"2018’de en büyük risk 'yüksek faiz' ortamı"

Ünlü&Co Araştırma Bölümü Yönetici Direktörü Dr. Vedat Mizrahi, global merkez bankalarının faiz artışları ve bilanço normalizasyona bağlı olarak likiditede azalma olacağını, bunun da Türkiye açısından en önemli risklerden biri olarak durduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ferhat POLAT

Önümüzdeki yıl Türkiye ekonomisi için en büyük risk oluşturacak faktörlerin başında 'yüksek faiz' beklentisi geldiğini söyleyen Ünlü&Co Araştırma Bölümü Yönetici Direktörü Dr. Vedat Mizrahi, Fed ve diğer global merkez bankalarının faiz artışları ve bilanço normalizasyonu ile beraber bütün dünyada faizlerin artacağına işaret ederek, "Türkiye'nin buradaki dezavantajı, diğer ülkelerle olan enflasyon farkı. Enflasyonun yüksek seyretmesi, bizim faizlerimize de yukarı yönlü baskı oluşturacaktır" dedi. Faizlerin arttığı bir ortamda global likiditenin azalabileceğini belirten Mizrahi, Türkiye’nin finanse etmesi gereken cari açığına işaret ederek, “Cari açığın rakamsal olarak çok hafif büyümesini bekliyoruz. Cari işlemler açığı/GSYH oranının yüzde 4,8 olacağını düşünüyoruz. Likidite ve portföy yatırımları azalırsa, otomatik olarak kur tarafında bunun etkisini görebiliriz önümüzdeki sene. Böyle bir riskimiz var" ifadelerine yer verdi.

100 baz puanlık faiz artışı piyasayı rahatlatacak

Vedat Mizrahi, enflasyon görünümündeki bozulma ve TL'de yaşanan değer kaybının ardından 14 Aralık'taki Para Politikası Kurulu'nun (PPK) faiz artırımına gitmesinin sürpriz olmayacağını belirtti ve "TCMB'nin üst limitte kendine biraz alan yaratması mantıklı olacaktır. 100 baz puanlık bir artış gelebilir" değerlendirmesini yaptı. TCMB'nin fonlamayı artık GLP'den yaptığını hatırlatan Mizrahi,"Merkez, faizi yüzde 12.25'ten 13.25'e çıkardığında yüzde 13.25'ten fonlama yapmak zorunda da değil. Piyasaya 'yüzde 13.25 mesajı' verdikten sonra fonlamayı yüzde 12,25 - 13,25 aralığında yapmaya devam edebilir. Aslında iki yıllık, 10 yıllık gösterge faizler ve mevduat oranları zaten faizin olması gerektiği yeri söylüyor bize" diye konuştu. Mizrahi, 100 baz puanlık faiz artışının 10 yıllık gösterge faizde aşağı yönlü hareket getireceğini, dolar/TL kurunu ise 3.80'lere doğru çekebileceğini söyledi.

"2018 kur tahminimiz 4,15"

2018 yılı için kur tahminlerini de açıklayan Mizrahi, "Kurun bir hesabı yok, kuru etkileyen faktör sayısı sonsuz. Bizim eski bir ekonomistimiz 'Benim bir kur tahminim yok ve bundan utanmıyorum' derdi. Ancak, finansal modellerimize önemli bir girdi oluşturduğu için biz kur tahmini yapmak durumundayız. Gelişmelere göre de sürekli güncellemek zorunda kalıyoruz. Bana bundan iki ay önce kur tahminini sorsaydınız, 3,65 diyecektim. Ondan 15 gün sonra sorsaydınız 3,75 diyecektim. Şu an için yılsonu kur tahminimiz 3,90 seviyesinde. Önümüzdeki sene de 4,15 gibi bir yılsonu kur tahmini yapıyoruz. Genelde biz kur tahmini yaparken Türkiye ile ABD arasındaki enflasyon farkını kurdaki olması gereken değer kaybına yansıtıyoruz. Bizim Türkiye için 2018 enflasyon tahminimiz yüzde 8,5. ABD enflasyonu da yüzde 2 olursa, kurun yüzde 6,5 değer kaybetmesi lazım diye teorik hesaplamada bulunuyoruz" dedi.

Borsada 120 bin beklentisi

Fiyat/Kazanç çarpanı açısından bakıldığında borsanın olması gereken seviyenin altında yer aldığını belirten Vedat Mizrahi, beklentilerinin 120 bin seviyesi olduğunu söyledi. Endeksi nominal olarak değerlendirmenin doğru olmayacağını kaydeden Mizrahi, şöyle konuştu: "Borsaya şirketlerin kârı ve bunun bir çarpanı olarak bakmak gerek. Yıla başlarken borsa bir yıl vadeli kâr beklentilerine göre 8,2 fiyat/kazanç çarpanı ile işlem görüyordu. Bugün itibariyle yine bir yıl vadeli baktığımız zaman 7,5 F/K çarpanı ile işlem görüyor. Bu çarpandaki azalma bütün gelişmekte olan piyasalardaki çarpanların arttığı bir dönemde gerçekleşti. Aslında biz sadece rakama bakıyoruz '115 bin tarihi zirveyi gördü' diye… Ama aslında olması gerektiği yerden uzakta endeks. 'Türkiye hangi çarpanla işlem görmeli' sorusunun yanıtı ise farklı. Bunun iki başlığı var. Biri sermaye maliyeti, o faizin bir fonksiyonu.

İkincisi ise şirket kârlılıkları. Şirket kârlıkları bu sene yüzde 50 arttı. Bizim beklentimiz bankacılıkta yüzde 29 gibi bir seviye ile banka dışında da yüzde 58 ile seneyi kapatmak. Kârın bu kadar büyüdüğü bir yerde endeksin de bu performansı yapmasını beklersiniz ama onun altında yaptı. O yüzden çarpan aşağı gelmiş oldu. Bence işlem görmesi gereken seviye 9 çarpanıdır. Biz her bir hisse için belirlediğimiz hedef fiyatlardan bir endeks hedefi belirliyoruz. Şu anda hesaplarımız BIST için 120 bine tekabül ediyor. Bu 12 aylık bir hedef. Ama yıl sonu finansalları açıklandıktan sonra yine beklenti üzeri sonuçlar gelirse bu endeks hedefini de yukarı yönlü revize etmek durumunda kalabiliriz."

"Havacılık sektörü öne çıkabilir"

Ünlü&Co Araştırma Bölümü Yönetici Direktörü Dr. Vedat Mizrahi, borsaya sektörler açısından bakıldığında havacılık sektörünün 2018'de iyi bir tablo sergileyebileceğini söyledi. Mizrahi, "THY ve Pegasus'un 2016 ile 2017'nin ilk yarısında aldığı maliyet azaltıcı aksiyonları ve kapasite optimizasyonunu pozitif olarak değerlendiriyoruz. Bunun 2018 ylında da kârlılığa yansıyacağını düşünüyoruz. Yani havacılık ön planda olabilir. Tüketim sektörlerini de genel olarak beğeniyoruz. Enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda perakende gıda, tekstil.. gibi sektörlerin daha iyi olacağını; kur ve faizin yüksek olduğu ve ek finansmana ihtiyaç duyulan alanlarda ise (inşaat, otomotiv, beyaz eşya) görece daha yavaş büyüme olacağını düşünüyoruz" ifadelerine yer verdi.

"2018'de yüzde 4,5 büyüme bekliyoruz"

Orta Vadeli Program'da (OVP) arka arkaya 3 yıl yüzde 5,5 oranında büyüme beklentisi olduğunu hatırlatan Mirzahi, "Yüzde 5,5'i yakalama ihtimalimiz var ama burada hükümetin oynayacağı rol çok önemli. Özellikle bütçenin ne kadar kullanılacağı önem taşıyor. 2017'ye göre daha yavaş büyüme öngörüsünün en temel kriteri bankaların fonlama tarafındaki kısıtları. İkincisi de bu yıla göre önümüzdeki yıl ortalama faiz oranlarının daha yüksek seyredecek olması. Ben, Türkiye'nin potansiyel büyümesine yakın bir büyümeyi beklemenin daha gerçekçi olacağını düşünüyorum. 2018 yılı için bizim ekonomik büyüme beklentimiz yüzde 4,5 seviyesinde" diye konuştu.

"KGF, bu kez makine teçhizat yatırımları için kullanılabilir"

Yılın başında Kredi Garanti Fonu (KGF) devreye girmeden önce, özellikle reel sektörde ciddi bir likidite sıkıntısı olduğunu ancak KGF'nin piyasada ciddi bir likidite sağladığını belirten Vedat Mizrahi, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "KGF, piyasadaki likiditeyi artırdığı için herkesin kendini daha rahat döndürmesini sağladı ve aynı zamanda hem reel sektör hem de tüketici güvenini artırıcı bir etkisi oldu. Bunun tabi ki, domino etkisini tüm sektörlerde gördük ve sene başında en iyi ihtimalle yüzde 3 büyürüz derken, şu andaki tahminlerimiz 2017 yılını yüzde 5,5 büyüme ile bitireceğimiz yönünde. Üçüncü çeyreği gördükten sonra bu beklentiyi yukarı yönlü revize etme ihtimalimiz de var. Bizim üçüncü çeyrekte ise yüzde 7'lik bir büyüme öngörümüz var.

'KGF'nin yapamadığı şey ne oldu?” dersek... Kullanıma baktığımızda, kredilerin daha çok çalışma sermayesi fonlaması ve tüketime gittiğini görüyoruz. Çok fazla yatırıma yönelmedi. İnşaat tarafında yatırımların devam ettiğini, buna karşın makine teçhizat tarafında düzenli düşüşün sürdüğünü izledik. Ancak, uzun vadeli ve sağlıklı büyümenin sağlanması için makine teçhizat yatırımı çok önemli." Mirzahi, KGF'nin kullanılmayan 50 milyar lirası ve bankalara geri ödenmekte olan kredi taksitleri olduğunu belirtereki "Bu tutarın yatırımlara yönleneceği konusunda mesajlar aldık. Yani KGF sonrası göremediğimiz yatırımları 2018'de makine teçhizat tarafında görebiliriz. Böyle bir durum, 2018'de ekonomik büyümeyi destekleyecektir" dedi.