Ertem: TL'yi değersizleştirme operasyonu yapılıyor
Türkiye ekonomisinin bu kadar hızlı bir kur yükselişini hak etmediğini belirten Ertem, yükselişin yurt dışı kaynaklı bir 'değersizleştirme' çalışması olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ertem, "Döviz talebi çok sığ, spekülatif amaçlı ve yurt dışı kaynaklı. TL'yi hızlı bir şekilde değersizleştirme operasyonu yapılıyor. Çok açık bir gerçektir." dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, yaptığı açıklamada, Türk halkı için kurun çok hassas bir mesele olduğunu belirterek, dövizi olsun ya da olmasın herkesin kurun hızlı bir şekilde yükselmesinden rahatsız olduğunu ve bir gecede yoksullaştığı günleri hatırladığını söyledi.
'Bir devalüasyon hikayesi değildir'
Ertem, "Şu anda böyle bir durumda değiliz. Biz dalgalı kur rejimi uyguluyoruz. Küresel fırtınaların oluştuğu ortamlarda serbest kur politikası uygulayan gelişmekte olan ülkeler, buna para birimlerini rezerv paralar karşısında değer kaybederek cevap verir. Bu bir nevi emniyet supabıdır. Türkiye'de kur yukarı gidiyor ama bu bir devalüasyon hikayesi değildir. Bu bir sonuçtur." diye konuştu.
Küresel piyasalarda hızlı bir dolar yükselişi yaşandığını, ABD'nin kendi finansal endişesini de buna katarak dolarları kendisine çekip konsolidasyonu devam ettirmek istediğini ifade eden Ertem, kurdaki yükselişte Türkiye ile ilgili temel iki konu bulunduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Bu döviz talebi nereden geliyor?'
"İlki Türkiye'nin şimdiye kadar çözemediği ekonomik yapısal sorunlar... Maalesef bunlar yeniden harekete geçiriliyor ya da geçiyor. Bu da kurun hızlı bir şekilde yukarı çıkmasını ve diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden negatif ayrışmasına neden oluyor. Bunlar bizim yapısal sorunlarımız. Bütün bu yapısal sorunlara rağmen Türkiye ekonomisinin makroekonomik temelleri ve ekonomik potansiyeli bu kadar hızlı yükselişi hak etmiyor. O zaman temel sebep ne? Yapısal sorunlara bağlı olarak Türk sermaye piyasalarının oldukça sığ olması ve spekülatif döviz talebi... Türk ithalatçısından gelen döviz talebinin yüksek olmadığını görüyoruz. Kamu kurumlarından gelen döviz talebinin yüksek olmadığını görüyoruz. O zaman bu döviz talebi nereden geliyor? Döviz talebi çok sığ, spekülatif amaçlı ve yurt dışı kaynaklı. Tam da Türkiye'nin anayasa değişikliği görüşmeye başlandığı zaman başlıyor. TL'yi hızlı bir şekilde değersizleştirme operasyonu yapılıyor. Bu komplo teorisi falan değildir. Çok açık bir gerçektir"."
'Merkez en bağımsız günlerini yaşıyor'
Cemil Ertem, Borsa İstanbul'un daha yeni derinlikli hale getirildiğini, Merkez Bankasının gerçekten bağımsız para politikası çerçevesi izleme yönündeki adımlarını yeni attığını belirterek, Merkez Bankasının belki de tarihinin en bağımsız dönemlerini yaşadığını, bunların yerine tam oturması için zaman gerektiğini, BDDK ve SPK gibi kurumların yeniden yapılandırıldığını anlattı.
'TL'yi gereksiz değerli tuttuk'
Ertem, şunları kaydetti:
"FETÖ, bu kurumların vizyonlarını bozma konusunda ciddi kadrolaşma yaptı. Onlar şimdi yeni temizleniyor. Dolayısıyla Türkiye esasında çok önceden yapması gereken ev ödevlerini bu nedenle yapamadı. Buna bağlı bir sancı yaşıyoruz. Dalgalı kur rejimi uygulayan hiçbir ülkenin merkez bankası, faiz üzerinden piyasaları kontrol etmeye çalışmaz ya da faiz üzerinden bir kur hedeflemesi yapmaz. Merkez bankası, faizi bir araç olarak kullanır. TCMB Başkanı Murat Çetinkaya gelene kadar maalesef Merkez Bankası bunu yaptı. Dalgalı kur politikası uygulamamıza rağmen TL'yi gereksiz değerli tuttuk. TL'nin gereksiz değerli tutulması şöyle bir sonuca yol açtı; hem mali piyasalarda kırılganlığa hem de derinliği olmayan, sermaye girişlerine açık ama doğrudan yabancı yatırımları çok dikkate almayan bir ekonomiye yol açtı."
'Ocak ayı kritik'
Cemil Ertem, kurdaki oynaklığın 2017'nin ilk çeyreğinde olacağını ancak ocak ayının kritik olduğunu belirtti. Anayasa değişikliğinin Türkiye tarihinin en ciddi siyasi dönüşümlerinden biri olacağını düşündüğünü ifade eden Ertem, "Bu hiç şüphesiz iktisadi dönüşüme de tekabül edecektir. Üretim odaklı ve daha kapsayıcı, gelir dağılımını daha fazla düzelten, teknolojiye önem veren bir büyüme modeline ulaşacağız." dedi.