Çin'in borcu, IMF'ye de dert oldu
29 trilyon dolarlık borçla ilgili bir uyarı da IMF’den geldi. Kuruluş, ülkenin orta vadeli büyüme hedefleri yerine uzun vadeli finansal istikrara odaklanmaması halinde büyümenin sert şekilde gerileyeceği uyarısı yaptı.
Dış Haberler
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in hızla artan borçlarının taşıdığı riskler konusunda Uluslararası Para Fonu (IMF) ciddi bir uyarı yaptı. Çin’i kredi büyümesine karşı uyaran IMF, ülkenin orta vadeli büyüme hedefleri yerine uzun vadeli finansal istikrara odaklanmaması halinde büyemede önemli oranda gerileme, hatta daha kötüsüyle karşı karşıya kalabileceğini bildirdi.
Çin’in 29 trilyon dolara dayanan borçlarıyla ilgili kaygılar IMF’nin raporunda da dile getirildi. Çin’in kredi büyümesinin “tehlikeli bir seyir” izlediğini bildirdi. IMF’nin yeni bir raporunda , “yıkıcı bir düzeltme” ve/ veya ekonomik büyümede belirgin bir yavaşlama riskinin arttığına dikkat çekti. Para Fonu, kredi patlamasını sorunsuz bir şekilde azaltmak için kararlı bir eylem çağrısında bulundu. Raporda patlamanın olmaması halinde, Çin’in son dönemde yaşanan ekonomik genişleme çok daha yavaş gerçekleşeceği vurgulandı. Küresel mali krizden bu yana, Çin’in ekonomik büyümesi, geçen otuz yılda ortalama oran olan yüzde 10’dan geçen yıl yüzde 6.7’ye yavaşladı.
Çin’in borçlarının 29 trilyon dolara çıkarak ekonomik büyüklüğünün yüzde 258’ine çıktığı hesaplanıyor. Ülkenin borçları için yılda 870 milyar dolar faiz ödediği belirtiliyor. Türkiye'nin GSYH'sinin 857 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde bu çok çarpıcı bir rakam. IMF ayrıca, Çin’ın kısa vadeli büyüme görünümünün güçlendiğini ancak orta vadede keskin bir düzeltme yaşanması riskinin de büyümekte olduğunu açıkladı.
Çin’in kısa vadeli büyüme hedeflerine fazla odaklandığını savunan IMF, bu hedefleri yakalamak için teşviklere ve kredi büyümesi patikasına bel bağlamanın “tehlikeli” olabileceği uyarısı yaptı. IMF, Çin için 2018- 2020 dönemine yönelik ortalama büyüme tahminini yüzde 6,0’dan 6,4’e revize ederken, 2010 yılındaki GSYH’nın 2020’de ikiye katlanması yönündeki hedefin gerçekleşmesi yönünde büyük bir şans yakalandığını belirtti. Ancak IMF, bunun uzun vadeli ekonomik sağlık için sonuçları konusunda da uyardı.
Çin yeniden ABD tahvilinin en büyük sahibi
Bu arada ABD Hazine Bakanlığı, Çin’in Haziran ayında, dokuz ayın ardından tekrar dünyanın en büyük ABD tahvili sahibi konumuna döndüğünü açıkladı. ABD Hazine Bakanlığı’nın en son verilerine göre, Çin’de bulunan ABD tahvili 5 aylık yükselişin ardından Haziran ayında 44,3 milyar dolarlık artışla 1,1465 trilyon dolara ulaştı. Geçen yıl Ekim ayında Çin’i geçen Japonya’nın, Haziran’da ABD tahvilleri 20,5 milyar dolar düşüşle 1,0908 trilyon dolar olarak okundu. ABD’nin toplam yabancı tahvilleri, Mayıs ayında 6,1236 trilyon dolar iken, Haziran ayının sonunda 6,1713 trilyona yükseldi.
Öte yandan Çin Halk Bankası’nın verilerine göre, Çin’deki döviz rezervleri 6 ay art arda artarak, Temmuz ayında 3,081 trilyon dolara ulaştı.
Kamu borçlarının 9 trilyon doları merkez bankalarında
Dünyanın önde gelen altı merkez bankası yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğü parasal gevşeme (QE) politikaları nedeniyle sahip olduğu varlıkların toplamı 15 trilyon dolara ulaştı. Bu rakamın 9 trilyon dolardan biraz fazlasını devlet tahvilleri oluşturuyor. Kısacası söz konusu devletlerin toplam 46 trilyonluk kamu borcunun beşte biri bu bankaların elinde. Bu da finansal krizden bu yana sahip olduklarının yaklaşık dört katına tekabül ediyor. Geçtiğimiz on yılda benzeri görülmemiş teşvik programlarının devreye sokulmasında karşılaştıkları zorlukların bir göstergesi olarak altı banka söz konusu devletlerin toplam borçlarının beşte birini kasasında tutuyor.
Dünyayı kasıp kavuran 2008 finansal krizinin ardından büyük merkez bankaları, borçlanma maliyetlerini düşürerek küresel ekonomiyi canlandırmak amacıyla büyük ölçekli tahvil ve menkul kıymet alımları gerçekleştirdiler. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Financial Times gazetesinin verilerine göre parasal genişleme ya da gevşeme politikalarını kullanan ABD, Avrupa, Japonya, İngiltere, İsviçre ve İsveç’ten oluşan altı büyük merkez bankasının kasalarında 15 trilyon dolardan varlık bulunuyor.