Yabancı portföyü 120 milyar doları aştı
"Scak para" olarak adlandırılan spekülatif kısa vadeli yabancı sermayenin Türkiye'deki portföy yatırımları çözülme bir yana, hızla büyümeye devam ediyor.
Naki BAKIR
[PAGE]
ANKARA - Euro bölgesi olmak üzere Avrupa ekonomisinde yaşanan ve tüm dünyayı etkileyen krizden çıkış yönünde henüz somut bir sonuç alınamaması nedeniyle kırılganlık sürerken, "sıcak para" olarak adlandırılan spekülatif kısa vadeli yabancı sermayenin Türkiye'deki yatırımları çözülme bir yana hızla büyümeye devam ediyor.
S&P'nin Türkiye'ye yönelik mayıs ayındaki not indirimi ve son dönemde Suriye ile yaşanan "savaş" gerilimine rağmen yabancıların Türkiye'de Borsa, DİBS ve mevduatta park etmiş yatırım portföyü, haziranda hızlı bir büyüme kaydetti. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi, tahvil, bono, eurobond, mevduat gibi araçlara park etmiş yatırımlarının toplam hacmi haziran ayında 12 milyar dolara yakın büyümeyle 120 milyar doları aşarak, rekor bir düzeye ulaştı.
Arkadaşımız Naki BAKIR'ın Kalkınma Bakanlığı, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) ve Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, haziran sonu itibariyle yabancıların Türkiye'de 59 milyar 7 milyon dolarlık hisse senedi, 42 milyar 203 milyon dolar devlet iç borçlanma senedi (DİBS), 435 milyon dolarlık Eurobond ve 18 milyar 375 milyon dolarlık da mevduat olmak üzere toplam 120 milyar 20 milyon dolar değerinde bir portföyü bulunuyor.
Yabancı portföyünde haziran ayında yüzde 10.7 oranında 11 milyar 631 milyon dolarlık bir büyüme yaşandı. Bunun da 7 milyar 788 milyon dolarlık bölümü yabancıların İMKB'deki hisse senedi portföyünde gerçekleşti. Yabancıların hisse senedi portföyü haziranda yüzde 15.2 büyüdü. Haziranda DİBS portföyü yüzde 6.5 oranında 2 milyar 571 milyon dolar büyüyen yabancıların elindeki eurobond hacmi de yüzde 1.9 oranında 8 milyon dolarlık artış gösterdi. Yabancıların Türk bankacılık sistemindeki mevduatlarının hacmi de geçen ay yüzde 7.4 oranında net 1 milyar 264 milyon dolarlık artış kaydetti.
İlk 6 ayda 25 milyar dolarlık büyüme
Yabancıların Türkiye portföyünde yılın ilk altı ayındaki kümülatif artış yüzde 26.4'e ulaştı. Anılan dönemde yabancı portföyü net 25 milyar 64 milyon dolarlık bir artış kaydetti. Bunun da 13 miyar 427 milyon dolarını yabancıların İMKB'deki hisse senedi portföyünde yaşanan büyüme oluşturdu. İlk yarıda yabancıların DİBS portföyü 6 milyar 452 milyon, eurobond hacmi 29 milyon, mevduat hacmi de 5 milyar 156 milyon dolar büyüdü.
[PAGE]
Sıcak para kaçarsa ne olur?
Yılbaşından bu yana; özellikle de haziran ayında yabancı portföyünde yaşanan gelişme, küresel kırılganlık döneminde sıcak paranın Türkiye'yi güvenli bir liman olarak görmeye devam ettiğini gösteriyor.
"Parayla para kazanmak" için gelen sıcak para, kaçışı ile ani, şiddetli ve hasarları uzun yıllara yayılacak ağır ekonomik krizleri tetiklemesi nedeniyle her zaman bulunduğu ekonomi için bir risk oluşturuyor. Savaş ya da benzeri derin bir istikrarsızlık süreci yaşanması durumunda, sıcak paracıların ülkede çeşitli araçlardaki fonlarını boşaltarak parasını alıp, ülkeyi terk edip gitmesi, ekonomide tüm dengeleri alt üst edecek bir felakete yol açıyor.
Yabancıların ani bir kararla pozisyon değiştirerek, Türkiye'den yüklü miktarda döviz çıkarması durumunda, ilk planda yaşanabilecek olası bazı gelişmeler şöyle sıralanıyor:
- Dövizde arz talep dengesinin aleyhte bozulması nedeniyle kurlarda ani yükseliş; hızlı bir devalüasyon yaşanır.
- Devletin, özel kesim firmalarının ve özellikle bankaların kısa vadeli aşırı borçluluğu, kurlardaki gelişmeye bağlı olarak bu kesimleri zor durumda bırakırken, bu durum genel ekonomide ağır bir krizin önünü açar.
- Patlak veren finansal krizde, sermaye kaçışına koşut döviz rezervleri azalışı ve para arzı daralmasıyla reel faiz hadleri rekor düzeylere ulaşır,
- Bu gelişme, TL'nin reel değerini hızla geriletir, hem TL borçlularının hem döviz borçlularının borç yükü TL üzerinden giderek artırır.
- Özellikle kısa vadeliler olmak üzere yüksek iç ve dış borçlar krizin yayılmasına ivme verirken, aynı zamanda krizin etkileriyle borç sorunu giderek daha da ağırlaşır.
- Bu süreçte yaşanan hızlı devalüasyon, maliyet yönlü olarak enflasyonu tırmanışa geçirir.
- Yükselen kurlar yüzünden döviz borçlu şirketlerin mali durumu bozulur, iflaslar, kapanan işyerleri ve işten çıkarmalarla işsizlikte patlama yaşanır.