Yozgat tersine göçü 3 sektörle başlatacak

Yozgat, Geleneksel Garanti Anadolu Sohbetleri’de söz alan konuşmacılar ‘Örnek meyvecilik çalışmaları, Hayvancılık İhtisas OSB gibi projelerle Yozgat’ta tersine göçü başlatmanın mümkün olduğu ifade edildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Güneş DOĞDU SOYLU

YOZGAT - Nüfusu her geçen yıl azalan Yozgat’ın tarım, hayvancılık ve jeotermal alanında sağlanacak sinerji ile tersine göçü yaratabileceği ifade edildi. Garanti Bankası’nın DÜNYA Gazetesi ile ortak düzenlediği geleneksel  Garanti Anadolu Sohbetleri’nin 90’ıncısı Eskişehir’de yapıldı. DÜNYA Gazetesi Başyazarı Osman Saffet Arolat’ın moderatörlüğünde Yozgat Belediyesi Bilal Şahin Kültür ve Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda Yozgat’ın tarım, hayvancılık ve jeotermal alanındaki potansiyeli ele alındı. Toplantıda, Yozgat Kadışehri İlçesi Kabalı Köyü’nde 350’ye yakın çiftçiyi bir araya getiren,  ‘Deveci Havzası Meyvecilik Entegrasyon Projesi’ nin tersine göç için  model bir proje olduğu ifade edilerek, kentin elma üretim potansiyeli ile meyve suyu sektörüne tedarikçi olabileceği belirtildi. Yozgat Ziraat Odası’sının Hayvancılık İhtisas OSB projesinin de önemine değinen konuşmacılar 2 bin 100 kişiye istihdam yaratma potansiyeli olan termal turizm sektöründe de kentin önünün açık olduğunu ifade etti.

Akdağ: Deveci Havzası Projesi önemli bir başarı modeli

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Genel Sekreteri Ebru Akdağ,  dünyada meyve ve meyvesuyu konusunda önemli bir pazar potansiyeli olduğunu belirterek, “ Ülkemizin bu yönde atılıma geçmesi gerekiyor. Türkiye meyve üretiminde 6. sırada. Üzüm, elma ve portakal en fazla üretilen meyveler. Vişne, kayısı, kiraz ve ayva gibi ürünlerde dünya üretiminde birinci sıradayız. Yozgat’ta üzümden sonra en çok üretilen meyve elma. Yozgat’ta bu anlamda potansiyel var. Türkiye elma üretiminde dünyada 4. sırada. Tabi elma konusunda Çin gibi bir rakip var. Ürünün kaliteli olması ve işlenmiş olarak ihracat yapmamız ülke olarak avantaj.  Ülkemiz yaş meyve alanında maalesef dünyada söz sahibi değil. Meyve suyu sektöründe her yıl yüzde 10 gibi bir büyüme gerçekleşiyor. Son 6 yılda işlenen meyve neredeyse 2 katına çıktı. Ama maalesef şu an sektör yarı kapasiteyle çalışıyor. En çok işlenen meyvelerin başında elma yer alıyor, yüzde 44’lük paya sahip. Bunu şeftali, kayısı ve vişne takip ediyor. Son yıllarda siyah havuç, nar ile ilgili de gelişmeler var. Türkiye kişi başına meyve suyu nektarı tüketimi yıllık 8 litre. 

Almanya’nın 4’te biri. Türkiye’de meyve suyu sektörünün büyüyeceği, daha fazla meyveye ihtiyacı olacağı ortada. İhracatta sektör son 10 yılda 6 kat büyüdü. Yıllık  221 milyon dolarlık bir ihracat seviyesine ulaşıldı.Toplam ihracatın yüzde 47’si elma suyundan. Ana pazarımız Avrupa. Gelişen pazarlara ihracat var. Dünyada arz talep dengesizliği var ve Türkiye için bu bir fırsat. Dünyada 13 milyar dolarlık bir meyve suyu pazarından söz ediyoruz.  Ekilebilir alan, iklim, stratejik konu, teknik bilgi açısından avantajlı bir konumdayız. Diğer taraftan Ortadoğu ve Afrika’nın olası talepleri de ülke olarak artı bir şansımız” diye konuştu.

Türkiye’deki meyve üretimi ve meyve suyu  alanındaki en büyük dezavantajın hammadde eksikliği. olduğunu kaydeden Akdağ, “Sanayiye uygun, dış pazarın talep ettiği meyvelerin üretimi çok yapılamıyor. Çiftçilerin örgütlenmesi eksik. Pazarlama, marka ve tanıtım eksikliği var. Türkiye doğru modeli uygularsa dünyada söz sahibi olabilir. Bunun yolu ölçek ekonomisiyle üretim yapmak. Yozgat Kadışehri İlçesi Kabalı Köyü’ndeki ‘Deveci Havzası Meyvecilik Entegrasyon Projesi’ önemli bir başarı hikayesi.  2009 yılında kaymakamlık başlatıyor. Sulama, gübreleme tam otomasyonla yapılıyor. Tarımda ilk defa kamu, özelsektör, vatandaş işbirliğinde bir proje hayata geçiriliyor. Birinci etapta 5 bin 600 dönümlükalan ekili durumda. Vişne, şeftali elma ve domates üretiliyor. 350’ civarı çiftçi burayı  tek bir işletme altında işletiliyor. 500-600 kişilik bir istihdam sağlanıyor. Projenin tamamlanmasıyla yıl boyunca bin kişiye istihdam sağlanacak.  Nüfusu azalan bir şehir Yozgat. Bu projeyle tersine göç başlamış. Köy halkının tamamı SGK kapsamında. Bozok Üniversitesi’nde 2 yıllık teknikerlik bölümü açılıyor. Bu proje meyve paketleme ve işleme yatırımlarının bölgeye kaydıracak.  Son 10 yılda Yozgat’ta üretilen  yaş meyve oranı yüzde 56 oranında azalmış. Yozgat için geleceği parlak bir alan meyvecilik. Kabalı gibi bir örnek var. Küçük ölçekli işletmeler birleşebilirlerse çok büyük bir fırsat var. Tabi tüm bunların kamu şemsiyesi altında yapılıyor olması önemli” açıklamasını yaptı.

Eskiyörük: Kooperatifleşme  devlet politikası olmalı

Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye’nin nüfusunun 3 katını doyuracak noktadayken  ithalat yapar hale gelmesinin üzücü olduğunu ifade ederek, “Bu sıkıntı ancak küçük işletmeler işbirliği yaparak kooperatifleşirse çözebilir. Tarımın önemini biraz geç anladık. Doğru bir politika izlenirse çok şanlıyız. Verim toprağımız ve iklimimiz  var. Gıda sektörünün öneminin artması bizim için çok umut verici. Küçük ve orta boy işletmelerimiz olduğu için dünyayla rekabet şansımız azalıyor. Ülkemizdeki küçük işletmeleri birleştirebilirsek dünyaya kafa tutarız. Türkiye için kooperatifleşme hayati önemde. Kooperatifleşmeyle  girdi  maliyetlerimiz   düşer. Bakanlığın denetlemesi kolaylaşır ile kalite artar.Kayıtdışılık önlenir. Rastgele üretim yapılıyor bundan dolayı da fiyat istikrarı sağlanamıyor. Üretici pazarlama sorunu yaşıyor. Çiftçi zarar edince borçlanıyor ve kendini geliştiremiyor. Canlı hayvan ithaline son 3 yılda 3 milyar dolar harcamışız. Kooperatifleşmeyle insanlar para kazanacak ve sektörü yaşatmaya sürdürecek. Üretici ve tüketici korunacak. En önemlisi de köyden kente göç önlenecek. Toplumsal barışın da anahtarı kooperatifleşme. Ülkemizde kooperatifleşmenin yüzde 13 oranında olması içler acısı. Pamukta bile ithalat yapar hale geldik. Sektörde çok kafadan ses çıkıyor ve sorunların çözümü için birliktelik sağlanamıyor. İlgili makamlar çözüm noktasında ilerleme kaydedemiyor. Hobi için çiftlikler kuruldu. Çoğu kapandı ve kapanacak da. Kooperatifleşme devletin tarafından desteklenmeli” şeklinde konuştu. 12 yıl emek vererek Tire Süt Kooperatifi’nde 2 bin üreticiyi bir araya getirdiklerini aktaran Eskiyörük, “250 personelimiz, yıllık 80 milyon lira ticaret hacmimiz var. Özvarlığımız 900 milyon liraya ulaştı. 160 ton süt topluyoruz. Ekipman fazlalığını azalttık. 63 tane köyde soğutma tankımız var. Sütümüzün bakterisi Avrupa standartlarında. Laboratuvarlarımızda tüm testlerimizi yapıyoruz. Eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyoruz ortaklarımıza. Sütü biraz pahalıya satıyoruz ama pazarlama sorumuz yok. Et işleme tesisi kurduk kalkınma ajansı aracılığıyla. 4 yıl boyunca 250 okula pastörize süt dağıttık.Bu işi biz başlattık ve sonradan devlet politikası haline geldi.  Şimdi okullarda yapılmak istenen süt dağıtımının mantığını yanlış buluyorum. Süt fazlalığı olduğunda  üreticiyidesteklenmek için  bu iş yapılmak isteniyor. Süt dağıtımı okullarda devamlı olarak yapılırsa  proje anlamlı hale gelir” ifadesini kullandı. 

Karadere: Yozgat tarım sektöründe büyük gelişme potansiyeli taşıyor

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere: Garanti Anadolu Sohbetleri kapsamında, 2002 yılından bu yana Anadolu’yu karış karış gezerek, 64 ilde, 89 toplantı düzenledik. Ortak Akıl Notları’nda Yozgat’ın tarım sektöründe büyük gelişme potansiyeli taşıyan bir kent olduğunu saptamıştık. Yaptığımız araştırmalar bize, Yozgat’ın bir çok meyve çeşidini yetiştirerek tarım alanlarını değerlendirebileceğini, üretimini  ihracata yönlendirerek kendisine büyük bir iş ve gelir potansiyeli yaratabileceğini söylüyor. Sahip olduğu tarım alanlarından üst düzeyde verim almak, gelişmiş pazarlama stratejileriyle bu ürünleri tüm dünyaya ulaştırmak, Yozgat için çok da uzak bir hedef değil. Bozkırların geniş yer kapladığı Yozgat’ın ekonomisinde tarımın yanı sıra hayvancılık da önemli bir geçim kaynağı. Ancak, hayvancılık konusunda tesisleşmenin ve birlikte iş yapma kültürünün yetersiz olduğu gerçeğini de kabul etmek durumundayız. Bu konuda atılması gereken önemli adımlar var.  Yozgat Ziraat Odası’nın ilde bir “Hayvancılık İhtisas Organize Bölgesi” kurma girişimi çok değerli. Hayvancılık OSB’sinin oluşumundaki hedef ise uluslararası standartta üretim, ihracat ve ürün çıktısına ulaşmak olarak belirtilmiş. Bu hedeflere ulaşmada çağdaş kooperatifçilik modellerinin teşvik edilmesinin ne kadar önemli olduğu da bilinen bir gerçek. Ancak bu yolla tekelleşmeyi değil, süt ve et üzerine entegre tesisler kurarak küçük üreticileri bir araya getirip büyük üretim gücü yaratma yöntemlerini seçmemiz gerekiyor. Ortak akıl notları, jeotermal kaynakların zenginliğine istinaden, Yozgat’ta sağlık turizmi konusunda bir dizi yatırımın yapıldığına işaret ediyor. Turizm için gerekli altyapıyı projeleri hazırladığında, Anadolu’da yeni bir termal turizm merkezinin ortaya çıkmasının anmeselesi olduğunu söyleyebiliriz. Termal için Yozgat’ta belirlenen 10 merkezde yapılacak 155 milyon dolarlık yatırımla, 2 bin 100 kişiye istihdam sağlanabileceği belirtiliyor. Önemli yatırımcıların Yozgat’a gelmesi ve jeotermal kaynakların sağlık turizmi alanlarına dönüştürülmesiyle, bu rakamların çok daha yükseğe çıkabileceğini düşünüyoruz.

Akat: Kentin sürekli azalan nüfusuna bir çözüm bulunmalı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat: 10 yıl önce geldiğinde Yozgat’ın kendisinde olumsuz bir izlenim  bıraktığını  vurgulayarak, “Şimdi konuşulan, tartışılan konuları görünce kentte bir dinamizm, canlanma ve toparlanma hissi uyandırdı. Yozgat’ın sürekli azalan nüfusuna bir çözüm bulunmalı.  Yetiştiriyorsunuz bu insanlar gidiyor Yozgat’tan. Tarım, hayvancılık, tekstil alanlarında olup bitenleri kentte daha  iyi değerlendirmek lazım. Türkiye  10 yıldır büyüyor.“Türkiye’de  çok kriz yaşandı.  En son 2007-2008 krizine baktığımızda herşeyin  iyi yönetildiğini söyleyebiliriz.. Eski krizleri artık yaşamayacağız. Bugün Türkiye ürettiğinin 4’te birini ihracat için üretiyor. Bu oran yavaş yavaş yükseliyor. Dolayısıyla tüm dünyayı pazar olarak kabul eden bir yaklaşım göstermeliyiz.  Son dönemdeki başarının altında kamu maliyesinde sağlanan denge var.  Bunun iş alemine yansıması da reel faizlerdeki düşüştür.  Bundan sonraki dönemde dolar yukarı  yavaş gidecek, enflasyon  çok hızlanmayacak, büyüme çok yavaşlamayacak. Türkiye’deki bu süreç 2011’de başladı 2012 ve 2013’te de  bu çerçevede sürdü” açıklamasını yaptı.

Tezcan: Yozgat’ta büyük bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi yapılabilir

İç Hastalıkları ve Geriatri Uzmanı Prof. Dr. Vecdet Tezcan, Türkiye’nin jeotermal kaynaklarını iyi değerlendiremediğini belirterek şöyle devam etti: “Jeotermal kaynaklar ucuz enerji kaynakları olarak  seraların ısıtılmasında kullanılabilir. Süs bitkileri ve çiçeklerin yetiştirilmesi de epey ekonomik katkı sağlayabilir. Balık çiftliklerinin kurulmasında kullanılabilir.Konut ısıtmada yararlanabilir. İzlanda jeotermal kaynaklarından yüzde 80 civarında kazanç elde ediyor. İzlanda’nın yüzde 87’si termal kaynaklarla ısıtılıyor.  Bizde bu sular boşuna akıyor. Dünyada termal turizm pazarı 100 milyar dolar. Almanya ve Macaristan’da  yılda 10 milyon kişi termal tesislerden faydalanıyor. Oralardaki yatak sayısı 500 bin civarında.Termal turizm 12 ay sürdürülebilir.  Türkiye’nin 28 bin yataklık termal turizm kapasitesi var. Kaynak sayısı açısından Avrupa’da birinci, dünyada beşinciyiz. Türkiye’de termal kaynak ve tesisler için ancak 2007 yılında devlet bir master planı hazırladı. Bu plan kapsamlı ancak hedefleri biraz hayalci gibi.  Bu plana göre 2023’te Türkiye’de 500 bin, Yozgat’ta ise 62 bin yataklık bir kapasite hedefleniyor.  Ama  Yozgat  bu rakamın çok çok gerisinde. Termal turizmde  yönlendirmeler yapılan önemli sitelerde Türkiye yok.  Buralara akredite olunmalı.Termal turizmin yerleşebilmesi için ulaşım kolaylaşmalı. Yozgat’a 2015 yılında hızlı tren ve hava terminali yapılacak. Bu önemli bir gelişme. Termal terapi öyle çok uzun süren konakları gerektirmiyor. Çeşitli etkinlikle konaklama süreleri uzatılabilir. Çevre bölgelere turlar düzenlenebilir. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ gibi önemli bir hemşerinizvar.Yozgat’a büyük bir fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi kurma projesi sunmanızı öneriyorum. Bu hastane geniş bir alana kurulmalı, Büyük bir parkı ve içinde de büyük bir kaplıca merkezi olur. Etrafında da termal oteller yer alır ve entegre çalışılır. Bu proje kabul görürse Yozgat iyi bir ivme yakalar.”