'Geniş faiz koridoruna ihtiyaç azalabilir'

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantı özetinde, küresel para politikalarındaki normalleşmenin başlaması ile birlikte oynaklıklarda gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde, geniş faiz koridoruna duyulan ihtiyacın azalabileceği belirtildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantı özeti açıklamasında, “Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır” denildi.

Merkez Bankası, 22 Aralık 2015 tarihli Para Politikası Kurulu'nun toplantı özetine ilişkin basın açıklaması yaptı. 

Açıklamaya göre kasım ayında tüketici fiyatları yüzde 0,67 oranında arttı ve yıllık enflasyon 0,52 puan yükselerek yüzde 8,10 oldu. Gıda grubu yıllık enflasyonu işlenmemiş gıda grubuna bağlı olarak artarken, enerji yıllık enflasyonu ise baz etkisi ile yükseldi. Türk lirasındaki değer kaybı etkilerinin zayıflamakla birlikte devam etmesiyle temel mal grubu yıllık enflasyonu bu dönemde yükselişini sürdürdü. Hizmet enflasyonu ise yüksek seviyesini korudu. Bu doğrultuda çekirdek fiyat endekslerinin yıllık artış oranı yükselirken mevsimsellikten arındırılmış verilerle hesaplanan yakın dönem enflasyon eğilimi yatay seyretti.

Enerji fiyatları azaldı

Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 0,83 puan artarak yüzde 9,51 oldu. Bu gelişmede temelde sebze fiyatlarının etkisiyle yıllık enflasyonu yüzde 11,48’e yükselen işlenmemiş gıda fiyatları belirleyici oldu. Diğer taraftan, işlenmiş gıda grubunda ise yıllık enflasyon yavaşlama eğilimini sürdürdü. Enerji fiyatları kasım ayında akaryakıt fiyatlarındaki gerilemeyle beraber yüzde 0,31 oranında azalırken, bu grupta yıllık enflasyon baz etkisi kaynaklı olarak yükselerek yüzde 1,26 oldu. Enerji grubu yıllık enflasyonunun aralık ayında da baz etkisi ile yükseleceği öngörülüyor.

Kasım ayında hizmet grubu fiyatları yüzde 0,17 oranında artmış ve grup yıllık enflasyonu 0,16 puan yükselerek yüzde 8,80 oldu. Yıllık enflasyon, lokanta-oteller grubunda gerilerken diğer alt gruplarda yükseldi. Mevsimsellikten arındırılarak hesaplanan veriler ise hizmet enflasyonunun ana eğiliminde bir miktar yavaşlamaya işaret etti.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu kasım ayında 0,41 puanlık artışla yüzde 9,61’e yükseldi. Bu dönemde Türk lirasındaki birikimli değer kaybının etkileri belirli kalemlerde hafiflemekle birlikte hissedilmeye devam etti. Dayanıklı mal grubunda aylık fiyat artışları, önceki iki ayda kaydedilen yüksek seviyelerin ardından kasım ayında yavaşladı. Buna karşılık giyim fiyatlarındaki yukarı yönlü seyir bu dönemde de devam etti. Giyim ve dayanıklı dışı temel mallar grubunda ise yıllık enflasyon yüzde 8,67’ye yükseldi. Mevsimsellikten arındırılmış göstergeler temel mal enflasyonunun ana eğilimindeki yüksek seyrin sürdüğüne işaret ediyor.

Özetle, döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri enflasyonu olumsuz etkilemeye devam ederken petrol fiyatlarındaki düşüş bu etkiyi sınırladı. Bu çerçevede, kasım ayında çekirdek enflasyon göstergeleri yükselmeye devam etti.

Enflasyonu etkileyen unsurlar

TÜİK tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre, 2015 yılı üçüncü çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yıllık bazda yüzde 4,0 oranında artış kaydetti. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle değerlendirildiğinde, milli gelir bir önceki çeyrek seviyesinin yüzde 1,3 oranında üzerinde gerçekleşerek güçlü artış eğilimini korudu. Harcama tarafından değerlendirildiğinde, ihracatın artması ve ithalatın gerilemesi sonucu net ihracat dönemlik büyümeye oldukça yüksek bir katkı yaptı. Bu çeyrekte tüketim harcamaları artarken yatırım harcamaları nispeten zayıf seyretti.

Sanayi üretimi ekim ayında işgünü sayısındaki artışın etkisiyle yıllık bazda belirgin bir yükseliş sergiledi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilerle üretim ekim ayında bir önceki ayda olduğu gibi yataya yakın bir seyir izlemiş ve üçüncü çeyrek seviyesinin yüzde 1,0 oranında üzerinde gerçekleşti. kasım ayına ilişkin göstergelerden taşıt ve elektrik üretimi geriledi. İYA-son üç ay üretim ile PMI göstergelerinde ise yurt içi belirsizliklerin azalması sonucu artışlar görülüyor. Bu çerçevede, sanayi üretiminin yılın son çeyreğinde dönemlik bazda artış sergileyeceği öngörülüyor.

Harcama tarafına ilişkin veriler, son çeyrekte daha ılımlı bir talep görünümüne işaret ediyor. Otomobil satışları üçüncü çeyrekteki sınırlı düşüşün ardından ekim-kasım döneminde bir önceki çeyrek ortalamasının altında kaldı. Beyaz eşya satışları da ekim-kasım döneminde gerileme kaydetti. Yatırım malları ithalatı ekim ayında aylık bazda gerilemiştir. İnşaat yatırımlarına dair göstergeler, inşaat faaliyetlerinde ılımlı bir seyre işaret ederken, firmaların gelecek dönem yatırımlarına ilişkin beklentilerinde ekim-kasım döneminde toparlanma gözlenmektedir. Özetle, son çeyrekte iç talebin büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermesi bekleniyor.

Son dönemde güven endekslerinde kayda değer bir toparlanma gözlenmesi iktisadi faaliyete dair aşağı yönlü riskleri sınırlıyor. İYA göstergelerinden son üç aya dair ihracat siparişlerinde ekim-kasım döneminde nispi bir iyileşme gözlenirken, yılın ilk üç çeyreğinde ılımlı bir seyir izleyen yurt içi siparişler ekim-kasım döneminde toparlanma eğilimine girdi. Ayrıca, son dönemde tüketici güveninde belirgin bir artış yaşandı. Benzer şekilde, yatırım ve istihdam beklentilerinde ekim-kasım döneminde iyileşme gözlendi. Bu gelişmeler doğrultusunda, önümüzdeki dönemde güven kanalının iç talebi desteklemesi bekleniyor.

Cari dengedeki iyileşme eğilimi devam etmektedir. Jeopolitik gelişmeler ihracat büyümesini sınırlasa da, Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın güçlü artış eğilimi büyümeyi ve dengelenmeyi destekliyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşün gecikmeli yansımaları ve kredilerdeki yavaşlamanın da etkisiyle, cari dengedeki iyileşmenin önümüzdeki dönemde de devam edeceği öngörülüyor.

2015 yılı eylül döneminde tarım dışı sektörlerde işsizlik oranı istihdamdaki artışın etkisiyle sınırlı bir oranda geriledi. Bu dönemde tarım dışı sektörlerde işgücü de arttı. Alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, sanayi istihdamı üst üste üçüncü dönem geriledikten sonra eylül döneminde en yüksek oranlı artış gösteren sektör oldu. İnşaat istihdamı sınırlı bir oranda yükselmiş, hizmet istihdamı ise güçlü bir seyir izledi. Sanayi üretimi ve anket göstergeleri önümüzdeki dönemde ılımlı istihdam artışı sinyali veriyor. İktisadi faaliyetteki görünüm doğrultusunda hizmet ve inşaat sektörlerinde istihdamın mevcut gidişatını koruyacağı öngörülüyor. Bu çerçevede, tarım dışı işsizlik oranının yılın son çeyreğinde gerileyebileceği düşünülüyor.

Özetle, yılın son çeyreğinde iç talebin daha ılımlı seyrettiği, dış talebin büyümeye destek verdiği değerlendiriliyor. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa ekonomilerindeki toparlanma dış talebi olumlu yönde etkiliyor. Yurt içi belirsizliklerin azalması ile birlikte artan tüketici güveni ile yatırım ve istihdam beklentilerinin önümüzdeki dönemde iç talebin toparlanmasına katkı vermesi bekleniyor. Bu çerçevede, iktisadi faaliyetin istikrarlı büyüme eğilimini sürdürmesi bekleniyor.

Para politikası ve riskler

Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyrediyor. Son aylarda kredi büyüme hızında aşağı yönlü bir seyir gözlense de, önümüzdeki dönemlerde finansal koşullardaki toparlanma ve ücret artışı kaynaklı gelir artışlarının kredi büyümesini destekleyeceği tahmin ediliyor. Kredilerin bileşimine bakıldığında ise ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam ettiği görülüyor. Bu bileşim, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi destekliyor.

Yılın üçüncü çeyreğinde dönemlik bazda bakıldığında büyüme kompozisyonunun net ihracat lehine değiştiği gözleniyor. İç talep, öngörüldüğü gibi, yılın ilk yarısındaki güçlü seyrin ardından ikinci yarıda daha ılımlı bir eğilim sergiliyor. Jeopolitik gelişmeler dış talep üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaya devam etse de ihracatın pazar değiştirme esnekliği bu riski sınırlıyor. Nitekim son dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatta belirgin bir ivmelenme gözleniyor. Ayrıca dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerindeki yavaşlama da cari dengedeki iyileşmeyi destekliyor. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde cari işlemler açığındaki azalmanın devam edeceği öngörülüyor.

Kurul, enflasyon görünümünde arzu edilen iyileşmenin henüz gözlenmediğini ifade etti. Enerji fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam etmekle birlikte, birikimli döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktiriyor. Yılın son çeyreğinde yurt içi belirsizliklerin azalması ve cari dengedeki iyileşmenin belirginleşmesi ile döviz kurları daha istikrarlı bir seyir izledi. Ancak, ilk üç çeyrekte yaşanan birikimli değer kayıpları gecikmeli olarak enflasyonu olumsuz etkilemeye devam etti. Bu çerçevede çekirdek enflasyon göstergelerinin bir süre daha yüksek seviyelerini koruması bekleniyor. Bunun yanı sıra, işlenmemiş gıda fiyat artış oranlarının da yıl sonunda ekim Enflasyon Raporunda öngörülen seviyelerin üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Hedefin üzerinde seyreden enflasyonun beklentiler üzerindeki etkisi ve ücret artışlarındaki ivmelenme ekonomi genelinde fiyatlama davranışlarının yakından takip edilmesini gerektiriyor. Bu çerçevede Para Politikası Kurulu (Kurul), gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunacağını ifade etti.

Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümünü etkileyen unsurlara bağlı olacak. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecek.

Kurul, geniş faiz koridorunun küresel oynaklığın yüksek olduğu dönemlerde döviz kuru oynaklıklarının düşürülmesine katkı yapan önemli bir araç olarak kullanıldığını belirtti. Küresel para politikalarındaki normalleşmenin başlaması ile birlikte oynaklıklarda gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde, bu araca duyulan ihtiyacın azalabileceği değerlendirildi.

Geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı azaltan diğer bir unsur ise ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmaya başlanması oldu. Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde gözlenen aşırı oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması ve etkili bir biçimde kullanılması sayesinde azaldığı gözleniyor.

Aynı doğrultuda Kurul, sadeleştirme hazırlıkları kapsamında döviz likiditesini dengeleyici tedbirlere devam edilmesinin önemine dikkat çekti. 2016 Yılı Para ve Kur Politikası metninde detayları verildiği gibi, sadeleşme öncesinde ROM’un otomatik dengeleyici özelliğini güçlendirecek bir düzenlemeye gidileceği belirtildi. Ayrıca, sadeleşme öncesinde ve sürecinde döviz depolarının TL teminata kabul edilmesine yönelik koşullara ve limitlere dair düzenlemeler yapılabileceği hatırlatıldı.

Bu çerçevede, oynaklıklarda gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde önümüzdeki toplantıdan itibaren para politikasında sadeleşme adımlarına başlanabileceği değerlendirildi. Faiz koridorunun nihai olarak bir hafta vadeli repo faizi etrafında daha dar ve daha simetrik bir şekil alması amaçlanıyor. Sadeleşme kapsamında atılacak adımların niteliği ve hızı küresel ve yurt içi piyasalardaki oynaklıkları etkileyen unsurlara bağlı olacak.

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip ediliyor. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılıyor. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecek.

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri oldu. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşıyor. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacak.