Zamlar önümüzdeki süreç için önemli bir politik atak
İş Bankası Genel Müdürü Bali, hükümetin yaptığı son zamların önümüzdeki dönemde büyümenin sürdürülebilirliğine ilişkin bir ön hazırlık olduğunu söyledi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
BALIKESİR - İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "Bugün vergi ve kamu zamlarıyla oluşan bütçeye ilişkin şu andaki konsantrasyonun, önümüzdeki dönemde büyümenin sürdürülebilirliğine kamu ekonomisinin katkısı bakımından bir ön hazırlık ve manevra alanı yaratmak bakımından önemli bir politik atak olduğunu düşünüyorum" dedi.
Bali, Balıkesir Sanayi Odası (BSO) tarafından düzenlenen "Dünya ve Türkiye Ekonomisi Hakkında Değerlendirmeler" konulu toplantıda, AB'nin çok ciddi borç sorunlarıyla baş başa olduğunu söyledi.
AB ülkelerinin bütçe istatistiklerinin aşırı bozulmuş duruma geldiğini ifade eden Bali, AB'nin bir araya gelişinin ilk şartının borçluluğun sınırlandırılması olmasına rağmen bugün çekirdek üyelerin bile borç oranlarının yüzde 80'i aştığını anlattı.
Yunanistan'ın yüzde 160 seviyesindeki borç oranıyla en kritik ekonomilerden birisi konumunda bulunduğunu belirten Bali, böyle bir tablonun, çok da alışılmış olmadığını bildirdi.
Bali, ülke iflaslarından bahsedilir hale gelindiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Çelişkiler yumağı içinde siyasal sorunlara da yol açacak şekilde ciddi istikrarsızlıklar yaşanıyor. Politik liderliğin, toplumun ikna edilmesinin ne kadar önemli olduğunu gördük. İspanya'da genç nüfusun yüzde 40'ı işsiz. Olağanüstü bir durum. Yüzde 10 geri dönmeyen krediler var. Türkiye'de bir bankanın şirket risk primi, İspanya hazinesinden daha kredibilitesi yüksek değerle işlem görüyor. Yunanistan'ın birlik dışına alınması formülünden bahsedildiğinde buna şaşırmam. Aslında AB'de hakiki sorunla yüzleşilmiyor. Eğer borçsa hakiki sorun, borç gelecekten aldığımız ödünçtür. Geri ödeyemiyorsanız, gelecekten aldığınız refah size ait değildir. Öyle görüyoruz ki, AB ülkeleri başta olmak üzere borç düzeyinin gerektirmediği refah devam ediyor."
Bali, Türkiye'nin ise böyle bir ortamda, 2008'in son çeyreğinde daraldıktan sonra çok kuvvetli büyüme gerçekleştirdiğini ifade ederek, bunun olumsuz yansımalarının olduğunu, Türkiye ekonomisinin hızlı büyüdüğü dönemlerde dış ticaret açığını tehdit eden durumlarla da karşılaşıldığını anlattı.
"Türkiye ekonomisi yüzde 2-3'lerle mi, yüzde 8-9'larla mı büyüyecek, yoksa 5-6 bandında mı kalacak? Sürdürülebilir büyüme oranı Türkiye ekonomisi için hangi orandır?" diye soran Bali, şunları kaydetti:
"Yüzde 8-9'un, cari açık problemi yoluyla büyümeyi ve finansal istikrarı tehdit ettiğini test etmiş durumdayız. Bunun yarattığı bazı başka olumlu sonuçlar da olabilir. Bir kısmı suni enflasyon performansı. Geçmiş dönemde düşük kur, yüksek faizle sağlanmış olan, bu yolla ciddi bir cari açık verilmek suretiyle pahalı bedelle elde edilen büyüme performansının sonucunda yansıdığı olumlu göstergede enflasyondur. Düşük kur ve yüksek faiz bir yandan parasal hareketler için cazibe merkezi haline getirirken, diğer yandan ihracatınızı düşürüp, ithalatı teşvik etmek suretiyle, yurt içi mal arzını dışardan mal akışıyla destekleyerek suni bir enflasyon performansı da yaratıyordu. Oysa son dönemde izlenen politikalarla kur konusunda daha gerçekçi bir noktaya gelmiş olmamız, enflasyonu aynı seviyelere çekebiliyor olmamız, hakiki enflasyon performansı göstermek bakımından kıymetlidir."
Yakalanan performansı koruyacak, güçlendirecek şekilde hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Bali, şöyle devam etti:
"2009'un ikinci yarısından başlayarak hızlı büyüme refleksi gösterildi. Burada kamu ekonomisi, bir geçiş dönemi politikası uyguladı. Güçlü göstergelerin desteğiyle bir miktar kamu harcamalarını artırmak suretiyle daralan özel tüketim ve yatırım harcamalarını ikame edici politika izlendi. Bunun verdiği ivme, Türkiye ekonomisini hızlı performansa yöneltti. Bugün de buna benzer duruma yavaş yavaş gittiğimizi görüyoruz. Kişisel kanaatim, bugün vergi ve kamu zamlarıyla oluşan bütçeye ilişkin şu andaki konsantrasyonun, önümüzdeki dönemde büyümenin sürdürülebilirliğine kamu ekonomisinin katkısı bakımından bir ön hazırlık ve manevra alanı yaratmak bakımından önemli bir politik atak olduğunu düşünüyorum."
BSO Başkanı Ahmet Kula
BSO Başkanı Ahmet Kula ise coğrafi konumu itibarıyla, metropollere olan yakınlığıyla önemli avantaja sahip Balıkesir'in, İstanbul-İzmir otoyolunun bitmesiyle ulaşımda çok daha avantajlı konuma geleceğini söyledi.
Balıkesir'de iki ve Bandırma'da bir organize sanayi bölgesi (OSB) bulunduğunu dile getiren Kula, ikisinde de satılacak parsel kalmadığını, üçüncü OSB için kamulaştırma çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.
Kula, Balıkesir'in yıllık ihracatının 370 milyon dolar seviyelerinde gerçekleştiğini belirterek, "Bazı firmaların ihracat kayıtları Balıkesir dışında gösteriliyor. Bunlar da dahil edilirse ihracat 900 milyon dolar rakamlarına çıkıyor" dedi.
Türkiye'de rüzgar enerjisinde kurulu güç açısından Balıkesir'in ilk sırada yer aldığını, kentin gıda sektöründe önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Kula, Balıkesir'in "Türkiye'yi doyuran il" olarak nitelendirildiğini anlattı.
Bu konularda ilginizi çekebilir