyürken, kişi başına düşen milli gelir artarken, bir yandan da bu gelirin daha adil dağıtıldığının görüldüğünü söyleyen Ali Babacan, "OECD'nin açıkladığı Gelir Dağılımı Raporu'na göre Türkiye tüm OECD ülkeleri içerisinde gelir dağılımını en hızlı düzelten ülke. Zaten mutlak yoksulluk göstergelerine baktığımız zaman da bunu görüyoruz. Bizim artık günlük 2,15 doların altında geliri olan bir nüfusumuz çok şükür kalmadı. Türkiye inşallah 2015 yılı itibariyle Dünya Bankası'nın sınıflamasına göre yüksek gelirli ülke grubuna girecek.Son hazırladığımız OVP hedefleri de bunu gösteriyor" dedi.
Kamu net borçu azalıyor
Babacan, 2002 yılında Türkiye'nin net 54,1 milyar dolarlık kamu dış borcu olduğunu hatırlatarak, bu yılın Haziran sonu itibariyle bu rakamın sıfırın da altına düştüğünü, hatta 1,9 milyar dolar artıya geçildiğini söyledi. Babacan,"Yani şu anda toplam kamunun döviz varlıkları döviz borcunun daha üzerine çıkmış durumda. Net dış borcu çok şükür sıfırlamış, hatta artıya dönmüş durumdayız" dedi.
Hazine'nin önceki günkü borçlanma ihalesinde yüzde 5,77 ile iç piyasada tarihin en düşük borçlanma oranının gerçekleştiğini, bundan bir hafta önce 2041 vadeli borçlanmada da yüzde 4,35 faiz ile yine tarihin en düşük borçlanma faizinin görüldüğünü anlatan Babacan, Alman, ABD gibi gelişmiş ülke hazineleriyle aradaki farkın tarihi düşük seviyelere indiğini vurguladı.
Bütün bunlar yapılırken geçmişin de yüklerinin ödendiğini ve AK Parti hükümetleri döneminde batan özel bankalar ve kamu bankalarından kaynaklanan 111 milyar lira borç ödendiğini kaydeden Babacan, "Biz bu borcu ödemeseydik diye bakacak olursak, bu rakamı Hazine faiziyle bugünkü rakama getiriyoruz 231 milyar lira. Yani eğer bankacılık krizi olmasaydı iç borcumuz 231 milyar lira daha aşağı olacaktı'"diye konuştu.
Babacan, geçmişte hep Hazine'ye yük olan Halkbank ve Ziraat Bankası'na kendi dönemlerinde tek kuruş kaynak aktarmadıklarını, hatta bu bankaların kara geçerek Hazine'ye 16 milyar lira temettü, Maliye'ye de 10 milyar lira kurumlar vergisi ödediğini dile getirdi.