Wal-Mart CEO'su Lee Scott; Çocukluğum, eleştirileri kabullenme yeteneğimi geliştirdi

Wal-Mart CEO'su Lee Scott; Çocukluğum, eleştirileri kabullenme yeteneğimi geliştirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Mart 1949'da Missouri'de doğan Lee Scott, 4 bin kişilik nüfusa sahip olan Baxter Springs'te büyüdü. Babası benzin istasyonu işletiyordu, annesi ise ilkokulda müzik öğretmenliği yapıyordu. Üç erkek kardeşin ortancası olan Scott, Kansas'taki Pittsburg Devlet Üniversitesi'nde yüksek öğrenimin gördü. Öğrenciliği sırasında bir yandan da yerel bir lastik firmasında çalışarak para kazanıyordu. Öğrenimi devam ederken evlendi ve iki erkek çocuğunun ilki dünyaya geldi. Genç aile bir süre karavanda yaşadılar. Scott, ocağı olmayan hurda bir Ford Falcon kullanıyordu. Wal-Mart ile ilk irtibatı 1977 yılında gerçekleşti. Arkansas'ta bulunan Yellow Freight'ta çalışırken Bentonville'e ödenmemiş 7 bin dolarlık fatura tahsilatı için gitti. Daha sonraki yıllarda Wal-Mart'ın ikinci CEO'su olacak olan David Glass kendisine iş teklif etti. Bu teklifi geri çeviren Scott, faturalarını ödeyemeyen bir şirkette çalışmayacağını söyledi. İki yıl sonra Scott, aynı şirkete kamyon filosunun başkanı olarak katıldı. Başlangıçta Wal-Mart'ın şoförleri ile sorunlar yaşadı. Bu süreçte Wal- Mart'ın kurucusu Sam Walton ile yakın ilişki kurdu. Bu, onun Walton'un otoritesinden korunmasını da sağlayacaktı. Görevi devraldığımda S eğrisinden haberim yoktu Scott, 1979'da Wal-Mart'a katıldı. Şirket, ulusal bir zincir olma yolunda ilerlediğinde Scott lojistikte kaldı ve ABD perakende sisteminde bir devrim yaratan bilgisayarlaştırılmış dağıtım sistemlerinin geliştirilmesinde önemli bir rol üstlendi. 2000 yılında şirketin üçüncü tepe yöneticisi oldu. 2004'te şirketi yeniden konumlandırmaya götürdü. Scott, David Glass'tan CEO'luğu aldığında düşüncesinin "sadece yapmakta olduklarımızı iyi daha iyi yapmaya devam edersek başarılı olacağız" şeklinde olduğunu söylüyor. Ancak Scott bugün Wal-Mart'ın 1990'larda ABD'de yaşadığı hızlı genişleme sürecinin ardından yönünü kaybettiğini görüyor. "S eğrisinde ilerlersiniz. Kurucu fikri yaratır. Daha sonra bunun aynısını tekrarlamaya devam edecek bir grup insan toplarsınız. Ancak daha sonra bir bakarsınız dünya o kadar değişmiştir ki sizin sürekli aynı şeyi yapmaya devam etmeniz hiçbir işe yaramaz. Ve yavaş yavaş yok olmaya başlarsınız. Ancak görevi devraldığımda S eğrisinden haberim yoktu ve kendimin de geçmişte yapılanların aynısını tekrar eden bir kişi olduğumu fark etmemiştim" diyor. En çarpıcı dönüşümü gerçekleştirdi Wal-Mart, ABD'de genişledikçe geniş bir kesimden eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Geleneksel bir şirket olarak yapılan her eleştiriye de pek fazla aldırmadı. Küçük bir halkla ilişkiler departmanı aracılığıyla sadece müşterilerinin sorularını cevaplayacaklarını açıkladılar ve Washington'dan da tümüyle uzak kalmayı tercih ettiler. Scott "Ancak Wal-Mart, dış dünya ile kurduğu ilişkilerde izlediği yolu değiştirmeliydi" diyor. Şirket, bugün en büyük basın ilişkileri bölümlerinden birisine sahip ve Washington'da lobicilik faaliyetlerine milyon dolarlar harcıyor. Dört yıl önce ABD şirketler tarihindeki belki de en çarpıcı dönüşümü gerçekleştirdi. Arzusu düşük fiyatlara odaklanmış olan firmayı çevresel sürdürülebilirliğinin savunucusu konumuna getirebilmekti. Bu bir anlamda o ana kadar şirkete yöneltilen eleştirilerin karşılığında atılan bir adımdı aslında. 2006'nın sonunda itibar savaşları devam etti. Ve Wal-Mart'ın hisse fiyatlarında gerileme yaşandı. Wall Street'da Scott'un ayrılacağı yönünde spekülasyonlar vardı. Ancak o şirket kurulunun ve hisselerin halen yüzde 40'ını kontrol etmekte olan Walton ailesinin yanında olmaya devam etti. Bugün Sam Walton'un en büyük oğlu Rob Walton, yönetim kurulu başkanı ve Scott'a göre, şirketin sürdürülebilir gelişimini destekleme konusunda önemli bir rol üstleniyor. Scott, "Bence uzun dönemde doğru adımlar atılmasını talep eden bir ailenin sahipliği önemli bir güç veriyor" diyor. Her hafta bizden hiç hoşlanmayanlarla bir araya geldim Şirketin hayata geçirmiş olduğu itibar yönetimi stratejisi işe yarıyor gibi gözüküyor. Wal-Mart geçtiğimiz günlerde açıklanan Millward Brown araştırmasının sonuçlarına göre Wal-Mart 34.5 milyar dolarlık marka değeri ile perakende sektörünün en güçlü markası. Scott'u bu dönüşüm sürecinde en fazla zorlayan şey, her hafta Wal-Mart'ı en sert eleştiren kişilerle bir araya gelerek yaptığı görüşmeler olmuş. "Dışarı çıkmak ve bizden hiç de hoşlanmayan insanlarla bir araya gelmek zorundaydım. Tüm bu görüşmelerin toplamına baktığımda benim için çok zor bir dönemdi" diyor. Çocukluğunun eleştirileri kabullenmek konusunda yeteneklerini geliştirdiğini ifade eden Scott, "Ancak üç dört yıl boyunca bunu her hafta yapmanın bedeli oldukça yüksek oldu" diyor. Bu zorlayıcı çabalardan sonra Mayıs 2006'da alışıldık olmadık şekilde, kurulun da desteğiyle kendine gelmek için bir ay ara verdi. Scott, Wal-Mart'ın görünen yüzü olduğundan artık şirketi yönetmediği söylentilerinin yayılması gecikmedi. "Eğer en iyileri işe yerleştirdiyseniz, sahip olduğunuz genel bilgilerin neden onların spesifik bir alanda sahip oldukları ve yaşamları boyunca elde ettikleri tecrübenin yerine geçebileceğini düşünesiniz ki? Belki sadece etrafta olmalı ve yönü tekrar belirlemeli ya da biraz şekillendirmelisiniz" diyor. Mesleğinin en zor yanını 'bugün sahip olduğumuz yeteneklere sahip olmak; kendimi onlarla aynı fikirde bulmamak ve yine de onların gitmek istedikleri yöne gitmelerine izin vermek' olarak ifade ediyor ve "Bunu gerçekten çok zor buluyorum. Ama yapıyorum ve dürüst olmak gerekirse işe de yarıyor. Bununla birlikte yöneticilerimden çok daha karmaşık ve sofistike bir çevrede çalışabilecek bir yönetim takımı oluşturmalarını istiyorum" diyor. TAKTİK Kariyerizi, yeni işinizdeki ilk 90 gün belirleyebilir Yeni bir işe girdiniz ve o işte başarılı olmak istiyorsunuz. İşe girmekten çok daha zor olan bölüm asıl şimdi başlıyor. İşe girilen ilk günler, sıkı çalışma zamanı. Çünkü ilk 90 gün her şeyin belirleyicisi olabiliyor. İlk 90 gün sayesinde yüksek mevkilere direkt ve hızlı bir yolculuğa başlanabileceği gibi, işiniz, ufak bir ofiste sıkıcı bir masa başı işine de dönüşebiliyor. Yeni girilen bir işte ilk zamanlar çalışma saatleri yoğun olabileceğinden, fiziksel olarak işe hazırlanmak da önem taşıyor. "Yeni Bir Hayat Yönetimi için 90 Gün" adlı kitabın yazarı ve yaşam koçluğu şirketi InterCoach'un Başkanı Laura Berman Fortgang, "Bu uzun bir yarışa hazırlanmaya, bir maratonda başlangıcında tabana kuvvet koşmaya benzer" diyor ve ekliyor, "Eğer hayatınızı daha kolaylaştırmak için yapabileceğiniz yeni düzenlemeler varsa bunların üzerine gidin" diyor. İşte 90 günü başarıyla bitirmenin sekiz yolu: 1. Ev ödevlerinizi yapın; İşteki ilk gününüzden önce, ulaşmak istediğiniz hedefler doğrultusunda çalışın. Şirketi ve sektörü tanımak için interneti kullanabilirsiniz. Anahtar kişileri, yönetici isimlerini, firmadaki geçmişlerini öğrenin. Tüm bu bilgiler işverene nasıl yardımcı olacağınız hakkında sizi fikir sahibi eder. 2. Geniş bir iletişim ağı kurun; sadece iş hakkında size yardımcı olabilecek, yol gösterebilecek insanlarla iletişim kurmanın dışında, diğer şirketlerdeki insanlarla da ileriki projeler için bağlantı kurun. 3. Çok yönlü çalışmalara hazırlıklı olun; uzun günlere kendinizi hazırlayın. Kendi görevlerinizi yerine getirirken çoklu projelerde de görev alabilirsiniz. 4. İyi bir etki bırakın; konuşma ve iletişim yeteneklerinizle, beden diliniz üzerine çalışın. El sıkarken veya gülüşünüzle rahat değilseniz pratik yapın. Düzgün göründüğünüzden emin olun, ilk görüşte ne giydiğiniz önemlidir. 5. Hedeflerinizi belirleyin; neden bu yeni işte olduğunuzu, ne başarmak istediğinizi ve bu mesajı nasıl vereceğinizi bilmek iyi bir başlangıç için ilk nedenler arasında yer alır. Hangi özelliğinizin farklı olduğunu, hangi artı noktaları beraberinde getirdiğini ve bunlara neden ihtiyaç olduğunu ifade edebilmelisiniz. 6. Masanızda öylece oturmayın; çok büyük bir işe imza atsanız bile tamamen bilgisayarın önünde ekrana bakarak oturmak şirket içindeki önemli kişilerin sizi fark etmesini önler. Hem resmi toplantılarda hem de ayaküstü konuşmalarda, şirketteki insanlarla ilişkiler kurmak ve sağlam etkiler bırakmak önemlidir. 7. Dedikodu yapmayın; yeni insanlarla tanışmak ve çevreyi tanımak isterken, dedikodu yapmamaya dikkat edin. Bu yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Ayrıca bu profesyonel olmayan bir davranıştır. Bunun yerine, diğerleri hakkında notlar tutabilir, etkilendiğiniz noktaları yazabilirsiniz. Ve tabii ki en önemlisi onları kendinize saklamalısınız. 8. Daha önceki işvereninizi eleştirmeyin; çoğu çalışanın yaptığı en büyük yanlışlardan biri de, bir önceki işvereni ya da şirketi eleştirmektir. Eleştiride bulunan kişi genellikle, "Şimdi yeni insanlarla beraberim ve onları etkilemem lazım. Eski işimden bahsederek, yeni kişilere bağlılığımı göstermeliyim" şeklinde düşünürken, eleştirileri dinleyenleri ise, "Bizim hakkımızda acaba neler söyleyecek?" sorusuyla karşı karşıya bırakır. Dedikodudan uzak durun.