Bankalar 50 bin liranın altındaki mevduatı kapma yarışında

Yatırımcı için eskiden işler daha kolaydı. Paranızı faize yatırırdınız, gerisini düşünmek zorunda kalmazdınız. Düşen faiz ortamı yatırımcıyı hep daha iyi getiri peşinde koşmak için motive ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME



Ece CEYHUN

İSTANBUL - Endeksin yüzde 30 düştüğü bir piyasada siz en iyi portföy yöneticisi olup kaybı yüzde 10 ile sınırlasanız bile anaparadan kaybettiğiniz, bir de üstüne mevduat getirisinden mahrum ettiğiniz için ne deseniz boş. Sonuçta piyasa koşulu ne olursa olsun, yatırımcı mutlaka cebine giren paraya bakıyor. 2008 krizinin herhalde en büyük derslerinden biri de çok kazanmak değil, anaparayı kaybetmemek oldu. Türkiye'de bir süreden beri faiz cephesinde yaşanan düşüş tarihi dip seviyeleri işaret etmesine karşın tasarrufların halen yüzde 75 gibi büyük bir bölümü mevduata park edilmiş durumda.

Yatırım dünyasında neler olduğunu Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen'e sorduk. Şen, hem bankaların hem de sermaye piyasası aktörlerinin müşteri tabanını büyütmek için çaba sarf ettiğini ve şirketlerin piyasadan aldıkları payı büyütmeye değil, piyasayı büyütmeye odaklanması gerektiğini anlattı. Zeki Şen, Türk yatırımcısının aklındaki benchmarkın (performans kriteri) ‘mevduatın ne kadar üstünde kazandım' fikri olduğunu vurgularken "Kimse kusura bakmasın, yatırımcı cebine giren paraya bakıyor. Yatırımcı ‘benchmark benim cebime hizmet ediyorsa var' diyor. Siz hangi ürüne yatırım yaparsanız yapın, aklınızdaki gizli benchmark hep mevduattır. Öyle olmaya da devam edecektir. Tüm dünyada da öyle. En son Güney Kıbrıs örneğinde de gördük, eninde sonunda iş, bankadaki mevduatınıza geliyor" tespitini yapıyor. Yatırımcının karmaşık olmayan, fiyat dalgalanmasını daha rahat sindirebileceği ürünlere yöneldiğine işaret eden Şen, "Yatırımcının tahammül eşiği azaldı. Düşen faiz ortamında, yanlış yatırımın yarasını sarması kolay değil. Bu ortam bizi tavsiye müessesesinin büyümesine götürüyor. Danışmanlarınız olacak, onlar sizi yönlendirecek. Bugün hisse senedi dediğinizde, dünya kadar bilgi kaynağı önünüze gelir. Yatırım fonu seçiminde de danışmanlık hizmeti gelişecek" dedi.

Pazarın kendisini büyütmek lazım

Şen, hem fon yöneticilerinin  hem bankaların müşteri tabanını büyütmek için çalıştığını belirtirken, işin mutfağında olan kişiler için 2 kıstas olduğunu da belirtiyor. Bunlardan biri iyi getiri, diğeri ise fonun büyümesi. Yani kazandığınız müşteri. Şen, "Bir fon, bakıyorsunuz 5 sene üst üste birinci olmuş. 5 yıldız almış ama bakıyorsunuz büyüklüğü aynı. Tabana yaygınlık yok, fon penetrasyonu son derece düşük. ‘Yüzde 20 büyüdük' denildiğinde bile ancak 100-150 bin yatırımcı artışı ifade ediliyor. Kollektif yatırım araçlarındaki yatırımcı sayısı o kadar düşük ki.  azardan, rakipten almak yerine, pazarın kendisini de büyütecek aktiviteler içinde daha fazla olmamız lazım" diye konuştu.

Küçük mevduat sahibi bankasına daha sadıktır

Şen, tabana yaygınlığı artırma çabasında sadece sermaye piyasası aktörlerinin değil, bankaların da olduğunu ve toplanan fon kaynağını artırma konusunda her kesimden çaba geldiğini de anlatırken "Belli bir büyüklüğün altındaki mevduatta bankalar da bir taban oluşturmak istiyor. Özellikle 50 bin lira altındaki mevduat tabanını genişletme konusunda çok ciddi rekabet var… Yüksek mevduat sahibi getiriye hassastır, aidiyet duygusu azdır. Ama 40 bin TL'si olan mevduat sahibinin ana bankası olma şansınız daha yüksektir. 40 bin TL mevduatınız varsa, 10 baz puan için başka bankaya gitmezsiniz. Büyük paralar öyle değil, faiz musluğunu açtığınızda anında gelir… Sonuçta herkesin
amacı müşteri tabanını genişletmek" ifadelerini kullandı.

Flexi fon piyasaya göre yön bulacak

"Bir fon oluşturalım ve bu fon o anda piyasadan ne sinyal alıyorsa ona göre şekillensin istedik" diyerek Fleksi fonun özelliklerini şöyle aktardı: "Temelde, sabit getirili bir fon. Nasıl, Garanti Bankası'nın Flexi kartı kullanıcısına göre şekilleniyorsa, bu fonda da getiri-risk dengesini belli bir seviyede tuttuk ve piyasa koşullarına göre şekillensin istedik. Aslında milyoner yatırımcıya sunulan bir danışmanlık hizmetini biz bu fonun içine aldık. Faizin düşük olduğu ortamda sizin kendi başınıza alamayacağınız varlıkları bir araya getirdik. Bu fonu oluştururken de mevduatın üzerine getiri hedefleyen bir fonu nasıl kurarız diye düşündük. Örneğin tahvil bono fonu aldığınızda, faizler düştüğünde satmanız gerekir. Hisse fon aldığınızda ise yükselmesini beklersiniz. Aslında hep biri size söylesin de istersiniz. Şimdi şu fonu al, bunu sat repoya geç gibi. Bunun için de bir müşteri temsilcisinin sürekli size tavsiyede bulunması gerekir. Biz dedik ki bu fon bunu yapsın. Piyasa koşullarına göre yön bulsun. Faiz piyasalarından da, hisse senedi piyasasından da faydalansın ama hisse  oranı en fazla %10 olsun. Fiyat oynaklığı artsın istemiyoruz. Geçen sene başından bu yana 10 kat büyüdü. 30 milyondan başladı 300 milyona geldi. Biz yatırımcıların bu ve buna benzer ürünlere ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz."

Zeki Şen'den yatırımcılara tavsiyeler

[PAGE]


Zeki Şen'den yatırımcılara tavsiyeler

Geçen sene ralli senesiydi bu sene daha farklı

Bu sene kolay bir sene olmayacak. Geçen yıl faizler yüzde 10'daydı, BIST ise yüzde 50'den fazla yükselmişti. Geçen sene ralli senesiydi. Sabit getirili tarafta hiç olmadığı kadar yüksek yabancı iştahı gördük. Tahvil, bonoya 15 milyar doların üzerinde bir yabancı girişi oldu. Zaten uzun vadeli bonoların gevşemesinin en önemli nedeni de buydu. Bu sene biraz daha farklı bir sene. Bu sene yabancı yatırımcı tarafında haftalık bazda girişleri gördüğümüz gibi çıkışları da görmeye başladık. Girişlerin de derecesi düştü. O yüzden diyorum ki bu sene kolay bir sene değil. Geçen seneki gibi olmayacak. Bu sene daha zikzaklı bir sene olacak.

Yatırımcının yarasını sarması zor

Yatırımcı anlayabildiği, basit, fiyat dalgalanmasını daha rahat sindirebileceği ürünleri eklemekte haklı. Tahammül eşiği azaldı. Düşük faiz ortamında yanlış yatırımın yarasını sarmak kolay değil. Çünkü alternatif getiriyi de kaybediyorsunuz. Yatırım fonlarında yüzde 90 benchmark uygulanıyor ama yatırımcıya benchmark satmıyoruz. Daha o bilince gelmedik. Bu agresif bir üründür ya da muhafazakar bir yapısı vardır deniliyor.Ancak adı agresif olan hiçbir şeyi almazsınız. Agresif denildiği anda güven uyandırmaz. Geçen senenin en iyi fonu bu yılın en iyi fonu olmayabilir ama benchmarkına göre aslında çok iyi performe etmiş olabilir.

Yatırımcı cebine giren paraya bakar

Sadece Türkiye'de değil, dünyada da yatırımcı cebine giren paraya bakıyor. Piyasa kötü olabilir. Bir fonun benchmarkı İMKB-100 olabilir. Endeks yüzde 20 gerilemiştir, fon yüzde 10 düşmüştür. Aslında bu çok ciddi bir başarıdır. Ama yatırımcı olarak sizin alternatif getiri maliyetiniz vardır. Başarının 2 tane ölçüsü var. Biri iyi getiri, diğeri de yönettiğiniz fonun büyümesi. Bir fon oluşturup bunu yatırımcı ile paylaştığınızda, performans kriterlerini iyi anlatmanız lazım. Yatırım fonu sektörünün likit fonlar dışında yeterince büyüyememesinin en önemli nedeni de budur. Çünkü portföy şirketinin en önemli profesyonel bakış açısı ‘kıstasa göre başarı'dır. Ama yatırımcı cebine giren paraya bakar. Yatırımcı "performans kriteri benim cebime hizmet ediyorsa var" diyor. Kimse kusura bakmasın.

Yatırımcının portföyünde ne olmalı

Türkiye artık ucuz bir ülke değil. Bizi artık gelişmiş ülkelerle aynı kefeye koyacak hikaye çok fazla. Bir kredi notu artışı daha bekliyoruz. O yüzden zaten ucuz olmamız da beklenemez. Fiyatların bir kısmına da yansıdı. Portföyde, mevduat da, hisse senedi de mutlaka olmalı. Ama küçük yatırımcı için de, büyük yatırımcı için de hisse senedi yüzde 20-25'i geçmemeli. Ayrıca hisse senedi 6 aydan daha uzun vadeli bir yatırım olmalı. Yatırım fonu tarafında ise mevduatın üzerinde getiri veren fonlar büyüyecek.

Fonlarda hisse senedi oranı arttı

[PAGE]

 

Fonlarda hisse senedi oranı arttı

20-25 sene yüksek enflasyonda yaşamış yatırımcı için dönüşüm kolay olmuyor. Ama mesela yapılan düzenlemelerin de etkisiyle, emeklilik fonları tarafına bakın, Türkiye ortalaması yüzde 15-16'ya geldi. Tüm fonların içinde 3-4 sene öncesine kadar hisse senedinin oranı yüzde 8-9 düzeyindeydi. Türk insanı daha uzun vadeli ürünlerde risk algılamasını artırmaya başladı. Büyümeden pay almanın yolu yeni ürünlere odaklanmaktan geçiyor.

Fon pazarı milli gelirin yüzde 60'ına gelen ülkeler var

Şimdi görünen o ki, gözün görebildiği uzun mesafede faizler düşük kalmaya devam edecek. Artışlar da eskisi gibi olmayacak. Çünkü Türkiye ekonomisi düşük kamu borç stoğuyla, işsizlik rakamıyla, not artışlarının getirdiği olumlu havayla kendine farklı bir sınıfta yer buldu. Dolayısıyla bu yeni ortamda, tüm refah seviyesinin gelişmiş ülkelere yakınsamasını beklerken, yatırım alışkanlıklarının yakınsamasını beklememek çok tutarlı olmaz. Bugün Türkiye'de fon pazarı GSMH'nın kabaca %3'üne denk geliyor. Türkiye ile karşılaştırdığınızda çok uç bir örnek ama Amerika gibi bazı ülkelerde bu oran yüzde 50, yüzde 60'ları buluyor.

Dünyada yatırım eğilimi çoklu varlığa yatırım yapan fonlar

Finansal okur yazarlık oranının düşük olduğu ülkelerde ağırlık hep sabit getirili menkul kıymetlerdedir. Dünya fon pazarına baktığınızda çeşitli varlık sınıflarına yatırım yapan fonların öne çıktığını görüyoruz. Hep menkul kıymetler üzerine konuşuyoruz ama gayrimenkulün de işin içine katıldığı varlık yönetiminin devreye girmesi gerekiyor. Geniş kitlelere ise bir dağıtım kanalı üzerinden birçok ürünü alabileceği yeni platformlar gelecek.

Portföy yönetim şirketleri ürün fabrikaları

[PAGE]

 

Portföy yönetim şirketleri ürün fabrikaları

Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, sektörle ilgili gelişmeler hakkında da "SPK likit fonlarda yönetim ücretini yüzde 5'lerden yüzde 1'lere düşürdü. Portföy yönetim şirketlerinin işi şimdi başladı. Bundan sonra tavsiye müessesesinin gelişmesi lazım. İş hisse senedi olduğunda, internetten dünya kadar bilgi yağar. Yatırım fonu dediğiniz zaman da ihtiyacınıza dönük faydayı sunan bir anlayışın gelmesi gerekiyor. Portföy yönetim şirketleri ürün fabrikası gibi çalışan şirketler. Kira  sertifikaları çıktı, emeklilik fonları tarafında altın fonu kurmanın da önü açıldı. Artık fonların fiyatını da döviz cinsinden ilan edebileceksiniz. Dolayısıyla döviz mevduatına fon tarafı hiç hitap edemiyordu, artık bunu da yapabileceğiz. Ama eninde sonunda geldiğiniz yer tavsiye sürecinin çok iyi yönetilmesidir" yorumunu yaptı. Şen, ayrıca "Sermaye Piyasası Kurulu portföy yönetim şirketlerine, emeklilik fonları tarafında getiri performansı kriterleri getirmeye hazırlanıyor. SPK, benchmarkından kötü performans gösteren bir fonun belli bir bölümünün başka bir portföy yönetim şirketi tarafından yönetilmesine karar verebilecek.
Sektördeki tüm portföy şirketlerinin hangi ölçekte olurlarsa olsunlar asli görevleri olan sürdürülebilir ve tutarlı performans yaratmalarını sağlayacak her türlü düzenlemenin, destekçisi olmayı sürdürüyor olacağız" dedi.

Diğer şirketlerin fonunu yönetmeye de talip, BBVA ile dirsek temasında

Garanti Portföy Genel Müdürü Zeki Şen, sadece grubun emeklilik şirketinin fonlarını yönetmeye değil, diğer emeklilik şirketlerinin fonlarını da yönetmeye talip olduklarını söyledi. Şen, diğer emeklilik şirketleri ile de görüştüklerini ve oldukça olumlu geri bildirimler aldıklarının sinyalini verdi. Garanti Portföy olarak yurtdışındaki kurumsal yatırımcılara da hizmet vermek istediklerini, bu konuda da bir çalışma başlattıkları bilgisini paylaşan Şen, "Türkiye riski almak isteyen herkese hizmet vermek için, biz kendimizi yeniden yapılandırıyoruz" dedi. Şen, BBVA'nın İspanya dışında Meksika gibi bazı Latin Amerika ülkelerinde varlık yönetimi alanında yüksek pazar paylarına sahip olduğuna da işaret ederek "Emeklilik fonlarında da ciddi bir tecrübeleri var. Şimdi birlikte çalışıyoruz" diye konuştu.