Zeybekci, büyüme ve cari açığı değerlendirdi
Büyüme verilerinin beklentilerin üzerinde geldiğini kaydeden Ekonomi Bakanı Zeybekci, cari açıktaki iyileşmenin ithalattaki gerilemeden kaynaklandığına dikkat çekti.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, büyüme verilerinin beklentilerin üzerinde geldiğini kaydetti.
Bakan Nihat Zeybekci yaptığı yazılıı açıklamada, cari açıktaki iyileşmenin ithalattaki gerilemeden kaynaklandığına da değindi.
Bakan Zeybekci, konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
"Dün açıklanan büyüme verisi piyasa beklentisinin üzerinde gelmesi açısından bizleri sevindirici bir gelişme oldu. Tabii bu yüzde 2.3 büyümeden memnun olduğumuz anlamına gelmez ancak böyle bir küresel konjonktür için iyi denebilecek bir rakam.
Hükümet olarak hiçbir zaman popülizm peşinde olmadık. Öyle bir niyetimiz de hiçbir zaman olmadı. Seçim öncesinde diğer partilerin asgari ücret başta olmak üzere havada uçuşan vaatlerini hepbirlikte gördük. Bunu biz de yapamaz mıydık? Elbette yapabilirdik ama hep uzak durduk. Bu nedenle gelen 2.3’lük beklentilerin üzerindeki büyüme bizim adımıza bir taraftan da sevindirici bir gelişme oldu.
Tarımda büyüme yüzde 2.7 olurken sanayimizde büyüme olması gerekenin altında gerçekleşti. Hizmetler sektörü ise yüzde 4.1 büyüdü. Hizmetlerde büyümeyi turizm, bilgi işlem ve mali sektör yukarı çekti. 20 alt sektörün 18’inde büyüme gördük. Dolayısı ile tam istediğimiz gibi bir dağılım göstermemiş olsa da büyüme için artılar eksilerden daha fazla.
Ekonomimiz 22 çeyrektir kesintisiz büyüyor. 2008-2009 küresel krizinden bu yana büyümeyi sürdürüyoruz. Ekonomik ve politik olarak dünyanın en sorunlu ülkelerinin olduğu bölgede yer alan Türkiye, buna rağmen büyümeyi sürdürüyorsa bu bir başarıdır. Rusya, Ukrayna, Mısır, Suriye ve Irak’taki gelişmeler bizi oldukça kötü etkiliyor. Buna rağmen burnumuz bile kanamadan istikrarlı büyüme yoluna devam ediyoruz.
Bu 22 çeyrekte ortalama büyümemiz yüzde 5.2 oldu. Tabii ki daha hızlı büyümeyi tercih ederiz. İş dünyasından gelen bir Bakan olarak hem özel sektörü hem ülkenin ekonomik dengelerini iyi bildiğimi düşünen biriyim. Türkiye olarak önümüzdeki dönemde büyüme adına daha iyisini yapabiliriz.
2015’in ilk çeyreğinde %2,3 oranında büyüyen Türkiye, bu performansı ile verisi açıklanan 13 Avrupa Birliği üyesinden daha fazla büyüdü. Türkiye’nin bu dönemdeki büyüme performansı hem AB ortalamasının (%1,4) hem de Avro Bölgesi ortalamasının (%1) üzerinde.
Net ihracat katkısı
Geçen yıl ekonomimiz net ihracatın katkısı ile büyümüştü. Bu yıl, 2015’te, net ihracat katkısının geçen yılın gerisinde olacağını bir süredir kamuoyu ile paylaşıyorduk. İlk çeyrekte beklentilerimize paralel şekilde net ihracat katkısı negatif yönde 1.2 puan oldu. Euro/Dolar paritesindeki gerileme, Doların diğer para birimlerine karşı da yükseliyor olması ve belki de en önemlisi, düşen petrol ve hammadde fiyatları bu sonucun ana sebepleri. Dolayısı ile dış piyasadaki bu etkilerin bizi hem ihracat hem büyüme açısından negatif etkilediğini söylemeliyiz.
Gerçek büyüme ve kalkınma ihracat ile olur. Bu nedenle net ihracatın büyümeye katkısının her zaman pozitif olması gerekiyor.
Ancak bu yolla milli büyümeyi gerçekleştirebiliriz. Dün açıklanan büyüme verilerine göre ekonomimiz tamamen iç talep katkısı ile büyüdü.
Biz bunu değil, hem iç talebin hem dış talebin yani net ihracatın büyümeye katkı vermesini istiyoruz. Politikalarımızı da buna göre oluşturuyoruz.
Sadece ve büyük oranda iç taleple büyümek, kendi elinizdeki imkanları çoğaltmadan, mevcudu ısıtarak köpürterek büyümektir ve bu bizi kalıcı bir kalkınmadan uzaklaştırır. Asıl büyüme, asıl zenginleşme ve kalkınma, ülkenin kullanılmayan doğal, beşeri, tarihi ve fiziki kaynaklarını daha iyi değerlendirilerek yaratılan dış gelir ile olur.
Biz Türkiye olarak bir aileyiz. Bu aile fertleri kendi aralarında üretip satış yaparlarsa, yaratılan değer içeride kalır. Yarattığımız bu katma değeri kendi dışımıza ne kadar çok satarsak o zaman kalıcı büyümeyi yakalayabiliriz.
İhracat ve ihracatçı Türkiye'nin 2023,2053 ve 2071 hedeflerine ulaşmada vazgeçilmez gücüdür, olmazsa olmazıdır. Bu sebepten dolayıdır ki hükümetimizin ihracat ve ihracatçıya sadece üretim, istihdam kaynağı olarak değil aynı zamanda dünyadaki refah yarışında vazgeçilmez rekabet avantajı olarak baktı.
İşte bu anlayış ile ihracatı ve ihracata dayalı büyümeyi sadece ihracatçıların değil bütün milletimizin, ülkemizin bir varlık nedeni olarak görmemiz gerekiyor. Şu anda mal ve hizmet ihracatımızın milli gelire oranı yaklaşık yüzde 27. Biz bunu 35-40’lara ulaştırırken, ithalatın daha kontrollü gitmesini sağlamalıyız.
Türkiye önümüzdeki yıllarda daha yüksek hızla büyümek zorunda olan bir ekonomi. Bir taraftan cari açığa sebep olan taraflarımızı iyileştiriyoruz. Son bir buçuk yıl içinde bunun için gerekli adımları kararlılık ile attık ve uyguladık Bir taraftan da yatırım ortamında iyileştirme çalışmalarımız devam ediyor. Sayın Başbakanımız tarafından açıklanan Öncelikli Dönüşüm Programları, ekonomimizin geleceği için çok önemli yapıtaşları. Sadece 2023 hedeflerine ulaşma bağlamında değil, her anlamda daha müreffeh bir topluma ulaşmak için, devlet, özel sektör ve vatandaşlar olarak ortak çalışmaya devam etmeliyiz. Son yıllarda işgücüne katılım oranı yüzde 44’ten yüzde 51’e yükseldi. Önümüzdeki yıllarda 60’ın üzerine çıkacak. Artan işgücüne istihdam yaratmak için en az yüzde 5’lik büyüme yakalamamız gerekiyor.
Cari açık
Bugün açıklanan Ödemeler Dengesi verilerine konu olan gelişmeler de hükümet olarak öncelik verdiğimiz alanlardan biri. 2015 yılı Türkiye’nin cari açık açısından başarı yılı olacak.
Bu yılın ilk günlerinde yaptığım açıklamalarda 2015 yılı genelinde gerileyen Euro/Dolar paritesi ve düşen hammadde fiyatlarının ihracatımıza yıl genelinde 20.3 milyar dolar civarında negatif etki yapacağını söylemiştim. Dolayısı ile ihracattaki gerileme bizim için sürpriz değil. Haziran ve gelecek aylarda ihracatın ne civarda geleceğini aşağı yukarı biliyoruz. Yıl genelinde bu gerileme devam edecek. Ancak sonbaharda gerilemenin hızı sakinleşecektir. İlk 5 ayda sadece paritedeki gerilemenin ihracatımıza etkisi 6 milyar doların üzerinde.
Ocak-Nisan döneminde cari açık 2.2 milyar dolar (yüzde 13,4) gerileyerek 16,7 milyar dolardan 14,5 milyar dolara indi. Sadece Nisan ayında ise geçen yıla göre 1.5 milyar dolar azalarak 3.4 milyar dolara geriledi. Nisan ayında yüzde 31 gerileme var.
İlk 4 ayda cari açıktaki 2,2 milyar dolarlık iyileşmenin esas sebebi mal ve hizmet ithalatındaki 7,5 milyar dolara varan gerileme sebep oldu. Gerek cari açığa yönelik hükümetimiz tarafından alınan makroihtiyati tedbirler, gerek Ekonomi Bakanlığı olarak aldığımız ithalat önemleri ile ithalatımızda ciddi bir azalma yakaladık. Bu da cari açığı aşağı çekti. Tabii enerji fiyatlarındaki gerileme ve Dolardaki yükselişin de buna önemli katkısı oldu.
Hizmet ihracatımız %2,3 gerileyerek 11,5 milyar dolar olurken, hizmet ithalatımız %4,6 azalarak 7,5 milyar dolara indi. Hizmet ticaretindeki bu azalışta çevre ülkelerdeki ekonomik ve politik gerilimin ciddi etkisi var.
Yabancı turistlerin %13’ünü aldığımız Rusya ve yine turizmde önemli paya sahip Arap ülkelerinde petrol fiyatı kaynaklı gelir azalışının turizm ve taşımacılık sektörlerine etkisini görmeye başladık. Nitekim Ocak-Nisan döneminde turizm geliri sadece binde 8 artarken, taşımacılık geliri yüzde 7,7 azaldı.
Rusya ve Orta-Doğu’daki petrol ihracatçısı ülkelerin gelirlerindeki azalma, bu ülkelerin ithalatını, turizm harcamalarını ve yatırımlarını aşağı çekiyor. Bu ülkeler, ihracatımızın neredeyse üçte birini, turist sayımızın beşte birini oluşturuyor. Ayrıca yurtdışı müteahhitlik sektörümüzün de bu coğrafyada çok yüksek bir payı var. Bu nedenle sadece siyasi istikrarsızlık değil, petrol fiyatlarındaki gerileme sebebi ile de yurtdışı gelirlerimizdeki gerilemenin önemli bir kısmı bu ülkelerden kaynaklanıyor.
Tabii isteriz ki bir taraftan planladığımız gibi mal ve hizmet ithalatımızda gerileme olsun, bir taraftan da gelirlerimizi artıralım.
Ancak küresel konjonktür kaynaklı gelişmeler sebebiyle gelirlerimizde de azalma yaşıyoruz. Bununla birlikte ihracatın ithalatı karşılama oranında da bu yıl 2014’ten daha iyi bir noktada olacağız.
Bütün bunlara rağmen yıl sonunda cari açık mevcut OVP hedefinin altında gerçekleşecek. Ekonomi Bakanlığı olarak yıl sonunda 40 milyar doların altında bir cari açık bekliyoruz. Cari açığın GSYİH’ye oranının yüzde 5 civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.