'Güneş enerjisi devlet tahvili gibi'

Yüzde 1'lik KDV avantajıyla lisanssız güneş enerjisi yatırımında leasingin gözde finansman yöntemi haline geldiğini bildiren Deniz Leasing Genel Müdürü Kahraman Günaydın, 10 yıl alım garantisi nedeniyle bu yatırımların devlet tahvili gibi olduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

UĞUR YILMAZ

BORSA/FİNANS SERVİSİ - Lisanssız güneş enerjisi yatırımları ivmelenerek artıyor, şirketler fonlamada leasingi tercih ediyor. Türkiye’de finansmanı tamamlanmış güneş enerjisi gücü 60 megawatt’a (MW) ulaşırken, 250 MW’lık yatırım da yolda. Güneş enerjisi yatırımını devlet tahviline benzeten Deniz Leasing Genel Müdürü Kahraman Günaydın, “Biz yıllarca petrol aradık ama ülkemizin en büyük kaynağı olan güneşi daha yeni keşfettik. Ben buna Türkiye’nin güneş kuyuları diyorum. Güneş enerjisi aslında devlet tahvili, hazine bonosu gibi çünkü üretilen elektriğe 10 yıl satın alma garantisi veriliyor” dedi. 

1 MW’a kadar elektrik üretebilen güneş enerjisi yatırımları için elektrik üretim lisansı sahibi olma zorunluluğu bulunmuyor. Güneş tarlasına yakın bir trafo vasıtasıyla üretilen elektrik, 10 yıl alım garantisi veren devlete satılabiliyor. 1 MW’lık yatırım maliyeti 1 milyon euro’ya kadar çıkabiliyor. Bu tarz bir yatırım özkaynakla yapılırsa 5-6 yılda geri dönüşün sağlanabileceğini kaydeden Kahraman Günaydın, “Bankacıyken yaptığım projelerde hidro enerji ve rüzgar tarafında sıkıntılar yaşıyorduk ama burada hayata geçen yatırımları görüyoruz. İlk rakamlar bizim öngördüğümüz getirinin yüzde 15-20 üzerinde gelir üretilebileceğini gösterdi. Güneş tarlasında iyi malzeme kullanılır, mühendisliği de iyi yapılırsa evladiyelik bir yatırım olur. KDV yüzde 1 olduğu için bu işi leasingle finanse etmek büyük avantaj sağlıyor” diye konuştu.

Almanya, güneş enerjisini bizden çok kullanıyor 

Geçtiğimiz aylarda lisanslı elektrik üretimi için 600 MW’lık ihaleye 9 gigawatt (15 kat) talep geldiğine dikkat çeken Günaydın, “Bu ihale için inanılmaz bir mücadele gerçekleşti, ciddi hava paraları ödendi. Lisanssız tarafta hava parası yok. Konya, Kayseri ve Akdeniz bölgeleri olmak üzere şu anda altyapının izin verdiği yapılanmalar tamamlanmış durumda. Artık bunun finanse edilmesi gerekiyor. Biz de orada inandığımız doğru işlere yatırımın yapılmasına aracılık ediyoruz. Bu yatırım Güneydoğu’da da olabilir, hatta Karadeniz’de bile olabilir. Karadeniz’in ışınım değerleri Almanya’dan yüksek ama Almanya şu an itibariyle 50 GW’a yakın bir yatırım yapmış durumda. Türkiye’de ise elektrik üreten 60 MW yatırım var. Bu rakam 2015 sonuna kadar 250-300 MW’ı bulacak çünkü çok yeni yatırımlar yapıldı. 2023’e kadar 5 GW hedefleyen bir yapımız var ama bence Türkiye 15-20 yıl içinde 20 GW’a kadar gider. Tabi trafo şebekesinin bir taşıma kapasitesi var. Mevcut trafolara yakın araziler el değiştiriyor. Bu iş geliştikçe devletin trafo yatırımının artması gerekiyor” dedi. 

“İş makinelerinde operasyonel kiralama yapılabilir” 

2013 yılında leasing şirketlerine operasyonel kiralama yolu açıldı. Bu yöntem sayesinde şirketler araç filolarını leasingle, bilançolarına katmadan finanse edebiliyor. Sektörde operasyonel kiralamaya ilk giren şirket olan Deniz Leasing, iş makinelerinde da operasyonel kiralama için kolları sıvamış durumda. Operasyonel kiralamada tek işlem yapan şirket olduklarını dile getiren Günaydın, “Türkiye’de bütün leasing şirketleri aynı şekilde çalışmıyor. Kimi sadece büyük projelerle ilgileniyor, kimi KOBİ tarafında kimi ise satıcının finansman sağladığı leasingi yapıyor. Biz Deniz Leasing olarak her işi yapmaya çalışıyoruz. 5 yıldır leasing sektöründeyim, geldiğimden beri hep söylüyorum. Yatırım olduğu yerde leasing olmalı. Son 4 yılda 2014 hariç hep sektörün iki katı kadar büyüdük. Bunu nasıl yaptık, hep sektörün konsantre olduğu alanların dışına giderek bunu gerçekleştirdik. Son iki yılda sat-geri kiralada ilk işlem yapan, operasyonel kiralamada ise tek işlem yapan şirket olduk. Biz şu anda leasing firmalarının içinde operasyonel kiralama yapan tek şirketiz. İş makinelerinde de operasyonel kiralama yapabiliriz ama bunun için 2. el tarafına bakmamız lazım. Otomotiv piyasası doymuş olduğu için süresi dolan araçların satışında sorun yaşamıyoruz. İş makinelerinde ise satış değil ama fiyat problem olabilir, şimdilik ön araştırma yapıyoruz. Belli bir noktada denge sağlayabilirsek o iş yapılabilir” diye konuştu.

“Leasing sektörü olarak çemberi genişletmeye çalışmalıyız” 

Sektörün bilinirliğinin artması için hep beraber çalışılması gerektiğini vurgulayan Kahraman Günaydın, “Leasingin yatırımlardan aldığı pay halen yüzde 5 civarında. Bu oran Avrupa ve ABD’de yüzde 20’ye yakın. Biz aslında leasingin çemberini genişletmek için çalışmalıyız. Daha fazla sektör, daha fazla alanda leasingi kaynak olarak kullanabilmeli. Bu genişletme çalışmasını devlet de desteklemeli. Yatırım ihtiyacı olanın aklına banka geliyor, banka yönlendirirse leasinge gidiyor. Dolayısıyla sektör olarak sesimizi duyurmamız lazım” dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir