'Emtiada 2016 da zorlu geçecek'
Başta petrol olmak üzere düşük emtia fiyatlarının negatif etkisinin birçok ülkede hissedildiği 2015 yılı geride kalırken, Analistler emtia piyasası için 2016'nın da zorlu geçeceğini belirtiyor.
Düşen emtia fiyatlarının birçok ülke ekonomisini sarstığı 2015 sona erse de güçlü dolar, zayıf küresel büyüme ve Fed'in faiz artırımı gibi nedenlerle 2016'nın da emtia piyasası için zorlu geçeceği öngörülüyor
Finansal piyasalarda 2015'e, Çin ekonomisindeki yavaşlama, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırımına gideceği beklentileri, düşük küresel büyüme ve dolardaki yükseliş gibi gelişmeler damga vururken, tüm bunlar düşük emtia fiyatlarını beraberinde getirdi.
Bu durumdan en fazla etkilenen ülkeler ise Rusya, Brezilya, Endonezya, Malezya ve Güney Afrika gibi emtia ihracatçısı ülkeler oldu. Emtialar arasında Brent petrolün varil fiyatının 35,96 dolarla son 11 yılın en düşük seviyesine gerilemesi de petrol ihraç eden ülkeleri zor durumda bıraktı.
Vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen yaptığı değerlendirmede, emtiaların 2016 yılında fiyat ve talep açısından olumsuz etkilenmesinin beklendiğini söyledi.
Fed'in faiz artırımına gideceği beklentisinin 2015'e damga vurduğunu, 2016'da ise artık faiz artırımının etkilerinin görüleceğini aktaran Ergezen, "Fed, emtia piyasaları üzerinde etkili olmaya devam edecek. Çünkü Fed'in faiz artırımı, doların daha da güçlenmesine ve emtia fiyatları üzerinde satış baskısının artmasına yol açıyor" dedi.
Ergezen, gelişen ülkelerdeki ekonomik büyümenin azalmasının talep sorunlarını gündeme getireceğine işaret ederek, bu durumun da fiyatlar üzerindeki satış baskısını daha da artıracağını vurguladı.
Bu yıl, emtia fiyatlarının kaderini gelişen ülkelerdeki büyüme ve Fed'in belirleyeceğini anlatan Ergezen, emtiaların 2016'ya karamsar bir tablo içerisinde girdiğini dile getirdi.
"2016'da altının onsunda bin dolar seviyesinin altına inilmesi muhtemel"
Ergezen, Fed'in faiz artırımına gitmesi ve gelişen ülkelerin büyümesindeki yavaşlama gibi nedenlerle 2016 yılının altın için olumsuz geçmesinin beklendiğini kaydetti.
Faiz artırımıyla piyasadaki likiditenin azaldığını, doların da değer kazandığını aktaran Ergezen, tüm bunların, yatırımcıların elinde tutmak istedikleri altın miktarını düşürdüğünü ifade etti.
Ergezen, başta Çin olmak üzere Rusya ve Brezilya gibi gelişen ülkelerin büyümelerinin yavaşladığına dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Böyle bir durumda altına yönelik reel talebin de azalması söz konusu. Yani altına yönelik hem spekülatif talep hem de reel talep azalıyor. Küresel ekonomide yeni bir riskten kaçınma yani kriz süreci yaşanmazsa altın fiyatlarında yukarı yönlü bir hareket olasılığı hayli az görünmektedir. Şirketlerin altın çıkarma maliyeti de satış baskısını artıran en önemli unsurlardan biri. Dolar son dönemde birçok para birimine karşı değer kazandı ve 2016 yılında da kazanmaya devam etmesi muhtemel. Bu durumda 2016'da altının onsunda bin dolar seviyesinin altına inilmesi muhtemel. Likiditenin azalmasıyla 800 dolar seviyesinin görülme ihtimali de artmaya başladı" görüşlerini paylaştı.
"Satış baskısının etkili olduğu, dalgalı bir petrol piyasası bizi bekliyor"
Ergezen, petrol fiyatlarının, gelişen ülke ekonomilerinin yavaşlaması ve Fed'in faiz artışına tepki verdiğini belirterek, "Büyüme beklentileri düşerken ham madde talebi azalıyor. Bununla birlikte doların güçlenmesi de petrol fiyatı üzerindeki satış baskısını artırıyor. Piyasada arz fazlası yaşanırken, şirketlerin üretimi aynı seviyede tutmak istemesi de fiyatlardaki baskıyı artıran bir diğer unsur" ifadelerini kullandı.
Petrol piyasasında düşüş trendlerinin uzun sürdüğünü anımsatan Ergezen, şöyle konuştu:
"Petrol fiyatında 1980 yılında başlayan ilk düşüş trendi, 1998 yılına kadar yani yaklaşık 18 yıl sürdü. İkinci Dünya Savaşı sonrası başlayan düşüş trendi de yaklaşık 15 yıl sürmüştü. Kısaca petrolde yaşanan ana trendler yaklaşık 15-20 yıl vadeli olmaktadır. Petrolde başlayan düşüş trendinin 2016 yılında değişebileceğine işaret eden temel veri de bulunmuyor. Yani yine satış baskısının etkili olduğu, dalgalı bir petrol piyasası bizi bekliyor."
Ergezen, petrol piyasasında pazar payı kavgasının da kızıştığına dikkati çekerek, OPEC'in azalan fiyatlara rağmen petrol üretimini düşürmediğini dile getirdi.
Kaya gazı üreticileri ve petrol çıkarma maliyeti yüksek ülkelerin bu durumdan zarar gördüğünü vurgulayan Ergezen, İran'ın üzerindeki yaptırımların azalmasının da petrol piyasasındaki arzı artıran bir diğer unsur olduğunu ifade etti.
"Baz metallerdeki satış baskısı etkili olmaya devam edecek"
Ergezen, bakır, demir cevheri, nikel, alüminyum gibi metallerin 2015 yılında Çin kaynaklı büyüme endişeleriyle değer kaybı yaşadığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Enerji ve metallerden tahıl emtialarına kadar birçok emtiada dünyanın en büyük tüketicisi olma özelliği taşıyan Çin, 1990'dan bu yana en yavaş büyümeyi gösterdi. Çin ekonomisinin yavaşlaması demek, bu emtialara yönelik talebin de azalacağı anlamına geliyor. Genel olarak baktığımızda 2016 yılı için gelişen ülke ekonomilerine yönelik büyüme beklentileri düşürülüyor. Fed'in faiz arttırımı da büyüme beklentilerinin azalmasında önemli bir etken. 2016 yılında faiz artış eğiliminin devam edeceği ve büyümenin azalacağı göz önüne alındığında, baz metallerdeki satış baskısının etkili olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz."
Ergezen, Fed'in faiz arttırımı, doların güçlenmesi ve büyüme endişeleri nedeniyle azalan talebin, tarım emtialarının 2015 yılında değer kaybetmesine yol açtığını anlattı.
Yeni üretim tahminlerinde ciddi düşüş görülmemesi durumunda, buğday ve mısır gibi başlıca tarım emtialarının, aynı endişelerle 2016'da da satış baskısı altında kalabileceğini aktaran Ergezen, şöyle devam etti:
"Tarım emtiaları genel olarak büyüme beklentilerine baz metaller kadar bağlı değil. Fakat gelişen ülkelerin emtia talepleri, azalan büyümeyle düşüyor. Bunun yanı sıra doların güçlenme eğilimi de satış baskısının artmasına yol açıyor. Pamukta Çin etkisi net bir şekilde hissediliyor. Kahve ise yüksek üretim ve düşük taleple boğuşuyor. Bununla beraber son 5 yılda arz fazlası olan şeker piyasasında, 2016'da arz açığı görüleceği öngörülüyor. Bu durumda şeker fiyatının 2016 yılında pozitif seyir izlemesi beklenebilir."
"Emtia fiyatları 2016'da istikrar kazanırsa düşen manşet enflasyon hikayesi sona erer"
Nordea Markets Başekonomisti Helge Pedersen ise 2015 yılında düşen emtia fiyatlarından ithalatçı ülkelerin faydalandığını, ihracatçı ülkelerin olumsuz etkilendiğini belirtti.
Çin'deki yavaşlama dolayısıyla düşen emtia fiyatlarının negatif etkisinin Asya ekonomilerinde daha fazla hissedildiğini anımsatan Pedersen, "Biz emtia fiyatlarındaki düşüşün 2016 yılında da devam edeceğini düşünüyoruz" dedi.
Pedersen, Fed'in yılın son ayında faiz artırımına gitmesini, gelişen ülkeler için "kötü bir haber" şeklinde nitelendirerek şöyle konuştu:
"Bu durum, güçlü dolar kanalıyla emtia fiyatlarının daha fazla baskı altında kalmasına yol açabilir. Gelecek yıl Fed'in faiz artırımının kademeli olarak devam edeceği düşünülüyor. Bu beklenti kapsamında, azalan likidite ortamı, gelişen ülkelerin düşük büyüme mücadelesini etkileyebilir. Bu durum da emtiaya talep açısından önemli. Gelecek yıl Rusya ve Brezilya gibi ülkelerdeki sıkıntılı koşullarda kademeli bir normalleşme yaşanabilir. Buna karşın, çalışma yaşındaki nüfusun azalması ve düşük üretim kazançları gibi nedenlerden dolayı, Çin'de kademeli bir şekilde yavaşlamanın süreceğini tahmin ediyoruz. Bunlar da emtia fiyatlarını baskı altında tutabilir."
Pedersen, düşük emtia fiyatlarının, özellikle gelişmiş ülkelerdeki düşük enflasyonun arkasındaki temel nedenlerden biri olduğuna dikkati çekerek, "Eğer emtia fiyatları gelecek yıl istikrar kazanırsa gelişmiş ekonomilerdeki düşen manşet enflasyon hikayesi sona erecektir. Gelecek birkaç ay içerisinde düşük enerji fiyatlarından kaynaklanan baz etkisi hafifleyecek ve bu da 12 aylık enflasyon oranlarını yükseltecektir" öngörüsünü de paylaştı.