”Vergi gelirlerimiz büyümeye çok duyarlı”
Bakan Yılmaz, Türkiye'de toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin ağırlıklı yer aldığını belirtti
ANKARA - Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Türkiye'de toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin ağırlıklı yer aldığını belirterek, "Bu nedenle vergi gelirlerimiz büyümeye çok duyarlı. Hiçbir yeni vergi koymanıza gerek yok, yeter ki ekonomi yeniden büyüme trendine girsin. Dış ticaretimiz arttıkça içerdeki ekonomik aktivite arttıkça, vergi gelirlerine bu neredeyse birebir yansıyacak" dedi.
Devlet Bakanı Yılmaz, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleriyle, yeni başbakanlık binasında düzenlediği sohbet toplantısında bir araya geldi.
Bakan Yılmaz'ın Orta Vadeli Programla ilgili açıklamalarda da bulunduğu toplantıda, DPT Müsteşarı Kemal Madenoğlu, müsteşar yardımcıları, TÜİK Başkan Vekili Ömer Toprak ile GAP İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil yer aldı.
Yılmaz, toplantının başında yaptığı konuşmada, orta vadeli programın, değişik kesimlerin katılımıyla uzun bir sürede hazırlandığını, detaylı analizlere yer verildiğini belirterek, "Geçmiş hiçbir program hakkında bu kadar yoğun mesai harcanmadı, ne bürokraside ne de siyasi kanatta" dedi.
Bir gazetecinin, programda 2010, 2011 yıllarında ortalama 10 milyar liralık özelleştirme geliri öngörüldüğüne işaret ederek, gündemde yeni özelleştirmeler bulunup bulunmadığını ve Ziraat Bankasının özelleştirilmesinde gelinen noktayı sorması üzerine Bakan Yılmaz, özelleştirmelerde elektrik ve şeker üretiminin ön plana çıktığını kaydetti. Ziraat Bankası ile ilgili programda çok kesin bir ifade bulunmadığına işaret eden Yılmaz, "Ziraat ile ilgili verilmiş bir karar yok ama bu konuda yapılacak çalışmalar ve bu çalışmaların neticesinde piyasa şartlarının gelişimine göre bir karar verilecek" dedi.
"2010'da yüzde 3.5'lik büyüme çok makul"
2009 yılında öngörülen yüzde 6'lık küçülmenin ardından 2010'da yüzde 3,5 büyümenin nasıl sağlanacağıyla ilgili soru üzerine Yılmaz, yüzde 6 küçülmenin yaratacağı baz etkisine vurgu yaparak, bu küçülmenin üzerine, o noktadan yüzde 3'lük büyümenin "çok makul bir düzey" olduğunu ifade etti. Yılmaz şöyle konuştu:
"Burada da vergi gelirleri açısından şunu bekliyoruz; bizim vergi gelirlerimiz büyümeye çok duyarlı, vergi gelirlerimiz içinde dolaylı vergiler ağırlıklı. Bugün yaşadığımız büyük vergi kaybının sebebi de bu; küçülmeden dolayı vergi gelirlerimizde çok ciddi bir azalma oldu. Dolayısıyla büyümeye geçtiğimiz andan itibaren bu doğal olarak hemen vergi gelirlerimize de çok olumlu yansıyacaktır. Hiçbir yeni vergi koymanıza gerek yok, yeter ki Türkiye ekonomisi yeniden büyüme trendine girsin. Dış ticaretimiz arttıkça içerdeki ekonomik aktivite arttıkça, vergi gelirlerine bu, neredeyse birebir yansıyacaktır.
Sayın Babacan'ın da dediği gibi kurumlar vergisi, gelir vergisi oranlarında biz herhangi bir değişiklik öngörmüyoruz. İşin esas itici gücünü büyüme oluşturacak. Bunun dışında da ufak tefek bir şeyler çıkarsa gerekli vergi düzenlemeleri yapılır."
Özel sektör yatırımlarının teşvikine yönelik soru üzerine de Yılmaz, kamu yatırımı ve kamu tüketimiyle yüksek büyüme hızlarının yakalanmasının mümkün olmadığını belirterek, programın ana eksenlerinden birini özel sektör yatırımlarının oluşturduğunu söyledi.
Bir soru üzerine Yılmaz, teşvik paketinin, özel yatırımları canladırmayı öngördüğünü kaydederek, zaman içinde uygulamalara bakılarak birtakım iyileştirmeler yapılabileceğini söyledi. Teşvik sisteminin 2010 yılı sonuna kadar geçerli olacağına dikkati çeken Yılmaz, "Belki bu yıl yeterince tepki almayabiliriz bu küçülme ortamında ama ben yeni teşvik sisteminin gelecek yıl önemli bir etkide bulunacağını düşünüyorum" dedi.
"IMF ile gideriz ya da gitmeyiz gibi bir kompleksimiz yok"
Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, IMF ile görüşmeler ve gelinen noktayı değerlendirirken, "(IMF ile gideriz ya da gitmeyiz) gibi bir kompleksimiz yok. Fayda-maliyet hesabı yapıyoruz. Ülkemiz için hangisi faydalı ise ona göre bir görüşme süreci içinde bunu sonuçlandırırız" dedi.
Devlet Bakanı Yılmaz, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleriyle, yeni başbakanlık binasında düzenlediği sohbet toplantısında bir araya geldi.
IMF'nin Orta Vadeli Program ile ilgili değerlendirmesini nasıl bulduğunun sorulması üzerine Yılmaz, Fonun açıklamasında olumsuz bir tavır görmediğini söyledi.
"Bugün IMF ile yaptığımız görüşmeler geçmişte yaptığımız görüşmelerden çok farklı" diyen Yılmaz, Türkiye'nin geçmişte "mecbur kalıp IMF'nin kapısına koştuğunu" ancak bugün yaşanan küresel krize rağmen böyle bir ortamın olmadığını ifade etti.
Bakan Yılmaz, "Çok zor şartlara rağmen böyle bir durumda değiliz. IMF konusunda bir fayda maliyet analizi yapıyoruz. 'IMF ile devam etmemiz ülkemize faydalı olur mu olmaz mı?' bu çerçeveden yaklaşıyoruz. Bu önemli bir farklılık. Geçmişle mukayese ettiğinizde bugünkü ilişki biçimimiz son derece farklı" dedi.
"Enflasyonist bir baskı beklemiyoruz"
Yılmaz, bir gazetecinin "Mali kuralın 2011 yılında uygulamaya gireceği dikkate alındığında daha çok gevşek bir mali politika öngörülüyor, bu çerçevede enflasyonda düşüş nasıl sağlanacak?" şeklindeki sorusuna karşılık da, hükümet olarak gevşek bir mali politika öngörmediklerini, mali kuralın da gevşek mali politika anlamına gelmediğini söyledi.
Mali kuralın nesiller arası adaleti sağlayacağına işaret eden Yılmaz, bugün yapılacak yanlışlar nedeniyle bütçede meydana gelebilecek bozulmanın bedelini gelecek nesillerin ödeyeceğini, mali kuralın temelde bunu önlemeye yönelik olduğunu dile getirdi. Yılmaz, bu kuralın bütçenin güven verici bir şekilde yürümesini, risk priminin ve borçlanmanın düşüşünü sağlayacak bir çerçeve olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin, büyümeden taviz vermeden bütçe açığını aşağı çekmesi gerektiğini, bunu mali kuralın sağlayacağını anlatan Yılmaz, "Mali kuralın iki ana parametresi var. Birisi hedeflediğiniz açık ve bugünkü durum arasındaki farkı nasıl gidereceğiz. İkincisi de büyüme. Yüksek büyümenin olduğu dönemlerde kaynaklarımızı daha ihtiyatlı kullanmamız, düşük büyümenin olduğu dönemde biraz daha rahat davranmamız" dedi.
"İhtiyatlı bir çıkış öngördük"
Devlet Bakanı Yılmaz, "Orta Vadeli Programa bakıldığında krizden V şeklinde bir çıkış öngördüğünüz anlaşılıyor. Eğer öyle olmazsa yeni duruma uygun senaryolarınız var mı?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:
"Biz dünyanın krizden V şeklinde çıkmasını değil kademeli, ihtiyatlı bir çıkış öngördük. Avrupa'nın bu krizden biraz daha gecikmeli çıkacağı varsayımıyla da bu programı hazırladık. Olumlu yönde de, olumsuz yönde de gelişmeler olabilir. Olduğu zaman hükümet olarak gerekli tepkileri verir, gerekli tedbirleri alırız ama bugünden olacağını tahmin edemediğimiz şeyler üzerinden de politika üretemeyiz.
Dünyada şu konuda da bir mutabakat var; serbest düşüş dönemi geride kaldı. Mali sektörde önemli oranda temizlik faaliyetleri gerçekleştirildi. Bundan sonraki dönem büyüme dönemi ama kısa dönemli iniş çıkışlar olabilir. Orta Vadeli Programlar kısa vadeli iniş çıkışları değil orta ve uzun vadeli trendi gösterir. Biz de gerçekçi bir program yaptık."
Bakan Yılmaz, "Mali Kuralı bu programla birlikte açıklasaydınız daha vurgulu olmaz mıydı? neden ötelediniz?" sorusunu cevaplandırırken de, normal olmayan bir yılda mali kurala geçişin sağlıklı olmayacağını, ayrıca mali kural için bir yasal çerçeve oluşturulması gerektiğini ifade etti.