Türkiye'nin risk primi neden yükseliyor?
Türkiye'nin risk primi neden yükseliyor?
PİYASA GÖZÜYLE / Suna Uzun Ahmed / Deniz Portföy [email protected] Gelişmiş ülkeleri vuran kredi krizine rağmen gelişmekte olan ülkelere fon girişinin devam etmesiyle, 2007 yılını yüksek kazançlarla kapatan Türk hisse senedi ve para piyasaları belirsizliklerin artmasıyla yeni yılda büyük kayıplar görüyor. Geçen yıl diğer gelişmekte olan ülkelerin çok üzerinde performans gösteren hisse senetleri piyasasında İMKB-100 endeksi yüzde 72 artarken; gösterge faizler bileşik bazda yüzde 21.15'ten yüzde 16.50 seviyesine gerilemiş, yüksek fon girişleriyle YTL, dolar karşısında yüzde 21.25 değer kazanmıştı. Mayıs 2006'da başlayan global çalkantıda içeride 2007'de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin baskısıyla en olumsuz etkilenen ve sert satışlar gören Türk mali piyasaları, seçimlerden AKP'nin güçlenerek çıkmasının yarattığı politik istikrar ortamının desteğiyle bir önceki yılın kayıplarını kapatıp, üstüne yüksek kazançlar eklemişti. Bu yılki performansına baktığımızda, ABD'de başlayarak tüm dünya piyasalarına yayılan kredi krizinin yarattığı olumsuzluk 2008'de artarak devam ederken, şimdiye kadar Türkiye yüzde 20 kayıpla en çok düşen borsa ve dünyanın en yüksek reel faizini veren ülke durumunda. ABD'de kredi krizinin ekonomide yarattığı olumsuzlukların arttığının görülmesi ve dünyanın en büyük ekonomisindeki bir krizin yayılmasının tüm dünya ekonomilerini çıkmaza sokmasını önlemek üzere ABD Merkez Bankası (FED) faizde temkinli gevşeme politikasından sert faiz indirimlerine geçti. ABD'de reel faizler gerileyerek negatife döndü. Mayıs 2006'dan beri global risklerin yanında içeride seçimler öncesi artan siyasi riskle sıkı para politikası uygulayan TCMB, hükümetin mali disiplini sürdüreceği ve enflasyonun kontrol altına alındığı ve düşme trendinin devam edeceğini gösteren verilerin desteğiyle 18 Eylül 2007'de faiz indirim sürecine başladi. 14 Şubat'taki faiz indirimiyle MB toplam 2.25 puan indirdi. Banka faiz indirimine başladığı dönemde dezenflasyonist trend devam ederken, ileriye dönük olumlu beklentilerle düşük risk primi talep edilmesiyle piyasada uzun vadeli faizler, orta ve kısa vadeli faizlerin altında seyrediyordu. Geçen yıl MB'nin faiz indirimine başladığı Eylül-Aralık 2007 döneminde faizlerde beklenen düşüş gerçekleşmedi. Sert yabancı tahvil satışları 6 milyar doları buldu. Şubatın ilk iki haftasında da yabancıların 1.2 milyar dolar tahvil satışı gerçekleşti. Türk tahvillerinden yabancıların yüklü çıkışlarına rağmen dövizdeki talep yerlilerin satışlarıyla karşılandığı için YTL gücünü korumaya devam ediyor. 95 milyar dolara yakın seyreden döviz mevduatı ve 70 milyar dolarlık MB rezervleri, kurun fazla oynamasını önlüyor. MB'nın faiz indirimlerine devam etmesine rağmen Türkiye'nin risk priminin giderek yükseldiğini gösteren yabancı satışlarının ve yükselen faizlerin en önemli sorumlusu olarak global likiditenin daraldığı, gelişmiş ülkelerin kredi kriziyle boğuştuğu bir ortamda iktidara geldikten sonra yatırımları koruyacak önlemleri almayan, uygulanan para politikasını destekleyecek adımları atmamakta direnen hükümet gösteriliyor. Reformist hareketler yerine türban sorunuyla ön plana çıkan hükümet kredibilitenin düşmesine sebep oluyor. Yüksek cari açığı ve borcu finanse etmek için dışa bağımlılığı yüksek Türkiye, yurtdışı kaynaklı olumsuzluklarda ilk satış gören ülke oluyor. 2007 bütçesinde seçimlerin yarattığı sapmaların, 2009 yerel seçimleri sebebiyle bütçedeki bozulmaların bu yıl artabileceği endişesiyle gelen satışlarla reel faizler yükseliyor. Global kredi endişelerinin planlanan özelleştirme gelirlerini riske sokma ihtimali ve orta uzun vadeli özel sektör borçlarının ileride sorun yaratabilme ihtimali Türkiye'nin risk primini yükselten diğer faktörler. Şubat ayı enflasyon verisinin beklentilerin oldukça üstünde gelmesiyle piyasada faizler yüzde 17'nin üzerine çıktı. Geçtiğimiz hafta ABD borsalarının zayıflamasıyla gelişmekte olan ülkelerden çıkışlar artarak, faizler MB gösterge faiziyle ilişkisini iyice koparıp yüzde 18'e çıktı. IMF ile 7. gözden geçirmenin tamamlanması için gerekli yasaların hâlâ çıkarılmaması ve IMF ile anlaşmanın Mayis 2008'de bitmesine az zaman kalmasına rağmen, bundan sonra IMF ile anlaşma yapılıp yapılmayacağı ve nasıl bir anlaşma yapılacağının bilinmemesi piyasaları olumsuz etkiliyor. Global kredi krizine rağmen MB'nin faiz indirimleri desteğiyle 2008'in ilk yarısında faizlerde yüzde 15 bileşik seviyelerinin görüleceğini bekleyen piyasada, yabancıların hükümete ekonomik reformlar konusunda güvenmemesi sonucu orta ve uzun vadeli faizler yükseliyor. Kısa vadede piyasayı olumlu etkileyebilecek, beklenen GSYİH güncellenmesi ve sosyal güvenlik reformuyla ilgili gelişmeler yabancı yatırımcıları tatmin etmiyor. Genel olarak beklendiği gibi, 2008'in ikinci yarısında ABD'de para ve maliye politikalarının büyüme ve enflasyon üzerindeki olumlu etkileri görülmeye başlanırsa, gelişmekte olan ülkelere yönelecek fon girişlerinden Türkiye'nin faydalanabilmesi için hükümetin en kısa zamanda ekonomiyi tekrar ön plana alıp, reformlar ve IMF ile ilişkiler konusunda piyasanın önünü görebileceği adımlar atmalıdır.