Türkiye pazarına güven artacak

Araştırma ve geliştirme alanının önde gelen temsilcileri, ‘Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı’nı değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Canan SAKARYA / Özüm ÖRS

 
ANKARA - Patent hakları ve tasarımla ilgili önemli düzenlemeler içeren tasarı Ar-Ge alanının bileşenleri tarafından genel olarak olumlu biçimde değerlendiriliyor. Sektör temsilcileri, düzenlemenin yabancı sermayeyi, yerli markaları olumlu etkileyeceği ve Türkiye’nin rekabet gücüne katkı yapacağı konusunda birleşiyor.
Meclis’e sunulan Sınai Mülkiyet Kanunu Tasarısı, patent alanında; üniversitelerin patent sahibi olmasına ; patent başvurularında tescil sonrasında itiraz imkanı sağlanmasına; buluşların ticarileştirilmesine faydalı model tescil sisteminde araştırma raporu uygulamasına; taklit üretim, depolama ve satışında cezai yaptırımların artırılmasına; patent, tasarım ve coğrafi işaret ihlallerinin
cezalandırılmasına ilişkin düzenlemeler içeriyor. 
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca hazırlanan ‘Sınai Mülkiyet Kanun Tasarı’sı gerek teknokent ve teknoparklarda kurulu Ar- Ge firmalarının faaliyetlerini gerekse üniversite-sanayi işbirliğini geliştirici hükümleriyle dikkati çekiyor.
DÜNYA Mikro Politika, düzenlemelerin teknoparkların mevcut buluş ve Ar-Ge kabiliyetlerini; taklit ürünlere ilişkin cezai yaptırımların yabancı sermaye ve yerli markalı ürün yatırımlarını; buluşların ticarileştirilmesi, faydalı modele araştırma raporu yöntemi, patent başvurularına tescil sonrası itiraz yoluyla ilgili yeniliklerin Türkiye’nin patent üretim kabiliyetini nasıl etkileyeceğini, kamu otoritesine, üniversiteye, Ar-Ge KOBİ’sine, ve YASED’e sordu. Tasarı TBMM’ye sunulmadan önce görüşlerine başvurduğumuz sektör temsilcilerinin değerlendirmeleri şöyle... 
 
NE DEDİLER?
 
Üniversite kaynaklı ticari faaliyetler hızlanacak
 
NAZİRE PEKER / İTÜ Arı Teknokent Genel Müdürü
 
Tasarı, fikri mülkiyet hakları ve hakların yükseköğretim kurumlarıyla ilişkilendirilmesine ilişkin mevzuat ve düzenlemeleri uluslararası standartlara kavuşturmak yolunda atılan ilk adım. Yürürlükteki
düzenlemede yüksek öğretim kurumlarında gerçekleştirilen buluşlarla ilgili patent başvurusu hakkı öğretim elemanına ait. Yeni düzenlemede, özel kanun hükümleri ve tasarının 41’inci maddesindeki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, patent başvuru hakkı üniversitenin olacak. Bu olumlu bir düzenleme. Öğretim kurumu kendisine bildirilen buluşla ilgili patent hakkından vazgeçmek ister veya buluş, patent başvurusundan sonra serbest buluş niteliği kazanırsa, öncelikle buluş sahibine bu hakkı devralmasını teklif edecek. Buluş  sahibinin kabulü halinde kurum buluş
sahibine patent alınması ve korunması için gerekli belgeleri verecek. Kurum, inhisari nitelikte olmayan yararlanma hakkını uygun bedel karşılığında saklı  tutabilir. Serbestlik kazanan buluşlarda
lisans hakkı talep edilememesi gerekir. 
Zira serbest buluş, öğretim elemanının hakkı olan buluş demek. Kurum herhangi bir nedenle başvuru veya patent hakkının sona ermesine neden  olursa, buluş sahibinin zararını tazminle yükümlü. Burada “herhangi bir neden” tanımı son derece belirsiz. Kurum sözleşme hükümlerine müdahale edemeyecek. Burada kurumun kısmi hak sahipliği de dikkate alınmalı. Yönetmelikle oluşacak yeni sınai mülkiyet mevzuatı, üniversitelerimizde buluşların uygulanabilirlik, ticarileştirilebilirlik ve ihtiyaç konseptleri de göz önünde tutularak ortaya çıkmasına korunabilmesine vesile olacak. Bu mevzuat teknokent ve teknoparklar açısından, üniversite-sanayi işbirliğini daha kurumsallaştırarak üniversite kaynaklı yeni ticari faaliyetlerin ortaya çıkmasına hız kazandıracak.
 
Esinlenme başka taklit başka
 
MUKADDER ÖZDEN / Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı
 
Taklit ürünlere cezai yaptırım getirilmesi çok olumlu. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir konu var: Taklitle esinlenme arasındaki nokta hassas. Esinlenme başka, taklit başka. Bu iki konunun değerlendirilmesi konusunda uzmanların görev alması gerekir. Bu konulardan habersiz kişiler değerlendirme işine alınırsa mağduriyetler doğabilir. Bu engellenmeli. Türkiye’de özgün tasarımı canlandırmak için ciddi finansal desteklere ihtiyaç var. Makine, bina yapımı, arsa gibi finans araçlarının bu tip Ar-Ge ve moda çalışmaları için de kolaylaştırılmasını istiyoruz. KOSGEB tipi enstrümanlar da kullanılabilir, ama biz daha çok bankacılık sisteminde kendi modasını yapmaya ve yüksek katma değerli ürün üretmeye çalışan firmaların elinin kolaylaştırılmasını tercih ediyoruz.
Öte yandan, uzun süre kullanılmamış ama tescil edilmiş markalara da geçerlilik süresi konması, gerekirse bu hakkın geri alınması gerekiyor.
Belli markalarda aşırı taklit var Türkiye’de. Bu aşırı taklit mevcut markaların değerini yıpratıyor. Bu kadar taklit ürünün piyasada olması Türkiye’ye bakışı değiştiren bir konu olduğundan bu gelişme, ticari ve her türlü ilişkide Türkiye ve Türk pazarına olan güveni yükseltecek. Birçok marka ürününü koruyamadığı için burada mağaza açmak istemiyor.
 
Akademisyenlerin buluşları korunacak
 
[PAGE]
 
Akademisyenlerin buluşları korunacak
 
PROF. DR. HABİP ASAN / TPE Başkanı
 
Türkiye’nin sınai mülkiyet alanındaki potansiyelini harekete geçirmek amacıyla böyle bir kanun çalışmasını başlattık. Tasarıda üniversite mensuplarının buluşlarında hak sahipliğinin üniversiteye
verilmesi, ancak bunun yanında buluştan elde edilecek gelirin en az üçte birinin öğretim üyesine verilmesi öngörüldü. Birçok ülkede başarılı bir şekilde uygulanan bu sistem sayesinde üniversite öğretim üyelerimizin buluşlarını koruma ve ticarileştirme konusundaki sıkıntılarını gidermiş olacağız. 
Bu düzenlemeyle birlikte üniversitelerden daha fazla patent başvurusu yapılmasını ve ortaya çıkan buluşların reel ekonomiye kazandırılmasını bekliyoruz. Tasarıdaki taklit ürünlerle ilgili bölümde,
tasarımların, patentlerin, faydalı modellerin taklit edilmesi halinde 1 milyon TL’ye kadar para cezası, ödenmemesi durumunda ise 3 yıla kadar hapis cezası yer alıyor. Diğer sınai mülkiyet haklarından patentler, tasarımlar ve coğrafi işaretlerle ilgili yapılan düzenlemeler de yine sistemi iyileştirmeye, patent ve faydalı model başvurularını sayısal olduğu kadar nitelik yönünden
de artırmaya, ekonomik yapıyı sağlamlaştırmaya, başvuruları kolaylaştırmaya ve maliyetleri azaltmaya yönelik düzenlemelerden oluşuyor.
Sınai mülkiyet haklarının ticarileştirilmesine yönelik teşvik ve destek verilmesi, sınai mülkiyet haklarının ticarileştirilmesi ile ilgili bilgilerin temin/tasnif edilmesi ve teknoloji transferi platformu
oluşturulması şeklinde konuya ilişkin çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Teknolojik gelişme ve ilerleme açısından bakıldığında, ülkemizin rekabet gücüne katkı sağlayacak önemli buluşlar ancak yeni buluşların ve teknik ilerlemenin önünü açacak nitelikte olan patent sistemi sayesinde mümkün olacaktır.
 
Buluş yapmayı motive edecek
 
SALİH KÜKREK / SANLAB Simülasyon Ltd, CFO
 
Bilişim Vadisi’nden Silikon Vadisi’ne devlet tarafından gönderilen ilk şirket olarak ABD’de sınai mülkiyet uygulamalarını yakından inceledik. Türkiye’de bu alandaki sorunların hiçbirinin ABD’de
yaşanmadığını, araştırmacıların korumayla ilgili endişe duymadan buluş yapabileceği bir iklim tesis edildiğini gördük. 
Ülkemizde de yeni düzenlemenin tek ve nispeten daha anlaşılır bir mevzuatla insanlara sahip oldukları sınai mülkiyeti ticarileştirmede açık fırsatlar sunacağını düşünüyorum. Bu fırsatlar,  teknopark bünyesinde Ar-Geodaklı çalışan tüm firmalar için buluş yapmak ve daha önemlisi yaptıkları buluşları koruma altına almak yönünde motive edecek.
Buluş ve buluş tescilindeki en önemli sorun, ticarileşme meselesi. Yeni düzenlemenin en önemli faydası, buluşları raftan indirip sanayinin kullanımına sunacak oluşu. Bu, sadece mevzuatla
olmayacak, ancak ülkemizde böyle bir iklim ve kültür oluşmaya başlayacak.
İklim oluştuğunda şirketler, üniversiteler, akademisyenler, mucitler hep birden kazanmaya başlayacak. Bu durum herkesin daha fazla Ar-Ge ve daha fazla buluş için ter dökmesini sağlayacak.
KOBİ niteliğindeki Ar-Ge firmalarında buluş yapılmakla beraber asıl sorun bunları korumadaki zorluklar, koruma haklarını kullanmadaki maliyetler.
 
Hapis cezası da getirilmeli
 
[PAGE]
 
Hapis cezası da getirilmeli
 
ÖZLEM ÖZYİĞİT / YASED Genel Sekreteri
 
Tasarı kapsamındaki değişikliklerin uygulamada mevcut aksaklıkları giderici ek düzenlemeleri içermemesi endişe ile karşılanmakta. Caydırıcılık etkisini hafifleten şu düzenlemelerin yeniden
değerlendirilmesi, ülkemizdeki yatırımların artırılabilmesi adına önemli: Hapis cezalarının kaldırılması, adli para cezaları alt ve üst sınırlarının caydırıcı olmayacak şekilde düşürülmesi, suça iştirak, tekerrür, teşvik fiillerine ilişkin hemen hemen hiç düzenleme olmaması, suçun şikayete bağlı sayılmaya devam edilmesi, malı üreten dışındaki mütecavizlerin, malı nereden temin ettiklerini  bildirmeleri halinde suçu işleyenlerhakkında hiç cezaya hükmedilmemesi, bu yöndeki şikayetin acele iş olmaktan çıkarılması. Bu kapsamda önerimiz adli para cezaları ile birlikte hapis cezalarının da kapsama sokulması, suç takibinin re’sen kovuşturmaya tabi olması, iştirak, teşvik ve yardım fiillerinin suç kapsamına alınması, malı üreteni ortaya çıkaranın da üretene nazaran daha düşük
olmakla birlikte cezalandırılması, işyeri kapatma ve ticaretten men cezalarının getirilmesi ile suçun varlığının bariz olduğu durumlarda malların derhal müsaderesine izin verilmesine yönelik düzenlemelerin yapılması yönündedir.
 
Teknoloji Transfer Ofisleri kurulmalı
 
MUSTAFA İ. KIZILTAŞ / Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği Başkanı
 
Bu kapsamda taslak, yükseköğretim kurumlarında geliştirilen ve finansal nedenlerle patent ya da faydalı model başvurusu yapılamayan birçok buluşun patent ya da faydalı model ile korunması
ve buna bağlı olarak da üniversitelerimizde geliştirilen bilgi birikiminin ve araştırma sonuçlarının ekonomik değere dönüşmesine olanak sağlayan önemli bir düzenlemedir. Ancak burada üniversitelerin Türkiye’de ve yurtdışında yapılacak patent başvurularının masraflarını karşılayabilecek finansal olanaklara ve ayrıca bu konuda çalışacak personel gereksiniminin karşılanmasına
ilişkin yasal düzenlemelere ve desteklere de ihtiyaç bulunuyor. Üniversitelerde Teknoloji Transfer Ofisler’inin kurulması, bu taslağın yasalaşması sonrası çok önemli bir gündem maddesi olacaktır.
Taslakta yer alan “Yükseköğretim kurumunun herhangi bir nedenle başvuru veya patent hakkının sona ermesine neden olması halinde buluş sahibinin uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü tutulması’na ilişkin hüküm ciddi bir tehlike oluşturmakta. Finansal ve personel eksiklikleri nedeniyle ortaya çıkacak zararın tazmini Yükseköğretim kurumları için ciddi tehlike oluşturmakta.
Zararın tazmini ile ilgili tasarıdaki “herhangi bir nedenle” ibaresinin daha açıklayıcı ve sınırlayıcı olacak şekilde yeniden düzenlemesi gerekmekte.
 
 
‘Patent ve marka vekilleri’ için odalara benzer şekilde meslek birliği kurulmalı'
 
[PAGE]
 
‘Patent ve marka vekilleri’ için odalara benzer şekilde meslek birliği kurulmalı'
 
UĞUR G. YALÇINER / Türk Patent Enstitüsü Kurucu Başkanı, Patent ve Marka Vekilleri Derneği Başkanı
 
Kanun tasarısı sorunları önemli ölçüde gidermeye yönelik hükümler içeriyor. Ancak, özellikle patent ve marka vekillerinin birlik veya oda yapısında kurumsallaşması ve disiplinine ilişkin yasal
düzenlemeleri kapsamaması çok büyük eksiklik. Vekillerin barolara benzer şekilde yapılanma ve yönetimini sağlayacak birlik kurulması ve disiplin düzenlemeleri en kısa zamanda yürürlüğe
konmalı. Taklit ürünlere ceza yaptırımları, üretenleri caydıracağından yabancı sermayeyi, yerli markalı sektör ve yatırımlarını olumlu etkileyecek. Patent ve faydalı model haklarına ilişkin çok önemli değişiklikler var. Bunları, yüksek öğretim kurumlarındaki buluşların patent veya faydalı model başvuru hakkının o kurumlara verilmesi; amacından sapmış incelemesiz patent sisteminin kaldırılması; patent verildikten sonra itiraz sisteminin getirilmesi; amacından farklı biçimde uygulamaya geçmiş faydalı model başvurularında araştırma raporu  zorunluluğu gibi özetleyebiliriz. Tüm
bu değişiklikler patent haklarının uygulanmasındabeklenen yararları sağlayacak. 
Yükseköğretim kurumları, herhangi bir nedenle başvuru veya patent hakkının sona ermesine neden olması halinde, buluş sahibinin uğradığı zararı tazminle yükümlü tutuluyor. Bu hüküm, üniversiteyi büyük yükümlülük altına itiyor. Böyle durumlarda üniversite kayba uğramakta. Bu nedenle zarar tazmini iki taraflı olmalı, tasarıdaki “herhangi bir nedenle” ibaresi de daha açıklayıcı
ve sınırlayıcı şekilde düzenlenmeli. 65’inci maddede marka başvurularının yayınına karşı “İtiraz süresinden sonra itiraz gerekçeleri değiştirilemez ve yeni gerekçeler eklenemez” hükmü  itiraz hakkını kısıtlıyor. Tasarı, özellikle patent başvurusu yapılmış buluşlarda sonradan yapılan geliştirmelerin buluşa  eklenmesi hakkını veren ek patent uygulamasını kaldırıyor. Bu, buluş sahiplerinin buluşlarına yapacakları küçük eklemeler için önemli bir hak.
Bu konularda ilginizi çekebilir