Ekonomiye "altın" destek

İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Başkanı Halaç: "Altın bankacılığı teşvik edilirse ekonomiye 20 milyar dolar kaynak girer."

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Başkanı Özcan Halaç, İAR olarak 2011 yılında başlattıkları altın toplama projesi kapsamında bugünkü değerle yaklaşık 1,5 milyar dolarlık kayıt dışı bir tasarrufun sisteme girdiğini belirterek, "Yastık altında olduğunu tahmin ettiğimiz tutarın, yani 5 bin tonun yüzde 1'i bile değil... Altın bankacılığının teşvik edilmesiyle bu 5 bin tonluk yastık altı altının yüzde 10'u ekonomiye kazandırılabilirse, ekonomiye 20 milyar dolar kaynak girişi sağlanmış olur" dedi. 

AA muhabirine sektöre ilişkin açıklamalarda bulunan Halaç, emtia türü olarak bilinmesine karşın altının aynı zamanda önemli bir finansal enstrüman olduğunu, altın bankacılığının ise kısaca altının bankacılık sistemi içinde değerlendirilmesi olarak tanımlanabileceğini anlattı. 

Altın bankacılığının halktan hurda altın toplanması, altın hesabı, altın hesaplarına faiz ve kar payı verilmesi, altın kredisi, şubelerden gram altın satışı, altın havalesi gibi ürünleri ve hizmetlerinin bulunduğunu söyledi. 

İAR'nin Türkiye'nin ilk resmi altın rafinerisi olmakla beraber, yaptığı ilkler ve gerçekleştirdiği projelerle, sektörün öncü şirketi konumunda olduğunu dile getiren Halaç, İAR'nin kurulduğu günden bu yana, güvenilir, özverili ve yenilikçi yapısını sürdürdüğünü, 2009 yılından bu yana, bankalara, altın bankacılığı alanında, çözüm ortağı olarak hizmet verdiğini anlattı. 

Halaç, İAR'ın öncülüğünde, şube ve ATM'lerden gram altın satışının, hurda altın toplama gibi projelerin hayata geçişinin, altın bankacılığına olan ilginin artmasını sağladığını ifade ederek, İAR'nin altın bankacılığındaki önemli ürün ve hizmetlerin proje sahibi olarak, halktan altın toplama projesinde 11 banka ile şubelerden gram altın satış projesinde ise 5 banka ile iş ortaklığı yaptığını vurguladı. 

2011 yılında başlayan halktan altın toplama projesi öncesinde, Türkiye'de altın bankacılığı hacminin oldukça düşük olduğunu hatırlatan Halaç, "2010 yılında altın bankacılığı hacmi sadece 34 ton ve 2,4 milyar TL idi. Halktan altın toplama projesinin hayata geçmesinden sonra oluşan farkındalığın büyük etkisi ve bankalarca kaydi olarak satılan altın hacminin genişlemesiyle, bugün altın bankacılığı alanında 205 tonluk ve 17 milyar TL'lik büyüklüğe ulaşmış bir hacim mevcut" diye konuştu. 

"Hesap sayısı 2,2 milyonu aştı"

Özcan Halaç, şubeden gram altın satışı, vadeli altın hesapları, altın toplama gibi ürünlerle genişleyen ürün yelpazesinin, altın bankacılığına olan ilgiyi oldukça arttırdığını yineleyerek, bu durumun, altın bankacılığı müşteri sayısının da önemli ölçüde artmasını sağladığını dile getirdi. 

2010 yılı sonunda mevduat bankalarındaki altın hesap sayısının 400 bin iken, 2013 sonu itibarıyla bu rakamın 2,2 milyonu aştığına işaret eden Halaç, gelinen noktanın beklentilerin ve potansiyelin çok altında olduğunu söyledi. 

Tasarruf oranları açısından ülke olarak yıllardır istenilen noktaya gelinemediğini belirten Halaç, şöyle devam etti: 

"Aslında ülkemizde hane halklarının tasarrufu mevcut ancak, bu tasarrufların önemli bir kısmı maalesef kayıt dışı. Kayıt dışı bu tasarrufun en başında ise altın gelmekte. Altın bankacılığının önemi de tam olarak burada. Yeterli destek sağlanması durumunda altın bankacılığı aracılığıyla bu kayıt dışı tasarruflar kısa sürede finansal sistem içerisine girecektir. Yastık altı olarak tabir ettiğimiz bu kayıt dışı altınların miktarının, 5 bin ton olduğunu tahmin ediyoruz. Bu yastık altı altın tasarrufunun ekonomik büyüklüğü, yaklaşık, 200 milyar dolar. 

Altın yatırımcılarının, yatırım yapılabilecek, en avantajlı altına ulaşabilecekleri erişim noktalarının başında bankaların olması ve altın hesapların, banka ayrımı olmaksızın 100 bin TL'ye kadar devlet güvencesinde olması, yatırımcıları bankalara yöneltmektedir. Daha önce müşteriler altınlarını genellikle devlet güvencesi ve sigorta kapsamında olmayan kiralık kasalarda saklıyorlardı. Altına yatırım yapmak isteyen kişiler, altınlarını bankada mevduat olarak değerlendirdikleri zaman, hem altınları faiz veya kar payı ile çoğalıyor hem de hırsızlık gibi risklerden kurtuluyorlar." 

Halaç, teşviklerin yanı sıra halkın altın bankacılığı konusunda bilgilendirilmesinin önemine işaret ederek, halkın altın ve altına dayalı yatırım ürünleri konusundaki bilgisinin yetersiz olduğunu söyledi. 

İAR olarak 2011 yılında başlattıkları altın toplama projesi kapsamında bugüne kadar yaklaşık 40 ton altının, yastık altından çıkarak finansal sisteme girdiğini belirten Halaç, bugünkü değerle yaklaşık 1,5 milyar dolarlık kayıt dışı bir tasarrufun sisteme girdiğini kaydetti. 

Ancak bu tutarın, potansiyelin çok gerisinde olduğuna dikkati çeken Halaç, "Yastık altında olduğunu tahmin ettiğimiz tutarın, 5 bin tonun, yüzde 1'i bile değil... Altın bankacılığının teşvik edilmesiyle bu 5 bin tonluk yastık altı altının yüzde 10'u ekonomiye kazandırılabilirse, ekonomiye 20 milyar dolarlık bir kaynak girişi sağlanmış olur. Bu orandaki bir kayıt dışı altının ekonomiye kazandırılması hayal değil, doğru adımlar atılırsa bunun birkaç senede gerçekleştiğini görebiliriz" ifadelerini kullandı. 

Halaç, TCMB'nin 2011 yılında TL zorunlu karşılıklar yerine altını kabul etmeye başlamasının, dünyada bir ilk olduğunu ve bunu çok başarılı bulduğunu belirterek, TCMB tarafından bankalara, TL için tutulması gereken zorunlu karşılıklar yerine belli bir oranda altın tutabilme olanağı tanındığını aktardı. 

Bu oranın arttırılmasının, bankaların altın bankacılığına olan ilgilerini artıracağını dile getiren Halaç, bundan sonra TCMB'nin zorunlu karşılık olarak kabul ettiği altınların, en azından bir kısmının, halktan toplanmış fiziki altınlardan olması gerektiğini söyledi. 

Halaç, böylece, bankaların bu kaynağın sisteme dahil edilmesi için daha fazla uğraş vereceğini, bunun da büyüme için gerekli olan iç kaynak ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacağını kaydetti. 

"Yastık altı altın, ekonomimiz için çok büyük bir güç ve gizli bir silahtır" 

Özcan Halaç, altın hesaplara verilen faiz oranlarının ve kar payı oranlarının artmasının, halkın altın bankacılığına olan ilgisini de artıracağını belirterek, kayıt dışı altının finansal sisteme girmesiyle bankaların da ucuz bir kaynağa, likiditeye kavuşacağını dile getirdi. 

Ayrıca, altının bankalar arası transferinin yapılabilmesinin altını daha likit hale getireceği öngörüsünde bulunan Halaç, bu gibi yeniliklerin sektörün genişlemesine katkı sağlayacağını dile getirdi. 

Altının, dünyanın herhangi bir ülkesine rahatlıkla ihraç edilebilecek bir ürün olduğunu belirten Halaç, altın bankacılığının gelişmesinin, altın sektörünün de gelişmesine katkı sağlayacağını, altın ihracatının bundan olumlu etkileneceğini anlattı. 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kadınlara yönelik mikro kredi projelerinde altının teminat olarak kabul edilmesinin mikro kredilerden faydalanan kişi sayısını arttıracağını belirten Halaç, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Altın teminatına ilaveten, Kredi Garanti Fonu'nun da desteğiyle bu krediden yararlanabilecek kadın sayısında artış olacaktır. Kadınlar, ellerinde atıl olarak tuttukları altınları bankalara teminat olarak göstererek, Kredi Garanti Fonu'nun da desteği ile kredi alabilecek, bu sayede hem ekonominin içinde yer alabilecek hem de ekonomik özgürlüklerine sahip olabileceklerdir. Bu teşvikler kapsamında altının sermaye ve para piyasalarında, hazine işlemlerinde, bankalar ve finansal kuruluşlar arasında gerek hisse senedi gerekse repo, tahvil, senet ve para piyasalarında bir teminat olarak kabul edilmesi, altının kullanım alanını çoğaltacaktır."