Türkiye'nin "bebek ekonomisi" her geçen gün büyüyor
Bir bebeğin giyiminden araç gerecine, oyuncağından bakım ürünlerine kadar yıllık ortalama masrafı 2 bin lirayı aşıyor
Her yıl 1 milyondan fazla bebeğin doğduğu Türkiye'de, anne ve babaların bilinç düzeyinin artması, çocuklarını sağlıklı büyütme isteği "bebek ekonomisi"ni gün geçtikçe daha da büyütüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçen yıl 1 milyon 309 bin 771 bebek dünyaya geldi ve her yıl 1 milyonun üzerinde bebek doğuyor. Giyimden araç gerece, oyuncaktan bakım ürünlerine kadar birçok sektörde "bebek ekonomisi"nin hacmini genişliyor.
Bilinç düzeyinin artması, anne ve babaların çocuklarını sağlıklı büyütme isteğiyle daha fazla harcama yapmaya başlaması sektörü gün geçtikçe daha da büyütüyor.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık 3 milyonunun 0-2 yaş grubunda yer aldığını anımsatarak, küresel piyasalarda bebek ve çocuk giyimi hazır giyimde en yüksek büyüme potansiyeline sahip kategori olarak öne çıktığını, gelir düzeyinin artmasıyla bebek giyiminin Türkiye'de de önemli bir alt sektör haline geldiğini kaydetti.
Türkiye'de ağırlıklı olarak bebek ve çocuk giyiminde yoğunlaşan, ihracat ve iç pazarda faaliyet gösteren 150’nin üzerinde firmanın bulunduğunu ifade eden Tanrıverdi, şunları söyledi:
"Bu firmalardan yaklaşık 50’si kendi markalarıyla pazarda tüketiciyle buluşuyor. Ayrıca bebek giyim pazarının dinamik yapısı nedeniyle birçok uluslararası marka, yıllardır bebek giyimi mağazalarıyla ülkemizde faaliyet gösteriyor. Pazara önce yabancı markalar girmiş olsa da yerli markalarımızın bebek kategorisine önem vermeye başlamasıyla gelinen noktada dengeli bir pay dağılımı olduğunu söyleyebiliriz. Bebek giyimi özelinde organize perakendede yabancı payı halen daha yüksek. Nüfus artışının hızlı ve yoğun olduğu bölge ve şehirlerde ise daha çok yerli firmalarımız yer alıyor. Hazır giyim ve ayakkabının toplam perakende harcamaları içindeki payının yüzde 5 olduğunu dikkate alırsak 30-35 milyar TL gibi bir hacme ulaşıyoruz. 0-2 yaş grubunda yaklaşık 3 milyonluk nüfus üzerinden hesap ettiğimizde bebek hazır giyim pazar hacminin 500-600 milyon TL olduğunu söyleyebiliriz. Hane halkı hazır giyim tüketimi ve perakende satışlar dikkate alındığında bebek başına ortalama 200-250 TL bir harcama tahmini yapabiliyoruz."
Tanrıverdi, Türkiye’nin 2016’da bebek giyim ihracatı yüzde 16 artışla 270,3 milyon dolara yükseldiğini anlatarak, "Yaklaşık 17 milyar dolarlık toplam hazır giyim ihracatı içinde bebek giyim ihracatı yüzde 1,6’lık bir paya sahip bulunuyor. 2017 yılının ilk 5 ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre bebek giyim ihracatımız yüzde 5,8 kayıpla 104,1 milyon dolar oldu." dedi.
Dünyada internetten alışverişin hızla yaygınlaştığını, zaman kaybını büyük ölçüde önlediği için tüketicinin e-ticareti giderek daha çok tercih ettiğini belirten Tanrıverdi, bu trende paralel, bebek kıyafetlerinin e-ticaretinde de her geçen gün artış gözlendiğini söyledi.
"Tüketicinin en hassas olduğu ürün kategorisi bebek giyimi"
Tanrıverdi, Türkiye’de perakende e-ticaret hacminin 2016’da 17,5 milyar TL’ye ulaştığına dikkati çekerek, "Akıllı telefon ve mobil internet kullanımı ile genç nüfus dikkate alındığında ülkemizde önemli bir e-ticaret potansiyeli görülüyor. Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörünün toplam perakende ticaretteki payının yüzde 5’ler düzeyinde olduğu dikkate alındığında bebek giyiminin de e-ticaretin önemli kategorilerinden biri olacağını söyleyebiliriz. Ancak ailelerin bebek giyim ürünleri satın alırken çok daha hassas davrandıklarını biliyoruz. Bu ürünlerin standardını, kalitesini ve diğer özelliklerini detaylı sorgulama, bizzat görüp dokunma arzusunun bebek giyim e-ticaretinin hızlı gelişimini baskılayan en önemli unsurlardan biri olduğunu söyleyebiliriz." diye konuştu.
Ekolojik, organik tekstiller konusunda en büyük hassasiyeti ve ilgiyi Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin gösterdiğini belirten Tanrıverdi, "Türkiye hazır giyim ihracatının yüzde 72-73’lük bölümünü AB ülkelerine yapıyor. Dolayısıyla Türk hazır giyim üreticileri pazarın yoğun hassasiyetinin de etkisiyle organik ve ekolojik tekstiller konusuna büyük önem veriyor. Bilindiği gibi kanserojen etkiye sahip olduğu düşünülen azo boyar maddelerin Türkiye’ye girişi 1994’ten itibaren yasaklanmış bulunuyor." şeklinde konuştu.
Tanrıverdi, bebek giyiminin, tüketicinin en hassas olduğu ürün kategorileri arasında yer aldığını anlatarak, "Her şeyden önce dünyanın en ileri standartlarından birini oluşturan AB mevzuatına uyumluluk konusunda hassasiyetimizi sürdürmemiz gerekiyor. Diğer taraftan, hazır giyimde tasarımın önemi giderek artıyor. Bu çerçevede bebek giyim konusunda da özgün tasarımlara yönelmenin ülkemizin küresel pazarlarda elini güçlendireceğini düşünüyorum." dedi.
"Piyasadaki ürünlerin yüzde 10’unun yerli üretimden oluşuyor"
Bebek Araç Gereçleri Üretici, İthalatçı ve Perakendecileri Derneği (Bagider) Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Karaaslan ise Türkiye'de 0-2 yaş grubunda çocuk başına yıllık ortalama harcamanın 2 bin TL olarak tahmin edildiğini, 3-4 yaş aralığındaki çocuk grubunda yıllık harcama tutarının ortalama 1600 TL'ye düştüğünü kaydetti.
Sektörde yerlilik oranına ilişkin soru üzerine Karaaslan, bebek sektörü içerisinde pazarın önemli kısmını kaplayan tekstil ürünlerinin bu hesaplamaya dahil edilmesi ile yerli ürünlerin almış olduğu payın ortalama yüzde 40-45 olduğunu ifade ederek, "Tekstil ürünleri hariç baktığımız zaman ise bu oran yüzde 10’a kadar düşüş göstermektedir. Başka bir bakış açısıyla, bazı yabancı markaların Türkiye’deki üretim tesislerinden sağlanmış ürünleri de bu hesaplamaya dahil edersek anne-bebek ürünlerinde yüzde 65-70 gibi bir yerli üretim oranı ile karşılaşmaktayız." dedi.
Karaaslan, bu alandaki tahmini değerlere göre piyasadaki ürünlerin yüzde 10’unun yerli üretimden oluştuğunu anlatarak, "Bebek mobilyası üretimini de araç gereç olarak eklediğimizde yerli üretim oranının yüzde 20 civarında olduğu söylenebilir. Sektörümüzde yüzde 80'e varan bir ithalat söz konusudur. İhracat ise bebek mobilyası dışında yok denecek kadar düşüktür." diye konuştu.
Oyuncak için ayda ortalama 25-30 dolar harcanıyor
Oyuncakçılar Derneği (OYDER) Genel Koordinatörü Çağatay Öztürk ise Türkiye'de ailelerin çocukları 2 yaşına gelene kadar aylık ortalama 60-70 dolar, yıllık ortalama 720-800 dolar harcama yaptığını kaydetti. Öztürk, 0-14 yaş aylık ortalama oyuncak harcama miktarı 25-30 dolar olduğunu bildirdi.
Öztürk, oyuncak sektöründe geçen yıl 33 milyon 187 bin 980 dolar ihracat, 423 milyon 643 bin 521 dolar ithalat gerçekleştirildiğini ifade ederek, piyasada yabancı markaların öne çıktığını söyledi.
Türkiye'de e-ticaret üzerinden oyuncak satışının gittikçe arttığını belirten Öztürk, ürünü görerek almanın tabii ki daha güvenli olduğunu, Türkiye'de e-ticaret üzerinden yapılan satışlarda, oyuncak satışının 6. sırada yer aldığını dile getirdi.
Bebek alışverişlerinde ortalama sepet tutarları yaklaşık 112 TL
n11.com Satış Genel Müdür Yardımcısı Örpen Koçak ise bilinç düzeyinin artmasının, anne ve babaların çocuklarını daha sağlıklı büyütme isteğinin, bu alanda yeni ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına neden olduğunu belirterek, "Buna paralel biz de satışlarımızda bu yönelimi gözlemliyoruz. 0-2 yaş grubu anne ve bebek ürünlerimiz n11.com toplam satışının yüzde 4’ü gibi bir orana tekabül ediyor." dedi.
Bebek alışverişlerinde ortalama sepet tutarlarının yaklaşık 112 TL, satılan ortalama ürün fiyatının ise 67 TL olduğunu ifade eden Koçak, bebek bezinin ciddi satış rakamlarına ulaştıkları bir kalem olduğunu kaydetti.